Klasik reklam anlayışı ve tüketiciler
Hedef kitleniz kanal değiştirmeden, sayfa çevirmeden, en az 45 dakika boyunca reklamınızı seyretsin istemez misin? O zaman buyurun uçak içi reklam mecralarına…
TÜKETİCİLER klasik reklam anlayışından sıkılmış durumda… Hal böyle olunca reklam verenler de uzun zamandır yeni alternatiflerin peşinde. Özellikle reklam mecralarında, televizyon, radyo ve açık hava gibi geleneksel yapılar ve standart uygulamalar her geçen gün etkisini yitiriyor. Bu nedenle her yıl bu mecralara ve uygulamalara yenisi ekleniyor. Örneğin, 3-4 yıl öncesine kadar üç boyutlu açık hava reklamcılığının yükselişine tanık oluyorduk. Yine son zamanlarda öne çıkan viral videolar, sosyal medya uygulamaları ve içerik pazarlamasıyla liste git gide kabarıyor. Bu alternatifler arasında öne çıkan bir diğer yeni mecra ise uçak içi reklam alanları… Outdoor kadar indoor reklamların da son yıllarda önemli bir ivme kazandığının en büyük kanıtı olan uçak içi reklamların özellikle önümüzdeki beş yıl içinde en çok konuşulacak mecralar arasına girmesi bekleniyor.
TAMAMEN TÜRK FİKRİ
Uçakların her yanını reklam mecrası olarak kurgulama fikri Damla înanç ve İsmet Şakir’e ait. Bu amaçla 2006 yılında kurdukları şirket ise SniperChannel adını taşıyor. Şirketin kurucu ortağı Damla İnanç, bu fikri ilk uygulamaya soktuklarında, bırakın Türkiye’yi, dünyada bile benzer bir örneğin bulunmadığını hatırlatıyor. “Uçak içi reklam denildiğinde akıllara gelen uygulama havayolu dergilerinden ibaretti. SniperChannel olarak bu alana yeni bir soluk getiren ‘sticker’ bazlı reklam alanları oluşturduk. 2007’den itibaren Amerika’da benzer çalışmalar gelişmeye başladı” diyen İnanç, önümüzdeki dönemde bu mecranın çok daha fazla rağbet göreceğini sözlerine ekliyor.
Haksız da sayılmaz… Ne de olsa bu mecrada kanal değiş-tirememek veya sayfayı çevirememek, reklam verenin tam da istediği hedeflere ulaşmasını kolaylaştırıyor. Yaratıcı uygulamalar ise uçuş süresince bırakın yolcuları sıkmayı, aksine yolculuğun keyfine keyif katıyor.
HAVAYOLLARI DA KAZANIYOR
Avantajlarıyla her ne kadar şu an göz kamaştırsa da, Damla İnanç başlarda reklam verenleri ikna etmenin hiç de kolay olmadığım anlatıyor. Havayollarına yeni bir gelir kapısı olan bu mecranın başta reklam verenlere hiç sıcak gelmediğini paylaşan İnanç, “Bu nedenle bu modeli hayata geçirdiğimizde sadece koltuklardaki servis masalarını kullanırken, 2007’den itibaren yolcu el kabin bagajlarının konulduğu bagaj kapaklarını da kullanmaya başladık. Daha sonra uçak üzerine ‘logojet’ projesini başlattık. 2010’da uçaklardaki LCD ekranların hem reklam içeriklerini yönetmeye hem de uçak içi yayın yapan ekranların sistemlerini geliştirmek için çalışmaya başladık. Bugün ise bu mecrayı kullanmak isteyen şirketlerin sıraya girmesi gerekiyor” diyor.
Bu alternatif mecrayı ilk deneyen şirketin ise Turkcell olması bizleri şaşırtmıyor. Her zaman tüketicileriyle alternatif platformlarda da buluşmayı seven bu markayı, P&G, LG ve Canon takip etmiş. Bugün listede hızlı tüketim ürünlerinden otomotive, finanstan GSM’e uzanan farklı sektörlerden onlarca firma var. Türkiye’de farklı yerel havayolu şirketleriyle bu konuda işbirliği yaptıklarını belirten İnanç, listede Lufthansa ve THY ortaklığında kurulan SunExpress, ana operasyon merkezi Antalya olan Sky Airlines, OnurAir ve Pegasus Havayolları gibi şirketlerin bulunduğunu belirtiyor. Aynı model, Ispanyol SpanAir gibi yabancı havayolu şirketlerinde de kullanılıyor.
UÇAKTAN İNİNCE DE UNUTULMUYOR
“Peki neden uçak içi?” sorusunun yanıtı ise oldukça basit. Uçak içi reklam alanlarının en büyük artısı kesintisiz iletişim süresi. Bu modelde hedef kitlenizin minimum 45 dakika boyunca dikkatini çekip, firma ya da markanıza dair mesajlarınızı verebilmeniz mümkün. Yapılan araştırmalar bu reklamlarda uçaktan indikten sonra da yüzde 96 gibi çok yüksek gibi bir hatırlanma oranı yakalandığını ortaya koyuyor.
Ayrılan bütçe ise, ulaşılan kişi sayısına bakıldığında, diğer outdoor reklam mecralarına göre çok daha düşük. İnanç, “İletişim süresi ve hatırlanma oranlarına baktığınızda, reklam vereni bütçe ve yapılan işin kalitesi açısından çok tatmin edici bir iş çıkıyor diyebilirim” diye vurguluyor.
Bu avantajlar nedeniyle uçak içi reklam alanlarına ilginin sürekli yükseldiğini hatırlatan Damla İnanç, “Havayollarının sektöre yaptığı yaptırımlarla genişlettikleri filo sayesinde pazar da büyüyor” diye ekliyor. Yaratıcı uygulamalarla reklam verenin işini kolaylaştırdıklarını da vurgulayan İnanç, önümüzdeki dönemlerde SniperChannel’ın Türkiye’de daha önce hiç yapılmamış bir konsepti getireceğinin de mesajını veriyor.
İnanç şöyle devam ediyor: “Türkiye’ye katacağımız bu yeni soluk ile yurtdışma da açılmayı planlıyoruz. Bu yeniliği Haziran ayında tüm sektörle paylaşacağız.”