KGF’nin kalıcı olması isteniyor

2017’de piyasaların finansal sıkıntısı KGK sayesinde atlatıldı. Yılın son günlerinde piyasalarda yaşanan yeni sıkışıklık nedeniyle iş dünyası gözlerini yine KGF’ye çevirdi. Beklentiler artınca, Hükümet de konuyu gündemine aldı…

KREDİ Garanti Fonu (KGF) bir kredi sistemi olmayıp, bir kefalet sistemi. Yani bankalardan kredi alacak firmaların, bankalara vermek zorunda olduklar; teminat veya kefaletin tamamını veya bir kısmını karşılayan bir sistemdir. Dolayısıyla KGF’nin amacı, teminat yetersizliği olan özellikle KOBİ’lerin finansmana erişimini kolaylaştırmak adına bankalara kefalet verilmesi şeklinde belirleniyor.

Son dönemlerde yaşanan ekonomik sıkıntıların aşılması için bir araç olarak benimsenen bu yapı, özellikle KOBİ’lerin bankalardan kredi alabilmek için teminat bulma zorluğu nedeniyle KGF önemli hale gelmiş bulunuyor. Hükümet de siyasi destek ve kararlılıkla bu sisteme ve sistemi işletecek bu yapıya çok önem veriyor ve kalıcı olması için gerekli çalışmaları başlatmış gözüküyor.

PİYASAYA KATKISI ÖNEMLİ

Özellikle yeni kurulan küçük işletmelerin ve işlerini büyütmek isteyen KOBİ’lerin banka kredilerine ulaşmaları çok güçlü bir teminatı gerekli kılıyor. KGF, başta KOBİ’lere kefalet sağlamak, onların yatırım ve işletme finansmanı konusunda banka kredilerine daha kolay ulaşmalarını mümkün hale getirmek amacıyla kurulmuş bir kurum olarak öne çıkıyor.

2017 yılının başında nakit sıkışıklığının giderilmesi amacıyla uygulamaya konulan KGF sistemi için Hazine’nin 250 milyar TL’lik kaynak ayırdığı biliniyor. Bugüne kadar, Hazine kefaletiyle kullanılan KGF kredileri 220 milyar TL’ye, kefaleti ise 200 milyar TL’ye ulaşmış görülüyor. Kefaletin büyük kısmının ise, KOBİ’lere sağlandığı ifade ediliyor. Bunun sonucu olarak; işletmeciler, üreticiler ve girişimciler de sorumluluklarının bilinci içerisinde, kaynak akışı sürdükçe daha fazla üretmeye ve katma değer yaratmaya çaba göstermiş oluyor.

KALICI HALE GELMELİ

Yıl bitmeden, uygulamadan alman verim üzerine ve işletmelerin devam eden finansal sıkıntıları göz önüne alınarak, KGF mekanizması kalıcı hale getirilmesi beklentisine girildiği görülüyor. Son olarak, Başbakan Binali Yıldırım’m kamuoyuna yaptığı açıklamada, “Sistemi rotatif hale getiriyoruz, bundan böyle KGF sürekli olarak dönen kredilerde kullanmak suretiyle piyasaya, işletmelerimize ve üretim yapan firmalarımıza kaynak temin etmeye devam edecek” ifadelerini kullandı.

2017 yılında yoğunlaşan piyasaların finansal sıkıntısı KGF sayesinde atlatıldı. Gelinen noktada, enflasyonist baskı ve yüksek faizler piyasaları zorlamaya başladı. Bir nebze çare olması için KGF’nin kalıcı olmasında fayda görülüyor. Her ne kadar, takibe düşen alacaklarda azalma ve riskli kredi oranının düşmesi olumlu bir gelişme olsa da TCMB’nin hedeflerinin bozulmaması, sıkı para politikasının etkilenmemesi gerekiyor. Ancak, Merkez Bankası yetkilileri, KGF’nin büyüklüğü ve işleyişinin Merkez Bankası’mn enflasyon hedeflemesiyle uyumlu gerçekleşeceğini söylüyor.

Alacak tahsil sürelerinin uzayıp borç ödeme sürelerinin kısalması sonucu, firmalar nakit açığına düşüyor. Dolayısıyla, son günlerde ikinci bir KGF döneminden söz ediliyor.

Kalıcı hale gelecek olursa kimlere hangi koşullarda destek olunacağının prensiplerinin önceden açıklanması ve şeffaflığa özen gösterilmesi önemli oluyor. Kamu eliyle sağlanan bu destekten sadece bankacılık ve sorunlu hale gelmiş şirketler değil, başta umut vaat eden KOBİ’lerin yatırım ve ihracatını desteklemek gerekiyor.

Bundan böyle kalıcı hale gelecek olur ise bu kadar hızlı kullandırmak yerine, biraz daha ince eleyip sık dokuyarak sorunlu, belki de hiçbir zaman kurtulamayacak şirketler yerine, katma değer üretebilen işletmelere verilmesi daha faydalı olabilecek. Ayrıca kimlere hangi koşullarda destek olunacağının prensiplerinin önceden açıklanması ve şeffaflığa özen gösterilmesi hem dağılımı hem de sonuçlarının takip edilebilmesi adına önemli oluyor.

TALHA APAK