Merkez Bankası PPK, faiz oranlarında değişikliğe gitmedi
MERKEZ Bankası, 2018 yılının ilk faiz kararını açıkladı. Beklentiler çerçevesinde faiz oranlarında değişikliğe gitmeyen Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 8’de, marjinal fonlama oranım yüzde 9.25’te, geç likidite penceresi (GLP) borç verme faiz oranını yüzde 12.75’te sabit tuttu. Para politikasındaki sıkı duruşunu koruyan Merkez Bankası, enflasyonun bulunduğu yüksek seviyelerin fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturduğuna vurgu yaptı. Merkez Bankası, enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar sıkı duruşun kararlılıkla sürdürüleceğinin altını çizdi.
ENFLASYON VURGUSU
2018 yılının ilk toplantısını 18 Ocak’ta gerçekleştiren Merkez Bankası PPK, faiz oranlarında değişikliğe gitmedi. Kurul, marjinal fonlama oranını yüzde 9.25’te, Merkez Bankası borçlanma faiz oranını yüzde 7.25’te, bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 8’de, piyasayı fonladığı GLP faiz oranını yüzde 12.75 düzeyinde sabit bıraktı. Kurul, son olarak 14 Aralık’ta gerçekleştirdiği toplantıda GLP faiz oranlarını yüzde 12.25’ten yüzde 12.75’e yükseltmişti.
PPK toplantısı sonrasında Merkez Bankası’nca açıklanan karar metninde, enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyelerin fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam ettiğine dikkat çekilerek, bu çerçevede para politikasındaki sıkı duruşun korunduğu vurgulandı. Karar metninde enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız, belirgin bir iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun kararlılıkla sürdürüleceğinin altı çizildi.
Merkez Bankası’nın kararım değerlendiren ekonomistler, talep ve beklenti kanalıyla mevcut yüksek enflasyon ve riskler nedeniyle para politikasında sıkı duruşun sürdürüleceği beklentilerini dile getirdiler.
İŞSİZLİK ORANI GERİLEDİ
İşsizlik oranı ve işsiz sayısında gerileme sürdü. Türkiye istatistik Kurumu (TÜÎK) verilerine göre, Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı 2017 ekim döneminde (eylül-ekim-kasım) bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla 360 bin kişi azalarak 3 milyon 287 bin kişi oldu. İşsizlik oranı 1.5 puanlık azalış ile yüzde 10.3 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı 1.8 puanlık azalış ile yüzde 12.3 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 1.9 puanlık azalış ile yüzde 19.3 oldu.
Ekimde mevsim etkilerinden arındırılmış işsiz sayısı bir önceki döneme göre 111 bin kişi azalarak 3 milyon 274 bin kişi olarak gerçekleşti. Mevsimsellikten arındırılmış işsizlik oranı ise yüzde 10.3 ile son 1.5 yılın en düşük seviyesine geriledi. işsizlik oranlarında tek haneye doğru gidildiğini belirten ekonomistler, 2017 yılı sonunda tek haneye inme ihtimaline dikkat çekti.
istihdamdaki artış işgücüne katılımın 360 bin kişi üzerinde gerçekleşti, istihdam edilenlerin sayısı ekim döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 378 bin kişi artarak 28 milyon 645 bin kişi, istihdam oram ise 1.4 puanlık artış ile yüzde 47.6 oldu. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 229 bin, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 1 milyon 148 bin kişi arttı. Sanayi sektöründe istihdam edilenlerin sayısı ekim döneminde 5 milyon 470 bin kişiyle zirve yaptı. Ekim itibarıyla son bir yıllık dönemde işgücü 1 milyon 18 bin kişi artarak 31 milyon 932 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise 0.7 puan artarak yüzde 53.1 olarak gerçekleşti.
BÜTÇE PERFORMANSI DA İYİ
2017 yılı bütçe performansı beklentilerden iyi geldi. Maliye Bakanlığı’nın bütçe gerçekleşme raporuna göre 2017 yılı aralıkta bütçe gelirleri bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22.4 artışla 55 milyar 752 milyon TL’ye, bütçe giderleri yüzde 4.5 artışla 76 milyar 642 milyon TL’ye yükselirken, bütçe açığı yüzde 25 azalışla 20 milyar 890 milyon TL oldu. Aralıkta faiz dışı açık 19.46 milyar TL düzeyinde gerçekleşti.
2017 yılı ocak-aralık döneminde bütçe gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 13.8 artışla 630.3 milyar TL’ye, bütçe giderleri yüzde 16 artışla 677.7 milyar TL’ye ulaşırken, bütçe açığı 47.37 milyar TL olarak gerçekleşti. Bu dönemde faiz dışı denge 9.3 milyar TL fazla verdi. 2017’de vergi gelirleri bir önceki yıla göre yüzde 16.8 artışla 536 milyar TL’yi aştı. Vergi türleri itibarıyla bakıldığında 2017’de ithalde alman katma değer vergisi yüzde 29.7, kurumlar vergisi yüzde 23.1, gelir vergisi yüzde 16.3 arttı. Dahilde alınan KDV gelirlerindeki artış yüzde 3’te kaldı. 2017 yılında yedek ödeneklere 3.66 milyar TL harcandı. Yedek ödeneklerin 605 milyon TL’si mal ve hizmet alım giderleri için Başbakanlığa, 600 milyon TL’si ise cari transferler kapsamında KOSGEB’e aktarıldı.
Geçen yılın başında bütçe açığını 47 milyar TL olarak öngördüklerini anımsatan Maliye Bakanı Naci Ağbal, en son açıkladıkları OVP’de özellikle artan harcamalar nedeniyle yılsonunda bütçe açığını 61.7 milyar TL olarak revize ettiklerini, o rakam esas alındığında bütçe açığında yaklaşık 14.3 milyar TL daha olumlu bir bütçe performansı oluştuğunu kaydetti. Bütçe açığı noktasında, merkezi yönetim bütçesi itibarıyla hedef bütçe açığının gerçekleştirildiğini vurgulayan Ağbal, kamu mâliyesi açısından mali disiplinin kararlılıkla sürdürüldüğünü ortaya çıkaran bir tablo olduğunu ifade etti. Vatandaşın vergisini tam ve zamanında ödediğini vurgulayan Ağbal, 2016’da yüzde 87 olan vergilerde tahsilat oranının 2017’de yüzde 94’e çıktığını kaydetti.
KONUT SATIŞINDA REKOR
2017 yılında konut satışlarında rekor kırıldı. TÜİK verilerine göre, 2017 yılında konut satışları bir önceki yıla göre yüzde 5.1 artışla 1 milyon 409 bin 314 adete ulaştı. İpotekli konut satışları 2017’de yüzde 5.2 artışla 473 bini aşarken, diğer satışlar yüzde 5 artışla 936 bin 215 adet düzeyinde gerçekleşti. 2017’de konut sektöründe ilk satışlar yüzde 4.4 artışla 659 bin 698 olurken, ikinci el satışlar yüzde 5.6 artışla 749 bin 616’ya yükseldi. Türkiye genelinde 2017 yılında yabancılara satılan konut sayısı yüzde 22.2 artışla 22 bin 234 oldu. Ülke uyruklarına göre en çok konut satışı Irak vatandaşlarına yapıldı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği geçen hafta kurulan ve kapanan şirket istatistiklerini açıkladı. Buna göre 2017 yılında kurulan şirket sayısı bir önceki yıla göre yüzde 14.38 artışla 72 bin 871’e, kurulan kooperatif sayısı yüzde 18.29 artışla 912’ye, gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 5.41 artışla 44 bin 238’e ulaştı.2017’de kapanan şirket sayısı yüzde 22.46 artışla 13 bin 517, kooperatif sayısı yüzde 8.22 azalışla bin 184, gerçek kişi ticari işletme sayısı yüzde 8.14 azalışla 18 bin düzeyinde gerçekleşti.
Eral KABAYAZICI / GedikPortföy Portföy Yönetim Müdürü
”Dolar/TL 3.74’e kadar gerileyebilir”
Türkiye’de enflasyon Kasım sonunda yüzde 13 ile zirve yaptıktan sonra baz etkisi ile ılımlı bir düşüş eğilimine girdi. Bu parkurda ben bir faiz artışı gerekmediği görüşündeyim. Ancak piyasa bu yönde bir ihtiyaç olduğunu ve TCMB’nin bunu gerçekleştirmeyeceğini düşünüyordu.
Bu pencereden bakınca Merkez Bankası toplantısı TL adına ufuktaki ölçülü kötü haberdi. Afrin sis bulutu görece yumuşamasına rağmen TL’nin toplantı öncesi prim yapamayışını ve değer artışını toplantı sonrasında gerçekleştirmesini ben ağırlıkla bu refleks ile ilişkilendiriyorum.
TCMB’nin TL’ye hiç mi desteği olmadı derseniz faiz indirimleri için acele edilmeyeceği sinyali elbette önemli ve tali bir faktör olarak bu başlığı öne çıkartabiliriz. Türk Lirası ocak ayının ilk yarısında benzerleri ile karşılaştırırsak yüzde 2 kadar negatif ayrışma gösterdi. Önümüzdeki haftalarda TL bu kaybı geri alabilir ve dolar/TL 3.74 seviyesine kadar gerileyebilir.
Osman ARİOĞLU / Gelir İdaresi eski Başkanı
Mali disiplin kültürü korundu
Bütçe gerçekleşmeleri beklenenden iyi geldi. Az da olsa, faiz dışı fazla ile bütçenin kapatılması mali disiplin kültürünün devam ettiğini, mali tarafta öteden beri olan en olumlu özelliğin korunduğunu gösterdi. Vergi gelirlerinde büyümenin ve enflasyonun getirdiği artışı görüyoruz. KDV indirimleri nedeniyle dahilde alınan KDV’de aynı artışı göremiyoruz. Ancak ithalde alınan KDV’de artış var. İthal KDV’deki artış cari açığın artış trendini sürdürdüğünü gösteriyor. Türkiye açısından kötü olan kısmı buydu. Sermaye transferleri kaleminde yüzde 50’lik artış var. Özellikle Körfez üzerine yapılan köprü gibi bir takım büyük yatırımların sözleşmeleri çerçevesinde yapılan kaynak aktarımından kaynaklanıyor olabilir bu durum. Bu trend başka yatırımlar devreye girmezse, bir iki yıl içinde kaybolabilir ya da kontrolde tutulabilir. Önümüzdeki günlerde gündeme getirilen yatırımların durumu bir ölçüde belirleyici olacak. Türkiye muhtemeldir ki bundan sonra belli ölçüde sermaye transferi kaleminde bu
çerçevede artışlar görecek.
HÜLYA GENÇ SERTKAYA