KOBİ’ler savunma sanayi halkasına nasıl girebilir?
- Savunma sanayi özel uzmanlık gerektiren bir alan. Öncelikle savunma sektörünün büyüklüğü, paydaşları, yurtiçinde tek alıcıya (TSK) olan bağımlılığı, sınırlı uluslararası ticaret boyutu, müşteri ihtiyaçları, tedarik mevzuatı ve süreçleri gibi özellikleri çok iyi anlaşılmış olmalı.
- ileri teknoloji ve nitelikli işgücü gereksinimi, ürün geliştirme ve onay sürelerinin uzunluğu ile geliştirme maliyetlerinin yüksekliği gibi hususlar, gerçekçi giriş stratejilerinin oluşturulması sürecinde dikkate alınmalı. Mal ve hizmetin niteliğine göre değişen bir rekabete de hazırlıklı olunmalı.
- Savunma sanayii iş ekosistemine katılmak isteyen bir KOBİ, bazı temel sorulara gerçekçi yanıtlar bulmak zorunda. Öncelikli olarak hangi müşteri ihtiyacına karşılık hangi yetenek ve çözümlerini sunduğunu, nasıl bir değer teklifinde bulunduğunu iyi belirlemeli, la Sunduğu mal ya da hizmetin işlevsel, T fiziksel, teknolojik üstünlüklerini ve/veya fiyat avantajını açıkça ortaya koyabilmeli.
- Firmanın, pazar, ürün, teknoloji, insan kaynağı ve altyapı yatırımları arasında ilişkilerin kurulmuş olduğu bir yol haritası mevcut olmalı.
- Pazardaki ihtiyaçların değişkenliği dikkate alınarak gerek mal ve hizmet portföyü, gerekse AR-GE ve üretim süreçleri, çok amaçlt kullanım dikkate alınarak tasarlanmış ve çeşitlendirilmiş olmalı. Bu amaçla savunma, havacılık, uzay, sağlık, otomotiv, taşımacılık, bilgi ve iletişim sektörleri, bütünsel bir bakışla değerlendirilmeli.
Savunma sanayi sektörü, tüm ülkeler için stratejik bir öneme sahip. Kendi savunma sanayisine sahip olan ülkeler, yerel üreticilerine öncelik veriyor. Türkiye’de de yerlilik oranı yüzde 60’ları bulan sektör, şirketler ve KOBl’ler için büyük fırsatlar bayındırıyor. Bugün 5-5,5 milyar dolar büyüklüğe ulaşan sektörün ihracat temposu da her geçen yıl artıyor. Geçen yıl 1 milyar 677 milyon dolar olan savunma sanayi ihracatının bu yıl 2,5 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor. Savunma sanayinin 2023 ihracat hedefi ise 25 milyar dolan buluyor.
Bundan 25 yıl öncesine kadar savunma sanayiine yönelik her şeyi ithal eden Türkiye, katma değeri artıncı önlemler alınarak tasarıma odaklanılması ve yoğun AR-GE çalışmalarının desteklenmesiyle birlikte farklı bir noktaya geldi. Bugün 5-5,5 milyar dolar büyüklüğe ulaşan savunma sanayi sektörü her geçen yıl biraz daha dünyaya açılıyor. 400’den fazla projeden oluşan 35 milyar dolarlık portföye sahip olan sektörün bu yıl 5-6 milyar dolarlık iş potansiyeli olduğu hesaplanıyor. Sadece Katar’dan 2 milyar dolarlık proje beklentisi var. Ayrıca BAE’ye 661 milyon dolarlık zırhlı araç satışı yapmak için de anlaşma sağlanmış durumda.
Sektörün son yıllardaki performans artışında AR-GE yatırımlarının payı büyük. Savunma ve Havacılık Sanayii İmalatçılar Derneği (SASAD) verilerine göre, sektörün ürün ve teknoloji geliştirme harcamaları geçen yıl yüzde 2 artarak 904 milyon dolara yükseldi. Ülke savunmasında dışa bağımlılık yüzde 21 civarında. Türkiye’nin savunma ithalatı için 2016 yılında yaptığı harcama ise 1,6 milyar dolar seviyesinde. Rakamların düşük seyretmesinde bu alandaki dışa bağımlılığın azalmasının ve güçlü yerel katkının etkisi büyük. 2003 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ihtiyaçlarının yerli kaynaklardan karşılanma oranı yüzde 25 iken bugün bu oran yüzde 60’lara kadar çıkmış bulunuyor.
2023 HEDEFİ 25 MİLYAR $
Türk savunma sanayi sektörünün özellikle son beş yıldır ihracatı ciddi oranda artmış durumda. Savunma ve Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği’nin (SSI) kurulduğu 2011 yılında 884 milyon dolarlık ihracat gerçekleştiren sektör, beş yıl içinde ihracatını yüzde 90 oranında artırarak geçen yıl 1 milyar 677 milyon dolara ulaştırdı. Bu yıl ihracatı 2,5 milyar dolar seviyesine çıkarmayı planlayan sektörün 2023 ihracat hedefi ise 25 milyar dolan buluyor.
Türk savunma sanayi, geniş bir yelpazede kaliteli, rekabetçi ve teknik özellikleri açısından öncü ürün ve hizmetler üretiyor. Ürünlerin dağılımı ise havacılık sanayi için aksam ve parçalar, zırhlı araçlar, muhtelif silahlar, bunlara ait aksam ve parçalar ile mühimmatlar olarak sıralanıyor. Sektör, küresel ölçekte rekabet eden firmalardan oluşuyor.
YERLİ MARKALAR
Bu firmalar teknolojiyi takip ederek değil, teknolojiyi üreterek bu yanşa devam edebilir. Bu nedenle firmalar, yenilikçi düşünceye, AR-GE çalışmalarına çok yatırım yapıyor. Bu yoğun çalışmalar sonucunda ortaya çıkan birçok ürün söz konusu. Mesela milli tankımız ‘Altay’ yakında seri üretime geçecek. Eğitim uçağımız ‘Hürkuş’u da artık herkes biliyor. Milli gemimiz ‘Milgem’ 2011 yılından beri aktif hizmette. ‘ATAK’ helikopterimiz artık kendini kanıtladı. Öte yandan sektör kendi uydu entegrasyon merkezini hizmete açtı.
Türkiye’nin artık savunma sanayiine yönelik haberleşme, yazılım ve simülasyon alanlannda dünyaca bilinen ürünleri bulunduğunu vurgulayan sektör temsilcileri, şunları oyluyor: “Hafif ateşli silahlanmız, uluslararası testlerde en başarılı sonuçlara imza atıyor. F35 ve A400M gibi uluslararası projelerde aktif sorumluluklarımız oluyor. Simülasyon ve siber güvenlik hizmederi, radar, elektronik harp ve haberleşme çözümlerine kadar çok geniş bir alanda iddialı ürünlere sahibiz.”