Lazer Işınıyla Dinamit
LAZERLE GEZEGENLERİN HARİTASINI ÇIKARMAK, metal kesmek, eski CD’lerinizi çalmak, dövme yapmak ve kediciklerinizi koşturmak mümkün. Ancak Lockheed Martin’in gelişmiş lazer sistemleri programını yürüten Robert Afzal için bunlar yeterli değil. O, lazerle bir şeyler vurmak istiyor. Hem de büyük bir şeyler. Bilim insanları bu yoğun ışık ışınlarını silah olarak kullanabileceklerini 1960’larda keşfedeli beri ABD ordusu düşman füzelerini havada vurabilen ya da tanklarda delik açabilen lazerlerin peşinde. Afzad şöyle diyor: “Yıl 2018 oldu ama herkes neden böyle bir teknolojimiz olmadığını merak ediyor.”
Onun ve ekibinin sayesinde, artık var. 2017 başlarında Afzal ve ekibi gezegendeki en güçlü lazer silahını ABD Ordusu’na teslim etti. Bu, hedefleme kubbesi, lazer j eneratörü, güç ve kontrol donanımı tek bir kamyona yüklenip cepheye gönderilebilen 60 kilowattlık bir silah.
İyi ama böyle bir lazerin geliştirilmesi neden bu kadar uzun sürdü? Yanıt: Çok zor olduğu için. Araştırmacılar bilimkurgunun bu vazgeçilmezinin gerçek hayattaki potansiyelini araştırırken karşılarına üç büyük engel dikildi: İlki, lazerleri çalıştırmak için devasa katı hal bataryalarına ya da koca tüplerdeki kimyasal maddelere gereksinim duyulması. İkincisi, cephede hızlı manevra yapacak araçlardan çok 747 jumbo jet büyüklüğünde olmaları. Üçüncüsü de çok sıkıcı olan ışık dağılması (yani huzmenin kaynakla hedef arasında yoğunluğunu koruyamaması) problemi.
“Huzme kalitesi büyük bir güçlük” diyor Afzal. “Kaliteli değilse Hollywood spotlarına benziyor. Çok parlak ama hiçbir şeyi patlatmıyor.”
Afzal lazerini bir şeyler patlatmak için kullanmadan önce çok daha barışçıl bir amaç yani gezegen keşfi için kullanmak istiyordu. Kariyerinin büyük kısmını, 1992’den 2001’e kadar NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nde geçirerek burada Mars Global Surveyor gibi uzay sondaları için lazer geliştirme ve entegre etme görevlerini yürüttü. 2008’deyse Lockheed, Afzal’ın o zaman çalıştığı Aculight şirketini satın aldı ve Afzal da bilgi birikimini Lockheed’in silah programına aktardı.
Daha en başından beri ışığı silaha dönüştürmenin en zor yanı lazerin gücünü anlamlı bir uzaklıktan metali eritebilecek düzeye taşımaktı. Örneğin endüstriyel bir kesim cihazında bulacağınız 1.000 watt, silah sınıfı için 30 kilowatt-ıoo kilowatt arasında ya da daha yüksek olmalıydı. Kimyasal lazerler böylesi performansa erişebiliyor ama huzmeyi oluşturmak için çok da kararlı olmayan karışımlar gerektiriyor. Elektrik gücüyle çalışan katı hal lazerleri bu dezavantajdan yakmmasa da, en azından en başta bu kadar güçlü değildi. Afzal gereken ilhamı telekomünikasyon sektöründe buldu.
Bu alanda çalışan mühendisler, lazerler veri aktarımı için harika olan fiber optik kabloların ışık ışınlarının enerjisini artırmada da kullanılabileceğini bulmuşlardı. Afzal bir adım ileri gitti ve fiber optikle geliştirilmiş birden çok lazeri bir araya getirerek düşman araçları 1,6 kilometre öteden kızartacak kadar güç üretebilen bir huzme kalitesine erişti. “Birleştirilmiş huzmeli fiber lazer” işte böyle ortaya çıktı. Ölçeklenebilen bu sistemde mühendisler istedikleri gücü ayarlayabiliyor.
Lazer elektrikli olduğu için verimli de. Sonsuz bir şarjörü var ve araştırmacılar kullanılan sistemlerin potansiyelini artırdıkça lazerin becerileri de çoğalacak. Böylece ileride bir gün bilimkurgunun kutsal kâsesine, elde taşman lazer silahlarına erişmek mümkün olabilir. Afzal bu konuda, tahmin edilebileceği gibi biraz çekingen ama yine de iyimser. “Sistemler küçülüp verimli bir hal aldıkça, pil teknolojisi iyiye gittikçe bir gün elde taşman bir sistem de yapılması beklenebilir” diyor.
Evet, bir fazer! Nihayet geliyor!