FED’in faiz artışını ötelemesi
FED’in faiz artışını ötelemesi, Avrupa’da negatif faiz ve parasal genişleme adımları rüzgarı gelişen ülkeler lehine çevirdi. Uzmanlara göre, Türkiye risklerini azaltması sayesinde pozitif olarak ayrışıyor…
KÜRESEL piyasalarda risk iştahı devam ediyor. Amerikan Merkez Bankası FED’in faiz artışını ötelemesi ve Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişleme adımının yanı sıra negatif faiz politikası sermaye akımını güçlendiriyor. Çin ekonomisinin beklenenden yüksek büyümesi emtia fiyatlarında toparlanma sağlıyor. Petrol fiyatı geçen hafta Doha’da anlaşma sağlana-mamasına rağmen 45 dolar seviyesine tırmandı. Dünyada risk iştahının artması gelişen ülke piyasalarında yükseliş sağlıyor. Özellikle FED’in faiz konusunda güvercin mesajlar vermesi gelişen ülkelerin para birimlerinin dolar karşısında değer kazanmasına neden oluyor. Türkiye’nin yıldızı ise gelişen ülkeler arasında parlıyor.
GELİŞEN ÜLKELERİN LEHİNE
Integral Menkul Değerler analisti Eda Karadağ tarafından hazırlanan rapora göre, son dönemde risk iştahının artmasıyla rüzgar gelişen ülkeler lehine dönmüş durumda. Karadağ’ın analizine göre, gelişen ülkeler 2016 yılının başında aslında güçlü bir görünüm içinde değildi. Ancak mart ayında FED toplantısında faiz beklentileri zayıflayınca gelişen piyasalara fon girişleri yeniden hızlandı. Bu süreçte gelişen piyasalar arasında da negatif ayrışmalar görüldü. Brezilya Güney Afrika’da yaşanan siyasi gelişmeler nedeniyle Brezilya Reali ve Güney Afrika Randı’ndaki kayıplar, gelişen piyasalardaki seyrin bir süreliğine bozulmasına neden olmuştu.
Mart ayı FED toplantısının ardından oluşan güvercin hava, FED Başkanı Janet Yellen’m toplantıdan bir hafta sonra New York Ekonomi Kulü-bü’ndeki konuşması ile daha da güçlendi ve piyasalarda nisan ayı faiz artışı beklentisini son-landırmış oldu.
FED’in faiz artışını bir süreliğine rafa kaldırması, gelişen piyasalara yabancı girişlerinin yeniden canlanmasını sağlıyor. 2015 yılında, FED’in arkasında kalan gelişen ülke merkez bankaları 2016 yılında yavaş yavaş harekete geçti. Mart ayı FED toplantısının ardından, Endonezya ve Macaristan merkez bankaları faiz indirirken, Güney Afrika ise faiz artırımına gitmeyi tercih etti. İçerde de Merkez Bankası politika faizine dokunmazken, marjinal fonla-ma oranı ve borç verme faizinde 50 baz puan indirime gitti.
“TÜRKİYE EN CAZİP İKİNCİ PİYASA”
Washington merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Fi-nans Enstitüsü’nün (IIF) hazırladığı rapora atıfta bulunan Eda Karadağ, gelişen ülkelere yönelik fon girişlerinin mart ayında şiddetlendiğini belirtiyor. IIF raporuna göre, gelişen ülke piyasalarına mart ayında yaklaşık 36.8 milyar dolarlık yabancı portföy girişi gerçekleşirken, bu rakamın son 21 aym en yüksek portföy girişi olarak gerçekleştiği dikkat çekiyor. Şubat aymda gelişen ülkelere portföy girişleri 5.4 milyar dolar seviyesinde oluşmuştu. Şubat ayma göre, mart aymda oldukça güçlü bir giriş olması, 2016’nm gelişen ülkelerin yılı olacağı algısını güçlendiriyor.
“GİRİŞLER ARTARAK SÜRÜYOR”
Nitekim Bloomberg verileri, portföy girişinin nisan ayında da artarak devam ettiğini gösteriyor. Gelişen ülkelere sermaye akışı 15 Nisan haftası itibariyle 706.5 milyar dolar oldu. En fazla giriş 116.4 milyar dolar ile Brezilya’ya olurken, bunun 100.6 milyar doları hisse senedine, 15.8 milyar doları ise bono tahvil piyasasına gerçekleşti. Brezilya Borsası Ibo-vespa endeksi yüzde 5.8 yükseldi. Real dolara karşı yüzdel.7 değer kazandı. Türkiye ise ikinci en büyük girişe sahne oldu, portföy girişi 41.8 milyar dolar oldu. Borsa İstanbul endeksi yüzde 3.7 arttı. TL dolara karşı yüzde 0.17 değerlendi.
Eda Karadağ, önümüzdeki süreçte, bu girişlerin artmasının TL’nin de dahil olduğu gelişen ülke piyasaları açısından oldukça iyimser bir görünüm sergileyebileceğine dikkat çekiyor.
“GETİRİ POTANSİYELİ HALEN VAR”
XTB Menkul Değerler Araştırma Müdürü Arzu Toktay, dünyada artan risk iştahına en önemli neden olarak merkez bankalarının negatif faiz politikasını görüyor. Bunun bir süre daha süreceğini belirten Toktay’a göre, hatta önümüzdeki dönemde Japonya’dan ek parasal genişleme adımı gelebilir.
Buna karşın, Türkiye ile beraber diğer gelişen ülkeler açısından risk olarak en başta FED’in faiz artırım beklentisinin öne çekilmesi olabilir. Piyasalarda bu ihtimalin artışı para girişinde yavaşlamaya neden olabilir. Türkiye’nin halen cazip olduğunu belirten Toktay, para girişinin bundan sonra Merkez Banka-sı’nın faiz politikasına bağlı olduğunu söylüyor. Faiz indiriminin ne hızda devam edeceğinin önemli olduğunu kaydediyor. Bu anlamda getiri potansiyeli olduğunu dile getiren Arzu Toktay’a göre, makro anlamda büyümemiz şu anda biraz iç tüketime dayalı. Tüketici güveni tüketimin devam edeceğini gösteriyor. Olumsuz gelişmeler olursa kesinti olabilir. Bu büyümeye olumsuz yansıyabilir. Ayrıca turizm gelirinde düşüş var.
TL’DE İYİMSERLİK
Turkey Macro View Consulting Direktörü İnanç Sözer ise, şubat sonunda G20 toplantısı sırasında gizli bir toplantı yapıldığını savunuyor. Sözer’e göre o toplantıda, FED’in faiz artışı konusunda eskisi kadar şahin mesaj vermemesi ve doların bir miktar daha değer kaybetmesine göz yumması kararı verildi. Bunun piyasalara yansıması çok pozitif oldu. TL’de de bu iyimserlik gözleniyor.
Önümüzdeki dönem bu devam edebilir. Türkiye makroekonomik istikrarını güçlendirecek reformları hayata geçirebilirse yılın ikinci yarısında pozitif ayrışabilir. Şu anda hisse senedinde ralli oluyor. TL’deki iyimserlik çekirdek enflasyona yansıyor. Yıla başlarken çift hane riski vardı ama gıdanın katkısıyla TÜFE yüzde 7 civarına indi. Türkiye iç talep ve enflasyondaki riskleri bertaraf etmesi sayesinde bu süreçten olumlu ayrışıyor.