Dolardaki yükseliş güveni yere serdi
Türkiye istatistik Kurumu (TÜİK) ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) birlikte hazırladıkları Tüketici Güven Endeksi’nin (TGE) değeri mart ayında 64,4 oldu. Önceki aya göre yüzde 5,4’lük düşüşü ifade eden bu değer 2008-2009 küresel krizinden bu yana görülen en düşük değere de karşılık geliyor.
TGE’nin bundan daha düşük olduğu son seviye Mart 2009’daki 61,6 idi. TGE’nin değeri küresel kriz sırasında daha düşük seviyelere de inmişti ama son altı yıldır 65’in altını görmemişti.
Bir süredir zaten zayıf olan tüketici güveninin mart ayında yere serilmesine dolar kurunda yaşanan hızlı yükseliş neden oldu gibi görünüyor. Tüketici güveni finansal piyasalardaki gelişmelerden çok etkileniyor.
GÜVEN İLE KUR İLİŞKİSİ
Yandaki grafikte görebileceğiniz gibi, TGE’deki değişim ile dolar kurundaki değişim arasında negatif yönlü ve de sıkı bir ilişki var. Grafikteki denklem, dolar kurundaki değişimin TGE’deki değişimin yüzde 20’sini tek başına açıklayabildiğim gösteriyor. Aynı denklem dolar kurundaki yüzde 1 ’lik artışın TGE’de yüzde 0,4’lük düşüşe yol açtığını da ifade ediyor. Tabii bunun tersi de geçerli. Yani dolar kurundaki yüzde 1 ’lik düşüş de TGE’de yüzde 0,4’lük artışa yol açıyor.
Bundan iki hafta önce bu sayfalarda geçmişteki bazı hızlı kur artışı dönemlerinden bahsetmiştik. O dönemlerde de tüketici güveninde şimdiki gibi çöküşler olmuştu. Bunlardan bazıları grafiğe uç değerler olarak yansımış bulunuyor. Örneğin Haziran 2006’da dolar kuru yüzde 12,7 artarken TGE’nin değeri yüzde 9,1 düşmüştü. Lehman Brothers’m batışından sonra Ekim 2008’de dolar kuru bir ayda yüzde 19,8 artarken TGE’deki düşüş yüzde 9,6’yı bulmuştu. Dolar kurundaki yükselişin yüzde 7,8 ile devam etmesi Kasım 2008’de TGE’de yüzde 8,8lik bir düşüş daha getirmiş ve değerini bugüne kadar görülen en düşük seviye olan 55,7’ye kadar indirmişti.
TÜKETİME ETKİSİ
Tüketici güvenindeki düşüş iç talebi olumsuz etkilediği için önem taşıyor. Geleceğe güveni sarsılan tüketici mutlaka bazı satın alma kararlarını erteleme yoluna gidiyor. Bu da tüketimi ve dolayısıyla iç talebi zayıflatıyor. Dış talepte bunu telafi edecek bir artış olmadığında da sonuç ekonomideki büyümenin yavaşlaması ve hatta küçülme oluyor.
Türkiye’de iç talep zaten iyi değil. 17 Aralık 2013’te ortaya çıkan büyük rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının yarattığı siyasi belirsizlik 2014’ün başlarında döviz kurlarında ve faizlerde yükselişe, tüketici güveninde ise düşüşe yol açmıştı. Bunun sonucu da tüketimin zayıflaması ve dolayısıyla büyümenin iyice yavaşlaması olmuştu. 2013’ün son çeyreğinde yüzde 6,1’i bulan hanehalkı tüketimindeki yıllık artış, 2014’ün üçüncü çeyreğinde yüzde 0,2’ye kadar indi. Bunun sonucunda da ekonomideki yıllık büyüme üçüncü çeyrekte yüzde 1,7’ye kadar geriledi. Bu hafta açıklanacak veriler muhtemelen dördüncü çeyrekte de benzer bir tablonun olduğunu gösterecek.
Maalesef yaşanan son gelişmeler 2015’in ilk çeyreğinde daha da vahim bir tabloyla karşılaşabileceğimizi düşündürüyor. Tüketicinin güvenindeki çöküşün bu dönemde tüketimi daha da zayıflatmış olması mümkün görünüyor. Bu da ekonomideki büyüme oranının iyice aşağılara inmesine yol açmış olabilir.