İhracatçı riske dikkat etmeli
2016 yılının ikinci yansında da Afrika, Ortadoğu ve Latin Amerika’dakıler başta olmak üzere çok sayıda ülkenin riski yüksek olacak. İhracat yapanın uyaran uzmanlar, ABD Çin’e de ihtiyatlı yaklaşın diyor…
DÜNYA son yıllarda global krizin izlerini silmeye çalışıyor. Her ülke durgunluk, işsizlik, büyüme gibi makroekonomik sorunlarını çözmeye çalışıyor. Çok sayıda ülke iyimser veriler açıklamasına karşın global risk değerlendirme şirketleri, “riskler hala korunuyor” uyarısında bulunuyor. Belirtmekte fayda var 2016’nın ikinci yarısında “riskli ülkeler haritasına” yeni ülkeler eklenecek gibi görünüyor. Bu durum özellikle ihracatçı firmalar için sıkıntı yaratmakta. İhracat yapılan ülkenin ekonomik durumu ve alıcı firmanın özel durumu, ürettiği ve sattığı ürünün tahsilatını yapamayan ihracatçıları “batma” noktasma kadar sürükleyebiliyor.
RİSKİ ARTAN DA VAR AZALAN DA
Belirsizliklerin devam ettiği bu dönemde biz de riski artan ülkeleri mercek altına almaya çalıştık. Alacakları sigortalayan şirketlere, global ölçekte riski artan ve azalan ülkeleri sorduk…
Yapılan değerlendirmeleri kısaca özetlemek gerekirse; ortak görüş gelişmekte olan küçük ekonomilerin yılın ikinci yarısında yine zorlanacağı ve risklerinin yüksek olacağı yönünde. Bölge olarak Afrika, Ortadoğu ve Latin Amerika risk haritasında kırmızı ile işaret edilecek gibi görünüyor. Örneğin, Brezilya “fırtınanın tam ortasında” olarak tarif ediliyor.
Ancak risk sadece bu ülkelerle sınırlı değil. Analistlere göre, bu dönemde ABD ekonomisine de ihtiyatlı bakılması gerekiyor. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’deki sıkıntılar ise hem Asya ekonomilerini, hem de diğer hammadde ihracatçısı gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkilemeyi sürdürecek gibi. AB’den ayrılıp ayrılmayacağı tartışılan İngiltere’ye ilişkin beklentiler ise karışık.
İşte, bu ortamda Türk ihracatçısı için yol haritası olmasına çalıştığımız “global ekonomilerin risk haritası”nı çıkarmaya çalıştık. Dünya çapında yaptıkları araştırmalar sonucu risk haritası çıkaran üç kurumdan, “en riskli” ve “en risksiz” ülkeleri aldık…
ÖDEME VADELERİ UZADI
Euler Hermes tarafından hazırlanan son risk haritasına göre, riskinde iyileşme görülen ülkeler, Arjantin, Dominik Cumhuriyeti, Hırvatistan ve Yunanistan olarak sıralanıyor. Riski artan ülkeler ise Brezilya, Güney Afrika, Singapur, Tayvan, Hong Kong ve Makau.
Global ekonomilere bakıldığında 2016 yılının kalan aylannda da çok sayıda riskin bulunduğuna işaret eden Euler Hermes Türkiye CEO’su Özlem Özüner, özellikle ihracatçı Türk firmalarını şöyle uyarıyor: “Türkiye’de 2015 yılının büyük bir kısmında ve 2016’nın ilk aylarında birçok sektör oyuncusunun ciro büyümesinde yavaşlama görülüyor. Borçluluğu yüksek şirketlerin kreditörlerin teminat artış taleplerine yanıt vermeye çalışmaları veya vadesi gelen kredilerin yeniden yapılanması söz konusu. 2016’da birçok sektörde ödeme vadelerinin uzadığmı ve iflas ertelemelerin arttığını gözlemliyoruz. Bu yıl sadece Türkiye’de değil, gelişmekte olan birçok ülkede benzer sıkıntılar yaşanıyor. Şirketlerde artık en önemli sorunun alacak tahsili olduğunu söyleyebiliriz. Risk yönetimini etkin bir şekilde yapabilmenin en verimli yolunun Euler Hermes gibi risk alanında uzman firmalarla birlikte çalışmak olduğunu düşünüyorum.”
Özüner, bu yıl ekonomik büyümeyi şekillendirecek unsurlar arasında özellikle Japonya Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası ve Çin Merkez Bankası’nm varlık alımla-rı sayesinde global likiditenin 2016’da da bol olmasını ve politik riskleri gösteriyor.
2016’da şirketlerin karşı karşıya gelebileceği bazı makro zorlukları ise Özüner şu şekilde özetliyor: “Emtia fiyatlarının uzun süre düşük kalmaya devam etmesi, gelişmekte olan pazarlardaki karışıklık önemli riskler arasında. Örneğin, gelişmekte olan pazarlardaki ‘ sektörler 2015’te 122 adet aşağı yönlü revizyon kaydetti. Afrika ve Ortadoğu’da 39, Latin Amerika’da ise 34 sektörün risk derecelendirmesi aşağı yönlü revize edildi. 18 sektörün 15’inin ‘hassas’ veya ‘yüksek’ risk derecelendirmesine sahip olduğu Brezilya ise fırtınanın tam ortasında. Buna karşılık Batı Avrupa, 24 sektörün risk derecelendirmesinin yukarı yönlü revize edilmesi ile global risk profilinin dengelenmesini sağladı. Ayrıca borçlanma ödeme koşulları ve kredi riskinde artış da diğer bir zorluk. Bir birleşme ve satın alma dalgası daha yaşanması ve daha fazla karışıklık olmasını da diğer zorluklar arasında sayabiliriz.”
ABD’YE KARŞI İHTİYATLIYIZ
Coface’a göre, küresel olarak risklerin hala belirgin bir şekilde azaldığını söylemenin zor olduğu bir dönemdeyiz. ABD, İngiltere ve merkez Avrupa ülkelerinde makro dinamiklerin, önceki dönemlere göre daha istikrarlı seyrettiğini vurgulayan Coface Türkiye Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Müdürü Emre Özer, bu ülkelere ilişkin şu değerlendirmede bulunuyor:
“Küresel ekonominin ve ticaret hacminin zayıf olduğu bir ortamda, ABD ekonomisinin tek başına kuvvetli bir büyüme performansına sahip olması biraz güç görünüyor. ABD ekonomisine ilişkin olarak daha önceki döneme kıyasla daha ihtiyatlıyız. Fransa’da ise durum, daha önceki döneme göre bir miktar düzelme gösteriyor. Tahsil edilemeyen alacaklarda görünüm daha olumlu. Avrupa genelinde, Almanya hariç, birinci çeyrek büyümeler iyi seviyelerde. Almanya’da ise gelişmekte olan ülkelerdeki büyüme sıkıntıları nedeniyle ihracat artışının sıfır olduğu görülüyor. Avrupa’daki büyümenin, Türk ihracatım destekleyen yegane unsur olduğunu göz önünde bulundurursak, ikili ticareti etkileyebilecek bir gelişme ihtimalini düşük görüyoruz. İngiltere’de ise temel olarak hizmet sektöründeki toparlanma ile birlikte büyüme dinamiklerinin istikrarlı seyrini koruduğunu görüyoruz. İngiltere’nin AB’den ayrılması durumunda, iki ülke arasında gümrük tarifelerine ilişkin yeni anlaşmalar yapılması gerekebilir. Öte yandan, İngiltere’nin birlikten ayrılması, sterlinin değer kaybetmesine yol açacağından Türk ihraç mallarının rekabet gücü zayıflayabilir.”
Coface’a göre, genel olarak gelişmekte olan ülkeler, hala riskleri bertaraf edebilmiş değil. Çin ekonomisindeki yavaşlama, hem Asya ekonomilerini hem de diğer hammadde ihracatçısı gelişmekte olan ülkeleri olumsuz etkiliyor. Amerikan Merkez Bankası’nm faizleri artırması, yapısal sorunları olan gelişmekte olan ülkelere fon akışlarını zayıflatıyor bu da kurlarda keskin değer kaybı ihtimalini artırıyor. Bu durumun özellikle cari açığı olan gelişmekte olan ülkelerin ödeme performanslarını olumsuz etkileyebileceğini ve özel sektörün borç ödeme performansını sekteye uğratabileceğini söyleyen Emre Özer, Türk firmalarını şöyle uyarıyor:
“Bu pazarlara girmeden önce, Türk firmalarının iş yapış şekilleri ve ihraç edilmek istenen ürünün piyasasıyla ilgili doğru bilgiye ulaşması büyük önem taşıyor. AB’deki toparlanma zayıf bile olsa, Türk ihracatçısı için çok olumlu. Ancak ABD, Çin gibi uzak piyasalara gidilmeden önce, bu pazarları iyi tanıyan ve bilgi sağlayabilen firmalar ile temasa geçilerek bilgi alınabilir ve buralarda ortaklıklarla iş yapmak düşünülebilir. Bu durumda, ortaklık seçiminin çok doğru yapılması büyük önem taşıyor.
Bize göre, ihracatçılarımız alıcı ile masaya oturmadan önce mutlaka o alıcının ödeme performansı hakkında bilgi sahibi olmalı. Ayrıca daha önce iş yapmış ve tanıyor olsalar dahi, günümüz şartlarında tüm alıcılarını mercek altında tutmalı, günbegün risklerini izlemeliler. Bunu güvenli ticaret için sigorta ile yapabilecekleri gibi, sadece bilgi hizmeti alarak da yapabilirler. Yine de geçmiş dönemde hiç bir önlem almadan ürünlerini satıp, alacaklarını tahsil edememiş ihracatçılarımız, bize başvururlarsa o ülkede tahsilat konusunda uzman olan avukatlarımız aracılığı ile alacak tahsilatı hizmeti verdiğimizi de belirtmek isterim.”
Roubini’den 2016 “Politik Risk Haritası”
Risk yönetimi, sigorta ve reasürans brokerlik şirketi Aon, 2004 yılında ünlü ekonomist Nouriel Roubini tarafından kurulan bağımsız araştırma şirketi Roubini Global Economics (RGE) ile ortaklaşa “Politik Risk Haritası 2016″yı yayımlandı. Harita, aralarında IMF, Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler’in de bulunduğu veri kaynaklarından alınan 168 farklı veri seti kullanılarak hazırlandı. Yatırımcıların büyük risk ve kazanç barındıran gelişmekte olan ülkelere yönelik yatırımlarına yön vermek amacıyla hazırlanan Politik Risk Haritası, global politik riskleri değerlendirmeye yönelik kapsamlı bir rehber. Söz konusu haritaya göre, son üç yıla oranla politik risklerde azalma gözlemlendi. Riskini azaltan ülkelerin ağırlıklı olarak Asya’da olduğu, buna karşın risk puanını en fazla düşüren ülkenin ise Çin olduğu belirtildi. Bu arada risk puanı iyileşmelerinin büyük bir kısmını küçük, petrol ithalatı yapan ülkeler oluşturdu. Petrol üretimi yapan birçok ülke, hükümetin ödeme yapmaması ve döviz transferi risklerinde artışlar yaşadı. Söz konusu haritaya göre, 2014 ve 2015’te belirtilen risklerin büyük kısmı 2016’da da etkili olacak. Uluslararası terör gruplarının yıkıcı yükselişinin devam edeceği öngörülen haritada, 2016 için en büyük riskler şöyle sıralanıyor: “Zayıf global büyüme, değişen ticaret modelleri, para politikası uyuşmazlıkları, faiz oranlarının yavaş bir şekilde normale dönmesi. Buna karşın Çin’de büyüme oranları daha da düşerken Rusya ekonomisi daha istikrarlı olacak. Brezilya ve Venezuela ekonomilerinde ise daha fazla daralma bekleniyor. Bağımsız Devletler Topluluğu’nda düşük emtia fiyatları ve zayıf büyüme politik riske katkıda bulunuyor, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da petrol durgunluğu derinleşiyor. Latin Amerika ülkelerinde ise Arjantin ve Kolombiya hariç daralma bekleniyor.”