Girişimcilik ekosistemleri arasında kıtalar kadar fark var
ABD ve Avrupa Birliği girişimcilere çok farklı ekosistemler sağlıyor. Yatırımcılara sunulan kolaylıklar konusunda ABD’nin bariz bir üstünlüğü var…
HAFTA içinde ABD’nin Avrupa Birliği Büyükelçisi Gardner’in davetlisi olarak Brüksel’de ABD Büyükelçiliği’nin ev sahipliğini yaptığı bir panel ve ardından yemeğe katıldım. Toplantının konusu şuydu: Avrupa ve ABD’deki girişimcilik ekosistemleri arası’ndaki farklar nedir? Her iki kıta girişimci ve yatırımcısı birbirinden neler öğrenebilir?
Wall Street Journal’ın Avrupa direktörünün modere ettiği bir panel ve ardından yemek sohbetiyle devam eden bu toplantıdan çıkan sonuçları ve gözlemlerimi sizlerle paylaşacağım.
ABD İLE AB ARASINDAKİ FARKLAR
Öncelikle Avrupa ve ABD politika yapıcılarının konuşmalarında verilen mesaj çok netti: Dünyanın içinde bulunduğu pazar daralması ve düşük büyüme oranları sorunundan ABD ve Avrupa Birliği’nin işbirliği içinde çözümler üretmesi gerekiyor. Ancak bu hiç kolay değil, çünkü Avrupa Birliği, ABD’ye güvenmiyor. Avrupa Birliği Başkan Yardımcısı ve Avrupa Parlamento üyelerinin de katıldıkları bu toplantıda bu konu bizzat Avrupa Parlamentosu üyesi tarafından dile getirildiği için burada paylaşmakta sakınca görmüyorum. ABD ve AB arasında girişimcilik ve yatırımcılık işbirlikleri için henüz yeterli karşılıklı güven ortamı oluşmuş değil. Bu yüzden bu toplantının çıktılarının hemen uygulamaya konması kısa vadede pek mümkün görünmüyor. Bu yüzden burada söylediklerimi sadece durum tespiti olarak algılamak, yapılacak işler gibi görmemek gerekiyor.
Tüm katılımcıların oy birliği ile kabullendiği en önemli fark şu: AB üyesi ülkelerin her biri ayrı telden çalıyor ve “Tek Pazar” diye ortaya konulan konsept aslında yok. Yani ABD’deki bir girişimci eyaletler arasında çok fark olmadan işini kurabiliyor ve yürütebiliyorken, AB’de hala basit bir KDV sistemi bile kurulabilmiş değil. Her ülkenin ayrı bir girişimciliği geliştirme stratejisi, ayrı bir vergi hukuku, ayrı bir iş kurma prosedürü var.
Her şeyden önemlisi ABD’de 52 eyalette İngilizce tek dil olarak konuşuluyorken, AB’de 28 ülkede 30 ayrı dil konuşuluyor. Bu da bir girişimcinin AB üyesi bir ülkede işini kurmak yerine ABD’de kurmasına yol açıyor.
Ayrıca AB’nin üye ülkeler için ortaya koyduğu kurallar oldukça karışık ve bu da işleri çok aksatıyor. AB ülkelerine global yatırımcının gelmesi bu şartlar altında çok zor. Bu nedenle yatırımcılar ABD’yi tercih ediyor.
İki sistem arasında önemli bir fark daha var: ABD’de çalışanlar işten çıkarılırken herhangi bir tazminat uygulaması yok, ancak AB ülkelerinin tamamında aynen Türkiye’de olduğu gibi tazminat ödemesi yapılması gerekiyor. Bu da yine büyük şirketlerin merkezlerini ABD’de konumlandırmalarına yol açıyor.
AB’YE YAZILAN MEKTUP
Yemek soması ABD Büyükelçisi şunu net bir şekilde duymak istediğini belirtti: AB’den girişimcilik ve yatırımcılık sisteminin gelişmesi için neler bekliyorsunuz? (AB nin soracağı soruyu ABD elçisinin sorması zaten iki ekosistem arasında dağlar kadar fark olduğunun göstergelerinden biri.)
Toplantının raportörlüğünü benim üstlenmemi istedikleri için (sanırım ne AB’li ne de ABDJli olmayan birinin daha objektif olacağım düşündüler) sonuçları yemek sonrası beş maddelik bir mektup haline getirip salonda okudum. İşte o mektup:
Sevgili AB,
1 – Lütfen AB fonlarını dağıtan Brüksel bürokratlarını daha önce işini kurmuş ve batırmış bireylerden seçin.
2 – Lütfen global girişimci ve yatırımcılarla olan iletişim becerilerinizi geliştirin.
3 – Lütfen girişimcilere kefil olmayı bırakın, nakit para ile destekleyin.
4-28 ülkede ortak şirket kurma ve vergi hukuku geliştirin.
5 – AB girişimcilik ekosistemini gerçekten geliştirmek istiyorsanız, Türkiye’nin AB üyeliği konusunu en kısa zamanda netleştirin.
ABD Büyükelçisi Gardner, yanıma geldi ve salona dönerek şunu söyledi: “En önemlisi 5. madde gibime geliyor!..”
Bunun üzerine EBAN’in Onursal Başkanı ve Almanya’nın önde gelen yatırımcılarından Peter Jungen dedi ki: “Memnuniyetle, ancak bir şartla…” O şartı merak edenler bana mail atsınlar, burada yazmak istemiyorum.
Haftaya görüşmek üzere…
Baybars Altuntaş