Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Fed, Trump’ın korumacı önlemleri ve jeopolitik riskler

Gözler yeni Fed Başkanı’nın faiz kararında. Risk iştahı bozulursa gelişmekte olan ülke piyasalarından sermaye çıkışları olabilir. Bu nedenle kurlarda yaşanacak olası düşüşler alım fırsatı olarak görülmeli…

YILA yüksek risk iştahı ile başlayan piyasalarda, şubat ayı başında Fed Başkam’nm değişmesi ve ABD’de gelen olumlu verilerle daha sıkı para politikası uygulanacağına yönelik artan beklentiler düzeltmelere neden oldu. ABD’de yükselen faizler, hisse senedi piyasalarında ve beraberinde kurlarda dalga boylarının yükselmesine neden oldu. Bu ay içinde yaşanan volatilite sorunun kaynağı olan ABD piyasalarında daha sert bir şekilde hissedildi. Şubat başında ABD hisse senetlerinde gerçekleşen sert satışlara ilk etapta tam anlamıyla bir dayanak oluşturulamaması ve bu volatilitenin ana sorumlusu olarak algoritmaların ve bununla birlikte teknik gerekçelerin gösterilmesi, bu satışların geneli etkisine alarak bir çığa dönüşmesini engelledi ve gelen ilk tepkiler de sert oldu.

Mart ayma girmeye hazırlanırken yeniden Fed’e yönelik beklentilerin sahneye çıkması ve bununla birlikte ABD’de çelik ve alüminyum başta olmak üzere korumacı tedbirlerin artabileceğine ve bunun küresel ticaret hacmini olumsuz etkileyebileceğine yönelik beklentilerle yeniden satışların gelmeye başladığını gördük. Mart ayında hem ABD’den gelen bu korumacı yaklaşımlar ve diğer ülkelerin buna karşı alacakları reaksiyonlar hem de Fed Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı piyasalar üzerindeki bu stresin artarak devam etmesine neden olabilir. Bu nedenle mart ayı için de yüksek volatilite ve düşük risk iştahının devam etmesi sürpriz olmayacaktır. İçeriye döndüğümüzde ise Afrin başta olmak üzere jeopolitik gelişmeler daha kritik bir hal almaya başladı. ABD ile kurulmaya çalışılan ortak çalışma grupları ile ilgili gelişmeler kısa vadede önemli iken, Suriye’de etkin konumda bulumda Rusya ile ilişkilerin seyri de başka bir belirleyici unsur olacak. Bu süreçte BIST-100 için teknik destek ve direnç seviyelerin daha önemli hale geleceğini düşünüyoruz.

KORUMACILIK GERİ Mİ GELİYOR?

ABD Başkanı Donald Trump’m ithal çelik ve alüminyuma ek gümrük vergisi getireceğini açıklaması ile hisse senetleri piyasalarında yeni bir dalga başlamış oldu. Bu hafta Trump’m uygulama konusunda da adım atması bekleniyor. Bu nedenle volatilitenin geride kaldığım söylemek zor. ABD’nin atmayı düşündüğü bu adıma karşı Çin ve Euro Bölgesi gibi diğer büyük ekonomik aktörlerin vereceği tepkiler merakla izleniyor.

YENİ BAŞKANIN PİYASALAR İLE İMTİHANI

ABD Merkez Bankası (Fed) yeni başkanı Jerome Powell ,geçtiğimiz hafta gerçekleştirmiş olduğu sunumlarda genel olarak Amerikan ekonomisinin iyi durumda olduğunu, büyümenin geçen yılın ikinci yarısından bu güne ivme kazandığını vurgularken ABD ekonomisinde aşırı ısınmaya dair herhangi bir işaret görmediğini belirtti. Yapılan açıklamalar piyasa tarafında ilk anda şahin olarak değerlendirilse de kur ve faizler üzerindeki etkisinin geçici olduğunu gördük. Powell’m açıklamalarının faizler ve dolar üzerindeki etkisi sınırlı kalsa da 21-22 Mart’taki Fed Açık Piyasa Komitesi toplantısı ve sonrasında yapılacak açıklamalar önemini koruyor. Bu toplantının gerçekleşeceği hafta da dahil öncesinde de Fed’e yönelik beklentilerin her ne kadar faiz artışı piyasanın konsensüsü haline gelmiş olsa da risk iştahını sınırlayacağım düşünüyoruz.

TCMB GENEL BEKLENTİLERE UYUMLU KALACAK MI?

7 Mart Çarşamba günü geçekleşecek olan TCMB Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı öncesinde yapılan anketlerde TCMB’nin politika aracı olarak kullandığı faiz oranlarının hiç birinde değişikliğe gitmeyeceği beklentisinin konsensüs haline geldiğini görüyoruz. TCMB’nin 18 Ocak tarihli toplantısında enflasyon konusuna, “Enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir.” ifadesine yer verilmişti. Bu çerçevede bu toplantıda TCMB’nin genişlemeci olarak yorumlanacak bir ifadeden kaçınacağını düşünüyoruz. Diğer taraftan enflasyon görünümünde başlaya iyileşmenin de mevcut koşullarda ekstra bir sıkılaşmaya ihtiyacı ortadan kaldırdığını düşünüyoruz. Bu çerçevede bu toplantıda politika araçlarında piyasanın da konsensüsü haline gelen herhangi bir değişiklik olmayacağı fikrine katılıyoruz. Bununla birlikte, Fed faiz artış süreçleri ile ilgili TCMB’nin yol haritası ve olağan hale gelen geç likidite penceresinden fonlamanm geleceği konusunda (sadeleşme) fikir verebilecek ifadelere de daha fazla odaklanılacağım düşünüyoruz.

DALGALI GÖRÜNÜM DEVAM EDECEK

BIŞT-lOO’de geçtiğimiz haftayı kritik 116.000-116.500 aralığındaki destek bölgesinin hemen üzerinde kapattık. Bu haftaya başlarken de izleyeceğimiz en önemli bölge burası olacak. Bu bölge üzerinde kalındığı sürece panik yapmayı gerektirecek bir durum olmayacağını düşünüyoruz ancak bu bölgenin altındaki kapanışların risk iştahını önemli ölçüde azaltacağını düşünüyoruz. Yukarıda ise 118.500 üzerinde yeni güçlü bir yükseliş trendin ilk işaretleri alınmış olacak. Bu nedenle BIST tarafında ilk odaklanacağımız seviyeler buralar olacak.

ÖZETLE…

Mart ayında TCMB ve Fed başta olmak üzere önemli merkez bankalarının tamamının toplantıları gerçekleşecek. Özellikle Fed’e yönelik beklentiler ve yeni başkanın basın karşısındaki performansı piyasa tarafından sert şekilde fiyatlanmaya devam edebilir. Diğer taraftan geçtiğimiz hafta tartışılmaya başlayan ABD’nin korumacı önlemleri ve Türkiye özelinde devam eden Afrin operasyonu ve bunun getirdiği jeopolitik ve uluslararası ilişkiler üzerindeki riskler izlenmeye devam edilecek.

Tüm bu gündem içinde piyasalarda tek yönde oluşacak güçlü bir trendden ziyade şubat ayında olduğu gibi risk iştahının ve piyasadaki fiyatlamalarm dalgalı bir görünüm sergilemeye devam edeceğini düşünüyoruz.

BIST-100’de destekler ve dirençler test ediliyor

BIST-100 Endeksl’nde haftaya aşağı yönlü hareketler hakimdi. Endeks haftaya pozitif bir açılışla başlayarak hafta içinde 116.265 ve 119.245 seviyeleri arasında aşağı yönlü bir seyir izledi. Haftanın ilk iki gününde yukarı yönlü hareket eden endekste çarşamba günü en yüksek 119.245 seviyesi görülerek direnç olarak takip ettiğimiz 119.300 seviyesine yaklaşıldı. Ancak sonrasında gelen satışlarla 116.500 desteğinin test edildi. Günlük grafikte hareketli ortalamaların yükseliş ivmesi yavaşlama gösterirken teknik indikatörler negatif seyir izlemektedir. İşlem hacmi ise hafta içerisinde önceki haftalarla karşılaştırıldığında düşük seyretmiştir. Aşağı yönlü hareketlerde işlem hacminin zayıf seyretmesi düşüşe karşı bir tepki beklentisi oluştursa da sağlıklı bir yükselişten bahsedebilmek için 118.500 direnci üzerine geçilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Önümüzdeki hafta içinde yukarı yönlü hareketlerde direnç olarak 118.500 ve 119.300 seviyeleri izlenebilir. Aşağı yönlü hareketlerde destek olarak 116.000-114.600 ve 113.875 seviyeleri önem kazanacaktır. 116.000 seviyesi altında negatif baskının devam edeceğini, yukarı yönlü hareketlerde ise 118.500 üzerine çıkılarak kalıcılığın korunmaması durumunda yükselişlerin tepkiden öteye geçemeyeceğini düşünüyoruz.

Dolar/TL’de konsolidasyon kanalı izleniyor

Son iki aylık dönemde 3.72 ile 3.84 arasında oluşan konsolide bölgesi içinde hareket eden dolar/TL’de bu hafta yukarı yönlü hareketlerde konsolide bölgesinin üst bandı olan 3.84 direnç olarak izlenebilir. Geçtiğimiz hafta da ifade ettiğimiz gibi 3.84 TL seviyesinin geçilmesi kur tarafında yukarı yönlü hareketlerin ivme kazanmasına neden olabileceği için dikkat etmek faydalı olacaktır. Aşağıda ise 3.78 ve devamında 3.75 ve 3.73 önemli seviyeler destek olarak dikkat çekiyor. Fed öncesinde ABD 10 yıllık faizlerindeki yükselişin devam etmesi ve psikolojik direnç olarak takip edilen yüzde 3.00’ın aşması bu tarafta risk iştahını baskılayarak güvenli liman talebini artırabilecek ve doların değer kazanmasını sağlayabilecek önemli bir gelişme olacaktır. Risk iştahının bozulma kaydetmesine bağlı olarak gelişmekte olan ülke piyasalarından sermaye çıkışları olabileceği ve bunun da gelişmekte olan ülke para birimlerini zayıflatabileceği ilerleyen dönemlerde göz önünde bulundurulması gereken bir durum. Bu nedenle kur tarafında yaşanabilecek düşüşleri mevcut konsolidasyon kanalı içerisinde alım fırsatı olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz. Mart ayındaki Fed toplantısına yönelik beklentilerin bir süre sonra dolar üzerinde pozitif etkilerini görmeye başlayacağımızı düşünüyoruz. Bununla birlikte Afrin’e yönelik olası haber akışları ve jeopolitik riskler de dolar/TL kuru üzerinde etkili olabilecek gelişmeler olup, yakından takip edilmesi yararlı olacaktır.

ÜZEYİR DOĞAN

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu