Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

İflas erteleme hakkı kötüye kullanılıyor

Sermaye şirketleri ve kooperatifler açısından kabul edilmiş iflas erteleme uygulaması, işletmenin mali durumunu iyileştirmesinin mümkün olduğu durumlarda kabul edilmeli…

ÖZELLİKLE ekonomik kriz dönemlerinde birçok şirketin kurtarıcısı olabilecek modern bir hukuk enstrümanı, borçların ödenmesinden kurtulmak ve/veya borçları ödemeyi haksız yere ertelemek imkanı olarak kullanılırsa krizi olmayan bir ekonomiyi bile krize sokabilmektedir. Böyle bir durumda alacaklarını alamayan diğer şirketler de ödemelerini yapamaz hale gelmektedir. İflas erteleme rakamları bunu bize göstermektedir. 2012’de 484, 2013’te 654, 2014’te 720, 2015’te yaklaşık 1000 ve Haziran 2016 itibariyle ise yaklaşık 500 şirketin iflas erteleme talebinde bulunduğunu söylersek, ekonomideki olumsuz domino etkisinin aslında yakın olduğunu görmüş olacağız.

iflas erteleme uygulamasi

YASAL DÜZENLEME NE GETİRDİ?

İflas erteleme 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bu hükümler değerlendirildiğinde şu sonuca varmaktayız:

Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borcunun aktifinden fazla olduğunun ^ mahkemece tespitiyle verilecek iflas hallerinde; şirketi idare ve temsil ile görevlendirilmiş kimseler veya alacaklılardan biri tarafından şirket veya kooperatifin malî durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesi mahkemeye sunulursa ve mahkemece de bu kabul edilirse, iflas yerine iflas ertelemeye karar verilebilir.

Görülüyor ki, iflas erteleme sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler açısından kabul edilmiştir. İstisnaidir ve iyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olması sıkı bir şekilde mahkemelerce denetlenmelidir. Çünkü iflas erteleme kararı sadece sermaye şirketini değil, onun alacaklılarını, işçilerini ve ev sahibini de ilgilendirmektedir.

ALACAKLILAR OLUMSUZ ETKİLENİYOR

Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur. Borcun rehinle temin edilmiş olduğu hallerde, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.

İflas erteleme kararından sonra davalı hakkında veya kira alacakları için icra takibi başlatılamaz. Ancak, tahliye davası açılabilir.

Aynı şekilde alacak-borç takası, hapis hakkı, mahsup, temlik ve bloke işlemleri de iflas erteleme kararı ile ihtiyati tedbir kapsamı içine alınamaz. Bununla birlikte finansal kiralama konusu malların iadesi ya da sözleşmenin feshi konusunda dava açılabilir ve açılmış davalara da devam edilebilir. Ancak sözleşme mahkemece fesih dahi edilse kararın infazı için icra dairesi yetkili olacağından ve iflas ertelemedeki bir şirkete cebri icra işlemi yapılamayacağından finansal kiralama konusu malların iadesi iflas erteleme süresi sonuna kadar ya da iflas haline kadar sağlanamayacaktır.

Konu işçi alacaklarının takibi açısından değerlendirildiğinde, bunların imtiyazlı alacaklar olarak haciz yoluyla takibi yapılabilecektir.

Aynı şekilde iflasın ertelenmesi kararı, borçlu hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesine de engel teşkil etmeyecektir. İhtiyati haciz kararı infaz edilebilecek, ancak haczedilenler muhafaza altına alınamayacaktır.

Tedbir kararı sadece borçlu şirket için verileceğinden, yaratacağı en olumsuz etki de kefiller ve müteselsil borçlular yönünden olacaktır. İflas ertelemesi almış olan şirkete hiç bir takip yapılamayacak; ama kefillere karşı her türlü takibe devam edilebilecek, hatta icra da yapılabilecektir. Örneğin; şirketin borcuna müteselsil kefil olmuş bir şirket ortağı, şirketin almış olduğu iflas erteleme kararından yararlanamayacak ve borcu ödemek zorunda kalabilecektir. İflas erteleme almış olan sermaye şirketinin, kefillerinin de kendilerine karşı icra yoluna gidilebilmesini engelleme bakımından tedbir almak üzere mahkemeye başvurmaları gerekmektedir. Kanımca, iflas erteleme verilmesini gerektiren aynı gerekçelerle bu kişiler hakkında da erteleme kararı tedbiren verilebilmelidir.

Av. Doç. Dr. MEHMET KOKSAL

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu