Kozmetik pazarında vegan segmenti hızla büyüyor
Doğaya ve hayvan haklarına yönelik artan bilinç vegan olmayan tüketicilerim de bu tür kozmetikleri tercih etmesinde etkili. Pazardaki ürünlere olan talepte ithal mallar ağırlıkta…
DAHA bakımlı ve güzel olmak için her ay yüzlerce lirayı kozmetik ürünlerine harcıyoruz. Saçlarımız canlı, cildimiz parlak olsun, dudaklarımız ve gözlerimiz ışıldasın diye reyonların arasında ya da internet sayfalarında kayboluyoruz. Ancak pek azımız aldığımız ürünün içeriğini kontrol ediyor. Oysa kozmetik ürünleri insan sağlığına zararlı pek çok maddeyi barmdırabiliyor. İçerik kontrolü bu nedenle önemli. Bu kontrolü sadece kendi sağlığı için değil başka canlıların yaşam hakkı adına yapan insanların sayısında ciddi artış var.
Bu durum özellikle hiçbir hayvansal mamulü tüketmeyen veganlar için hayati bir konu. Çünkü yeganlık sadece hayvansal ürünleri yememek değil, hayatının hiçbir alanında tüketmemek üzerine kurulu. Bundan kozmetik sektörü de payım alıyor. Çünkü kozmetik ürünler hayvansal mamul barındırabiliyor ve bunu anlamak için etiket okuyan dikkatli bir tüketici olmak bazen yetmiyor. Veganların ihtiyaçları doğrultusunda hareket eden kozmetik sektörü, onlara yönelik ürünleri birbiri ardına piyasaya sürüyor. Daha birkaç yıl önce sınırlı sayıda vegan kozmetik ürününden bahsederken şimdi liste çok daha kabarık ve her geçen gün listeye yenileri ekleniyor.
‘HEM VEGAN HEM ZULÜMSÜZ’
Bir yandan da şunu belirtmek gerek, kozmetik sektöründe hayvan deneyi yapan bir firmanın ürünlerinde hayvansal mamul kullanmamış olması çok da bir şey ifade etmiyor. Dolayısıyla bu tür ürünlerden bahsederken sektörün pek yanılmayan bir yanından söz etmek gerekiyor. Bir kozmetik ürünün vegan olması için hem içeriğinde hayvansal ürünlerin kullanılmamış olması hem de üretim ve test süreçlerinin zulümüz olması elzem.
Hayvanlar üzerinde test yapılmadığını gösteren logolar mevcut. Ürünün üzerinde “cruelty free” logosu bulunması o markanın hayvan zulmünden bağımsız üretim yaptığı anlamına geliyor. Ancak veganlar için işler bazen karışabiliyor;çünkü bu logo o ürünün her zaman vegan olduğu anlamına gelmiyor. Bu nedence bir kozmetik ürünü satın alırken iki aşamalı kontrol yapmak şart. Konuyla ilgili bilgi alınacak kaynaklar internette mevcut.
İTHAL ÜRÜNLER AĞIRLIKTA
Kozmetik, yeganların en çok üzerine konuştukları başlıklar arasında yer alıyor. Bunu anlamak için veganlara yönelik forumlara göz atmanız yeterli. Bu mecralarda kozmetik en popüler başlıklar arasında, ilk sıralarda. Çünkü kozmetik hayatımızın bir parçası. Kişisel temizlik ve güzellik ihtiyacını bir köşeye atmak zor. Bu nedenle bu forumlarda hangi kozmetik ürünlerin vegan olduğu, içeriği, sahip olduğu logolar gibi bilgiler paylaşılıyor. Doa Kozmetik, Lavera, Logona, Desert Essence, Lavera, Dermalogica gibi markalar ve ürünleri en sık zikredilenler arasında. Bunun yanı sıra tamamen vegan kozmetik markası olmaksızın bazı markaların vegan ürünlerine rastlamak da mümkün. Bu ürünleri önüne olarak satın alabileceğimiz Vegandukkan.com, Loftspamar-ket.com, Aradolu.com gibi sitelere girdiğinizde vegan kozmetik ürünlerinin pek çoğunun ithal olduğunu görüyoruz. Ancak bu noktada “çevreye ve insana dost” bir marka olma iddiasıyla 2010 yılında piyasaya çıkan “Doa” markasının yerli bir marka olduğunu belirtelim.
YENİ PAZARLAR OLUŞTURULUYOR
Kendini ‘vegan’ marka olarak tanımlayan Doa Kozmetik Genel Müdürü Özcan Yılmaz, son yıllarda kozmetik pazarında vegan ürünlere olan ilgiyi artan hayvan hakları bilinciyle açıklıyor. “Vegan beslenme konusunda çok istekli olmayan ama konuya duyarlı insanların kendilerini vegan kozmetik kullanarak bir nebze tatmin etme payları da var” diye konuşan Yılmaz, pazarın da bunu desteklediğini belirtiyor. Halkla ilişkiler ve pazarlama faaliyeti yürüten küresel kozmetik devlerinin yeni pazarlar ve markalar yaratma girişimlerinin olduğunu ifade eden Yılmaz, kozmetik pazarının bu noktada ikiyüzlü davranabildiğim şu sözlerle açıklıyor “Tüketiciden gelen sinyallerin anında değerlendirilip yeni ürün ve pazarlama çalışmalarına dönüştürüldüğü bir sektör kozmetik sektörü. Unutmayın ki, vegan marka diye lanse edilen birçok marka, hayvan severler tarafından hayvan deneyi yaptığı için eleştirilen markalarla aynı küresel organizasyonlarda yer alıyor. Yani tüketicinin protesto edip almadığı ürünün alternatifini de yine aynı gruplar farklı markalarda başka ambalaj ve sloganlarda satıyorlar.”
SADECE VEGANLAR İLGİ GÖSTERMİYOR
“Organik moda değil mecburiyettir” mottosuyla hareket eden bir işletme Yaşam Dükkanı. Ya-samdukkam.com.tr adresinden online satış yapan, yaklaşık üç ay önce de Caddebostan’da fiziki mağazasını açan dükkan AB kökenli dokuz farklı markanın Türkiye temsilciliğini yapıyor.
Yaşam Dükkanı Ortağı Serhat Uzunçakmak, sürdürülebilir bir yaşamın doğaya, doğala ve vegan ürünlere dönüşten geçtiğini vurguluyor. Uzunçakmak da Yılmaz gibi artan hayvan ve doğa bilincinin vegan kozmetik ürünlere yönelik ilgiyi beslediğini düşünüyor. Buna ek olarak insanların sadece yaşlanmak değil, güzel yaşlanmak istediğinin altını çizerek “Ciltlerine sürdükleri hemen her şeyi aslında yediklerini bilerek endokrin bozucu kimyasallardan ari ürünleri kullanmak istiyorlar” diye ekliyor. Tüm bunlar ışığında Uzunçakmak’m bir diğer dikkat çektiği nokta da vegan kozmetik ürünlerine ilgi gösterenlerin sadece veganlar olmadığı yönünde.
Görüştüğümüz isimler vegan kozmetik ürünlere ilgide artış olduğu konusunda bu konuda hemfikir ancak bununla ilgili verilere ulaşmak zor. Butik üretimler, yurtdışı alışverişler, kaçakçılık ve faturasız ticaret gibi pek çok nedenden dolayı pazarın hacmi tam olarak belirlenemiyor. Bu nedenle Özcan Yılmaz kendi tahminlerini paylaşıyor. Yılmaz, genel kozmetik pazarı içinde vegan ürünlerin payının yüzde 80 olduğunu belirtirken şunu da eklemeyi ihmal etmiyor:
“Çünkü kozmetik hammaddeleri hayvansal kaynaklardan ziyade bitkisel kaynaklardan elde ediliyor. Yani yoğurt, süt, bal gibi bazı maddeler dışında kozmetiklerde hayvansal hammaddeler çok kullanılmaz.”
ASIL SIKINTI HAMMADDE
Önümüzdeki dönemde ülkemiz kozmetik pazarında vegan ürün gamının daha da artacağı öngörülüyor. Yılmaz’a göre tüketicinin kozmetik içerikleri okuma ve tanımadaki kabiliyetleri de artacak. “Özellikle ülkemizdeki veganlar, bu beslenme çeşidinin zorluklarından dolayı adeta birer kimyagere, içerik uzmanına dönüşmüş durumda” diye konuşan Yılmaz, bu nedenle salt vegan veya hayvansal içerik bulundurulmaması durumunun artık pazarda yeterli ilgiyi çekmeyeceğini ifade ediyor.
Yazımızın da başında belirttiğimiz üzere bu tür ürünler söz konusu olduğunda yerli markalara rastlamak güç. Uzunçakmak, geleceğe dönük yerli üretim ve ihracat düşünceleri olmasına rağmen bu ürünleri ithal etmek zorunda kaldıklarından bahsediyor. Bu konudaki sıkıntının ana kaynağının da hammadde olduğunu söylüyor. “Henüz bitmiş ürüne ilişkin pazar niş konumda, dolayısı ile talep sanayiyi verimli kılacak optimum ölçekte olmadığı için hammadde üretimi ve bitmiş ürün üretimi kısır kalıyor” diye konuşan Uzunçakmak, buna ek olarak Türk menşeli kozmetik ürünlerin tüketicideki algısının da pek iyi olmadığının altını çiziyor. Benzer fiyatlarda olmasına rağmen tüketicinin özellikle Avrupa menşeli ürünleri tercih ettiğini belirten Uzunçakmak “Bu konuda yerli üreticilerimizin de tüketicimizi şeffaflıkla bilgilendirmesi, ülkemizde yapılan üretimin de en az Avrupa kadar kaliteli olduğunu ortaya koyması lazım” diyor.
MERAL CANDAN