Ekonomist’in En Zengin 100 Araştırması 2013
İçeriğe Ait Başlıklar
Türkiyenin En Zengin 100 Ailesi 2013
Ekonomist dergisinin artık gelenek haline gelen ve büyük bir merakla beklenen En Zengin 100 çalışması sonuçlandı. Bu yılın özel bir önemi var çünkü bu araştırmanın 10’uncusunu yapıyoruz. Bu yıl da listeye girenler ve çıkanlar, listede yükselenler ve düşenler var. Ancak 10 yıllık periyotta şöyle bir gerçek var. Koç Ailesi, listenin lokomotifi olmayı sürdürüyor. Son yıllarda Anadolu’dan gelen iş insanlarının, büyük ihaleler alarak büyüyen grupların listede olduğunu gördük. Emlak sektöründeki ivmenin 10 yılda En Zengin 100 listesinde, Ağaoğlu, Nurol, Sinpaşgibi aileleri yukarı taşıdığına şahit olduk.
2004 yılmda başlattığımız En Zengin 100 Araştırmasının bu yıl 10’uncusunu sonuçlandırdık. Listenin tepesinde bu yıl da Koç Ailesi yer aldı. Yaptığımız hesaplar Koç Ailesinin servetinin 8 milyar doların üstünde olduğunu gösteriyor. İkinci sırada da yine Şahenk Ailesi yer buldu. Yaptığımız hesaplara göre, Şahenk Ailesi’nin serveti 7-8 milyar dolar arasında bulunuyor. Bu yıl üçüncü sırada ise Şevket Sabancı ve Ailesi yer aldı. Şevket Sabancı ve Ailesi’nin servetinin ise 6-7 milyar dolar arasında olduğunu tahmin ediyoruz.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da listede bazı değişiklikler oldu. En başta yaptığımız değişiklikle Yıldız Holding’ten Murat Ülker ve ablası Ahsen Özokur’a ayn ayrı yer verdik. Çünkü her iki kardeşin de ayrı holdingi var.
GİRENLER VE ÇIKANLAR
Listeye bu yıl dahil olan isimler Mehmet Cengiz (Cengiz İnşaat), Orhan Ailesi (Orhan Holding), Umur Üstünberk (Üstünberk Holding), Cemal-Armağan Özgörkey (Özgör-key Holding), Tosyalı Ailesi (Tosyalı Holding) ve Selim Uyar (Permak Grubu) olarak sıralanıyor.
Listeden bu yıl çıkan isimler ise Ulusoy Holding’in bölünmesi sonrasında Yılmaz-Haluk ve Alican Ulusoy, Murat Vargı (MV Holding), Haşan Aslan (Ortadoğu Rulman), Rona Yırcalı (Best Grubu) ve Karaağaç Ailesi (Bilim İlaç). Karaağaç Ailesi’nde kardeşler arasında bölünme yaşandı. Murat Vargı’nın ise Turkcell’deki payı yıllar itibariyle azaldı.
Listeye baktığımızda önemli kaymaların da olduğu görülüyor. Rusya’da 784 milyon dolara AVM satışı yaparak bir üst lige çıkan Erman Ilıcak (Rönesans Grubu) bunların başında gösterilebilir. Yine Nakipoğlu, Yıldırım, Pak Aileleri, Erbakır’ın ortakları olan Erikoğlu, Abalıoğlu Aileleri, Fettah Tamince (Rixos), aldıklan ihalelerle ses getiren Limak İnşaat’ın ortaklan Nihat Özdemir ve Sezai I. Bacaksız. Çamııklı Ailesi listede yukan çıkan önemli isimIer. Bunun yanında listede aşağı gelenler arasında en çok I dikkat çeken isim ise medya grubu devlet kontrolüne I geçen Mehmet Emin Karamehmet. Altın fiyatlarındaki I olumsuz hareketlerden etkilenen İpek Ailesi de listede I dört basamak aşağı indi.
NASIL HESAPLANIYOR?
En Zengin 100 Araştırması’nı 10 yıldır hazırlıyoruz. Türkiye kamuoyu, aslında çok dillendirilen, üzerinde büyük merakla konuşulan Türkiye’nin zenginleri konusunu, en net olarak 10 yıldır Ekonomist’in titizlikle hazırladığı En Zengin 100 Araştırması’ndan öğreniyor.
Bu çalışma nasıl yapılıyor? Öncelikle borsa bizim için önemli bir veri kaynağı. Çünkü En Zengin 100 listesindeki birçok ismin sahibi olduğu şirketlerin bazılan, Borsa İstanbul çatısı altında. Bu şirketlerin değer artış veya azalışları sahiplerinin servetlerini etkiliyor. Burada söz konusu şirketlerin toplam değerine değil, ailelerin sahip olduğu hisse oranlanmn piyasa değerlerine bakıyoruz.
Geçmiş yıllara ait büyümeden kaynaklanan kâr birikimi bir diğer kaynak. Zenginliği etkileyen bir diğer kaynak da gayrimenkul zenginliği. Gayrimenkul geliştirme alanında yaratılan yüksek değerler, zenginlik sıralamasına önemli bir katkı yapıyor.
ŞİRKET DEĞERLEMELERİ
2005 yılından itibaren Türkiye’de çok ciddi Satınalma&Birleşme işlemleri oluyor. Ekonomist dergisi olarak bu konuyu en yakından izleyen, takip eden, bu işlemleri üçer aylık dönemler itibariyle haberleştiren, rapor yayınlayan, basın dünyasında tek yayın kuruluşuyuz.
Daha önceki sayımızda şirketlerde satış çarpanları konusunu kapak haberimize taşıdık. Burada da belirttiğimiz üzere, satılan şirketlerden elde edilen gelirler söz konusu. Ya da benzer şirketlerin çarpanlarından, olası satış değeri hesapları yapılabiliyor.
Anadolu 500 gibi çok değerli bir çalışma yapıyoruz. Buradan Anadolu’nun en büyük gruplarını, şirketlerini ortaya çıkarıyoruz. Kardeş yayınımız Capital’in Capital 500 araştırmasından faydalanıyoruz. ISO 500, ISO İkinci 500 gibi önemli çalışmaları kaynak olarak kullanıyoruz.
Ek olarak servet yönetimi uzmanlarıyla, tanıdığımız ve bilgisine güvendiğimiz üst düzey bankacılarla konuşuyoruz. Tüm bunların sonucunda önünüzde bulunan listeyi hazırlamış oluyoruz.
Burada şunu da belirtelim. Bir aile o yıl listeden çıkmışsa, bu durum mutlaka söz konusu ailenin servetini kaybettiği anlamına gelmez. Aşağıdan gelen isimlerin gösterdiği performans, yukarıda bulunanları zorlamış olabilir.
2013’TE NE OLDU?
Bu yıla bakıldığında doların yukarı yönlü hareketinin şirket değerlemelerini negatif olarak etkilediğini belirtelim. Çünkü geçen yıl 1,80 TL civarında bir dolar kuru varken bugün 1,95-2,00 TL bandında bir dolar kuru ile karşı kar-şıyayız. Bu nedenle TL bazındaki şirket değerleri, kur artışından negatif etkilendi. Ancak geçen yıl araştırmayı yaptığımız dönemde endeks 68.000’li seviyelerdeydi, bugün 80.000 seviyelerini test ediyor. Yani kurlardaki artışın yarattığı negatif etki, endeksteki yükselişle birlikte önemli ölçüde giderilmiş oldu.
Ancak Satınalma&Birleşme işlemlerinde ortaya çıkan çarpanlar konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. Çünkü 2012 araştırmasını yaptığımız dönemde ortaya çıkan şirket satış rakamlarına göre bu yıl ortaya çıkan çarpanlarda yüzde 10’lara varan aşağı yönlü bir eğilim var. Çünkü paranın maliyeti arttı. Neyi söylemeye çalışıyoruz? Şöyle açıklayalım, 22 Mayıs’da FED Başkanı Ben Bernanke’nin 1-2 çeyrek sonra parasal genişlemede sona gelinebileceği sinyalini vermesiyle birlikte, tüm piyasalarda ‘Bol ve ucuz kaynak’ oyunu son buldu, kartlar yeniden dağıtıldı, yeni şartlarda yeni bir oyun kuruldu. Başta ABD 10 yıllık tahvil faizleri olmak üzere tüm dünyada faizler yükseldi. Bu da satınalma birleşme işlemlerinde kullandırılan kredilerin de maliyetlerinin artması sonucunu beraberinde getirdi.
TEPEDE HEP KOÇ VAR
Ekonomist dergisi olarak 2004 yılından bu yana En Zengin 100 Araştırması’m yapıyoruz. Son 10 yılın ilk üçüne baktığımızda Türk iş dünyasının en büyük ailesinin Koç olduğunu görüyoruz. Koç Ailesi 10 yıldır liderliği hiç yitilmedi ve son yıllarda farkı daha da açtı. Koç Topluluğu; cirosu, ihracatı, BİSTdeki payı ve çalışan sayısı ile bugün Türkiye’nin en büyük şirketler topluluğu konumunda bulunuyor. Temelleri 1926 yılında atılan Koç Grubu sadece ülke sınırları içinde değil, bulunduğu faaliyet alanlarında global olarak da önemli bir oyuncu olma yolunda ilerliyor. Bugün gelinen noktada Koç Holding, dünyanın en büyük 217’nci büyük şirketi.
Şu anda holdingin yönetiminde üçüncü kuşak temsilcisi Mustafa Koç var. 2003 yılında görevi baba Rahmi Koç’tan devralan Mustafa Koç’la birlikte hızlı bir değişim ve büyüme sürecine giren Koç Gnıbu; Tüpraş, Yapı Kredi gibi değerleri bünyesine kattı. Perakende devi Migros’u sattı. Yine Demirdöküm, İzocam gibi iştiraklerinden çıktı. Özellikle Yapı Kredi ve Tüpraş’la birlikte Koç Gnıbu çok daha hızlı bir büyüme eğilimi sergiledi. Koç Grubu’nun borsa değerleri üzerinden kontrol ettiği hisseleri milyar dolarlarla ifade edebiliriz.
SABANCI BÖLÜNDÜ
En Zengin 100 listesinin ikinci ve üçüncülük sıralamalarında konjonktürel olarak değişiklik olduğunu görüyoruz. Ancak burada Sabancı Ailesi’ne dikkat çekmek istiyoruz. En Zengin 100 çalışmasında 2004 yılından 2009 yılına kadar Sabancı Ailesi’ni tek çatı altında değerlendirdik. Bu süreçte Sabancı Ailesi Koç Grubu’nun ardından Türk iş dünyasının en büyük, en zengin ikinci ailesi oldu. 2010 yılına gelindiğinde servet yönetim uzmanlarının Sabancı Ailesi’ni kardeşler olarak ayırmak gerektiği uyarılarıyla birlikte listemizde buna göre düzenleme yaptık. Şevket Sabancı ve Ailesi, Erol Sabancı ve Ailesi, Türkan Sabancı ve Ailesi, Ömer Sabancı ve Ailesi, Özdemir Sabancının çocukları Serra Sabancı ve Demir Sabancı, Demet Sabancı Çetindoğan olarak bir düzenleme yaptık.
Servet bölünmesiyle birlikte daha önce üçüncü olarak listelerde yer alan yönetim kurulu başkanlığını Ferit Şahenk’in yaptığı Doğuş Holding (Şahenk Ailesi) ikinci konuma yükseldi. Ferit Şahenk, Tansaş’ı Koç Gmbu’na sattı. Garanti Bankası’nda önce General Electric ile ortaklık yaptı. Bugün ise Ispanyol sermayeli BBVA ile ortaklık yürütüyor. Şahenk, 2008 global krizinde özellikle bankacılık sektöründe şirket değerlerinin çok erimesiyle birlikte üçüncülüğü Ülker Grubu’na kaptırmıştı. Sonrasında sektörün de hızlı toplanmasıyla birlikte en zengin ikinci aile konumunu sürdürüyor.
DEĞER ARALIKLARI
En Zengin 100 çalışmasının ilk olarak yapıldığı 2004 yılında servetleri 2 milyar dolar ve üstü olarak başlatıp, 1,5-2 milyar dolar ve aşağısı şeklinde devam ettirmiştik. 200-300 milyon dolar ise son aralık seviyemiz olmuştu. 2005 yılında üst bandımızı 4 milyar dolar ve üstüne çıkarıp 200-300 milyon dolar alt bandım sabit tuttuk. 2006 yılına üst bandımız 6 milyar dolar ve üstü oldu ancak alt bandımızı 300-500 milyon dolara çıkardık. Bu tarihten itibaren alt bandımız olan 300-500 milyon dolarda bir değişikliğe gitmedik.
2007’de 8 milyar dolar ve üstü rakamını gördük. 2009 yılında ise 2008’in sonlarında patlak veren global krizin etkisi ve servetlerin kriz karşısında erime eğilimiyle birlikte üst bandımızı 2006 yılı seviyesine çektik. Yani 6 milyar dolar ve üstüne indirdik. 2010 yılına gelindiğinde ise çift haneli üst bant seviyesini telaffuz ettik ve 10 milyar dolar ve üstü rakamına yer verdik. 2011’de piyasalarda yaşanan düşüş, kurlardaki artış ve TL bazında servetlerin erimesinin etkisiyle üst bandımız tekrar 8 milyar dolar ve üstü seviyesine indi. 2012 yılında da aynı seviyeleri korumaya devam ettik. 2013 yılına gelindiğinde ise bu piyasalardaki zirve seviyelerinin ardından tekrar yaşanan geri çekilmelerle birlikte bu aralık seviyelerini korumayı sürdürdük.
BORSA DEĞERLERİNİN ETKİSİ
2004 yılından bu yana servet aralıklarının bu ölçede artmasında birçok faktör rol oynadı. Bunların arasında Borsa İstanbul’da artan şirket değerleri önemli paya sahip. 2004 yılında borsada işlem gören 273 şirketin toplam piyasa büyüklüğü 98,5 milyar dolarken, bugün gelinen noktada aynı şirketlerin toplam piyasa büyüklüğü yüzde 124 artışla 220,4 milyar dolar seviyesine ulaşmış dummda. Tabii 2004 yılı sonundan bugüne CCİ, BİM, Koza Altın, TAV, Pegasus gibi milyar dolarlık şirketlerin de piyasaya geldiğini belirtelim.
2004-2013 son veriler itibariyle piyasa değerlemelerine bakıldığında bor-sanın çok üzerinde değer yaratan şirketlerin olduğunu görüyoruz. İpek Ailesi’nin iştirakleri olan Koza Maden, İpek Doğal Enerji gibi şirketler çok büyük başan hikayesi yazdılar. Bunda altın fiyatlannın global likiditenin etkisiyle 1.900 dolara kadar çıkmasının ve söz konusu şirketlerin elindeki madenlerin verimliliğinin büyük rol oynadığını söylemek sanırız yanlış olmaz. Bu başarı sayesinde İpek Ailesi, son yıllarda En Zengin 100 listesine girdi ve her yıl üst basamaklara doğru tırmanmayı başardı.
Boyner Ailesi’nin ana hissedarı olduğu Altmyıldız, 2004 sonunda 34,2 milyon dolar piyasa değerine sahip bir şirketken, bugün gelinen noktada 1 milyar dolar piyasa değeri barajını aşmış durumda. Yapı Kredi ve Garanti Bankası şirketleri yüzde 300’ün üzerinde değer artışları yakaladılar. Anadolu Grubu’nun şirketleri de buna örnek olarak verilebilir.
VARLIK SATIŞLARI ETKİSİ
2005 yılından bu yana finans sektörü öncü olmakla birlikte sonrasında diğer finans şirketleri ve reel sektöre yayılan çok ciddi varlık satışları yaşandı. İş Bankası haricinde ailelerin elinde yer alan üç büyük bankada yani Garanti, Akbank ve YKB’de yabancı ortak olduğunu hatırlatalım. Fiba Grubu’nun patronu, bankacılık sektörünün duayen ismi Hüsnü Öz-yeğin Finansbank’ı, Zorlu Grubu Denizbank’ı, Anadolu Grubu Abank’ı sattı. Finans şirketlerinin listesi daha da uzatılabilir.
Buna ilaveten Mehmet Ali Aydınlar, Acıbadem ile büyük bir başarı hikayesi yakaladı. Bu başarı hikayesini başından bu yana takip eden Ekonomist dergisi okurları, Mehmet Ali Aydınlar’ı yılın iş insanlan çalışmamızda önce yılın girişimcisi, sonraki yıllarda da yılın iş adamı seçti. Aydınların bu yükselişi, En Zengin 100 çalışmamızda da kendisini gösterdi. Aydınlar, Acıbadem Sağlık Hizmetleri’nde yabancı ortaklıklarla çok farklı bir konuma geldi.
Büyük grupların varlık satışlarının yanında varlık alından da yaptığını kaydedelim. Aldıkları şirketlerden de çok ciddi değerler sağladılar. Koç Ailesi-Tüpraş ve YKB bunun en büyük örne ği sayılabilir. 2005’te Koç Grubu Tüpraş’m yüzde 51’inin özelleştirilmesi işleminde 4,1 milyar dolar ödemişti. Şu an söz konusu hisselerin değerinin 2,9 milyar dolar olduğu görülüyor. Ancak burada Tüpraş’m her yıl yüksek temettüler dağıttığını ve Koç Grubu’nun buradan yüzde 51 pay aldığını da hatırlatalım. Borsada bu tarz daha birçok örnek sıralanabilir. Sonuçta şirket değerlemelerindeki artışla veya azalışlar, En Zengin 100 listesinde önümüzdeki yıllarda da önemli bir kriter olmaya devam edecek.
BÖLÜNEN AİLELER
Türkiye’de aile reislerinin vefatı veya ortak paydada buluşulamaması gibi faktörler nedeniyle ailelerin bölündüğüne şahit olduk. Sabancı Ailesi’nin reisi Sakıp Sabancı’nın 2004 yılında vefatından sonra Güler Sabancı, amcala-, rı Şevket Sabancı ve Erol Sabancı’nın desteğiyle yönetim kurulu başkanlığı koltuğuna oturdu. Ancak bu süreçle birlikte aile içinde bölünmelerin de yaşandığını gördük. Özdemir Sabancı’nın oğlu Demir Sabancı, Holding ile yolunu ayırma karan aldı. Sedes Holding çatısı altında faaliyetlerini yürüttü. Şevket Sabancı ve Ailesi, Esas Holding çatısı altında Sabancı Grubu haricinde farklı iş kollarına girdi. Gayrimenkul yatırımlarının yanı sıra Pegasus gibi değerler yaratılması, sıralamanın oluşmasına katkı yaptı.
Ömer Sabancı ve Ailesi, Densa Denizcilik şirketini kurdu. Merhum Sakıp Sabancı’nın eşi Türkan Sabancı, ailesinin hisselerini Sakıp Sabancı Holding çatısı altında topladı. Demet Sabancı Çetindoğan, Demsa ile tam bir başan hikayesi yazıyor.
ULUSOY’LAR DA AYRILDI
En Zengin 100’de bir büyük bölünme de Ulusoy Ailesi’nde yaşandı. 2004 listesinde Saffet Ulusoy liderliğinde 51 ’inci sırada yer alan Ulusoy Ailesi en yüksek seviyeyi 2007’de 47’nci sırayı alarak görmüştü. 71 yıllık geçmişiyle Türkiye’nin köklü şirketlerinden biri olan Ulusoy Holding’de kardeşler arasındaki anlaşmazlık, 2008 yılında aynlıkla sonuçlandı. Her biri sınırları çizilmiş, iyi kurgulanmış bir ‘işbölümü’ yaptılar. Şirketler ve sektörler ayrıldı. Çıkan bölünme her ne kadar ciddi sinerji ya-rattıysa da rakiplerin ortaya koyduğu sonuçlar, bu yıl Ulusoy’lann ilk 100’de yer almasını engelledi.
Bu yıl Yıldız Grubu’ndaki işlerini iki ayn holding kurarak yöneten Murat Ülker ve ablası Ahsen Özokur’u da ayırdık. Sicil kayıtlanna göre, temelleri 321 milyon İka sermayeyle 16 Ağustos 2011’de atılan Kökler Holding, Murat Ülker, eşi Fatma Betül Ülker ve oğlu Yahya Ülker ortaklığıyla kuruldu. 2008’de kurulan Üs Holding’in ortaklan arasında da Ahsen Özokur ile oğullan Ali Ülker ve Mehmet Özokur var. Bu yapıyla birlikte hedef, çatı şirketi Yıldız Holdingi beş yıllık bir süreçte halka açmak.
Burada Enka Holding’teki yapılanmaya da küçük bir not düşmek gerekiyor. Enka Holding’de Şarık Tara ve Ailesi ile Şarık Tara’nm kızkardeşi Gülçelik Ailesi’ni ayn olarak değerlendiriyoruz.
Lükste son trendler
Ekonomist olarak bu ytl da En Zengin 100 Türk araştırmasıyla kişilerin servetlerinin son bir yılda nasıl değişime uğradığını, listeden düşenleri ve yeni girenleri belirlemenin yanı sıra lüks dünyasındaki trendlere de ışık tutuyoruz. Krizlere rağmen büyüme gösteren lüks
pazarında giyim kuşamdan otomotive, tatilden konuta kadar lüksün simgesi olan ürün ve hizmetler yıllar içerisinde değişim gösteriyor.
Yaşam trendlerine bakıldığında Türkiye’deki zenginlerin çok daha bilinçli, parasının karşılığında en yüksek kalite ve değeri arayan bir tüketici grubu olduğunu söylemek mümkün. Mor Design’ın kurucusu Mete Mordağ, A+ pazarındaki aştrı etiket fiyatları üzerinden satılan abartılı ama altı boş ürünlerin piyasadan silinmeye başladığını söylüyor.
Son dönemde lüks pazarındaki en önemli trend satın almanın yerini deneyimlemeye bırakması. Üst düzey zenginlerin satın almaktan bıktığını söyleyen lüks marka ve iletişim danışmanı Özlem Güsar, “Artık zenginlere lüks bir markanın 10’uncu çantasını almak zevk vermiyor. Deneyim yaşayarak, farklı şeyler yaparak geleceğin anılarını oluşturmaya çalışıyorlar” diyor. Bu nedenle lüks pazarında en hızlı büyüyen segment seyahat olarak öne çıkıyor. Lüks bir konfordan ziyade benzersiz tecrübelere yönelerek Afrika’ya safariye giden lüks tutkunlarının yeni tercihleri arasında gezerken sanat eseri toplamak. Lüks turizmde mutfak ve yemekle ilgili maceralı etkinlikler de yükselen trendler arasında. 2013 yılında dünyada lüks turizm açısından popüler olacak destinasyonlar ise Myanmar, Hindistan, Sri Lanka, Nepal, Bhutan, Litvanya, Letonya, Estonya, Kolombiya, ve Botsvvana olarak sıralanıyor.
Talip Yılmaz / Ekonomist