İş yapılacak en iyi ülke seçilen Yeni Zelanda da iş kurmak
İçeriğe Ait Başlıklar
Yeni sığınak Yeni Zelanda
İngiltere kadar yüzölçümüne sahip ama nüfusu sadece 4.4 milyon. Dünyanın öbür ucundaki gelişmiş ve zengin ülke Yeni Zelanda, iş yapmak isteyenlere sunduğu imkanlarla yatırımcıların yeni gözbebeği…
ABD artık “fırsatlar ülkesi”, Almanya artık “iş kapısı” değil. İş yapmak isteyenler, yepyeni bir ülke buldu. Dünyanın öbür ucu da olsa, Yeni Zelanda resmen, Dünya Bankası tarafından, iş yapılacak en iyi ülke seçildi.
İngiliz yayın kuruluşu BBC’nin haberine göre, Silikon Vadisi’nin teknoloji zengini milyarder Peter Thiel’in Yeni Zelanda vatandaşı olması ve Dünya Bankası’nın, “küresel olarak iş yapılacak en iyi ülke” olarak Singapur’un yerine Yeni Zelanda’yı seçmesi, bir anda dikkatleri bu 4.4 milyonluk ülkeye çekti. Yeni Zelanda aynı zamanda İzlanda, Danimarka ve Avusturya’nın ardından dünyanın en güvenli dördüncü ülkesi. İki büyük adadan oluşan bu ülke en son 1985 yılında uluslararası bir habere konu olmuş, Greenpeace’e ait bir gemi Auckland limanındayken Fransız casuslar tarafından batırılmıştı.
ABD’YE “ÇOK YAKIN”
Dağlan, ormanları, insan nüfusunu kat kat aşan küçük baş hayvanlan, temiz doğası, çağdaş ve saygılı halkıyla bütün dünyanın imrendiği bir ülke olan Yeni Zelanda, teknolojinin nimetlerini kullanarak, uzaklığı bir sorun olmaktan çıkanyor. Dünyanın her noktasıyla anında bağlantı kurabilen, ABD’ye 13 saatlik bir uçak yolculuğu kadar uzak olan bu ülkede iş yapmanın yanı sıra, yeni iş kurmak, vergi vermek, inşaat izni almak, gayrimenkul kaydı yapmak, bankalardan kredi almak da çok kolay.
Yeni Zelanda Göçmen Dairesinin rakamlarına göre 2015’te yatırım yapmak veya kalifiye bir eleman olarak herhangi bir işte çalışmak üzere başvuranlara sayısı bin 272 iken 2016’nm kasım ayı itibariyle bu rakam 17 bin 584’e çıkmış. Göçmen Dairesi’nin resmi internet sitesi, günde 2 bin 300 kez tıklanırken, ABD’de Trump’ın başkan seçilmesinden sonra sadece Amerikalılar tarafından günlük olarak 88 bin 353 kez ziyaret edilmiş.
Göçmenlik danışmanı Sarah Coombes-Crome bu durumu şöyle açıklıyor: “Yeni Zelanda ile ABD arasında benzerlikler var. Her ikisi de İngilizce konuşan ülkeler. Aynı değerlere ve aynı dini inançlara sahibiz. Onun için burada gayrimenkul satın almak, iş yapmak çok kolay. Sadece birkaç farklı yasal düzenlemeyi bilmek yeterli. İki ülke arasındaki para hareketleriyle ilgili prosedür, bu ülkeye gelip gitmekten daha basit. Dünyanın dibinde bir adalar devletiyiz. Ama uzaklık önemli değil. Modem teknoloji, iletişimi kolay ve ucuz hale getiriyor. İngiltere’den az da olsa daha geniş bir ülkeyiz. Ama onlar gibi 65 milyon nüfuslu değil, sadece 4.4 milyonuz.” Sırası gelmişken ülke ekonomisine de bir bakalım. Yeni Zelanda, yüksek gelir ekonomisine sahip bir ülke (Dünya Bankası, kişi başına düşen gelirin 12 bin 475 ABD Dolarının üzerinde olması halinde o ülke ekonomisini, “yüksek gelir ekonomisi” kabul ediyor). Yeni Zelanda’da kişi başına gelir, 36 bin 300 ABD Doları. Ülke, Ekonomik Özgürlük Endeksi’nde üçüncü, Beşeri Gelişme Endeksi’nde dokuzuncu. Frigorifik gemicilikteki gelişmeler sayesinde başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerine ve ABD’ye taze et ve süt ürünleri ihraç edebiliyor. Hem de 1880’lerden beri. Bu sayede Yeni Zelanda, 1950’lerde Batı Avrupa ve Avustralya’dan daha yüksek yaşam standartlan yakalamayı başardı. Besin maddeleri ihracatı, orman ürünleri, yün ve turizm, ekonomiyi güçlü tutan sektörler. 1973 ve 1979 küresel petrol krizlerinden onlar da olumsuz etkilendiler ama küllerinden tekrar doğmayı bildiler. 1970’lerde beyin göçü en büyük sorunlanydı. Kalifiye elemanlar, Avustralya, ABD ya da Avrupa’ya göç ediyordu. Artık durum, tam tersi. 2010’lardan sonra beyin göçü (brain drain), beyin kazancına (brain gam) dönüştü.
Gökkuşağı Savaşçısı battı
Genç okuyucularımız için, Yeni Zelanda’da 30 yıl önceki tek uluslararası olayı kısaca hatırlatalım. Fransa’nın, Pasifik adalarından Moruroa’da nükleer denemeler yaptığı yıllardı. Çevreci örgüt Yeşil Barış’a [Greenpeace] ait bir gemi olan “Rainbovv VVarrior” (Gökkuşağı Savaşçısı], protesto için bölgeye gitmiş, Yeni Zelanda’nın Auckland limanına demirlemişti. Gemi, Fransa’nın Dış Güvenlik Birimi DGSE’nin iki casusu tarafından 10 Temmuz 1985 gecesi havaya uçuruldu. Batan gemide bir fotoğrafçı hayatını kaybetti. Kod adı “Şeytan Operasyonu” olan bu eylemden sonra Yeni Zelanda polisi iki casusu yakaladı. Casusların suçlarını itiraf etmesinden sonra Fransa Savunma Bakanı Charles Hernu istifa etti. Casuslar da on yıl hapis cezasına çarptırıldı. Nükleer denemeler sona erdi. Ne var ki Fransız hükümeti iki yıl uğraştıktan sonra casuslarını serbest bıraktırdı. Nükleer denemeler de 1995’te yeniden başladı.
Sizi bekleyen kasaba: Kaitangata
Yeni Zelanda’nın küçük kasabalarından Kaitangata’nın büyük bir sorunu bulunuyor. O da çalışacak eleman bulamamak. Bu kasaba sadece işlerinin çokluğuyla değil ucuza kiralanabilecek ya da satın alınabilecek yüzlerce konutuyla da cazibe merkezi olmasını biliyor. Şimdi ise bu evleri ve işyerlerini dolduracak eleman arayışı içindeler. Ama burada sadece teknoloji işi olduğunu düşünmeyin. Tarımdan inşaata, hasta bakıcılığa kadar bir dizi iş sizleri bekliyor. Kasaba yetkilileri, internetten bir duyuruda bulunarak yerli yabancı her tür işçiyi kabul edebileceklerini belirtmişler.
Ne var ki bazı muzip kişiler, belediyenin Kaitangata’ya taşınacak her göçmene 160 bin dolar verdiği gibi bir yalanı yayınca, yetkililer de zor durumda kalmış. Böyle bir şey yok. Sadece gidin ve çalışın. Kimse kimseye havadan para vermiyor.