Girişimcilik Haberleri

Diğer Ülkelerdeki KOBİ Destek Programları

Türkiye’de KOBİ denilince akla ilk gelen kurum KOSGEB’dir. Ülkemizde KOBİ’lerle ilgili politikaların büyük bir kısmının uygulanmasından KOSGEB sorumludur. Sorumluluğun tek kurumda toplanmış olması, koordinasyon sağlanması ve ölçek yarâtması bakımından fayda sağlıyor. Diğer yandan, farklı fikirlerin uygulamaya geçmesinde sıkıntılar yaratabiliyor. Devamlı daha iyi politikaların geliştirilmesi için kurumlar arası rekabet ortamı oluşturulması lazım; doğal olarak bunun için de uygulayıcı kurumlarda çeşitlilik sağlanması şart. Bu önerimi paylaştıktan sonra, diğer ülkelerdeki KOBİ destek programlarından dikkatimi çekenleri, örnekleriyle birlikte sizinle paylaşıyorum:

1- Bir çok ülke, daha çok sayıda yenilikçi iş fikrinin test edilmesi için ‘fizibilite çalışması’ hibe programları başlatıyor. Avrupa ülkelerinde yaygınlaşmaya başlayan bu hibe programı ile İngilizce’de ‘feasibility study’ veya ‘proof-of-concept’ olarak adlandırılan çalışma için girişimci adayları henüz bir şirket kurmadan ve kapsamlı bir iş planı hazırlamadan, sadece pazardan veri toplamak ve iş fikrinin potansiyelini ölçmek için hibe kullanabiliyor. Konsepti uygulayan ilk ülkelerden olan İrlanda iş fikri başına 15 bin Euro’ya kadar, Norveç ise 100 bin Kron’a (yaklaşık 10 bin 400 Euro) kadar hibe veriyor. Norveç’teki uygulayıcı kurum Mnnovasjon Norge’, İrlanda’daki uygulayıcı kurum ise ‘Local Enterprise Office’.

2- Bir çok ülkede, girişimin kurucu ekibinde yer alan kişilere işsizlik maaşı ödeniyor. Yeni bir iş kuran kişilerin işleri oturana ve gelir sağlayana kadar asgari yaşam masraflarını karşılamaları için işsizlik ödeneğine eş tutarda maaş aldıklarını görüyoruz. Örnek ülkeler olarak Finlandiya ve Portekiz’i ele alabiliriz. Her iki ülkede start-up tanımına uygun yeni bir iş kuran girişimciye 12 ay boyunca her ay yaklaşık 700 Euro net işsizlik maaşı ödeniyor.

3- KOBİ’lere yönelik hibe programlarında genelden özele doğru bir kayma var. Ülkeler, iş kurmak ve istihdam yaratmak gibi genel amaçları olan programlardan ziyade nokta atışı hedefleri olan programlara geçiş yapıyorlar. Bu bakımdan program çeşitlendirmesini başarıyla yapan ülkelerin başında Hollanda geliyor. Örneğin, Hollanda’nın Güney Amerika ülkeleriyle olan ticaretini artırmak için özel bir hibe programı mevcut. Hollanda’da KOBİ’lere yönelik hibe programlarını tasarlarken girişimleri sektör bazında ayırıyorlar ve daha da ileri taşıyarak amacına göre de ayırıyorlar. Mesela, sosyal girişimleri farklı bir program altında ele alıp farklı kriterlerle değerlendiriyorlar. Girişimcilerin bu kadar çok sayıda program arasında kendilerine en uygun olanını bulmaları için pratik bir portal geliştirilmiş. Detaylar için www.business.gov.nl sitesini incelemenizi tavsiye ederim.

4- Girişimcilerin devlet garantili mikro kredilere erişimi gittikçe kolaylaşıyor. Birçok ülkede, herhangi bir teminat veya kefil gösteremeyen kişilerin bankalardan kredi alamadığı günler artık geride kaldı. İrlanda 25 bin Euro’ya kadar, Birleşik Krallık 25 bin Sterlin’e kadar (yaklaşık 28 bin 500 Euro), Kanada 15 bin Kanada Doları’na kadar (yaklaşık 10 bin Euro), Singapur 100 bin Singapur Doları’na kadar (yaklaşık 64 bin 500 Euro), Hong Kong 300 bin Hong Kong Dolarfna kadar (yaklaşık 33 bin 400 Euro) uygun koşullarla mikro kredi sağlıyor.

5- Akredite kurumlardan derece / eğitim sertifikası alanların bankalardan daha düşük faiz oranıyla kredi kullanmalarının önü açılıyor. Bazı ülkelerde pilot uygulaması yapılan bu yeni modele göre girişimcilere eğitim sunan kurumlardan (Türkiye’deki KOSGEB gibi) sertifikası olan kişilerin veya işletme yüksek lisans derecesine sahip kişilerin kamu bankalarından kullanacakları ticari kredilerde tabela faiz üzerinden indirim almaları sağlanıyor. Bu programı Türkiye’de de hızlıca uygulamaya almamız mümkün. KOSGEB’in ‘Uygulamalı Girişimcilik Eğitimi’ne katılıp sertifika alan kişilerin Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank’tan kullanacakları ticari kredilerde faiz oranında indirim yapılması sağlanabilir.

6- Kuluçka merkezlerinde kamunun ‘işleten’ rolü son buluyor, bunun yerine kuluçka merkezi işletecek özel sektör firmalarına maddi destek sağlanıyor. Kamu kurumlarının özel sektör kurumlan kadar çevik olmasını herhalde hiç kimse beklemiyordur. Birçok ülkede kamuda atalet mevcuttur. Devlet kontrollü kuluçka merkezlerinde çevik özel sektör girişimlerini ortaya çıkarmanın zorluğunu gören ülkeler kuluçka merkezlerinde işleten rolünden vazgeçmeye başladılar. Örneğin Singapur’da her yıl yapılan bir çağrı üzerine kuluçka merkezi yönetmeye talip olan kişi ve kurumlardan alınan başvurular değerlendirilmekte ve aralarından uygun bulunanlara kaynak aktarılmaktadır. Devletin kuluçka merkezlerini işletme sorumluluğunu tamamıyla özel sektöre devretmesinin ve sadece bu yapıları fonlayan tarafta kalmasının Türkiye için de doğru bir tercih olacağına inanıyorum.

7- “Devlet hangi noktada devreden çıkmalı?” sorusu geçmişte kaldı. Bir örnekle açıklayacak olursak yolun en başındaki girişimlere 100 bin Singapur Doları mikro kredi veren Singapur devleti, aynı girişime ilerleyen safhalarda ‘Venture Debt Program’ üzerinden 5 milyon Singapur Doiarı’na kadar daha finansman sağlıyor. Singapur’da girişimlerin finansman kaynağı olarak başvuracağı bir sürü mekanizma mevcut. Hatta Singapur bankacılık sistemi dünyanın en ileri bankacılık sistemlerinden biri. Buna rağmen kamu ilerleyen safhalarda da KOBİ’ler için destek programları sunuyor. Gördüğünüz gibi konu tamamen niyetle ilgili. Girişimciler KOBİ’lerine her aşamada destek olduğunu hissettiren bir devlette mi kendilerini güvende hissederler? Yoksa “İlk 100 bin Dolar’dan sonra kaynak bulmam zor olabilir” düşüncesini yaşayacakları bir devlette mi? Cevabını size bırakıyorum…

Cem Ener
Kurucu Ortak BUBA Ventures

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu