Hiç Destek Almadan Kendi İşini Kuran Kadın Girişimcinin Başarısı
Uzun yıllar yabancı bir ortakla çalıştıktan sonra 2014 yılında kendi şirketi İSTANBULDOGZ’u kuran Derya Tuzluca, birçok önemli projeye imza attı. Tuzluca, “Yurtdışı yapımlara da destek veriyoruz. Türkiye’de yaptığım bir projenin Cannes Uluslararası Reklam Festivali’nde büyük ödülü kazanmasını ve ülkemiz için küresel anlamda önemi olan bir belgesel çekmeyi hedefliyorum” diyor.
“Cannes‘da ödül kazanmayı hedefliyorum”
Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Bölümü’nden mezun olan Derya Tuzluca, lise 2.’inci, sınıfta ENKA Spor Kulübü’nde atletizm antrenörü olan Neşe Gündoğan’ın desteğiyle orta mesafe koşucusu oldu. Behçet Kemal Çağlar, ENKA Spor Kulübü ve ardından Marmara Üniversitesi için madalyalar kazanan Tuzluca, 5 bin metre genç kızlar rekoru kırdı. 6 yıllık kısa bir spor hayatı oldu. Üniversite biter bitmez İngilizce öğrenmek için İngiltere’ye gitti. “Almanca okumuştum ve İngilizce’nin daha yararlı bir dil olacağını düşünüyordum. Çocuk bakıcısı olarak 2,5 yıl Londra’da yaşadım. Ardından her 6 ayda bir İstanbul’a dönüp yeniden vize alıp Londra’ya gittim. Toplamda 3,5 yıl İngiltere’de yaşadım. Harika bir deneyim oldu. Tüm genç kız ve erkeklere tavsiye ederim. Bir süre sonra çocuk bakma işinde ilerledim ve ‘nanny’ olarak çalışmaya başladım. Hafta sonları biremlakçıda çalışıp Londra’da ev kiraya veriyordum. Bu uzun yurtdışı deneyimi bana çok geniş bir perspektifte profesyonel ve kişisel gelişim imkânları sağladı” diye anlatan Tuzluca ile şirketi kurma öyküsünden hedeflerine kadar bir çok konuyu konuştuk…
İşinizi kurmanızda neler etkili oldu?
Bu süre içerisinde İstanbul’a her döndüğümde iş arayışına giriyordum ancak uygun bir fırsat oluşmadı. Çalışacağım işte gerçekten yararlı olmak, bir şeyleri değiştirmek ve dönüştürmek istiyordum. Fark yaratabileceğim bir fırsat arıyordum. Son dönüşümde Abdullah Oğuz ile tanıştırıldım ve kısa bir süre içerisinde bir prodüksiyon şirketi olan ANS’de çalışmaya başladım. Onun asistanı olarak onun yönetmen olduğu projelerine yaptığı işi gözlemliyordum. En ince detaylara kadar takip ediyor kendimi eğitiyordum. Burada diziler, TV yarışmaları, reklamlar, müzik videolar çekiliyordu. ANS benim için asistanlık yaptığım bir iş yeri değil, bir okuldu.
Çok verimli gecen 2 yılın ardından yabancı bir prodüktör ile yabancı yönetmenleri Türkiye’ye getiren bir yapım şirketi kurarak çalışmaya başladım. Gerçekten işinde çok başarılı dünyaca ünlü yönetmenleri Türkiye’ye getiriyor, onların Türk reklam sektörüne hizmet etmesini sağlıyorduk. Ortaya çıkan reklam filmleri yaptığım işle gurur duymamı sağlıyor bu sayede mutlulukla işime odaklanıyordum. Burada ortaya koyduğumuz farklı duruş, Türk reklam sektörünün daha kaliteliye doğru dönüşmesine destek oluyordu. Yıllar içerisinde şirket ortaklığım giderek arttı. Yüze 10, sonra yüzde 30 en son yüzde 50. Ancak 2014 yılında ayrılıp tek başıma kendi şirketim olan İSTANBULDOGZ’u kurdum.
Kendi işinizi yapmaya nasıl karar verdiniz?
Ortağım ile 14 yılı birlikte çalıştık. Harika bir takımdık. Ancak benim heyecanım ve işimizi taşımak istediğim nokta konusunda yaşadığımız fikir ayrılıkları ayrılma kararı almamıza sebep oldu. Yeni bakış açısı, sektörün ülkemizde ve dünyadaki dönüşümü bizim de işimizi yeniden değerlendirme ihtiyacı oluşturmaktaydı. Bu bakış açısıyla ‘yeniden doğmalıyım’ fikri oluştu.
Yeni felsefemizi yansıtacak bir isim, hem lokal hem de uluslararası karakteri olan bir şirket yaratmak amacındaydım. İSTANBULDOGZ ismindeki köpek benim iş yapış felsefemi çok iyi yansıtmakta, işime çok sadık bir insanimdir. Her koşulda her şartta sonuna kadar işimin ve çalıştığım kişi ve kuruluşların yanındayım.
Çok yönlü ve türlü zorlukları olan bir iş icra etmekteyiz. Mu İti disipliner bir yapıda hareket etmekteyiz. Reklam veya daha geniş anlamda film prodüksiyonu tüm bu detaylara hakim olmak ve iyi kontrol etmek anlamına geliyor.
Hedefiniz neydi?
Şirket felsefemiz, dünya kalitesinde film projelerini küresel anlamda dalında en önemli yönetmenleri ile hayata geçirmek, bunu yaparken de müşterilerimizin iş hedeflerine ulaşmalarına katkı sağlayacak yaratıcılığı ortaya koymak olarak özetleyebiliriz.
Şirketiniz nasıl fark yarattı?
18 yıllık tecrübemiz bize küresel olarak bu işi en iyi yapan kişi ve kuruluşlarla iş birliği yapma imkânı yarattı. Sadece yabancı yönetmenlerle çalışmamın getirdiği avantajla, bu dünyanın dinamiklerine hâkim olmamızı ve bu gücü müşterilerimiz için sıra dışı filmler yaratmamızı sağladı.
Bu işte hedefim her zaman gelen projenin janrasının uzmanı yönetmenle çalışmak oldu. Böylelikle iyi bir araba filmini dünyanın en iyi araba yönetmeni ile en iyi saç filmini dünyanın en iyi saç çekebilen yönetmeniyle çekiyorum. Sanırım beni diğer prodüksiyon şirketlerinden ayıran en büyük özelliğim bu.
Girişiminiz için destek adınız mı?
Şimdiye kadar hiçbir destek almadım, herhangi bir kuruluşa da başvuruda bulunmadım.
Girişimcilere bu konuda yeterince bilgi verildiğini düşünmüyorum. Keşke bu kortuda tanıtım yapılsa ve girişimciler motive edilebilse.
Çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Birçok önemli projeye imza attık. Son dönemlerde bir cep telefonu aplikasyonu olan Letgo, Honda, bir online moda sitesi olan Setmoda, Aygaz, Nestle-Erikli, Pegasus, LCWWaikiki, Migros. Türkiye’nin dünya standardında filmler çekmesine devam ederken bir yandan da yeni oluşan mecralara yönelik dünya çapında isler yapmak amacındayız. Ayni zamanda yurtdışı yapımlara da destek vermekteyiz. Birçok yabancı ülke gelip Türkiye’de prodüksiyonlarını gerçekleştiriyor. ISTANBULDOGZ bu tarz projelere de hizmet veriyor. Diğer bir amacım da Türkiye’de yaptığım bir projenin Cannes Uluslararası Reklam Festivali’nde büyük ödülü kazanması. Son olarak ülkemiz için yine küresel anlamda önemi olan bir belgesel çekmek.
Nelere dikkat edilmeli?
TAKİPÇİ OLMAK: Kendi işinizi kurarken öncelikle çok çalışmayı göze almalısınız. Öğrenmeye hep açık olmalısınız. Öğrenmeye meraklı olmalısınız. Çok iyi bir takipçi olmak gerek. Güvendiğiniz adamlarla raporlama sistemini oluşturmalı her zaman takipte olmalısınız. Hiçbir zaman ‘hayır’ cevabını kabul etmeden sorgulayıcı olmalısınız. Her kişi ile ayni görüşte olmak zorunda değilsiniz ama hedefinize giderken insan motive etmek, yönlendirmek, göstermek zorundasınız. Ekibiniz size inanmalı ve peşinizden gitmeli.
İNSAN İLİŞKİLERİ ÖNEMLİ: Prodüksiyon minimum 45 kişi ile organize edilen bir iştir. Bu bazen oyuncular ile 2-3 kat daha büyük olabilmekte. İşin anahtar noktalarındaki tüm çalışanlar ve profesyonellerden seçmelisiniz. İşin yaratıcı yönü her zaman ‘bunu yapacak en iyi kişi kimdir?’ yaklaşımı ile yönetilmeli, işimiz, insan ilişkilerini de çok iyi yönetebilecek meziyetler gerektirmekte. Bu konuda olumlu, çözüm odaklı ve yapıcı olmalısınız.
Kadınlara tavsiyeler
BAŞARILI OLMAYA ODAKLANIN: Öncelikle sadece başarılı olmaya odaklanılsın. Pozitif planınız olsun. Hedefinizi, varış noktanızı zihninizde canlandırın. Her gün yaptığınız planın neresinde olduğunuzu ve hedefe giden yolda atmanız gereken adımları planlayın. O gün, o hafta, o ay ne yapacağınızı bilmek sizi hedefe odaklayacaktır. Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerinize ulaşmanız sizi daha da motive edecektir. Ertesi günü işe yeniden kaldığınız yerden devam etmenizi, farkında bile olmadan büyümenizi sağlayacaktır. Hedeflerinizi gerçekleştirdikçe büyük haz duyacak ve işinize daha çok bağlanacaksınız.
ŞANS FAKTÖRÜ: İş kurmak, arzu ettiğiniz şeyleri yapmak hayal gibi görünebilir ama bu aslında çok kolay. Bu konu biraz hayal gibi gelebilir ama gerçekten istediğimiz şeyin peşinden gitmek ve bunun şansını yaratmak kendi elimizde. Bu hedefe ulaşmanın temel taşları çok çalışmak, öğrenmekten geçer.mŞimdiye kadarki tüm tecrübelerim; başarmak istediğim konu ile ilgili çok çalışmamın en temel başarı faktörü olduğunu söyleyebilirim. Elbette şansın hayatımızdaki önemi büyük ancak unutmayalım ki, hayatta şans hep “çalıştığın yerlerden” gelir.
SPORUN ETKİSİ: En son olarak sporun hayatımdaki değerinin yeniden altını çizmek istiyorum. Sporun getirdiği disiplin, yoğun antrenman temposu, stratejik antrenman, zor şartlara karşı dayanıklılık, kaybetme ve kazanmadaki reaksiyonlar, tüm sürecin centilmence olmasının sağladığı adalet duygusu son derece önemli değerler. Kazanmaya odaklansan da kaybetme riskinin olması ve buna hazırlıklı olmak ve hatta bir sonraki müsabakayı mutlaka kazanma güdüsünü canlı tutmanın oluşturduğu motivasyon her zaman sizi destekleyen bir güç destek olarak içinize işlenmiş bir yasam şekli oluşturur. Bu da sizi hep diri tutar.