Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Dolarda kritik eşik 3.75 TL

Yurtdışı belirsizlikler önemini korurken uzmanlara göre dolar için 3.75, euro içinse 4.45 seviyesi kritik. Kısa vadede kurlarda önemli bir hareket beklemeyen para yöneticileri, portföylerde korunma amaçlı yüzde 25 döviz öneriyor…

ÖZELLİKLE yurtdışı piyasalarda tansiyonun yükseldiği şu günlerde gözler yine döviz piyasasına çevrildi. Geçen hafta doların 3.70 TL’yi de aşması yeni bir beklenti yarattı.

Ve kısa bir aradan sonra yatırımcı cephesinde yine “Acaba kurlardaki çıkış sürecek mi?”, “Euro mu alsak, dolar mı?” soruları sorulmaya başlandı. Öncelikle şunu belirtelim, uzmanlara göre yurtiçi ve yurtdışmda birçok belirsizlik bulunmasına rağmen bu dönem dövize yatırım çok da cazip değil. En azından yılbaşına kadar geçecek yaklaşık 2.5 aylık süreçte kurlarda önemli bir hareket yaşanması beklenmiyor.

Ancak başta da belirttiğimiz gibi Türkiye’nin önemini koruyan jeopolitik riski, global piyasalarda ise Kore, ABD ve Avrupa başta olmak üzere bu ülkeler ekseninde yoğunlaşan ekonomik ve jeopolitik tedirginlikler halen sürüyor. Bu nedenle uzmanlar “Portföylere koruma amaçlı döviz alın” yorumu yapıyor.

Çünkü sayılan bu başlıklar altında yaşanacak beklenmedik gelişmelerin Türkiye’nin dahil olduğu gelişen piyasalardan kaçışı hızlandırıp bu ülke para birimlerinde sert değer kayıplarına neden olma ihtimali var. Özellikle ABD Merkez Bankası Fed’in neredeyse kesin gözüyle bakılan aralık ayındaki 0.25’lik faiz artışından sonra artırımlara devam sinyali vermesinin, Türkiye gibi cari açığı bulunan ülkeleri etkileyeceği görüşü hakim. Tabii bir de Türkiye’nin yakın coğrafyasında bulunan Suriye, Irak gibi ülkelerdeki gelişmeler riski artırıyor.

dolar

“YÜZDE 20-25 AŞILMAMALI”

Ancak buna rağmen uzmanlar döviz kurlarında önemli bir sıçrama ihtimalinin şimdilik düşük olduğu görüşünde. Olası çıkışlarda ise dolar/TL’de 3.75 seviyesinin, euro/TL’de ise 4.45 TL seviyesinin kritik önemi olduğu vurgulanıyor.

Şimdilik riskler düşük görünmesine karşın kontrol edilemeyen öngörüleme-yen çok sayıda risk olduğuna dikkat çeken Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş, yakın vade için parasına yön arayanlara şu öneride bulunuyor:

“Biz bu dönem için agresif bir döviz yatırımı önermiyoruz. Kurlarda bu seviyelerin korunacağını düşünüyoruz.

TL’nin değer kazanabilmesi ise ancak seçimden sonra olabilir. Bu ortamda hisse senedi tarafında mali yapısı güçlü, bilançosu dövize endeksli, örneğin Erdemir, Tüpraş gibi firmaları öneriyoruz. Ben normal bir portföyde her zaman yüzde 20 hisse senedi olması gerektiğini düşünüyorum. Dövizi koruma amaçlı olarak yüzde 25-30, mevduat ve eurobond tarafı da yüzde 50 diyebiliriz. Kalan yüzde 20-25’i ise hisse senedine yönlendirebiliriz. Portföylerde dövizi bir yatırım aracı olarak değil, korunma amaçlı olarak görüyorum. Çünkü şu anda hiçbir şey euro ve doların yukarı çıkmasını desteklemiyor” diyor.

“3.55-3.75’DE DALGALANIR”

Ahlatcı Yatırım Menkul Değerler Genel Müdürü Tuncay Karahan’a göre ise, yılın geri kalanında içerdeki gelişmelerden ziyade dünyadaki politik ve ekonomik gelişmeler belirleyici olacak. Dolar/ TL açısından yılm geri kalanında yaşanabilecek gelişmelerle birlikte 3.55-3.75 bant aralığında fiyatlamalarm devam edeceği öngörüsünü koruduklarını belirten Tuncay Karahan, kurlara ilişkin beklentisinin temelini şöyle açıklıyor:

“Döviz kurları açısından yılm geri kalanında, yurtiçinde, Kuzey Irak’ta yapılan referandum, sınırımızda artan jeopolitik riskler, ABD ile yaşanan vize krizi ve Almanya seçimleri öncesi iki ülke arasında yaşanan siyasi gerilim ardından yeni sürecin nasıl şekilleneceği TL varlık fiyatla-maları açısından ön plana çıkacak. Diğer taraftan, Hazine’nin artan iç borç çevirme rasyosu, artan büyüme verisi ile birlikte diğer makroekonomik verilerin görünümü ve TCMB’nin atacağı adımlar TL varlıklarını etkileyecek. Dolar ve euro açısında öne çıkan gündem maddeleri ise, Fed’in ekim ayında bilanço normalleşme sürecine başlayacak olması ve üyelerin birçoğunun yılm geri kalanı için bir faiz artışına gidilmesi öngörüsü doları destekleyebilir. Ancak 2018 Şubat ayında Fed Başkanı Yellen’m görev süresinin sona ermesi ve yeni başkan konusundaki belirsizlik, ABD Başkanı Trump’m vergi reformu yasa tasarısının akıbeti, Kuzey Kore riskinin tekrar canlanması dolar fiyatlamaları açısından risk faktörü olacak.

Özellikle, kurun psikolojik seviyesi olan 3.70 seviyesi üzerine yerleşmesi durumunda 3.75 bölgesine doğru atakların yoğunlaşabileceği öngörümüzü sürdürmeye devam ediyoruz.”

Karahan euro/TL fiyatlamalarında ise yılın geri kalanında 4.25-4.45 bant aralığında yoğunlaşmaların ağırlık kazanabileceğini ve özellikle, 4.25 üzerinde kalınırsa yükselişlerin devam edeceği görüşünde. Yılm geri kalanında Euro Bölgesi’nde önemli gelişmeler yaşanacağını da hatırlatan Karahan sözlerini şöyle sürdürüyor;

“Almanya seçimleri sonrası yaşanan siyasi sürece yönelik belirsizlik ve Katalonya’da yapılan bağımsızlık referandumu sonrası belirsizlik ve Brexit süreci ile ilgili gelişmeler euro’yu etkileyebilir. Diğer taraftan, ECB’nin 26 Ekim’deki toplantısında resmi olmayan haber akışına göre bankanın parasal genişlemeye yönelik açıklamalarda bulunabileceği ve parasal genişlemenin süresi ve miktarında değişikliğe gidebileceği yönündeki haber akışı euro fiyatlamaları üzerinde önemli gündem maddeleri olarak takip edilecektir. Ayrıca, artan büyüme beklentisi ve enflasyonda yaşanan toparlanma ve 19 üyeli Euro Bölgesi’nde makroekonomik verilerde yaşanan iyileşmelerin tabana yayılmaya başlaması euro açısından olumlu olacak.”

“BEKLE-GÖR DÖNEMİ”

Ata Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Cemal Demirtaş ise, yılsonuna kadar do-lar/TL tahminlerinin 3.66, 2018 sonunda 3.90 TL, euro/TL içinse sırasıyla 4.3172 TL ve 4.60 TL’de bulunduğunu söylüyor. Yılsonuna kadar geçecek süreçte herkesin kurlardaki harekete odaklandığına dikkat çeken Demirtaş, buna karşın stabil bir piyasa beklediğini belirtip nedenlerini şöyle açıklıyor:

“Burada biz hep reel efektif kur endeksine bakıyoruz. Şu anda reel efektif kur (sepet bazında) 89-90 seviyesinde. Yani TL değer kazanmadı, hatta kaybetmeye devam ediyor. Bu aynı zamanda 2003 yılından bu yana en düşük seviyelere çok yakın. Şu anda TL ciddi baskı altında. Ama vatandaşın gözünde doların çok daha yüksek seviyelerde olması gerekiyor. Dolar hareket etmedi gibi geliyor ama enflasyona baktığımızda kurun ciddi baskı altında olduğunu görüyoruz. Bu nedenle piyasalarda dinlenme olasılığını yüksek görüyorum. Ekonomide dördüncü çeyrek ve 2018 ilk çeyreğinde biraz bekle gör dönemi yaşayacağız gibi geliyor. Kamu kesiminden teşvik verilse bile bunun 2018’in ikinci yarısından itibaren olma ihtimali kuvvetli.

Türkiye mali olarak o kadar sağlıklı ki hükümet isterse bunu seçimlere kadar götürebilir. Bugün borç devletin değil özel sektörün üzerinde. Bizim ana varsayım ımız ise, hükümetin adım atmak için bir altı ay durabileceği yönünde. Çünkü bir ilaç verildi (KGF) ve ilacın etkisi geçiyor. Şimdi hemen ilaç verirsen iyileşmeyi gözleyemezsin. Vücudun fonksiyonları nasıl olacak mart veya nisan ayma kadar göreceğiz. Bu süreçte biz reel ekonomiyi izliyoruz.”

Yakın vadede Türkiye’nin risklerine de dikkat çeken Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Jeopolitik gelişmeler önemli. Kuzey Irak, ABD ile vize krizi sonrası olan ilişkiler önemini koruyacak. Bir de ekonomik büyümeye ilişkin veriler takip edilecek. Bu arada ilk dokuz ay çok iyi geçti bunu da vurgulamak lazım. Ayrıca Fed’in faiz artış politikası ve global likidite koşulları Türkiye dahil tüm dünya için önemini koruyacak. Bu süreçte Türkiye’nin ekstra faizini düşürmeye yeltenmemesi gerekiyor. Düşürürse kur artar. Bu ortamda, ABD faizleri yükseldikçe bizde de TL’nin değer kaybetmesini beklemek mümkün.

İçerde ise, özellikle büyüme tarafına bakacağız önümüzdeki dönemde vergi artışlarının etkisini gözlemlemeye çalışacağız. Ancak içerde kurlar açısından agresif olacak bir dönemde değiliz. Şu anda öngörmüyoruz ama global likiditede geri çekilme yaşanırsa yeni bir senaryo ortaya koymamız lazım.”

Ekonomik büyümede bir miktar yavaşlama yaşanacağına da dikkat çeken De-mirtaş, bu ortamda Türkiye’nin 2017 yılını yüzde 5.4, 2018’i yüzde 4.1 büyüme yakalayacağını, enflasyonun ise sırasıyla yüzde 9.50 ve 8.50 seviyesinde gerçekleşeceğini öngörüyor.

“3.75 TL’NİN ÜZERİ ZOR”

İntegral Yatırım Araştırma & Yurtiçi Piyasalar Genel Müdür Yardımcısı Fatih Doğan Ateş’e göre, dolar/TL için 3.75 seviyesi kritik önemde.

Kurlarda oluşan son gelişmelerle birlikte ve normal şartlarda dolar/TL kurunun 3.50 ile 3.80 arasında, euro/TL kurunun ise 4.25 ile 4.45 arasında kalabileceğini söyleyen Ateş, “Elbette algıları değiştirecek gelişmeler olması durumunda yeniden değerlendirme yapmakta fayda var. Dolar/TL için yukarıda 3.75 seviyeleri kritik olabilir. Bu seviyenin üzerinde kalıcılık oluşmaya başlaması durumunda yukarı yönlü hareket güçlenebilir ve bu durumda 3.80’in de üzerine yükselebilir. Şimdilik bu seviye üzerine yükseliş olsa bile kalıcı olmuyor ve bu önemli. Aşağıda ise 3.60 seviyesi psikolojik bir seviye konumuna geldi. Bu seviyenin altında kalıcı seyirler oluşması yeniden 3.50 seviyelerim gündeme getirebilir” diyor.

Ateş’e göre, önümüzdeki dönemde yeni Fed Başkamnm şahin kimlikte birisinin açıklanması ABD Doları’ndaki güçlenmeyi ivmelendirebilir. Bu durumun içeride kurda yukarı doğru baskı yaratma riski bulunduğuna işaret eden Ateş, şu yorumu yapıyor:

“Ancak bu eğilim ne kadar güçlü olacak görmek gerekir. Diğer yandan içeride TCMB’nin sıkı duruşunu korumasını bekliyoruz. Bunun dışında gelişen ülkelere olan fon akışının yönünü ciddi seviyede etkileyecek bir neden görülmüyor.”

“GLOBAL VE YEREL RİSKLERE DİKKAT”

Gedik Yatırım FX Bölüm Direktörü Anıl Abbak’a göre, gerek küresel gerekse yerel risklerin yoğun olduğu bir dönemden geçiyoruz. Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmelerin yerel sermaye piyasalarını hatta küresel piyasaları doğrudan etkilediğini ve risklerini artırmaya devam ettiğini hatırlatan Abbak, yakın vadede diğer riskleri ise şöyle sıralıyor:

“Kuzey Kore konusunun sürüncemede kalması özellikle gelişen ülke para birimlerine olan talebi doğrudan azaltıyor. Bu denli kritik bir dönemden geçerken ABD ile vize krizine girilmiş olması, hem risk, hem volatilite açısından ortama tuz biber ekledi. Yılın son aylarına girerken, ABD’de faiz artışı ve Fed’in bilanço daraltması son dönemde kuru etkileyen en önemli gelişme olarak görünüyor. 12 Eylül’de FED’in 13 Aralıkta yapacağı toplantıda faiz arttırma ihtimali yüzde 30 düzeylerindeyken, yaşanan gelişmeler ışığında bir hafta sonra, bu beklenti yüzde 50 üzerine çıktı. Bugün itibariyle bu oran yüzde 83’lerde seyrediyor.” Söz konusu dönemde artan faiz beklentisine paralel olarak doların TL karşısında sırayla 3.41,3.49 ve 3.67 seviyelerine çıktığını hatırlatan Abbak, “Bu bağlamda yükselişin faktörlerinden birini ABD’nin faiz artırma ve bilanço küçültme süreci olarak yorumlayabiliriz. Faizlerdeki bu yükseliş olasılığının yanı sıra, politik ve jeopolitik riskler de özellikle bu dönemde etkin bir şekilde yukarı yönlü oynaklığı arttırıyor. Dolar/TL için kısa vadede 3.58 daha altında da 3.50 destek olarak dikkat çekiyor.

Yukarı yönlü hareketlerde ise 3.74-3.80 bandının kırılması yükselişi farklı bir boyuta sürükleyebilir.

Euro/TL içinse 4.18-4.46 bandı dışındaki hareketlerin belirleyici olmasını öngörüyoruz” diyor. Bu dönem- de dolar/TL için 3.58-3.72, euro içinse 4.20-4.55 seviyelerinin önemli olduğuna vurgu yapan Abbak’a göre teknik olarak dolar/TL’de kritik seviyeler 3.58-3.62-3.71-3.74-3.80-3.86, euro/TL’de ise 4.18-4.25-4.28 1.35.38-4.46-4.50’de bulunuyor.

Esin Çetinel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu