Haberler

E-oyuncunun finansman arama süreci

Yüzbinlerce oyuncu farklılaşmaya çalışıyor. Bunun nedeni birilerinin dikkatini çekme arzusu. O “birileri” tabiî ki sponsorlar. E-sporcuların en yakın ama aynı zamanda bir o kadar zor ulaştıkları “dostları”…

SEKTÖRÜN birçok büyük değişkeni ve gelir noktası olsa da, kilit nokta olarak sponsorluklar öne çıkıyor. Doğru bir sponsordan beklenen ise, tüm idari güce etki edebilmesi olarak özetleniyor. Siz ne kadar iyi olursanız olun, zihin takımıyla birlikte destek sağlayan mali bir yapı olmayınca, gösterilen çaba boşa kürek çekmek anlamına geliyor. Bugün sektöre giriş yapan tüm firmalar bunun farkında. Ve kendi idari ekiplerini bu doğrultuda eğitiyorlar.

SEKTÖRÜN BÜYÜKLERİ

E-spor denilince akla gelen bazı isimler şunlar: RedBull, Intel, Asus, Nvidia, Corsair ve Kingston. Bunlar en büyükleri. Sadece e-spora odaklı çalışan ekipleri var. Kendilerine ait yönetim hiyerarşisi ile ilerliyorlar. Oyuncuları ve takımları yakından takip ediyorlar. Ayrıca bununla da yetinmeyip, sektörün beslendiği sanal evrende de çok büyük yatırımlar yapıyorlar. Peki, sonuç?..

Sonuçta, e-sporun adının anıldığı her köşede onlar görülüyor. Dolayısıyla pazarlanan ürünler de o minvalde yönelim gösteriyor. Farkındalık da beraberinde bir o kadar artıyor. Çok daha agresif ve çok daha etkin biçimde dağıtım ağının kurulduğu bir yapı oluşturuyorlar. Onları kimler taldp ediyor diye baktığımızda ise, Adidas, Merccdes-AMG Petronas, BMW, Subaru, AT&T, HTC, McDonald’s, Toyota, Gilctte, MSI gibi devleri görüyoruz. Bu firmaların ortak noktaları, konferans ve benzeri etkinlikler başta olmak üzere, perakende satışlar gibi pazarlamanın ve satışın olduğu alanlarda e-spor ile daha yakından uğraşmaları. Diğer taraftan, yayıncılık faaliyetlerine çok da büyük bütçeler ayırmıyorlar. Bu durum e-sporcuların gelir elde etmeleri noktasında bir sorun yaratıyor. Sıkıntı şu: E-sporcu kendisini tanıtmak istiyor. Video sitelerinin herhangi birinde canlı ya da bant yayınla oyunu ne kadar iyi oynadığını gösteriyor. Ama geri dönüşü bu firmalardan alabilmesi için, kendini belirli organizasyonlarda ispatlamış olması gerekiyor.

Ayrıca, her başarılı oyuncuya da aynı ölçüde destek sağlanmayabiliyor. Hatta kimi sponsorların sadece e-sporda yer alabilmek adına takım kurdukları su götürmez bir gerçek. Hal böyle olunca, e-sporcuların önüne farklı alternatifler çıkıyor. Doğrudan bir büyük sponsor bulmak yerine, nispeten daha yeni ve bu alanda büyümeye çalışan firmalar bu alternatifleri oluşturuyor.

ARZ TALEBE YETİŞEMİYOR

Tıraş bıçağından kitap seslendiren sitelere, indirim çeki pazarlamacılarından güneş gözlüğü üreticilerine kadar aklınıza gelebilecek ne kadar girişim varsa e-sporcuların yardımına koşuyor. Özellikle ABD’de büyümeye çalışan pek çok e-sporcu, internet üzerinden yayın yapan diğer kişiler gibi, küçük ve orta ölçekli firmalardan sponsor desteği sağlıyor. Bunu iki türlü yapıyorlar. Birincisi, doğrudan mali finansman sağlıyorlar. İkincisi ise, yayın esnasında sunulan bağlantı adresleri üzerinden gerçekleştirilen satışlardan kâr payı alıyorlar. İzleyicilere sınırlı sayıda dağıtılan indirim bağlantıları şeklinde de karşılaştığımız bu ikinci aşama, şu an popüler olmaya çalışan birçok e-sporcunun imdadına yetişen bir yöntem. Özellikle, bilgisayar oyunu perakendecileri buna büyük önem veriyor. Olayı daha ileriye taşıyarak piyasaya yeni sürülmüş oyunların tanıtımını yapmaları için komisyon ödeyen firmalar da mevcut. Ama özellikle Türkiye’de görülen, çok sayıda e-sporcunun varlığına rağmen küçük ve orta ölçekli yapılar buna pay ayırmıyor. Bu da bize önemli bir fırsatın varlığını gösteriyor. Milyonlarca kez izlenen oyuncuların hiçbir sponsorunun olmaması, büyük televizyon kanallarının yoğun zamanlarına bedava reklam verme fırsatını geri çevirmekle eşdeğer nitelikte. Üstelik, pazarlamanın başarıya ulaşmasını sağlayacak derecede motive bir genç kitle varken.

Peki, buna benzer durumlarda “destek görmeyen yabancılar ne yapıyor”un cevabını Patreon gibi girişimlerde buluyoruz. Internet yayıncılığında talebe göre üretim esasına dayanan bu tip girişimler, izleyicilerin aylık düzenli ödemeleri ile yayıncıyı desteklemesi prensibine dayanıyor. Bu yöntem ile 1500 doları bulan aylık gelire sahip, ama takımlarla ya da bireysel olarak turnuvalara katılmayan çok sayıda e-sporcu var. Bir düşünelim, buna benzer bir sistem Türkiye’de üretilebilir mi? Neden olmasın?..

E-sporcunun yayıncılık faaliyetleri ile bağlantılı gelir noktalarına devam ettiğimiz bu haftanın ardından, önümüzdeki hafta e-sporcu için üretilene bakacağız. Oyunu üreten nasıl bir mali tablo çiziyor ona cevap arayacağız.

Güzel bir hafta geçirmenizi dilerim…

Ali Efe İralı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu