İyimserlik havası etkisini sürdürüyor
KÜRESEL salgının damgasını vurduğu 2020’nin ilk yarısı tamamlanmak üzere. Ancak aylardır olduğu gibi Covid-19 olarak adlandırılan yeni tip koronavirüs gündemin zirvesinde kalmayı sürdürüyor. Zaman zaman umut verici haberler gelmekte olsa da bu virüse karşı hâlen etkin bir tedavi yöntemi bulunabilmiş değil. Virüsten korunmak j^dına bilinen en etkili yöntemin sosyal mesafe tedbirleri almak foldtığu görülüyor. Özellikle Şubat-Nisan döneminde dünyanın birçok ülkesinde öne çıkan sosyal mesafe/izolasyon tedbirleri , küresel ekonomi ve ticareti adeta durma noktasına getirdi denilebilir. Öyle ki, uluslararası birçok kurum tarafından, 2020’nin 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en sert daralmanın kaydedileceği tahmini paylaşılmakta. Salgın kaynaklı olumsuz ekonomik etkilerin azaltılabilmesi adına küresel çapta son derece ciddi boyutlarda genişleyici önlemler açıklanmış durumda. Söz konusu genişlemeci adımların devam etmesi ya da en azından kısa vadede geri alınmaması son derece güçlii bir ihtimal.
PİYASALARDAKİ GÖRÜNÜM
Mayıs ayı ortalarından itibaren dünyanın birçok ülkesinde salgında ilk dalganın geride kaldığına dair güçlenen beklentiler, alınan tedbirlerde gevşemeye gidilerek bir anlamda ekonomilerin yeniden açılmasını sağladı. Gerek bu durum gerekse de genişleyici politika tedbirleri küresel finansal piyasalarda olumlu fiyatlamaları da beraberinde getirdi. Ancak, son haftalarda dikkat çekmeye çalıştığımız gibi kalıcı bir iyimserliktense, ihtiyatlı beklentiler oluşturmanın daha sağlıklı olacağı yönündeki görüşümüzü korumayı sürdürüyoruz. Küresel ekonomi ve ticarette devam eden zorluklara ek olarak yine küresel ve bölgesel çapta artan gerginlikler ve politik belirsizlikler bu görüşümüzün temelini oluşturmakta. Ayrıca, yakın dönemde salgında olası bir ikinci dalganın görülebileceğine dair öne çıkan endişeler de bir diğer kritik unsur.
Salgının olumsuz ekonomik etkilerinin gözlenebilmesi adına Dünya PMI endeksi (satın alma yöneticileri endeksi, büyümenin öncü göstergelerinden, endeks 0-100 arasında değer alıyor, 50’nin üzerindeki seviyeler büyümeyi,
50’nin altındaki seviyeler daralmayı işaret ediyor) gelişimini bazı önemli gelişmelerle birlikte grafiğe olarak gösterdik. Mayıs ayma ait son veriler de dipten dönüş sinyali görülmekle birlikte, endeksin salgın öncesindeki seviyelerden hâlen bir hayli uzak olduğu görülüyor.
Türkiye’deki güncel ekonomik görünüme dair bir tablo çizebilmek adına elektrik tüketimi ve banka/kredi kartı harcamaları gibi yüksek frekanslı (günlük/haftalık gibi daha sık açıklanan) verilere göz atalım.
Aşağıdaki grafikte, haftalık bazda, sene başından itibaren gerçekleşen elektrik tüketimi ile geçen yılın aynı dönemlerinde gerçekleşen elektrik tüketimi rakamları karşılaştırmalı olarak yer almakta. Tarihsel olarak Türkiye’deki elektrik tüketiminin yaklaşık yüzde 70’inin sanayi ve ticarethanelerde tarafından gerçekleştirilmesi nedeniyle toplam elektrik tüketimini ekonomik aktivite açısından önemli bir öncü gösterge olduğu söylenebilir. Salgında ilk dalganın geride kalması ve tedbirlerde kademeli gevşemeye geçilmesiyle birlikte yakın dönemde elektrik tüketim miktarında toparlanma eğilimi görülse de, ikinci çeyrek dönemdeki toplam tüketim miktarları karşılaştırılıp, tarihsel olarak elektrik tüketimi & ekonomik büyüme ilişkisi dikkate alındığında, mevcut rakamların 2Ç20 döneminde yıllık bazda düşük çift haneli bir daralma görülebileceğini işaret ettiğini söyleyebiliriz.
Son olarak 12 Haziran 2020 haftasına dair verilerin görüldüğü banka/kredi kartı harcamalarının dört haftalık hareketli ortalamasının geçen yılın aynı dönemine kıyasla gösterdiği değişim aşağıdaki grafikte gösterilmektedir. Bu grafikte de, elektrik tüketimindekine benzer şekilde, tedbirlerde kademeli gevşemenin görülmeye başlamasıyla birlikte dipten dönüş eğiliminin ön plana çıkmaya başladığı ancak hâlen daralma bölgesinde kaldığı görülmekte. Enflasyondan arındırılmış banka/kredi kartı harcamaları ile ekonomik büyüme arasında görülen tarihsel ilişkiyi baz alarak yaptığımız hesaplamaların da, mevcut veriler üzerinden 2Ç20 dönemine dair, yüksek tek haneli veya düşük çift haneli daralmayı işaret ettiğini söyleyebiliriz.
Ekonomik görünüme ilişkin genel resmin ardından gelelim piyasa görünümüne. Aşağıdaki grafikte Bloomberg Gelişmekte Olan Piyasalar Sermaye Hareketleri Gösterge Endeksi yer alıyor. Grafikten de net bir şekilde görüleceği gibi salgının etkisini özellikle ABD-Avrupa bölgesinde hissettirmeye başladığı süreçte, gelişen piyasalardan önemli bir sermaye çıkışı olduğu görülüyor. Diğer bir ifadeyle, riskten kaçış eğiliminin sermaye hareketlerinin gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş piyasalara doğru yönelimi beraberinde getirdiği söylenebilir. İlerleyen süreçte gelişmiş ülkelerdeki genişleyici politika önlemlerinin faizlerin uzun süre tarihi düşük seviyelerde kalacağı yönündeki açıklamalarla desteklenmesi ve salgına dair ilk dalganın geride kaldığına dair beklentilerin güçlenmesi gibi gelişmelerin etkisiyle risk iştahının yeniden ön plana çıkmaya başladığı söylenebilir. Ancak, yakın dönemde görülen toparlanmaya karşın, risk iştahının hâlen salgın öncesine kıyasla düşük seviyelerde olduğunu not edelim.
KALICI BİR TREND VAR MI?
Yılın ilk yarısının sonlarına yaklaşırken çizmeye çalıştığımız genel resmi küresel hisse senedi piyasalarının karşılaştırmalı getiri performansı ile noktalayalım. Aşağıdaki tabloda ülkelerin temel borsa endekslerinin ilgili dönemlerdeki dolar bazlı (sağlıklı karşılaştırma yapılabilmesi maksadıyla) getiri performanslarını listeledik. Tablodaki ülke borsaları yılbaşından bu yana (YBB) getirileri büyükten küçüğe olacak şekilde sıraladık. Tablodan da görüleceği gibi, oldukça negatif geçen ilk çeyrek performanslarının ardından ikinci çeyrek itibariyle bir miktar toparlanma eğilimi (doların küresel olarak ilk çeyrekteki değer kazanma eğiliminin ikinci çeyrekte yavaşlayıp kısmen terse dönmesi de etkili) öne çıksa da sene başından bu yana seçili ülke bor-salarından dolar bazlı pozitif getiri sağlayabilen bulunmuyor.
Son söz olarak, faizlerin ve genişleyici politika adımlarının kısa vadede geri alınmayacak olması orta uzun vadede borsa ve altın tarafını ön plana çıkarabilecek olsa da; herhangi bir yatırım arasında kalıcı bir trendin başladığını söyleyebilmek için, girişte öne çıkardığımız gerekçelerle hâlen oldukça erken.
EROL GÜRCAN