Gelecek yeni inovasyon kültürüyle biçimlenecek
Toplum hazır olmadıkça inovasyonun işe yaraması mümkün değil. İnovasyon kültürü ancak toplumların değer yargılarıyla hayata geçebilir. Gelecek yeni inovasyon kültürüyle biçimlenecek…
İNOVASYONLAR ‘toplumsal ihtiyaçtan’ mı, ‘toplumsal ihtiyaç’ inovasyonlardan mı doğuyor? Tipik bir ‘yumurta-tavuk’ hikâyesi. Ne var ki, inovasyon sadece buluş ve icatçılık değil. Gelişmiş toplumlar ‘yenilik’, ‘değişim’, ‘reform”, ‘devrim’, ‘farklılık’, ‘dönüşüm’, ‘evrim’, ‘yarar’ gibi değerleri de birer inovasyon sayıyor.
‘Türkiye İnovasyon Haftası’nm başlangıç bölümlerine katılabildim. Konuşmacıları oldukça başarılı buldum. Bu yılın özelliği inovasyon olgusunun daha geniş olarak ele almmasıydı. İnovasyon daha çok bireylerin yeteneklerini sergilemesi olarak değerlendirildi. İnovasyonu ‘icat’ olarak algılayanların sunumları çoğu insanı hayran bırakacak kadar şaşırtıcıydı.
Yine de inovasyonun ‘kolektif bir heyecan’ meselesi olduğu toplantı süresince pek fazla vurgulanmadı. Oysa psikolojik açıdan bakınca ‘heyecan’ dediğimiz şeyin toplumsal inovasyonlara yol açtığı biliniyor. Temel yaklaşımdır; ekonomik dogma ve katı kurallar gelişmekte olan ülkelerde toplumun inovasyon algısını törpülüyor. Üstelik bu ‘heyecan” dediğimiz şey hem bireysel hem de toplumsal bir olgu olarak karşımıza çıkmak zorunda.
TOPLUMSAL İNOVASYON ALGISI
‘İnovasyon Kültürü’ bu nedenle her ulus için gelişim inançlarının bir parçası demektir. Burada kastedilen ‘heyecan” toplumsaldır, toplumun ‘emotion’la güçlenmiş düş gücünü yansıtır. Bu, ‘kolektif coşku’, ‘kabına sığmayan değişim’ ve ‘ topluca yenilik geliştirme’ arzusudur.
Toplantıda -her şeye rağmen- az da olsa bunları gördüm. İşin felsefesi üzerinde duran kimi konuşmacılar toplantıda bireysel cesareti, atılım kararlılığım, görülemeyen fırsatları, iş geliştirme süreçlerini anlattılar; ‘geleceğin ufuk taraması’ diyebileceğim hususları betimlediler.
Peki, bugün geldiği aşamada ‘inovasyon’ endüstri ve ticaretle birlikte sadece ekonomik bir olgu mudur? Buna verilecek yanıt hem evet, hem de hayır şeklinde olmalı. İnovasyon artık bireysel yenilikçilik olmaktan çıkıyor, öteki yüzüyle toplumsal yaşamın beklentilerini temsil ediyor. Öyle ki, konu neredeyse birer toplumsal idealizm haline gelmek üzere. Örnekleri çok…
İşte, sosyal psikoloji açısından dünyada son yıllarda ilgi görmeye başlayan toplum odaklı kimi inovatif kabullerden birkaç kesit:
‘KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ’ VE İNOVASYON
Her sahada yeni anlamlar, yeni değerler üretilmesiyle gerçekleşen bu sürece ‘Kültür Endüstrisi’ deniyor. Ve deniyor ki, toplumda ‘Kültür Endüstrisi’ yerleşmeden asla inovasyon iklimi oluşmaz!’ Doğru bir tespit! Bu aşamada toplumun değerlerinden sapmadan -devrimci değişikliklerle- çağdaş iyileştirmeler yapılabilir.
Burada önemli olan geçmişin değerlerini güncele uydurarak toplumun yenilik merkezli düşünmesini sağlamak. Bu süreç kolektif inovasyon ihtiyacını yaratıyor, bir bakıma topluma çağ atlatıyor. Bilinmeli ki, Batı toplumlarında değişim ve yenilik heyecanının odak noktası tam da bu ayrıntıda gizli.
POLİTİKADA BİLE İNOVASYON
Gelmiş geçmiş ideolojiler ile toplum yaşamını değiştiren tüm ‘izm’ler de aslında birer inovasyon. Süreç toplumsal inovasyon bağlamında dünyadaki siyasi parti ve kurumlar için de geçerli. İnovasyon algısını canlı tutamayan politikacılar statik hale gelirken, dinamik düşünceleri oluşturanlar öne geçiyor.
Politik inovasyonlarda hemen her şey toplumun gelecek değişimini, özlemlerini anlamak ve anlatmakla hayat buluyor. Ve siyasette yenilik üretimleri yalnız toplumu ateşlemekle kalmıyor, sosyal süreçleri de iyileştiriyor.
MEDYA AĞLARINDA İNOVASYON
Sosyolojik örgütlenmeyi küresel dünyayla bütünleştiren dijital teknoloji belki de bugüne kadar görülen en etkili inovasyon örneği. Yeni medya ağlarına taşman ileri düzey inovasyonlar buluşçu ülkelerin toplumsal geleceğine yön veriyor. Dünyada ekonomik ve kültürel inovasyonlara bugün yoğun ilgi var. Ticaret, sanat ve bilim alanlarında yeni toplumsal dinamikler ortaya çıkıyor.
Böylece 21. Yüzyılda coğrafi sınırlara özgü tek tipe indirgenen düşünsel sınırlar yok ediliyor. Dünyada inovasyon sistemi G-20 ülkelerinin gelişmişlik skalasmda yeni bir değer olarak yerini alıyor.
‘İNOVASYON’DAN ‘ÜNOVASYON’A
Yeni dünya düzeninde şimdi ‘post-modern’e karşı ‘post-algıcılık’ öne geçmiş durumda. Bundan sonraki aşama -bizim tanımımızla-‘ünovasyon’ (unovation) süreci olacak.
‘Post-modernizm’in son temsilcilerinden Kanadalı düşünür Mc Luhan’a göre bilgi toplumunu temsil eden ‘elektronik çağ’
başlamış, tüm toplumların değişim algısını ateşlemiş bulunuyor. Dünya giderek ‘küresel köy’ haline geliyor. Ünlü kurama Jean Baudrillard’m postmodem ütopyaları ise bugün -yavaş da olsa-inovasyon odaklı bir ‘ultra-modernizm’e dönüşüyor.
Temel buluşlar toplumla paylaşılıyor; değişimleri dönüşümle takviye eden anlayış öne çıkıyor. Buluşlar coğrafi olmaktan çok toplumsal kültürün adıyla anılıyor. Amaç ‘izm’lerin rekabetinden arınmış insanlığı bir üst basamağa taşımak.
İNOVASYON KATKILI DEĞERLER SİSTEMİ
Klasik ‘Değerler Sistemi’ zamanla değişecek gibi görünüyor. Düşünsel kalıplar yeni algılarla takviye edilip güçlendirilecek; aklı başında her topluluk insanlığın gelecek ihtiyaçlarını yaratmaya yönelecek. İnsanlık idealini öldürüp yok eden savaş ve savaşla ilgili söylemler giderek azalacak.
Geleneksel, kültürel, felsefi değerler inovatif aklın önderliğinde modem dünya ile uyumlaştırılacak. Böylece ‘Değerler Sistemine -total insanlık için- yenilik, değişim, fayda, dönüşüm gibi birçok unsur ilave edilmiş olacak.
Dahası, toplumsal kabuller arasında ‘çevresel inovasyon’ ilk sıralara yerleşecek; endüstri ve ticari yaşamda ekonomik inanç dizgeleri yeniden yapılandırılacak.
İNOVASYON VE ‘AÇIK TOPLUM’
Her türden değişime açık toplumun oluşması ancak inovasyon kültürünün gelişmesi sayesinde olacak. Bir sonraki aşamada toplumun gelişmişliği gerçekleşen inovasyonlarla ölçülecek.
Kapalı toplumun ‘statik’ yaşam biçimi inovasyon sayısının artışına paralel olarak ‘dinamik’ hale dönüşecek; daha ileriki evrede demokrasinin kalıplaşmış ölçütlerine inovasyon kriteri de eklenecek.
Böylece inovasyonla ilişkilendirilen ‘Açık Toplum’ kavramı yalnız demokrasiyi güçlendirmekle kalmayacak, insan onurunun evrimine de yeni bir boyut getirecek.
GLOBAL REKABETTE İNOVASYON
Değişim sürecinin ölçülebilir değerlerinden biri inovasyon olacak; bir ulus ya da şirket ancak global rekabetteki inovasyon gücü kadar büyüyebilecek.
Süreç aynı zamanda ülkelerin yaşam süresini de etkileyecek.
Toplumsal inovasyonla tanışmayan ülkeler zamanla yok olurken, hazır kaynaklara dayalı endüstri anlayışı itibar yitirmeye devam edecek.
Rekabetin önemli öğesi ‘klasik kalite anlayışı’ ise ‘inovasyona dayalı kalite anlayışı’ ile yer değiştirecek. ‘Kalite bazlı rekabet’
‘inovasyon bazlı rekabet’ haline gelecek. Şirketler arası kıyaslama (benchmarking) daha çok inovasyon süreçleriyle değerlendirilecek.
SOYUTTAN SOMUTA İNOVASYON
Amerikalı ünlü iktisat profesörü John Kenneth Galbraith’m ünlü tanımına yakında bir fasıl daha eklenecek; geleceğin dünyası yeniden şekillenecek: “Geçmişte endüstriyel toplumun itici gücü paraydı. Bilgi toplumuna evrilen dünyanın itici gücü ise dönüşümsel bilgi, yenilik (dolaysıyla da inovasyon) olacak.”
Geleceğin toplumundaki kuruluşlar kendilerini her alanda yeniliğe, buluşa ve değişime adayacaklar. ‘Bilgi Toplumu’ bu süreçte hızla ‘İnovasyon Toplumu’ haline dönüşecek.
inovasyon, yaratıcı soyut düşünceyi tedavül edilebilir somut düşünceye; somut varlığa dönüştürecek. Ülkeler, toplum, şirket ve bireyler yalnız teknolojiye değil, düşünsel devrimlerle inovasyon bilincine katkıda bulunacaklar.
Önümüzdeki yıllar her açıdan ‘özgün’ olmayı gerektirecek, özgür düşünceler kutsanacak; inovasyon soyuttan somuta giden yol olarak yeni bir uygarlığı haber verecek. Uyarılarımızı inovasyon bilincini bilimsel gerçeklerle harmanlayan dahi insan Albert Einstein’m anlamlı bir sözüyle noktalayalım: “Yaratıcı hayal bilgiden daha önemlidir; çünkü bilgi sınırlıdır. Yaratıcı hayal ise evrenseldir, eninde sonunda toplumsal bilgiye dönüşür.”