Dış Ticaret Açığı Yüzde 59 Daraldı
İhracatın ithalatı karşılama oram yüzde 83.6’ya yükseldi. Dış ticaret açığının gerilemesinde büyümedeki yavaşlama ve ithalattaki düşüş etkili oldu. Ekonomistler, düşüş trendinin süreceği görüşünde…
CUMHURBAŞKANI Reccp Tayyip Erdoğan’ın ABD ve Almanya ziyaretlerinin damgasını vurduğu geçen hafta bir yandan ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz kararı, öte yandan önemli yurtiçi verileri takip edildi. Uzun bayram tatilinin olduğu ve spekülatif kur artışlarının yaşandığı Ağustos’ta ihracat yüzde 6.5 oranında azalışla 12 milyar 383 milyon dolar düzeyinde gerçekleşirken, ithalat büyümedeki yavaşlamanın da etkisiyle yüzde 22.7 azalışla 14 milyar 805 milyon dolar oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜ1K) ile Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre, Ağustos’ta dış ticaret açığı yüzde 59 azalarak 2 milyar 422 milyon dolara geriledi. İhracatın ithalatı karşılama oranı ise 14.5 puan artışla yüzde 83.6’ya yükseldi. Mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre, 2018 Ağustos’ta ihracat yüzde 2.2 arttı, ithalat yüzde 8 azaldı.
Takvim etkilerinden arındırılmış seriye göre ise Ağustos’ta önceki yılın 33011 ayına göre ihracat yüzde 4.8 artış, ithalat yüzde 10.6 azalış gösterdi. Ağustos’ta Avrupa Birliği’ne yapılan ihracat yüzde 6.4 azalarak 5 milyar 619 milyon dolar olarak gerçekleşti. Yılın ilk sekiz ayında ihracat yüzde 5.2 artışla 108 milyar 634 milyon dolara, ithalat yüzde 5.9 artışla 157 milyar 830 milyon dolara yükseldi. Bu dönemde dış ticaret açığı yüzde 7.6 artışla 49 milyar 198 milyon dolara ulaştı.
DIŞ AÇIKTAKİ DÜŞÜŞ SÜRECEK
Halk Yatırım Başekonomisti Banu Kıvcı Tokalı yaptığı açıklamada, Ağustos’ta yıllık dış ticaret açığının büyümedeki yavaşlama sinyalleri eşliğinde ithalattaki azalmanın devam etmesi ve 1 milyar dolar seviyesine yaklaşan altın ihracatı ile gerilediğini vurguladı. Yıllık dış ticaret açığının, büyüme hızında yavaşlama, altm ithalatında normalleşme ve kurdaki sert değer kaybı ile baz etkisine bağlı olarak da yılın ikinci yarısında düşüş trendini sürdüreceğini ifade eden Tokalı, yılın 68.5 milyar dolar seviyesinde bitirileceği tahmininde bulundu.
İhracat ve ithalatın sözleşme üzerinden yapılması nedeniyle döviz kuru değişimlerinin dış ticaret üzerindeki etkisinin gecikmeli olarak ortaya çıktığını vurgulayan Kırıkkale Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Ekonometri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Üztiirkler ise, Ağustos ayı dış ticaret verilerinde bunun etkisinin görüldüğünü kaydetti. İkinci önemli noktanın ise döviz kurundaki dalgalanmalar olduğunu söyleyen Öztürkler. “Fiyatlardaki ve özellikle döviz kurlarındaki dalgalanma çok yoğun belirsizlik etkisi yaratır. Bu da sözleşmelerin ertelenmesine neden olur.
Ağustos’ta daha yüksek kurdan satma beklentisi ihracat pazarlamasını ertelemiş gözüküyor. Ekonomik büyümedeki yavaşlamanın etkisiyle ithalatta gerileme sürüyor. Döviz kurundaki gelişmelerin birikimli etkisi yılsonuna doğru ihracatı ivmelendirecek. İthalatta aşağı doğru baskı yapacak. Türkiye ekonomisinde, piyasanın beklentilerinden daha yumuşak iniş olabilir” diye konuştu.
KAPASİTE KULLANIMI
Büyümenin öncü göstergelerinden biri olan imalat sanayinde kapasite kullanımı oranı Eylül’de geriledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nm (TCMB) imalat sanayisinde faaliyet gösteren 2 bin 89 katılımcının “İktisadi Yönelim Anketi” formuna verdiği yanıtların toplulaştı-rılmasıyla elde ettiği verilere göre 2018 EylüFde imalat sanayi genelinde kapasite kullanım oranı bir önceki aya kıyasla 1.6 puan azalarak yüzde 76.2 oldu. 2018 EylüPde tüm mal gruplarında azalış gözlendi. Eylül’de mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı ise bir önceki aya göre 1.8 puan azalarak yüzde 75.8 değerini aldı. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı 2018 yılı üçüncü çeyrek ortalaması ilk iki çeyreğin ortalamalarına göre sırasıyla 0.9 puan, 0.8 puan düşüş gösterdi.
Ekonomistlere göre, öncü veriler 2018 üçüncü çeyreğinde ekonomik büyümedeki yavaşlamayı teyit ediyor. Hatırlanacağı üzere Türkiye ekonomisi 2018 birinci çeyreğinde yüzde 7.3, ikinci çeyreğinde yüzde 5.2 düzeyinde büyümüştü. 2019-2021 dönemini kapsayan Yeni Ekonomi Program ı’nda (YEP) 2018 büyüme hedefi yüzde 3.8,2019 için yüzde 2.3,2020 için yüzde 3.5 olarak belirlenirken, program dönemi sonunda büyümenin yüzde 5 olması öngörüldü.
GÜVEN ENDEKSLERİ
Güven endeksleri Eylül’de kan kaybetti. TCMB’nin İktisadi Yönelim Anketi sonuçlarının değerlendirilmesiyle hazırlanan Reel Kesim Güven Endeksi, Eylül’de bir önceki aya göre 6.8 puan azalarak 89.6 seviyesinde gerçekleşti. EylüPde mevcut mamul mal stoku ve gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilerken, son üç aydaki toplam sipariş miktarı, genel gidişat, mevcut toplam sipariş miktarı, sabit sermaye yatırım harcaması, gelecek üç aydaki üretim hacmi ve gelecek üç aydaki toplam istihdam miktarına ilişkin değerlendirmeler endekse azalış yönünde yansıdı. Mevsim-sellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise Eylül’de bir önceki aya göre 5.9 puan azalarak 90.4 oldu.
Geçen hafta sektörel güven endeksi ve ekonomik güven endeksi sonuçları da açıkladı. TÜÎK verilerine göre, mevsim etkilerinden arındırılmış hizmet sektörü güven endeksi Eylül’de bir önceki aya göre yüzde 9.7 azalışla 79.4, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 5.2 azalışla 88.5’e, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 16.7 azalışla 57.3’e geriledi. Ekonomik güven endeksi ise, Eylül’de bir önceki aya göre yüzde 15.4 oranında azalışla 71 değerine geriledi.
“BİRAZ ZAMAN ALACAK”
Güven endekslerinde aşağı yönün bir süre daha görüleceğini söyleyen İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksel Aşan, özellikle iç talepte devam edecek düşüşün güven endekslerinin yönünü aşağıda tutacağını kaydetti. Bununla birlikte kurlarda yaşanacak bir olumlu gelişmenin özellikle tüketici güven endeksinde hızlı bir artışa sebep olabileceğine değinen Aşan, “Döviz kurları Türk halkı için maalesef hala bir barometre olmaya devam ediyor. Bu yüzden değişimler ani kötümserliklere ya da iyimserliklere neden olabiliyor. Açıkçası bu endeksler üzerinden yorum yapabilmek için birkaç aylık trendlere bakmak gerekir. Trendin bu manada tekrar yukarı dönmesi biraz zaman alacaktır. Şayet program başarı ile yürütülürse beklentilerin olumluya dönmesiyle sonuçların alınmasından daha önce endekslerde kalıcı yükselmeler görülebilir” dedi.
AVRUPALI TURİST SAYISI ARTIYOR
Geçen hafta açıklanan verilerden bir diğeri ise Kültür ve Turizm Bakanlığının sınır bülteni oldu. Buna göre Ağustos’ta Türkiye’yi ziyaret eden yabancı turist sayısı geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 15.56 artışla 5 milyon 383 bin 332 düzeyinde gerçekleşti. Ağustos’ta Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülke yine Rusya oldu. Ağustos’ta Rus turist sayısı geçen yılın aynı ayma göre yüzde 12.98 artışla 910 bin 466 kişi düzeyinde gerçekleşirken, bu ülkeyi yüzde 14.3 artışla 654 bin 737 ziyaretçiyle Almanya, yüzde 33.3 artışla 363 bin 433 ziyaretçiyle Ingiltere izledi. Türkiye’ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler arasında 235 bin 364 kişiyle Bulgaristan dördüncü, 204 bin 92 kişiyle Gürcistan beşinci sırada yer aldı. Ağustos’ta Türkiye’yi ziyaret eden Avrupalı turist sayısı yüzde 31.66 artışla 2 milyon 458 bin 869 oldu.
2018 yılının ilk sekiz ayında Türkiye’ye gelen yabancı turist sayısı geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 22.92 artışla 27 milyon 23 bin 134 kişi düzeyinde gerçekleşti. En çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Rusya yüzde 15.49 pay (4 milyon 186 bin 512 kişi) ile birinci, Almanya yüzde 11.01 (2 milyon 976 bin 266 kişi) ile ikinci, İngiltere yüzde 5.83 (1 milyon 576 bin 339 kişi) ile üçüncü oldu. Ocak-Ağustos döneminde Avrupalı turist sayısı ise yüzde 30.07 artışla 11 milyon 668 bin kişiye yaklaştı. Toplam ziyaretçiler içindeki payı ise yüzde 43.18 oldu. Türkiye Seyahat Acen-taları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya yaptığı bir açıklamada Türkiye’nin bugün 40 milyon turistten bahsettiğini ifade ederek, şimdiki hedefin kişi başı gelirlerin artırılması olduğunu vurgulamıştı.
İNŞAAT MALİYETLERİ ARTTI
TTJÎK geçen hafta işçilik ve malzeme ayrımında inşaat maliyetlerindeki değişimleri ölçen inşaat maliyet endeksi verilerini de açıkladı. Buna göre inşaat maliyeti endeksi Temmuz’da aylık bazda yüzde 1.63, yıllık bazda yüzde 27.01 arttı. İnşaat maliyet endeksindeki artış 13 aydır kesintisiz sürdü. Haziran 2017’de 127.06 düzeyinde olan endeksin, Temmuz 2018’de 162.78 değerini aldı. İnşaat maliyetlerinde Temmuz’daki artışta malzeme fiyatlarındaki yükselişler dikkat çekti. Temmuz’da bir önceki aya göre malzeme endeksi yüzde 2.07, geçen yılın aynı ayma göre yüzde 32.07 artarken, işçilik endeksinde artış sırasıyla yüzde 0.62, yüzde 16.39 düzeyinde gerçekleşti.
Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu kurdaki artışın dolaylı etkisinin inşaat maliyetlerindeki artışta görüldüğünü belirtti. Kurda yaşanan sakinleşmenin maliyetlere de olumlu yansıyacağını ifade eden Arslanoğlu, “Ancak maliyetteki artış konut fiyatlarının belli bir oranının altına inmesini önleyecck. Fiyatların düşmesi zaman olacak. O nedenle sektörde arz ve talep dengesinin sağlanması bir miktar zaman alabilir” dedi.
Prof. Dr. Göksel AŞAN / İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Öncelikli hedef enflasyon ve cari açık”
Mevsim etkilerinden arındırılmış kapasite kullanım oranı Haziran ayından bu yana 2.3 puan azaldı. Bunun yanında sektörel güven endekslerinde de son üç aydır düşüş var. Güven endekslerindeki değişimleri bir trend haline gelmemişse anlamlı bulmam ancak üç aylık düşüş bir daralmayı gösteriyor. Aynı şekilde dış ticaret açığındaki düşüş ve bunun özellikle ithalattaki azalmadan kaynaklanması da diğer verileri destekliyor. Her ne kadar Temmuz imalat endeksinde bir artış görülse de bunun arızi olduğunu düşünüyorum. Kısacası YEP’te de öngörüldüğü gibi Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte yavaşlayacak. Yavaşlama dördüncü çeyrekte de devam edecek.
Önümüzdeki iki yıl frene basılacağı anlaşılıyor. Öncelikli hedefin enflasyonu ve cari açığı düşürmek olduğu ortada. Ekonominin soğutulması da bu amaçla uygulanacak politikaların doğal sonucu. Özel sektör yatırımları ekonomik ortama göre şekillenecek. Bu açıdan özellikle 2020’de beklentiler hızlı bir biçimde olumluya dönerse özel sektör beklenenden önce gaza basabilir. Benim kanaatim ve ümidim 2020’nin ikinci yarısında yatırımlarda artışın başlayacağı yönünde.
Prof. Dr. Harun ÖZTÜRKLER / Kırıkkale Üniversitesi İİBF Ekonometri Bölümü Öğretim Üyesi
“Dış talep büyümeyi hızlandırır”
Sanayi üretimi Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5.6 artmasına karşın, bir önceki aya göre önemli ölçüde düşük bir oranda (yüzde 3.5) büyüdü.
Eylül ayında imalat sanayinde kapasite kullanım oranının bir önceki aya göre azaldığını (yüzde 1.6) ve bu azalmanın tüm mal gruplarını kapsadığını görüyoruz. Bu iki gelişme birlikte değerlendirildiğinde sanayi sektöründe ve ekonominin genelinde önümüzdeki aylarda bir yavaşlama olacağını ileri sürebiliriz. Güven endekslerindeki düşmeler de bu argümanı destekliyor.
Yeni Ekonomi Programı’nın özel sektör yatırımlarının büyüme oranın azalmasını öngörmesi ve kamu harcamalarının önümüzdeki iki yıl için daralmasını planlaması, enflasyonun düşmesinin ve fınansal istikrarın sağlanmasının ekonomik faaliyet hacminde bir yumuşak yavaşlama ile sağlanmak istediğine işaret ediyor. Öte yandan, jeopolitik gelişmeler ve Türkiye’nin uluslararası ilişkileri başta olmak üzere, petrol fiyatları ve uluslararası emtia piyasalarında olumlu gelişmelerin yaşanması ve Türkiye’de ekonomi politikalarının kararlı ve politika uygulayıcıları arasında uyumlu bir biçimde yürütülmesi durumunda, döviz kurundaki gelişmelerin ivmelendireceği dış talep artışının katkısı ile yumuşak yavaşlama süreci öngörülenden önce tersine dönebilir ve Türkiye ekonomisi beklenenden önce yeni bir büyüme sürecine girebilir.”
Prof. Dr. Erhan ASLANOĞLU / Piri Reis Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi
“AB ilişkileri pozitif etki yapar”
Kapasite kullanımı dahil genel olarak öncü göstergeler ekonomide yavaşlamayı işaret ediyor. Temmuz ayı sanayi üretimi verisi bu ihtimali azaltsa da, ekonomik büyüme üçüncü çeyrekte eksi bile olabilir. Yeni Ekonomi Programı’nda büyüme eksi değil ama çok düşük bir büyüme hızı öngörülüyor. Yılsonu büyüme gerçekleşmesinin YEP’in bir miktar altında kalabileceğini düşünüyorum. Güven endekslerindeki gerilemede siyasi, dış politikajeopolitik gelişmelerin etkisi oluyor. Finansal piyasalardaki hareketlerle güven endeksleri arasında da bir ilişki var. Yeni Ekonomi Programı tartışılan noktaları olmakla birlikte, piyasadaki genel olarak yansıması gerçekçiliği kabul edilen bir program şeklinde oldu. Biz de bunun, özellikle döviz kurları üzerinde belli bir etkisini gördük. Volatiliteyi azalttı. Piyasaları sakinleştirdi. Finansal piyasalardaki sakinleşmenin güven endekslerine yansıması olabilir.
Ayrıca son dönemde Türkiye’nin AB ile ilişkilerinde pozitif sinyaller gelmeye başladı. Bunun da etkisi önümüzdeki dönemlerde hissedilebilir.
HÜLYA GENÇ SERTKAYA