İflas erteleme yasağı ve sonuçları
OHAL süresince iflas erteleme talebinde bulunmak yasaklandı. Bunun sonucunda hem konkordato talepleri arttı hem de doğru kullanıldığında, ekonomik anlamda kurtarıcı olan bir kurum kullanılamaz hale geldi…
TÜRKİYE’Yİ sarsma ve karanlığa gömme çabasıyla 15 Temmuz gecesi yapılan darbe girişiminden sonra, Türkiye haklı bir refleksle olağanüstü hal ilan etti. Fetullahçı Terör Örgütüne yakın şirketlere yönelik bir tedbir olarak 1 Ağustos tarihinde yayınlanan KHK ile iflas ertelemeler yasaklandı. Ancak bu yasak, ekonomik durumu kötü olan, ödeme güçlüğü içerisinde bulunan, ama doğru bir iyileştirme projesiyle hayatta kalabilecek durumda olan diğer şirketlerin durumlarını da zora sokmakta. Bu yasak sonucunda,
FETÖ ile bir ilişkisi olmayan işyerlerinin bile kapanması sonucunu doğurabilir.
İflas erteleme gibi olağanüstü bir korumadan, yasak nedeniyle yararlanamayan şirketlerin iflas dışında başvurabilecekleri yollar, uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma yoluna gitmeleri veya konkordato ilan etmeleridir. Son bir ay içerisinde açılan konkordato davalarını düşünürsek, ki sayıları 15’in üzerindedir, zor durumdaki firmaların konkordato yoluna gittiklerini görmekteyiz.
KORUMASI DAHA SINIRLI
Konkordato İcra İflas Kanunu’nun 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Yetkili tetkik mercii borçluyu ve talepte bulunmuş ise alacaklıyı dinledikten sonra borçlunun durumunu, malvarlığı ve gelirlerini, taahhütlerini yerine getirmesine engel olan sebepleri ve konkordatonun başarı ihtimalini göz önünde tutarak, projenin alacaklıları zarara sokmak kastından âri olup olmadığına göre konkordato talebinin uygun olup olmadığına karar verir. Konkordatonun kabulü ile birlikte, konkordato tasfiye memurları, projede belirlenen şekilde tasfiyeyi ve alacaklılar tarafından kabul edilen bir kısmından feragat edilmiş alacakları ödemeye başlarlar. Ancak konkordato iflas erteleme kadar kapsamlı koruma sağlamamaktadır.
Konkordatonun yanı sıra, icra iflas Kanunu’na 2004 yılında 309/m madde ve devamı hükümleriyle getirilmiş bulunan “uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma” imkanı da vardır. Buna göre; muaccel para borçlarını ödeyemeyecek durumda olan veya mevcut ve alacakları borçlarını karşılamaya yetmeyen ya da bu hallerden birine düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalması kuvvetle muhtemel olan bir sermaye şirketi veya kooperatif, önceden müzakere edilmiş ve projeden etkilenen alacaklılar tarafından gerekli çoğunluk sağlanarak kabul edilmiş olan yeniden yapılandırma projesi ile birlikte, muamele merkezinin bulunduğu
yer asliye ticaret mahkemesine, uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma için başvurabilir. Mahkeme, başvurudan itibaren otuz gün içinde gerçekleşecek olan duruşmanın gününü belirler; başvuruyu, öngörülen usule göre ilânen duyurur ve projeden etkilenip adresi bilinen tüm alacaklılara tebliğ eder. Yapılacak olan ilân ve tebligatta, başvurunun kapsam ve sonuçları, başvuru dosyasının hangi tarihten itibaren nerede görülebileceği ve itirazların da ileri sürülebileceği duruşmanın günü ve saati gösterilir.
MEVZUAT BAŞKA ARAÇLAR DA SUNUYOR
Mahkeme, ayrıca, borçlunun veya alacaklılardan birinin talebi üzerine, başvuru hakkında verilecek nihai kararın verilmesine kadar geçecek olan dönem için borçlunun malvarlığını korumaya yönelik ve borçlunun faaliyetleri bakımından gerekli gördüğü tedbirleri derhal alır. Bu durumda mahkeme, tespit edilen duruşma gününü beklemeksizin ayrıca bir duruşma günü tayin edebilir, alacaklılar ve borçlu tarafından seçilmiş, atanmasından projenin tasdikine veya reddine ilişkin kararın verilmesine kadar borçlunun faaliyetlerinin sevk ve idaresini bizzat üstlenecek ya da bu faaliyetleri denetleyecek olan ve lazım gelen bilgi ve tecrübeye sahip ve gerekli nitelikleri haiz bir veya birkaç ara dönem denetçisi tayin edebilir.
Görüldüğü gibi mevzuatımızda iflas erteleme yasak olsa bile, zor durumda olan sermaye şirketlerinin ihtiyaçlarını karşılayacak araçlar mevcuttur.