‘Enerji tarımı’ yakın geleceğin sigortası
Küresel petrol fiyatlarının düşmesi geçici bir durum. Enerji tarımına geçen ülkeler bir anda oluşabilecek şoklardan etkilenmeyecek…
YALANCI bir baharın soğuk günlerinde doğanın çiçek açması gibi bir olay… Evet, bugün şaşılacak şekilde petrol fiyatları düşüyor. Bu paradoksal durum her şeyden önce arz talep yasasına aykırı. Gerçekçi fiyat oluşumu şimdilik küresel politik iklime bağlı…
Spekülasyonlar devam ededursun; bugün bilgi çağını idrak eden insanlık, hazırdan yediği tüketimde sona yaklaştığının farkında. Kimi ülkeler düşen fiyatlara aldırmadan enerji açığını başka yollarla kapatmaya çalışıyor. Fosil yakıt dönemi bu yüzyılın ilk yarısında iyice zora girecek. Petrol fiyatlarım düşüren odaklar da bunu çok iyi biliyor. Politik manevralar durulduğunda ne olacak? Neyse ki sırada birçok yeni keşif var. Özellikle de ‘biyofuel’ konusunda…
Peki, Türkiye bu yalancı bahara karşı ne yapıyor? Türkiye’de 2 milyon hektar büyüklüğünde kullanılmayan tarım arazisi var. Bunun çoğu Orta ve Güneydoğu Anadolu’da yer alıyor. Bu arazilerin ortak özelliği enerji tarımına uygun olmaları.
Son yıllarda bilinen bazı doğal enerji kaynakları şimdiden turizm bölgeleri için sorun olmaya başladı, ileride bazı kısıtlar ortaya çıkabilir. Oysa yeni teknolojiler alternatif çözümler üretmeye devam ediyor. Bugün artık soyadan mantara, bakteriden kamışa her tür nesneden yaşam enerjisi almıyor, yakıta dönüştürülüyor.
Amaç, fosil yakıtlar biraz daha idare etsin, makineler tıkır tıkır çalışsın, arabalar yolda kalmasın diye. Teknoloji o hale geldi ki, yakında her tür bitkiden akaryakıt elde edilecek.
ENERJİ ÜRETİMİNDE YENİ BULUŞLAR
Anlaşılan hazırdan yenen enerji bundan böyle kolay elde edilemeyecek. Biraz sebat ve sabırla yeşil enerjiden yararlanmanın yeni yöntemlerini arayanlar kazanacak. Şimdi politik nedenlerle bir anda mirasyedi gibi hareket eden petrol üreten ülkeler hiç şüpheniz olmasın ‘harç bitti yapı paydos’ demeye hazırlanırken, birçok bitkiyi enerjiye dönüştürecek teknolojiler üzerinde daha fazla kafa yoruyor. Bu konuya ayrılan fonlar dudak uçuklatacak cinsten.
En azından soya fasulyesinin klorofil yapısıyla oynayıp yağ verimliliğini arttırmaya çalışan araştırmacılar sonuca ulaşmak üzere. Belki yakında tatsız tuzsuz soya fasulyesi aç insanların protein açığını karşılamakla kalmayacak, biyodizel endüstrisinin bitkisel temel girdisi haline gelecek.
Bitki dünyasında enerji araştırmaları soya , fasulyesiyle sınırlı değil. Sırada şeker endüstrisinin önemli ürünü pancar var. Şimdiden verimsiz topraklara uyum sağlayan bir pancar çeşidini kimi ülkeler baş tacı etmeye hazırlanıyor. Amaç, bundan böyle yalnız şeker değil, pancardan sürdürülebilir yakıt üretmek. Şeker elde edilen her bitkide az ya da çok enerji potansiyeli gizli. Üstelik bu teknolojilerin işlenmesinde ulusal istihdama büyük katkı var.
Önümüzdeki birkaç yıl içinde biyoyakıt üretimini hızla artıracak ABD bile tarımsal
enerji potansiyelini daha da önemseme eğiliminde. Çin ve Hindistan ise verimsiz şeker fabrikalarını biyoetanol tesislerine dönüştürüyor.
MİLYARLARCA GALON ETANOL
Bizim biyobenzin dediğimiz biofuel 95 oktanlık kurşunsuz benzin içine belli oranlarda biyoetanol karıştırılmasıyla elde edilen bir ürün. Üstelik keşfedilişi de yeni değil. Bu tür yakıtlar yaklaşık 40 yıl önce Amerika ve Brezilya’da kullanılmaya başlandı.
Amerika’da karışıma biyolojik usullerle elde edilmiş yüzde İÜ etanol ekleniyor ve adına da gasohol deniyor. Şimdi katkı miktarı daha da arttırılmış durumda. Kimi eyaletlerde yüzde 25’e kadar biyoetanol tamamen serbest.
Peki, etanol nasıl bir madde? Halk arasında bitkisel alkol ya da beyaz ispirto olarak bilinen etil alkolün kısa tanımına etanol deniyor. Bitkisel etanol Amerika’da daha çok mısır ve tahıldan elde edilirken Brezilya bunu şeker kamışından üretiyor.
Amerika halen 4 milyon metreküp kapasiteye sahip. Brezilya ise 6,5 milyar galon etanol elde ediyor. Bunun önemli bölümü standart ürün olarak kullanılıyor. Keza, Arjantin, Çin, Avustralya, Yeni Zelanda, Hindistan, Güney Afrika gibi ülkelerde etanol hem bazı tahıl türlerinden hem de pancardan elde ediliyor.
YENİ TEKNOLOJİLER YOLDA
Örneğin pancar yakıtı, içten yanmalı motorlarla epey dost. Ufak bir modifikasyonla benzine karıştırılacak pancar etanolu oran yüzde 50’ye çıkarılsa bile motora zarar vermiyor.
Ve Türkiye bildiğimiz şeker pancarının geleneksel merkezlerinden biri. Pancar üretimi geçmişte IMF engeline takılmış olsa da ülkemizde ümit I verici rakamlara | tırmanabilen tek ürün. Dahası Türkiye’nin step bölgelerinde pancar üretimi için çok geniş topraklar var.
Avrupa’da 2005 yılında yürürlüğe giren AB çevre mevzuatıyla yakıtlara biyoetanol ve biyodizel eklenmeye başlandı. Biyodizel ve biyoetanol Petrol Piyasası Yasası içerisinde bizde de yer almış durumda. Pancar, özel geliştirilmiş yeni türleriyle biyoyakıtm en önemli girdisi olarak kendini tescil ettirmeye hazırlanıyor.
Üretimde şimdilik şeker pancarının küspesi melas kullanılıyor. Melas, fermente edilebilen, önemli miktarda glikoz ve früktoz içeren bir proses artığı. Ne var ki işlenen pancarın ancak yüzde 5’i melas ve bu miktar yakıt endüstrisi için yetersiz.
Oysa üretim diyagramına yapılacak eklentilerle verimsiz eski şeker fabrikalarının kalitesiz ham şeker şurubunu doğrudan işleyen etanol fabrikalarına dönüştürülmesi mümkün. Bu amaçla ABD’de patates, mısır ve pancar üzerinde çalışılıyor. Böylece hammadde olarak şeker şurubu miktarı arttırılacak ve sanayi bitkileri doğrudan biyoyakıt olarak işlenebilecek.
• Biyoyakıt, biyodizel, biyobenzin, biyoetanol, biyogaz… Başına ‘biyo’ (bio) eklentisi gelen her sözcüğe kulaklar alıştı. Şunu unutmamak gerekiyor: Enerji tarımı kırsal bölgeleri kalkındırır, geri kalmış bölgeleri -yeşili bozmadan- birer sanayi merkezine dönüştürür.
• Brezilya’da şeker kamışından üretim yapan fabrikalar etanol üretimine yönlendirilmiş olmasına rağmen hükümet pancar ve patates üzerine yönelmiş projeleri destekliyor. Sonuçta her bölgenin hızla kalkındığı görülmüş.
• Hindistan’da kalitesiz pancar şerbetinden doğrudan etanol üreten bir fabrikanın bugünkü üretim maliyeti giderek düşüyor. Sıfırdan üretim yapacak biyoetanol tesisleri kurarak pancardan tam kapasite yakıt üretmek gelişmekte olan ülkelerin geleceğini sigortalayan akılcı bir yöntem.
• Geleceğin ufkuna bakınca şeker fabrikaları gibi yeni nesil enerji fabrikaları kurmak mümkün. Bu fabrikalar Türkiye için hiç de yabana atılmaması gereken projelerden biri.
• “Yeşil enerji” kavramı geniş bir içeriğe sahip. Bugün doğadan elde edilen yenilenebilir enerji kaynaklarının tümüne birden ‘yeşil enerji’ deniyor. Önümüzdeki 30 yıl içinde rüzgâr, güneş, jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklan ihtiyacın çok az bir bölümünü karşılayabilecek. Biyokütle enerjisi gibi teknolojiler daha çok gündeme gelecek. Bunların içinde bizim coğrafyamıza uygun alternatif enerji sisteminin gerçek anlamıyla tarımsal kaynaklı enerji olduğu söylenebilir.
Nur Demirok