Enflasyon Haziran’da Beklentilerin Üzerinde Arttı
Tüketici fiyatları yüzde 2.61 yükseldi. Yıllık enflasyon yüzde 15.39 ile son 15 yılın en yüksek seviyesini gördü. Ekonomistlere göre enflasyonla mücadele bir numaralı öncelik olmalı…
ENFLASYON Haziran’da beklentilerin üzerinde arttı. Haziran’da tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) yüzde 2.61 artarken, yıllık enflasyon 3.24 puan yükselişle yüzde 15.39 oldu. Yıllık TÜFE bu düzeyi ile son 15 yılın en yüksek düzeyini gördü. Altı aylık TÜFE yüzde 9.17’ye ulaştı. Haziran’da tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı maliyet baskıları önemli ölçüde artarak güçlü seyrini korudu. Enflasyondaki artış alt gruplar geneline yayıldı. Enflasyondaki yükselişe en belirgin katkı sebze öncülüğünde işlenmemiş gıda grubundan geldi. Yurtiçi üretici fiyatları endeksi (YI-ÜFE) Haziran’da yüzde 3.03 artarken, yıllık enflasyon 3.55 puan artışla yüzde 23.71 ile endeks tarihindeki en yüksek seviyeye ulaştı. Haziranda üretici fiyatlarında gözlenen yüksek artışta TL’deki değer kaybı belirleyici oldu. Ekonomistlere göre enflasyonda yüzde 15 patikasına gelinmiş olması Merkez Bankası’nın işini zorlaştırdı. Bu konuda 24 Temmuz Para Politikası Kurulu’nda alınacak kararlar ile 31 Temmuz’da yayınlanacak enflasyon beklentileri kritik bir hale geldi. Enflasyondaki yükselişle faiz artışı beklentilerinin arttığına dikkat çeken ekonomistler, enflasyonun yeni hükümetin önceliği olması gerektiğinin altını çizdi. Geçen hafta hükümetten yapılan açıklamalar da faiz ve enflasyonun öncelikli gündem olduğu şeklindeydi.
Tüketici fiyatlarında altı aylık artışın yüzde 9.17 olarak gerçekleşmesiyle, memur maaşları ve emekli aylıklarına enflasyon farkı olarak yapılacak zam oram da netleşti. Buna göre kamu görevlisi ve memur emeklisi maaşlarına yapılacak zam oranı (enflasyon farkıyla birlikte) yüzde 8.65 hesaplanırken, SGK ve Bağ-Kur emeklisi maaşlarına yapılacak zam oranı ise yüzde 9.17 oldu.
EN YÜKSEK ARTIŞ GIDADA
Geçen hafta piyasalar beklentilerin üzerinde artan enflasyon verisine kilitlendi. Türkiye istatistik Kurumu’nun (TÜIK) verilerine göre, Haziran’da aylık en yüksek artış yüzde 5.98 ile gıda ve alkolsüz içecekler grubunda oldu. Ana harcama grupları itibarıyla Haziran’da endekste yer alan gruplardan haberleşmede yüzde 4.76, ulaştırmada yüzde 2.66 artış yaşandı. Kuru soğan yüzde 82.53 artışla fiyatı en çok artan ürün oldu. Aylık düşüş gösteren tek grup yüzde 1.15 ile giyim ve ayakkabıydı. Yıllık en fazla artış yüzde 24.26 ile ulaştırmada gerçekleşti. Yüksek seyreden çekirdek enflasyon ana eğiliminde belirgin bir bozulma izlendi. B ve C endekslerinin yıllık değişim oranlan sırasıyla 1.81 ve 1.96 puan artarak yüzde 14.58 ve yüzde 14.60 olarak gerçekleşti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nm (TCMB) Haziran ayı Fiyat Gelişmeleri Raporu’na göre, alt grupların yıllık tüketici enflasyonuna katkıları bir önceki aya göre gıdada 1.81, temel mal grubunda 0.71, hizmet grubunda 0.44 ve enerji grubunda 0.23 puan katkı yaptı. Gıda ve alkolsüz içecekler yıllık enflasyonu Haziran’da 7.89 puan artarak yüzde 18.89’a ulaştı. İşlenmemiş gıda yıllık enflasyonu döviz kuru gelişmeleri ve bazı ürünlerdeki olumsuz arz koşullarına bağlı olarak 14.74 puan artışla yüzde 23.23’e ulaştı. Yüzde 63.34 artan patates, yüzde 82.53 artan kuru soğan öncülüğünde sebze fiyatları yüzde 28.26 artarken, taze meyvede yüzde 5.83 ve beyaz ette yüzde 5.80 artışlar öne çıktı. TCMB’ye göre önümüzdeki dönemde bazı sebze ve meyve ürünlerinde fiyatların yeni ürün arzı ile birlikte düzeltme yapması bekleniyor.
TAHMİNLER GÜNCELLENECEK
Yüksek enflasyon sonrasında faiz artışı beklentisi güçlenirken, 31 Temmuz’da yayınlanacak enflasyon raporu kritik bir hale geldi. Temmuz sonunda açıklanacak enflasyon raporunda yılsonu enflasyon görünümünün yukarı yönlü güncellemesi gerektiğini vurgulayan Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp, Nisan’da yayınlanan raporda sene sonu için tahmin edilen yüzde 8.4’ün, o zaman da zor inanılır bir rakam olduğunu, bugün itibarıyla ise hiç bir inandırıcılığının kalmadığını dile getirdi. Bu sene için tek hanenin mümkün olduğunu düşünmediğini söyleyen Demiralp, yılın bundan sonraki aylarında sırf son beş yıllık ortalamalarla tutarlı bir enflasyon patikası gerçekleşmesi durumunda bile senelik enflasyonun yüzde 13.5 gibi bir rakama karşılık geldiğini kaydetti. Demiralp, “Bunun üzerine Mayıs’ta kurda yaşanan değer kaybını ve beklentileri eklerseniz daha yukarılara çıkması da mümkün” dedi. Enflasyonda kalıcı düşüşün sağlanması için öncelikle para politikası ve maliye politikasının uyum içinde çalışması ve ekonomiyi potansiyel üretim kapasitesinin üzerine çıkarmama konusunda hemfikir olunması gerektiğinin altını çizen Demiralp, enflasyonla mücadelede sabırlı olunması gerektiğini vurguladı.
FAİZ ARTAR MI?
TÜFE’nin yüzde 15 bandına gelmesinin ardından 24 Temmuz’da gerçekleştirilecek PPK toplantısında faiz artırımı yapılabileceğine ilişkin beklentiler artıyor. Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman, PPK’nın Temmuz toplasında TCMB’nin nasıl bir reaksiyon alacağına yönelik piyasada farklı görüşler olduğunu vurguladı. Piyasa beklentilerinin tekrar faizin artırılması yönünde yoğunlaştığına dikkat çeken Ferman şunları kaydetti:
“Bir yerde ortaya çıkan yeni tablo faiz artışına zemin hazırlayabilir. Ancak bu iş geçtiğimiz haftalarda görüldüğü üzere hem yüksek montanlı hem de beklenmedik zamanlarda yapılmaya devam ederse piyasa beklentileri, farklı bir şekilde şartlanacak. Bu da, dengeli ve istikrarlı sürdürülebilir politikalara ihtiyacımız olduğu bir dönemde, savrulan politikaları gündeme getirecek. Merkez Bankası toplantıda, bu iki unsura bakarak karar verecek.”
İHRACATTA ARTIŞ SÜRÜYOR
İhracatta 19 aydır yaşanan kesintisiz artış süreci Haziran’da da devam etti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Haziran’da ihracat yıllık bazda yüzde 5 artışla 12.6 milyar dolara yükseldi. Sektörel bazda en fazla ihracatı 2.54 milyar dolarla otomotiv sektörü gerçekleştirdi; artış geçen yılın aynı ayma göre yüzde 1.9 oldu. Otomotivi 1.42 milyar dolarla kimyevi maddeler ve 1.36 milyar dolar ile hazır giyim ve konfeksiyon sektörleri takip etti. Haziran’da en fazla ihracat artışı yaşayan sektörler yüzde 34.6 ile 1.2 milyar dolarlık ihracatın gerçekleştiği çelik oldu. İhracat yılın ilk yarısında yüzde 7.4 artışla 81.9 milyar dolara ulaştı. Son 12 aylık ihracat yüzde 9.7 artışla 161.5 milyar dolara ulaşarak, Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesini gördü. Haziran’da AB’ye ihracat yüzde 8 artarken, AB’nin Türkiye ihracatındaki payı yüzde 52.1 olarak belirlendi.
Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, ihracat artış hızında yaşanan yavaşlamaya dikkat çekerek, ihracatta menzil artırılması gerektiğinin altını çizdi. Türkiye’nin ihracatının 2017’de son yılların en iyi büyüme oranlarından birini gösterdiğini anımsatan Aslanoğlu, Euro Bölgesi’ndeki büyümenin buna katkı sağladığını belirtti. Aslanoğlu, “Son dönemde Euro Bölgesi’nden yavaşlama sinyalleri geliyor. Bu da ihracat artış hızını düşürüyor. Bu noktada menzil artışı önemli. İhracatta ürün çeşitliliğinin, ileri teknoloji, yüksek katma değer yaratan ürünlere kaydırılması gerekiyor. İhracata, sonbahar aylarında kurdan kaynaklanan olumlu yansıma olabilir” dedi.
“SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL”
İhracat rakamlarının olumlu seyrini memnuniyet verici olarak değerlendiren Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Ferman ise, ancak ihracatta çözülmesi gereken bazı açmazlar olduğunun altını çizdi. Özellikle 2023 hedeflerine bu yapıyla ulaşılmasının zor göründüğünü belirten Ferman, enflasyonda nasıl kararlı tedbir alınacaksa, ihracatı da ithalat boyutuyla birlikte değerlendirmek gerektiğini söyledi. Miktar olarak artan ihracatın piyasa ve dış pazar çeşitliliğinde, ihracatın ithalatı karşılama oram bakımından aynı pozitif ivmeyi yakalayamadığına dikkat çeken Ferman, “Bu sürdürülebilir bir ihracat ivmesi değil. Kilo başı ihracat değerini artıracak tedbirleri almak lazım. İlk 10’a giren ihracat şampiyonları takdir edilecek performans gösterdiler. îlk 10’a giren firmalarımız, aynı zamanda ihracata mal hazırlamada en yüksek ithalat yapan, dolayısıyla ithalat ayağı bakımından düzeltilmesi gereken unsurlara sahip” diye konuştu.
ARAÇ SAYISI 22.5 MİLYONU AŞTI
TÜ1K geçen hafta trafiğe kayıtlı Motorlu Kara Taşıtları verilerini de yayınladı. Buna göre, trafiğe kayıtlı araç sayısı Mayıs sonu itibarıyla 22 milyon 645 bin 85 oldu. Mayıs’ta 100 bin 403 taşıtın trafiğe kaydı yapıldı. Trafikteki toplam taşıt sayısı Mayıs’ta geçen yılın aynı ayma göre yüzde 9.1 azalırken, bir önceki aya göre yüzde 3.1 oranında arttı. Trafikten kaydı silinen taşıt sayısı Mayısta yıllık bazda yüzde 18.7 azalışla 6 bin 475 adet düzeyinde gerçekleşti. Böylece trafikteki taşıt sayısı Mayıs’ta 93 bin 928 adet artış gösterdi. Mayıs’ta 672 bin 53 adet taşıtın devri yapıldı. Yılın ilk beş ayında 472 bin 575 adet taşıtın trafiğe kaydı yapıldı, 46 bin 435 adet taşıtın ise trafikten kaydı silindi.
YÜKSEK FAİZ ETKİSİ
Motorlu kara taşıtı satışlarının gerilemesinde birçok faktörün etkili olduğunu vurgulayan TOBB Türkiye Otomotiv Ticaret Meclisi Başkanı Yüksel Mermer, bunlardan ilkinin kredi faizlerinde yaşanan artış olduğunu dile getirdi. Otomotiv satışlarının ağırlıklı olarak kredilerle yapıldığını ifade eden Mermer şunları kaydetti:
“Kredi faizleri yükselince satışlar geriliyor. Satışlarda yaşanan gerilemede döviz artışlarının da çok önemli rolü bulunuyor. Diğer bir faktör ise 10 bin TL’lik indirim sağlayan hurda araç teşviki. Uygulaması geç başladığı için hurda teşvikinden yararlanmak isteyenler taleplerini erteledi. Hurda teşvikinin satışlara olumlu yansımasını haziran ayı satışlarında göreceğimizi umuyorum. Ancak yaz aylarında otomotiv sektörünün satışlarında gerileme görülür. Satışları etkileyen diğer bir faktör ise vergilerin yüksekliği. Son olarak 24 Haziran seçimleri de talebi etkileyen unsurlardan biri oldu. İnşallah istikrarlı ve güçlü bir hükümet kurulunca, bu ertelemeler de satışa dönüşür. Satışların eylül ve ekim gibi canlanması beklenebilir.”
Prof. Dr. Selva DEMİRALP / Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Maliye politikasının tutumu önemli”
Enflasyondaki yükseliş baz etkisi nedeni ile Ekim ayına kadar sürecek gibi görünüyor. Son üç ayda görece rahatlama olabilir. Ancak buradaki büyük resim artık aylık iniş çıkışların ötesinde genel trend olmalı. Yüzde 5’lik bir hedefin yanında yüzde 15’lik bir enflasyon gerçekleşiyorsa bunun altında yatan politik hatalara yoğunlaşmak gerekiyor. Para politikası geçmişteki hataların bedelini ödüyor. Evet hatalar tamamen Merkez Bankası’nın hataları değil belki ancak Merkez de gerek yapmak istediklerinin iletişimindeki karmaşa gerekse geç kalmış adımlarla kredibilitesine oldukça zarar verdi. Senenin ikinci yarısında gelecek ekonomik yavaşlama enflasyon üzerindeki talep baskısını azaltacak. Ancak maliyet ve beklentiler maalesef enflasyonun inişini sınırlı tutar. Bu noktada kritik olan maliye politikasının tutumu olacak. Eğer kanatta seçim ekonomisinin son bulduğuna dair net mesajlar verilirse Merkez Temmuz toplantısında bir adım atmayıp talepteki geri çekilmenin enflasyon üzerindeki etkilerini görmek isteyebilir.
Prof. Dr. Erhan ASLANOĞLU / Piri Reis Üniversitesi İİBF Öğretim Üyesi
“Faiz artışına ihtiyaç olmadığını düşünüyorum”
Enflasyonun beklentileri aşmasında kur ve gıdadan kaynaklı artışlar öne çıkıyor. Önümüzdeki iki ayda enflasyonun yıllık bazda artış eğilimini koruma ihtimali yüksek. Sonbahar itibarıyla enflasyonda düşüş başlayabilir. Ancak yılsonu rakamı yüzde 13-15 aralığında olabilir. Enflasyonun daha yukarı gitmesini engellemek için para ve maliye politikasının gerekli desteği vermesi önemli görünüyor. Kamu fiyat ayarlamalarının da enflasyon hedefinden uzak olmaması da enflasyonu düşürme konusunda önemli olacak gibi görünüyor. Enflasyon raporunda, TCMB’nin yılsonu enflasyon öngörüsünde yukarı yönlü güncelleme yapması yüksek görünüyor. Nisan sonu enflasyon raporunda kur şoku ve gıdanın son iki aydır yarattığı negatiflik yoktu. Merkezi yanıltan o görünüyor.
Kurlarda şu anda 4.70’ler altı kalırsa, Merkez Bankası’nın bir şey yapmasına gerek kalmadığını, mevcut durumu koruyacağını, faiz artışına çok da ihtiyaç olmadığını düşünüyorum. Ama kur baskısı olursa, TCMB’nin faiz artırımına gidebilir. Bence bu ihtimal şu anda düşük.
Prof. Dr. Murat FERMAN / Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Enflasyon bir numaralı önceliğimiz olmalı”
Haziran’da enflasyon kötümser beklentilerin de üzerinde gerçekleşti. Çekirdek enflasyondaki seyir, ‘yapışkan enflasyon’ teşhisine çok sağlam temel oluşturmaya devam ediyor. Çekirdek enflasyondaki katılığı kırmadığımız sürece enflasyonda tek hanelere dönüş zor gözüküyor. Yurtiçi üretici fiyatlarındaki artış da enflasyonun Türkiye’de maliyet enflasyonu ağırlıklı yapıya kaydığını gösteriyor. Maliyet enflasyonu karakteristiği ağır bastığı oranda, enflasyon mücadele zorlaşıyor. Üçüncü nokta ise gıda fiyatlarındaki artışlar. Bu artışlar kısa vadeli mevsimsel hareketlerden ziyade, uzun vadeli yapısal sorunlar olduğunu gösteriyor. Çiftçi giderek fakirleşirken, raflarda fiyat artışı yaşanıyor. Bir şekilde bu fiyat artışının çiftçiye aktarım mekanizmasının sağlanması gerekiyor. Bu enflasyonu da, bundan sonraki gelişimini de iyileştirecek. Temmuz’da enflasyon daha kötü bir tabloyu gündeme getirebilir. Geçen yıl Temmuz’da enflasyonun negatif olması baz etkisini aleyhe taşıyabilir. Tek haneli enflasyon 2018 için zor görünüyor. 2019 için tek haneliye inmesi ekonomi politikalarının selameti açısından şart. Enflasyon bir numaralı önceliğimiz olmalı, hızlıca kontrol edilebilir seviyelere düşürmeliyiz.
Hülya Genç Sert Kaya