TÜRKİYE ekonomisi yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0.9 oranında büyüdü. Yılın ilk çeyreğinde 2.3, ikinci çeyreğinde de 1.6 daralma yaşayan Türkiye ekonomisinin, üçüncü çeyrekte inşaat hariç tüm sektörlerde toparlanma eğilimi göstermesi, yılın son çeyreği adına da ümit verdi. İş insanları büyüme maratonunun yeniden başladığını ifade ediyor. 2020’yi büyüme yılı olmasını bekleyen iş dünyası, yeni yılda yüzde 5’lik büyüme hedefine ulaşılabilmesi için de yapılması gereken bazı ev ödevleri olduğuna inanıyor. Ancak yüzde 5 büyüme hedefine ulaşılırsa istihdamın artacağını düşünen iş insanları, halen sabit sermaye yatırımlarının istenen seviyede olmadığı konusunda hemfikirler. Yatırımların artmasının büyümeyi kalıcı hale getirebileceğine inanan iş dünyası, iç talebin halen düşük, dış talebin ise zayıflamasını da ekonominin önündeki handikap olarak görüyorlar.
“İNŞAAT HARİÇ İYİYİZ”
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), yılın üçüncü çeyreğine (temmuz-eylül) ilişkin gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) sonuçlarını geçen hafta açıkladı. TÜİK verilerine göre, GSYH tahmini, bu yılın üçüncü üç aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 11.5 artarak 1 trilyon 145 milyar 99 milyon TL oldu. GSYH’yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde bu yılın üçüncü çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine kıyasla tarım sektörünün katma değeri yüzde 3.8, sanayi sektörünün yüzde 1.6 artarken, inşaat sektörünün katma değeri yüzde 7.8 azaldı. Ticaret, ulaştırma, konaklama ve yiyecek hizmeti faaliyetlerinin toplamından oluşan hizmetler sektörünün katma değeri de yüzde 0.6 artış gösterdi.
Hazine ve Maliye Bakam Berat Albay-rak, Twitter’daki mesajında dengelenme dönemi başarısı ile maliyetlerde sağlanan düşüş, artan güven endeksleri ve değişim sürccinin etkileri ile sanayide gelen yıllık bazda büyümeyi önemli gördüğünü belirtiyor. Bakan Albayrak, “Dördüncü çeyreğe ilişkin öncü göstergeler, büyüme ivmemizin artmaya devam ettiğini gösteriyor. Yüzde 5’lik büyüme hedefimiz için sanayi katma değerini artırmaya, özellikle yatırımlar tarafındaki toparlanmayı hızlandırmaya, üretim ve istihdam odaklı sektörleri güçlendirmeye odaklanacağız” dedi.
“BÜYÜME MARATONU BAŞLIYOR”
İş insanları da ekonominin geleceğine umutla bakmaya başladı. İstanbul Ticarct Odası (ITO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye ekonomisinin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 0.9 büyümesine ilişkin, “Gelen pozitif büyüme verisi de teyit ediyor ki Türkiye’nin büyüme maratonu yeniden başlamaktadır. 2020 yeniden büyüme yılı olarak önümüzde duruyor. Türkiye ekonomisinde makul, sürdürülebilir ve kaliteli, kapsayıcı bir büyüme dönemini başaracağız” değerlendirmesini yapıyor. Türkiye’nin 2019’da asıl hedefin ekonomik dengelenme olduğunu hatırlatan Avdagiç, temmuz, ağustos ve eylül aylarını kapsayan dönemde büyüme rakamının pozitif gelmesinin, ekonomide dengelenme sürecinin tamamlanarak yeniden yükselişe geçişin ilk habercisi olduğunu belirtiyor. ÎTO Başkanı Avdagiç, “Üçüncü çeyrekte büyümenin taşıyıcılarına baktığımızda, özel tüketim harcamaları üç çeyrektir küçülüyordu, pozitife geçti. 2019’un ilk yarısında zemini temizledik, ikinci yarıda maçı çevirdik. Artık yönümüz kesinlikle yukarı doğrudur. Özellikle dördüncü çeyrekte toparlanmanın daha belirgin olduğunu görüyoruz. Gelen pozitif büyüme verisi de teyit ediyor ki Türkiye’nin büyüme maratonu yeniden başlamaktadır. 2020 yeniden büyüme yılı olarak önümüzde duruyor. Türkiye ekonomisinde makul, sürdürülebilir ve kaliteli, kapsayıcı bir büyüme dönemini başaracağız.”
“HEDEF, GUÇLU TÜRKİYE”
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, “Gayrisafi yurt içi hasıla verileri gösteriyor ki kur saldırılarının yarattığı tahribat geride kaldı. Iç talepte canlanmayla birlikte büyüme çizgisinde pozitif tarafa geçildi. Hedef güçlü Türkiye” diyerek sözlerine başlıyor. Son bir aylık dönemde OECD, Dünya Bankası, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası, Fitch, Moody’s ve AB’nin büyüme tahminlerini yukarı yönlü revize ettiğini de hatırlatarak şöyle konuşuyor:
“Türkiye yapısal dönüşümünü sağlama çabası içindeyken kur merkezli saldırılarla karşı karşıya kaldı. Ancak bu süreçte çizdiği rotada değişiklik yapmadı ve dışa bağımlılığı en aza indirecek ve katma değeri yüksek üretim ve ihracatı yapacak tedbirler alıp, düzenlemeleri hayata geçirdi. Kötü komşu insanı ev sahibi yaparmış. Türkiye’ye saldıranlar aynen savunma sanayi üretiminde olduğu gibi Türkiye’yi üretimin her alanında, ileri teknoloji ve yerli üretebilir bir program çalışmasına soktu.”
“MORALİMİZİ YÜKSELTTİ”
Kayseri Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Gülsoy da hükümetin aldığı önlem ve uyguladığı politikaların iş dünyasına ve ekonomiye olumlu yansıdığı görüşünde. Gülsoy, “Ekonomi 2018’in son çeyreğinde ve 2019 yılının ilk iki çeyreğinde daralmıştı. Ekonomiden 3 çeyrek sonra sınırlı da olsa olumlu bir haber geldi. Büyüme, beklentilere paralel gerçekleşti. Hükümetin aldığı önlem ve uyguladığı politikalar iş dünyasına olumlu yansıdı. Bu rakamlar, moralimizi yeniden yükselterek 2020 için iyi bir başlangıç oldu” diye konuşuyor.
“Üçüncü çeyrekten itibaren ise büyümenin pozitife geçeceğini bekliyorduk” diyen Kocaeli Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, 0.9’luk büyümenin ekonomide iyileşme sinyallerini teyit etmesi açısından olumlu olduğunu vurguluyor, önümüzdeki çeyrekte büyüme rakamının daha iyi geleceğini tahmin eden Zeytinoğlu, “Yılın son çeyreğe ğinde ise baz etkisi ile büyüme oranının yüzde 5’in üzerinde gerçekleşebileceğini bekliyoruz” diyor. İnşaat sektörü dışında büyümeye her sektörden pozitif katkı geldiğini söyleyen Zey-tinoğlu, sözlerini şöyle sürdürüyor:
‘Üçüncü çeyrek büyümesine devletin harcamaları yüzde 7 civarında önemli bir katkı vermiş. Bizi en çok endişelendiren ise gayri sabit sermaye oluşumundaki daralma oldu. Bu daralmada makine ve teçhizat yatırımlarındaki yüzde 7.5’lik gerileme dikkat çekiyor. Yatırımlardaki küçülme hızı çeyrek ler bazında azalmış. Önümüzdeki dönem baz etkisiyle bu kalemde artışlar olacağını ancak sınırlı kalacağını düşünüyoruz. Yatırımların artması, ekonomide sanayinin payının artması, ihracatın artması, ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin artması anlamlarına geleceğinden sürdürülebilir büyüme için çok önemli görüyoruz.”
“NİTELİKLİ BÜYÜMEYE GEÇMELİYİZ”
Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanı (EBSO) Ender Yorgancılar, gelen büyüme rakamında kamu tüketimi yanında özel tüketimin de aktif rol aldığı görüşünde. “Mal ve hizmet ihracatının ithalattan daha yavaş artması ise kurlardaki istikrarsızlığın bir yansıması” değerlendirmesini yapan Yorgancılar, büyüme rakamlarının işsizlik sorunuyla başa çıkmak için yetersiz olduğunu düşünüyor. Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Binde 9’luk büyüme hızı, nüfusu yaklaşık yüzde 1.5 oranında artan, beş milyona yakın insanı işsiz olan bir ülke için oldukça düşüktür. Ancak, üç çeyrek küçülmenin ardından gelen bu pozitif oran bizleri umutlandırmıştır.
2018 Ağustos ayında yaşanan türbülans ve devamında gelen olumsuz sürecin ekonomik krize ve ardından da hızla artan işsizlikten sonra sosyal krize dönüştüğü bir dönem yaşandı.
Şimdi yaraları sarmamız, ekonomiyi nitelikli büyüme patikasına yeniden sokmamız gerekiyor. Dünya konjonktürü zorlu olmakla birlikte düşük faiz iklimi ve küresel sermayenin yeniden gelişmekte olan ülkelere yönelmesi söz konusudur. Türkiye’nin son bir yılda yaşadığı deneyim, içerisinde ciddi ve önemli dersleri barındırıyor. Türkiye, dış kaynağa dayalı inşaat ve iç talep öncelikli büyüme patikasından ihracata dayalı, cari açığı artırmayan bir nitelikli büyüme patikasına geçmelidir.”
“KÜÇÜLME SONA ERDİ”
Genç Girişim ve Yönetişim Derneği Başkanı Nezih Alhoğlu ise büyüme verisinin üretim ve istihdama yansıyacağına inandıklarını belirtiyor. Türkiye ekonomisindeki küçülme döneminin sona erdiğini bildiren Alhoğlu, şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Piyasa beklentisinin bir miktar altında olsa da üçüncü çeyrekte ekonomimiz büyüdü ve ekonominin genelindeki büyümenin bu çeyrekten daha hızlı olacağını düşünüyoruz. Bizlerin arzusu üretim ve ihracata dayalı sürdürülebilir bir büyüme sağlanmasıdır. Büyümenin nitelikli olması mutlaka üretim ve istihdamı da artıracaktır. Yılın üçüncü çeyreğinde yeniden büyüme trendine girmemiz heyecan verici ancak sürdürülebilir, yüksek ve nitelikli olması temel hedefimiz olmalıdır. Bu sayede ekonomide ortaya koyduğumuz hedeflere ulaşılabilir.”
Simone KASLOWSKİ / TÜSİAD Başkanı
Güven ortamı önemli
Geçtiğimiz gün açıklanan büyüme rakamları artık ekonominin yıllık olarak pozitif büyümeye geçtiğini gösterdi ancak işsizlik oranlarımız hala tarihi olarak yüksek seviyelerde seyrediyor. Belli oluyor ki bu yılki büyüme oranımız yüzde yarım civarında gerçekleşecek. Önümüzdeki yıl Orta Vadeli Program yüzde 5 büyüme hedeflemiş m durumda. Uluslararası kuruluşların tahminleri ise şimdilik yüzde 3 civarında. Hesaplarımız, yüzde 5’in altında bir büyümenin işsizliği daha da yükseltebileceğini gösteriyor. Yani yeniden büyümeye geçiş çok kritik öneme sahip.
Ekonomik büyümeye geri dönülmesine rağmen yatırım ortamının iyileştiğini ve kırılganlıkların sona erdiğini söylenemeyiz. Güven ortamını yeniden tesis etmeliyiz.
Nail OLPAK / Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı
“Hızlı büyüme patikasına giriyoruz”
Yüzde 0.9’luk büyümeyi, yeni bir pozitif dönemin ilk sinyali olarak değerlendiriyoruz. Enflasyon ve faiz oranlarında yaşanan gerileme ile kredi piyasasında yaşadığımız canlanma ve reel kesim ile tüketici güven endeksi gibi öncü göstergelerde yaşanan yukarı yönlü ivmelenme, ekonomik büyümemizin önümüzdeki dönemde daha da hızlanacağını gösteriyor. Geldiğimiz noktada tekrar hızlı bir büyüme patikasına, bu sefer cari fazla veren bir ekonomi olarak giriyoruz. Kırılganlık düzeyi gerilemiş bir ekonomi olarak 2019’un son çeyreğinde ciddi oranda bîr pozitif büyüme rakamı yakalayacağımızı ve 2019 yılını da beklentilerin üzerinde pozitif bir büyüme oranı ile kapatacağımızı öngörüyoruz. Geçtiğimiz dönemde alınan yaraların önümüzdeki süreçte çok hızlı sarılacağına inanıyoruz. Türkiye 2020 yılına özgüveni yüksek ve gelecek hedeflerine sıkı sıkıya bağlı bir ülke olarak girecektir.
Nurettin ÖZDEBİR/ Ankara Sanayi Odası Başkanı
“Yatırımları teşvik eden yeni reformlar olmalı”
Pozitif büyüme ile Türkiye ekonomisi resesyondan çıkmış oldu. Bundan sonraki süreçte önemli olan büyümenin sürdürülebilir olması. Yatırım azalışı, büyümeyi önemli ölçüde aşağıya çeken bir unsur, faiz düşüşü ve kurdaki istikrarın yatırımlara yansımaması önemli bir faktör. Kalıcı bir büyüme ve büyümede toparlanma için gayri safı sabit sermaye oluşumunun pozitife dönmesi gerekiyor. Ekonomi politika yapıcılarının hedefi yatırımları teşvik eden reformlar olmalıdır. Diğer taraftan, hane halkı ve kamu tüketimi büyümeye katkı sağlarken; iç talep çok güçlü gelmediği gibi dış talep de zayıflamaya devam ediyor. Kamu harcamalarındaki artış büyümeyi destekleyerek çarpan etkisiyle tüketim harcamaları ve yatırımları arttırıyor. Ancak kamunun bu rolden vazgeçerek, ekonominin kendi dinamizmi ile büyüme trendine girmesi, ekonomiyi daha sağlıklı bir büyüme patikasına sokacaktır.
RAHİME BAŞ UÇAR