MB beklentileri bitti, verileri izleme dönemi başladı
AYIN en önemli beklentisi hiç şüphesiz ki perşembe günkü Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantısıydı. Toplantıdan faiz indirimi kararları ve sonrasındaki basın toplantısında da diğer önlemler açıklandı. Bu kararlar için “dağ fare doğurdu” yorumu yapan da, “Draghi ve ECB piyasanın istediklerini yapma yoluna girdi” yorumunu yapan da oldu.
Bizse alınan kararlarla öncekinden daha iyi bir ortama geçiş sağladığını ancak beklenen genişleme hamlesinden de çok uzak kalındığını düşünüyoruz. Bu nedenle alman kararları, büyük bir hayal kırıklığına görmesek de Avrupa tarafında enflasyon ve büyümeye de yeterli katkı yapmaktan uzak olarak değerlendiriyoruz. Üstelik bu kararla FED’in ardından ECB tarafında da kısa vadedeki beklentilerin sonlandığım, piyasaların uzun zamandır ilk defa merkez bankalarından destek beklentisinin olmadığı bir döneme girildiğini düşünüyoruz.
ECB’NİN FAİZ HAMLELERİ
ECB kararlarını yorumlamaya geçmeden önce, alınan kararlan ve ne anlama geldiğini açıklamak faydalı olacak. Faizler tarafında alman karar ve hedeflenenleri şu şekilde özetlemek mümkün: Politika faizi yüzde 0.25’ten 0.15’e çekildi, piyasa beklentisi 0.10 olması yönündeydi. Mevduat faizi -0.10’a düşürüldü -yani ECB kendisine park eden paraya negatif faiz vermeye başladı. Bu hamle beklentiler dahilinde oldu.
Marjinal fonlama faizi bir bakıma ECB’nin faiz koridorunun üst bandı yüzde 0.75’ten 0.40’a düşürüldü, piyasa beklentisi 0.60 civarına çekilmesi yönündeydi. Bu sonuçlarla faizler tarafında beklentiler büyük oranda karşılanmış oldu. Bu kararlarla ECB öncelikle bankalara verdiği kredilerin maliyetini düşürmüş oldu. Bu sayede bankaların da kullandırdığı kredilerde de oranlarını düşürmesini amaçladı. Öte yandan bankaların gün sonunda ECB’ye getirdikleri mevduata negatif faiz vererek bankalara “bana para getirmeyin, fazla paranızı kredi olarak kullandırmanın yoluna bakın” mesajı verdi. Bu sayede ortaya çıkan kaynağın sistemde kredi maliyetlerinde düşüşe neden olması hedeflendi.
FAİZLER DIŞINDA ALINAN ÖNLEMLER
Faizler dışındaki önlemlere baktığımızda ise en önemli adım, eylül ve aralık aylarında dört yıl vadeli toplam 400 milyar euro’luk LTRO gerçekleştirileceğinin açıklanması oldu. Yani ECB bankaları dört yıl vadeli düşük faizle fonlayacak. Bu LTRO’yu öncekilerden ayıransa sağlanan bu düşük faizli kaynakların hükümetlerin fonlanmasında kullanılmasının önünün kesilmesiydi.
Daha önceki LTRO’larda bankalar ECB’den aldıkları kredileri garanti olan kamu kağıtlarını almada kullanmış, başka bir ifadeyle düşük faizle aldıkları kaynaklarla şirketleri değil kamu kesimini fonlamışlardı. Bu da beklenen toparlanmayı sağlayamamıştı. Kamunun fonlanması-mn önünün kesilmesiyle birlikte negatif faiz uygulaması nedeniyle bu paranın tekrar ECB’ye park etmesinin de önü kesilmiş oldu. Bu sayede bu kaynakların doğrudan şirketlere kredi olarak yansıması amaçlandı.
Bunun yanında sınırlı bir tutarda varlığa dayalı menkul kıymet alımı ve bu alımlar sonucunda ortaya çıkacak paranın da tekrar sterilize edilmeyeceği yani piyasadan çekilmeyeceği açıklandı. Tüm bu kararların amacı, piyasadaki kullanılabilir kaynakların miktarını artırmak ve şirketlerin bu kaynaklara daha kolay ve daha düşük maliyetle ulaşmasını sağlamak. Beklenen bu ama sonuçları zaman gösterecek. Bu kararların hepsi bir önceki durumdan daha iyi bir duruma geçildiğini gösteriyor. Ancak geçen aylarda piyasada oluşan 1 trilyon hatta 1.2 trilyon euro’luk parasal genişleme operasyonu (QE) beklentisi de bu kararlarla şimdilik rafa kalkmış görünüyor.
Draghi bu konudaki çalışmaların devam ettiğini söylese de eylül ve aralık ayındaki LTRO’lar gerçekleştirilip bunların etkileri görülene kadar – ki bu da bizce en erken 2015’in ilk çeyrek sonu -ECB’nin yeni bir parasal genişleme hamlesi başlatma ihtimali çok düştü. Bu nedenle ECB aslında parça parça çok şey sunmuş oldu, ama bizce asıl beklentiyi karşılamakta yetersiz kaldı. Bu nedenle karar olumsuz olmamakla birlikte aşırı iyimserliğe neden olacağını da düşünmüyoruz. Öte yandan kısa vadede FED beklentisinin ardından ECB beklentisi de sonlanmış oldu. Bu da “merkez bağımlılığı” yaşayan piyasalar için kötü bir haber. Artık ekonomik verilerle yüzleşme ve kendi ayakları üzerinde durma zamanı geldi. Bu bakımdan önümüzdeki altı aylık süre tüm dünyada bugüne kadar alman önlemlerin sorunları ne kadar çözdüğü konusunda bir fikir vermiş olacak. Aynı zamanda bu durum son yılarda merkez bankası teşviki olmadan yükselemeyen borsalar için de en büyük sınav olacak.
ECB KARARLARI VE TCMB
ECB’nin aldığı kararlara rağmen bizim 24 Haziran’daki PPK toplantısı hala önemli. ECB kararlan sonrası TCMB’nin elinin rahatladığı yönünde düşünceler olsa da bizce asıl önemli olan piyasala-gn rın bu kararlar sonrası vereceği reaksiyonlar.
Önümüzdeki iki haftalık dönemde mevcut görünümün sürdü-rülebilmesi durumunda TCMB’nin elinin rahatladığını söyleyebiliriz. Yani şu an bu konu-da bir yorum yapmak için bizce er-ken. Yine de sınırlı bir laiz indirimi olasılığının (50 baz civarı) devam ettiğini düşünüyoruz. Ancak ECB kararları sonrası oluşan ortamda Avrupa’dan Türkiye’ye ya da diğer gelişmekte olan ülkelere kayda değer ölçüde yüksek bir sermaye girişi olma ihtimalinin de düşük olduğunu düşünüyoruz. Zira ECB kararları alırken sağlanan bu kaynakların euro bölgesi içinde kalması için bu sefer daha fazla özen göstermiş. Bu nedenle aşırı iyimserlik içine girmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz.
HAFTANIN SÜRPRİZİ BÜYÜME OLABİLİR
10 Haziran Salı günü ilk çeyrek büyüme verisi açıklanacak. TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın geçen haftaki açıklamasında 2014 için yüzde 4 büyüme telaffuz etmesi, ilk çeyrek büyümesi için beklentilerin de yükselmesine neden oldu. Hatırlanacak olursa sene başındaki olumsuz tablo sıfıra yakın bir ilk çeyrek büyümesi beklentisini artırmış, sonrasında diğer verilerdeki bozulmaların sınırlı kalmasıyla birlikte de piyasada genel olarak 2 civarında bir büyüme beklentisi oluşmuştu.
Borsamızda son dönemdeki yükselişte bu rakamın daha yüksek olacağı beklentisini taşıyanların alımları da etkili olmuş olabilir. Eğer öyle ise yüksek veri, kar realizasyonuna da neden olabilir. Bu hafta bu verinin hareketlilik getireceğini düşünüyoruz. Ancak verinin ne geldiğinden ziyade piyasanın bu veriyi ne için kullanacağı daha önemli. Bu nedenle veri sonrası piyasayla birlikte hareket etmek daha doğru olur.
Borsada 81 bin kırılabilir mi?
Borsada geçen hafta ECB’nin kararıyla olumlu bir hava esti. Teknik olarak 81 bin civarında bulunan direnç kırılabilir mi bilmiyorum; ancak cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girildiğinde piyasaların bu kadar mutlu olmayabileceğini düşünüyorum…
GEÇEN hafta borsa açısından çok olumlu ve kazançlı geçti.
Şüphesiz haftanın en önemli beklentisi Avrupa Merkez Bankası (ECB) kararlarıydı. ECB Yönetim Kurulu geçen hafta beklendiği gibi politika faizinde 10 baz puan indirime gitme kararı aldı. Politika faiz oranı yüzde 0.25’ten 0.15’e çekilirken, marjinal borç verme faizi 0.75’ten 0.40’a düşürüldü ve mevduat faizi oranı O’dan – 0.1’e indirildi.
Avrupa’da faizlerin düşürülmesi, “eğer bankalar bana gelir de para isterse çok daha ucuz maliyetli para vermeyi taahhüt ediyorum” anlamına geliyor. 2018 yılma kadar bankalara sabit faizden fonlama imkanı sağlanacak. Yani daha sonraki bir dönemde eğer ECB faizleri artırsa bile şu an düşük oranlardan borç verilen paraların faizleri yükselmeyecek. Bu imkanla şu an bankaların toplam kredilerinin yaklaşık yüzde 7’si kadar bir likidite sağlanmış olacak. Öte yandan ECB Başkanı Draghi bir çalışma yapıldığını ve bu çalışmayla KOBİ’lerin çıkaracağı tahvillerin satın alınmasının düşünüldüğünü söyledi. Böylece küçük ve orta ölçekli işletmelere finansal piyasalar yoluyla daha fazla kaynak aktarılabilecek. Aslmda bunu bizim Merkez Bankamız da yapsa, gereksiz faiz tartışmaları biter. ECB’nin diğer bir uygulaması da daha önce satın aldığı tahvillerin parasal etkisini zayıflatma aksiyonuna son vererek bankacılık sistemine 172 milyar euro tutarında bir kaynak sağlamış olacak.
AVRUPA’DA İŞLER İYİ DEĞİL
Draghi, diğer taraftan yüksek miktarlı tahvil alım (parasal genişleme-QE) programının kapısını kapatmayarak aralık bıraktı ve ileride gerekirse bu adımların da atılarak ekonomiye daha fazla para enjekte edilebileceğini söyledi. Draghi enflasyonu yüzde 0.7 olarak beklediklerini de belirtti. Görünen o ki Avrupa’da işler hiç ama hiç iyi değil. Eğer önümüzdeki iki yılda da büyüme yüzde 1.5 seviyelerine ulaşamazsa, bunun anlamı borçlu ülkelerin borçlarının çok daha yüksek seviyelere çıkacağı. Unutmayın ki, önümüzdeki birkaç yıl içinde ne zaman ECB, Ispanya ve İtalya tahvillerini almaya başlamışsa küresel yeni bir krizle karşı karşıyayız demektir.
Tüm bu gelişmeler üzerine piyasalarımızın ilk reaksiyonu çok olumluydu. BIST-100 endeksi 80 bini aşarken gösterge faiz yüzde 8.20 seviyesine kadar geriledi; dolar/TL kuru da 2.1150 seviyelerinden 2.10’a kadar düştü. Aslmda ECB kararlan sonrasmda ciddi bir kar realizasyonu görebilirdik ama bunu engelleyen iki önemli sebep var. Perşembe günü Londra’da konuşan MB Başkanı Erdem Başçı, ECB kararlarının Türkiye için olumlu olduğunu, birinci çeyrek büyüme verisinin şaşırtacağını ve ortalama yüzde 4?lük bir büyüme trendinin devam ettiğini söyledi. Salı günü, birinci çeyrek büyüme rakamı açıklanacak olup yüzde 4-5 arasında gelebilir. Piyasaları güçlü tutan birinci önemli beklenti bu. Daha sonra, bu ay yapılacak PPK toplantısı önemli bir gündem maddesi olacak.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın MB Başkanı Başçı’nm Bakanlar Kurulu’na yaptığı sunum sonrasmda yaptığı açıklamaları da dikkate alırsak bu PPK toplantısı çok önemli olacak. Piyasa bu toplantıda da en az 100 baz puan indirim beklediği için güçlü kalmaya devam edebilir. Kısacası Türkiye için olumlu hikaye devam ediyor. Cuma günü ABD’de tarım dışı istihdam verisi açıklandı ve beklendiği şekilde geldi. Eğer 215 bin yerine 250 bin veya da fazla gelseydi, piyasalarda ciddi bir kar satışı yaratabilirdi. Fakat bu haftanın en önemli gündem maddesi sah günü açıklanacak büyüme verisi; ondan sonra gözlerimizi Merkez Bankası’nın faiz toplantısına dikeceğiz.
Borsanm teknik dinamikleri aslında olumsuza doğru giderken ECB’nin kararıyla yeniden olumlu bir havanın estiğini görüyoruz.
Fakat teknik olarak 81 bin civarmda bulunan direnç kırılabilir mi? Bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ki; cumhurbaşkanlığı seçim sürecine girildiğinde piyasalar bu kadar huzurlu ve mutlu kalmayabilirler.
Herkese bol kazançlı bir hafta olmasını diliyorum.