İkinci çeyrekte büyüme kaç çıkar?
20l4’ün ikinci çeyrek dönemine ilişkin milli gelir verileri 10 Eylül’de yayınlanacak. Böylece bu dönemde ekonominin ne kadar büyüdüğü ortaya çıkacak. Ancak bu döneme ilişkin önemli öncü göstergelerin hepsi çoktan belli oldu ve bunlar ikinci çeyrekte aşağı yukarı ne kadarlık büyümeyle karşılaşabileceğimiz konusunda fikir veriyor. Bu öncü göstergeler ikinci çeyrekte geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 dolayında bir büyüme çıkacağını düşündürüyor. Bu ise dört çeyrek dönemdir yüzde 4-4,5 arasında orta karar bir büyüme tutturan ekonominin yeniden yavaşlaması anlamına geliyor.
ÖNCÜLER NE DİYOR?
İkinci çeyrekte ekonominin yeniden yavaşladığına ilişkin en önemli sinyali sanayi üretimi veriyor. İlk çeyrekte yüzde 5,3 u bulan sanayi üretimindeki yıllık artış ikinci çeyrekte yüzde 2,5’e düştü. Daha önce de defalarca yazdığımız gibi, Türkiye’de sanayi üretimindeki değişim ile ekonominin genelindeki büyüme arasında önemli bir paralellik var.
Bu paralellik sanayinin ekonomideki payının dörtte bire yakın olmasından ve de başta ticaret ve ulaştırma olmak üzere diğer sektörlerdeki faaliyet hacmini de etkilemesinden kaynaklanıyor. Diğer sektörlerdeki duruma bağlı olarak ekonominin genelindeki büyüme sanayi üretimindeki değişimin biraz üstünde veya altında çıkabiliyor ama ondan çok fazla uzaklaşmıyor. Bu ilişki, sanayi üretimindeki artışın epey yavaşladığı ikinci çeyrekte ekonomideki büyümenin de yavaşlamasının kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor.
İlk çeyrekte yüzde 6,8 olan perakende satışlardaki yıllık artışın ikinci çeyrekte yüzde 4,7’ye inmesi de bu dönemde ekonomideki büyümenin yeniden yavaşladığının habercisi. Çünkü bu iç talepteki artışın hız kestiğine işaret ediyor. Altın hariç reel ithalatta ikinci çeyrekte yüzde 0,3 düşüş yaşanması da bu dönemde büyümenin yavaşladığı sinyalini veriyor. Çünkü altın hariç reel ithalatta sadece ekonomideki yavaşlama ve durgunluk dönemlerinde düşüş oluyor. Bu ithalatın büyük kısmı üretimde kullanılan hammadde ve aramallarından oluştuğundan, üretimdeki artış yavaşlayınca daha fazla ithalat yapma gereği de olmuyor.
Bu arada altın hariç reel ihracat ise ikinci çeyrekte dış talepten ekonomideki yavaşlamayı engelleyecek ölçüde bir katkı gelmediğine işaret ediyor. Bu dönemde altın hariç reel ihracattaki yıllık artış ilk çeyreğe göre çok fazla değişiklik göstermedi ve yüzde 7 olarak gerçekleşti. Bu ihracat performansı ekonomiyi iyice dibe gitmekten kurtarmış olabilir ama büyümede vitesin düşmesini engelleyebilecek bir düzeyde de görünmüyor.
BELİRSİZLİĞİN FATURASI
İkinci çeyrekte ekonominin yavaşlamasına 17 Aralık süreciyle başlayan gelişmeler neden oldu. Bu süreçte aıtan siyasi belirsizlikle geleceğe güven azalırken kurların ve faizlerin yükselmesi iç talebin zayıflamaya başlamasına yol açtı. Bu gelişmeler şubat ayından itibaren etkisini göstermeye başlasa da “baz etkisi” sayesinde ilk çeyrekte büyüme ayakta kaldı. Fakat 30 Mart’taki yerel seçimlerden sonra siyasi ortamın biraz yatışmasına ve kurların ve faizlerin de bir miktar düşmesine rağmen ekonomi ikinci çeyrekte yavaşlamaktan kurtulamadı.
Şu sıralarda da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 Ağustos’taki seçimi kazanıp cumhurbaşkanı olmasının yol açtığı bir siyasi belirsizlik yaşanıyor. İktidardaki AKP’ye ve dolayısıyla hükümete kimin hakim olacağına ilişkin bu siyasi belirsizlik Haziran 2015’ie yapılacak genel seçimlere kadar kesin sonuca bağlanamayacak gibi. Hal böyle olunca iç talepte yakın zamanda bir toparlanma yaşanması zor görünüyor. Bu yetmezmiş gibi en önemli ihracat pazarımız olan Avrupa’dan da yeniden durgunluk sinyalleri gelmeye başladı. Bu gelişmeler üç yıldır “sürünen büyüme” içinde olan ekonominin bir süre daha bu durumdan kurtulamayacağını düşündürüyor.