Olağandışı günlerden olağana geçiş çabası
Hükümet, ekonomiyi sağlıklı tutmak için, vergi borçları ve kamu alacaklarının yapılandırılması, SPK’nın hisse geri alimini kolaylaştırılması gibi birçok önlem aldı. Bu acil önlemler dışında, orta ve uzun vadeli yapısal önlemler de gündeme gelebilir…
GEÇEN hafta cuma gecesi Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki bir grubun başlattığı, kurulu devlet nizamını yıkmayı hedefleyen, hukuk dışı silahlı askeri darbe girişimi, aynı günün sabahında büyük oranda kontrol altına alındı. Yaşanan çatışmalar çok sayıda güvenlik görevlisi ve vatandaşımızın can kaybı ile sonlandı. Devlet nizamının yeniden tesis edilmesi için şehit olan vatandaşlarımıza rahmet, milletimize başsağlığı, yaralılarımıza da acil şifalar diliyoruz.
Hafta sonu güvenlik kuvvetleri ve adli birimler darbe girişiminde bulunanlar ile ilgili süreci yönetirken, ekonomi yönetiminin tabiri caizse ateş henüz ortada iken finansal piyasaların işleyişini sağlıklı bir şekilde devam ettirmesi için gösterdikleri çabalar dikkat çekti.
Hafta sonu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Murat Çetinkaya’mn yabancı yatırımcılarla yaptığı telekonferans, TCMB’nin hafta sonu açıkladığı likiditeyi artırıcı önlemler ve BDDK’nm bankacılık kesiminin sorunsuz bir şekilde çalışacağına dair verdiği güvenceler, hafta başında doğal olarak ilk şoku atlatmaya yetmese de, bu şokun bir paniğe hatta depresyona dönüşmesine engel oldu.
EKONOMİ ÖN PLANDA
Darbe girişiminin bastırıldığı 16 Temmuz sabahından başlayarak, hükümet tarafından yapılan tüm açıklamalarda ekonomiye özellikle vurgu yapılması dikkat çekti. Bu vurgu o kadar ön planda idi ki, 20 Temmuz akşamı Cumhurbaşkanı olağanüstü hal ilanını yaparken bile en çok dikkat çektiği konulardan biri ekonomik işleyişin aksamayacağı idi.
Hükümetin vergi borçları ve kamu alacaklarının yapılandırmaya yönelik attığı adımlar, SPK tarafından hisse geri aliminin kolaylaştırılması ve açığa satış konusunda kurumlara yaptığı uyarılar gibi birçok önlem, bu sürecin meyveleri oldu. Tüm bu aksiyonlar ve ekonomi yönetiminin verdiği kararlı mesajlar, ilk şoku atlatmak için alman acil önlemlerin dışında, orta ve uzun vadeli yapısal önlemlerin de hızla gündeme gelebileceğini gösteriyor.
Oluşan bu konjonktür son dönemde azalan yapısal dönüşüm için de önemli bir fırsat sunmakta. Bu fırsat değerlendirilebilecek olursa son dönemde güçlü bir hikaye bulmakta zorlandığımız piyasaların aradığı taze kan da bulunabilir.
S&P’İN ACELESİNİ KİMSE ANLAMADI
Başarısız darbe sürecinin ardından hiç vakit kaybetmeden Türkiye’nin notunu bir kademe indiren bununla da yetinmeyerek görünümü negatif olarak açıklayan S&P, son yıllarda Türkiye’ye karşı tutunduğu tavrı devam ettirdi. Türkiye’nin kredi notunu Brezilya ile aynı seviyeye çeken S&P, bu kararıyla da diğer derecelendirme kuruluşlarından ayrıldı. Fitch ve Moody’s Türkiye’yi Brezilya’nın iki kademe üstünde notlarken, S&P’nin son dönemde siyasi krizlerle sürekli gündeme gelen ve üstelik makro verileri de Türkiye ile kıyaslanamayacak kadar kötü olan Brezilya ile Türkiye’yi aynı kefeye koymasını haksızlık ve önyargılı bir karar olarak değerlendiriyoruz. Perşembe akşamı bir televizyon kanalında kredi notunun düşürülme gerekçelerini açıklayan S&P Türkiye yetkilisinin; TL’nin değer kaybetmesinde Kürt meselesinin etkili olduğundan (ki böyle bir değer kaybı söz konusu değil), Türkiye’nin son 30 yılma damga vuran ve herkes tarafından bilinen genel sorunlarını sıralaması, bu kararın bir dayanağının olmadığım gözler önüne sermiş oldu.
Elbette yaşanan sürecin olumsuz etkilerinin olduğu ve olabileceği bir gerçek. Ancak bu etkilerin neler olacağı ve bu etkilerin şiddeti netleşmeden, üstüne bu sürecin Türkiye’nin üzerindeki ataleti atması için de bir fırsat oluşturma ihtimali varken, olayın hemen başında yeterli bir analize dayanmadan ivedilikle not indirimi yapılması, üstüne bir de görünümün negatife çekilmesi, önemli bir modelleme olmadan karar verildiğini gösteriyor.
S&P nin bu aceleci kararı ardından diğer derecelendirme kuruluşlarından da gelen açıklamaları takip ettik. Moody’s Türkiye’nin notunu olası bir indirim için izlemeye alırken, Fitch daha sağduyulu bir açıklama yaparak, darbe girişiminin not üzerinde baskı oluşturduğunu ancak sürecin etkilerini ve hükümetin vereceği reaksiyonları izleyeceklerini, bankaların da kısa vadeli yükümlülüklerini yerine getirebileceklerini vurguladı.
Biz yılın ikinci yarısındaki en önemli konulardan birinin “yatırım yapılabilir ülke” notunu korumak olduğunu düşünsek de, yatırım yapılabilir ülke notuna sahip olmaktan daha önemlisinin “yatırım yapılabilir atmosferi” sunmak olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bu iki kurumdan birinin olası bir not indiriminin kısa vadede piyasalarda olumsuz etkilerini görsek de orta ve uzun vade için tek başına kalıcı bir kayba neden olmayacağını düşünüyoruz.
BIST yeniden ucuz bölgeye geçti
Geçen hafta yaşanan düşüşün ardından BIST-lOO’ün çarpanlarını gelişmekte olan ülkelerin çarpanlarına göre değerlendirdiğimizde oluşan iskonto, son yılların en yüksek seviyelerinden birine ulaştı.
Benzer şekilde BIST-lOO’ün çarpanlarının oluşturduğu tarihî trend de BIST’in çok ucuz olarak nitelendirilebilecek seviyelere gerilediğini gösteriyor. BIST-100’de 70.000 ve altındaki rakamların yeni bir kötü sürpriz ile karşılaşılmaz ise “kademeli alım fırsatı” oluşturduğunu düşünüyoruz. Bu seviyeleri kendi tarihsel çarpanlarına ve emsallerine göre aşırı ucuz olarak görmemize rağmen, yatırım yapılabilir ülke notunun kaybedilmesi gibi görülebilecek şokların kısa vadeli de olsa iskontoyu artırabileceğini düşünüyoruz. Bu nedenle bu riskleri de göz önünde bulundurarak, olası anlık düşüşlerde maliyet iyileştirmek için alımların zamana ve kademeye yayılmasının faydalı olacağını düşünüyoruz. Hisse senetlerinin birçok göstergeye göre aşırı ucuz olarak nitelendirdiğimiz değerlere gerilemiş olmasına rağmen, bu değerlemelerin mevcut şartlan ve öngörebildiğimiz riskleri içerdiğini göz önünde bulundurmak
gerekiyor. Bu nedenle hisse senedi yatırımı yapanların portföylerinin içindeki hisse ağırlığına, olası bir negatif gelişmede pozisyonlarını kapatmak zorunda kaldıklarında katlanabilecekleri maksimum zararı göz önünde bulundurarak karar vermeleri gerektiğini hatırlatmakta fayda var.
Dolar/TL’de yeni bant oluşuyor
Dolar/TL’de uzunca bir süredir hareket edilen 2,80-3.05 bandı yukarı yönlü kırılmaya çalışılıyor. Geçtiğimiz aylarda özellikle orta ve uzun vadeli Türk yatırımcılar tarafından çok iyi trade edildiğini görmüştük. Bu bant içinde gerçekleştirilen alım ve satımlar, kurun her iki yönde de köpük olarak nitelendirebileceğimiz hareketler yapmasını sınırlamıştı.
Yaşanan son olaylar ile kurun bu bandı bir miktar yukarıya kaydıracağını düşünüyoruz. Yılın ikinci yarısında hareketin ana hatlarıyla H.90-3.25 bandında hareket etmesini bekliyoruz. Dolar/TL’de alım yapmayı düşünenlerin yukarıdaki marjı göz önünde bulundurarak, mümkün olduğunca bu bandın alt sınırlarını takip etmesini öneriyoruz. Kısa vadede mevcut dolar pozisyonlarının 3.10 ve üzerindeki rakamlardan kademeli bir şekilde azaltılmasını öneriyoruz.