Oynak kurdan kimse memnun değil
Kurlardaki oynaklık fiyatlamada sorun yarattı. Hammadde maliyetlerinde öngörülemeyen artışlar ise işletme sermayesini eritiyor. Yabancılardan fiyat indirimi talepleri gelirken, iç piyasada kur sabittensin sesleri duyuluyor…
DÜNYADA artan savaş çığırtkanlığıyla kurlarda aşırı oynaklık (volatilite) arttı. Kurların iniş çıkışı iş dünyasını rahatsız ediyor. Öngörülebilir olmayan kurlar, ekonomideki dengeleri tehdit ederken, aşırı oynaklık ise hesap ve fiyatlama yapmayı iyice zorlaştırıyor. Geçen hafta dolar/TL 4.1272’yi görse de erken seçim tarihinin açıklanmasının ardından bir miktar gevşedi. Ancak yine de I piyasalar diken üstünde. îş insanları . beklenmeyen kur artışlarını tolere etmek için yoğun çaba harcarken, it-halat-ihracat dengesini kurarak “doğal hedge” yöntemim şirketlerine yerleştirmeye çalışıyorlar. Farklı ülkelerle yapılan ticaret, girdi ve çıktılar arasında dövizle ödeme dengesinin kurulması, doğal hedge yöntemlerinden en çok tercih edileni.
Kurların artması cari açık nede niyle genel ekonomiye önemli bir fatura çıkarırken, dış borcu olan ve dövizle borçlanan şirketleri tehdit ediyor. Bazı büyük grupların bankalarla masaya oturarak yeniden yapılandırmaya gittiği haberleri gelirken, küçük ve orta boy işletmeler de kaygan kur zemininde dümeni sıkı tutmaya çalışıyor. Birçok sektörde kur sabitle-me talepleri artarken, perakendecilerle AVM’ler arasında sıkı pazarlıklar sürüyor.
KİRALARA YASA KALKANI”
Koton Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, dövize dayalı ticaret ve kiralama sisteminin piyasaların dengesini bozacak bir etkiye sahip olduğunu söylüyor. Borçların ve kiraların döviz, gelirlerin ise TL cinsinden olmasının perakende sektöründe açık pozisyon yarattığını ifade eden Yılmaz, kiralar konusunda kalıcı çözüm için mevzuatta değişiklik yapılması gerektiğini sözlerine ekliyor. Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Dolarizasyon Türkiye’ye ve perakendeye olduğu kadar vatandaşa da zarar veriyor. Bir yandan ‘markalaş-ma ve yüksek katma değerli üretim’ denirken diğer taraftan moda perakendecileri ve markalar günlük kurdan kesilen kira faturaları yüzünden ilave külfetlerle karşılaşıyor. Mevcut tablo, markalarımızın gelişimini, modern perakendeye geçişi, rekabet gücünü, İstanbul’un alışveriş ve moda merkezi olma iddialarını olumsuz etkiliyor. Yaşadığımız tüm sıkıntılara rağmen, markalarımız gerek yurtiçinde gerekse yurtdışmda çok başarılı bir performans sergiliyor. Yurtiçinde artan maliyetler nedeniyle bütün yumurtaları aynı sepete koymak istemeyen firmalarımız son dönemde yurtdışı arayışlarına hızlandırdılar.”
AVM’LER KABUL ETMEDİ
BMD çatısı altında örgütlenen perakendecilerin AVM kiralarında günlük kur uygulanması teklifine AVM yatırımcılarının çoğunun sıcak baktığını söylemek mümkün değil. Hatta önceki hafta Alışveriş Merkezi Yatırımcıları Derneği (AYD) Başkanı Hulusi Belgü’nün ‘10 yıl sonra TL’ye geçebiliriz’ açıklamasına BMD yöneticileri büyük tepki göstermişti. Perakendecilerin, Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu (TAMPF) çatısı altında müzakere çağrısına da yanıt alamadıklarını biliyoruz. Konu ile ilgili altı maddelik bir çözüm teklifi sunan ve bunu kamuoyuna açıklayan perakendeciler, kira giderlerinin düşürülmesi için arayışlarını sürdürüyor. Bunu istedikleri oranda yapamayan perakendeciler, kur artışını etiketlere yansıtmak durumuyla karşı karşıya. Ancak bunun da tüketici talebinde düşüşe neden olacağı endişesi nedeniyle kur farkları henüz etiketlere yansıtılmadı. Perakendeciler başta olmak üzere ithal ürün getiren birçok sektörde firmalar kar marjlarından fedakarlık ederek bu günleri atlatmaya çalışıyor.
“KARLILIĞIMIZ AZALIYOR”
Penti Yönetim Kurulu Başkanı ve BMD eski Başkanı Sami Kariyo, “Dalgalı seyreden kur sistemi içerisinde döviz kuru değişimlerini öngörmek neredeyse imkansız hale geldi. Uzun vadede bir kur hedefi öngöremiyoruz” diyerek söze başlıyor. Döviz kurunun maliyetlere etkisini görmek için üretici ve tüketici enflasyonuna bakmanın yeterli olacağını belirten Kariyo, şöyle konuşuyor:
“Son yıllarda ÜFE’nin TÜFE’den 3 puan daha yukarıda olduğunu düşünürsek, faaliyet gösterdiğimiz perakende sektörü içerisinde enflasyonun altında fiyat artışı yapabildiğimiz için kârlılığımız her geçen yıl biraz daha düşüyor. Bu da ortada ciddi bir sorun olduğunu net bir şekilde gösteriyor. Kira oranlarının ciroya oranının neredeyse dörtte bire ulaştığı bu dönemde süreç böyle devam ederse AVM’lerde faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli birçok firma faaliyet göstermekte ciddi sıkıntı yaşayacak.”
YABANCI DA İNDİRİM İSTİYOR
Kurun çok zıpladığı dönemlerde yurtdışındaki alıcılar, tekstilden hazır giyime zücaciyeden seramiğe kadar birçok sektördeki ihracatçıdan fiyat indirimi talep ediyorlar. Ancak tüm sektör temsilcileri, yabancı alıcıların bu tür taleplerine böylesi dönemlerde direnilmesini salık veriyor. Zaten düşük olan ihraç fiyatlarımız düşünüldüğünde bu tür indirimler genel ihracat rakamlarımızda kayıplara neden olabilir. Yabancı alıcılara direnmenin yolu da elbette, yabancı alıcı için vazgeçilmez olmaya bağlı. Ayrıca Türk şirketlerin de birbirine bu dönemde yabancı alıcı karşısında müşteri kapmak için acımasız rekabete girmemesi gerekiyor.
Çimento, Cam, Seramik ve Toprak Ürünleri İhracatçıları Birliği Başkanı Bahadır Kayan, TL’nin değer kaybettiği dönemlerde yabancı alıcılardan fiyat baskısının gelebildiğini söylüyor. “Döviz bazında fiyatları düşürmemek lazım” uyarısını yapan Kayan, “Bu geçici dönem olabiliyor. Kazanılmış marjı masada bırakmamak lazım.
Yıllık olarak kataloga mal yapıyorsanız direnmek daha kolay. Ancak Türkler kendi aralarında fiyat rekabetine giderse zararı yine Türkiye görür” diyor. Fiyat indirimi istendiği takdirde müşterinin ancak yüz yüze ikna edilebileceğinin altını çizen Kayan, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
“Bu dönemin gelip geçici olduğu müşteriye anlatılmalı. Vadeli alım yapan ve ithal girdisi olan sektörlerde kurun aşırı oynak olduğu dönemlerde önünü görememe ve fiyat verememe sorunu yaşanıyor. Seramik sektöründe girdiler çok fazla ithal değildir; bu nedenle daha rahatız. Sektörümüzde spot iş yapılmaz. Eğer bu kur oynaklığı eylül-ekim döneminde olsaydı sektörde çok büyük belirsizlik oluşabilirdi.”
KUR FARKI FATURASI
Kurun yükselişi ve dikiş tutma-yışı nedeniyle her sektör kendi garanti sistemini oluşturmaya gayret ediyor. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Ahmet Faik Bitlis, boya sektöründe yapıldığını duyduğu bir uygulamayı şöyle aktarıyor: “İç piyasaya hammadde veren firmaların kendini garantiye almak için kur farkı faturası kestiğini duyuyorum. Genellikle üç ay sonra yapılacak tahsilatlarda kur yükselmişse fark faturası, düşmüşse de iade faturaları kesiliyormuş. Kolay bir dönem değil.”
Aksoy Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Aksoy ise, doların TL karşısında değer kazanmasının işletme sermayesini erittiğini söylüyor. “Aynı para ile daha az hammadde alır duruma geliyoruz” diyen Aksoy, şu değerlendirmelerde bulunuyor: “Biz üretimimizin yüzde 50’sini ihraç ediyoruz. Hammaddemiz dolar ve euro ile geliyor. Dalgalanmaya karşı doğal bir denge sağlıyoruz. Doğal bir hedge de diyebiliriz. Bu kur dalgalanması ihracatçıları da olumsuz etkiliyor. Dolar bazlı gelen teklifler euro’ya karşı ucuzlamış oluyor. Aynı şey euro değer kazandığında da dünya piyasalarımızda karşımıza çıkıyor.”
Plastik hammaddelerinin çoğunun petrole bağlı olduğunu belirten Aksoy, son zamanlarda petrol fiyatlarında da ciddi dalgalanma yaşandığını sözlerine ekliyor. Sektörün hammadde tedariğinde son birkaç yıldır yaşadığı sorunu ise şöyle anlatıyor:
“Çin’de çevre mevzuatıyla ilgili keskin düzenlemeler yapılıyor. Bir sabah kalkıp bakıyorsunuz ki yüzlerce fabrika kapanmış. Spesifik hammaddelerimizle ilgili ‘Çin’de fabrikalar kapandı, arz yüzde 30 daraldı’ denilebiliyor. Dünya çapında arz daralınca piyasalar allak bullak oluyor. Fiyatlar anormal yükseliyor. Sınai maliyetinin üzerine bir de kur farkı dalgalanmasını eklemek zorundasınız. Bunu absorbe edecek kar marjımız yok. Kur farkını fiyatlara eklerseniz satış yapamazsınız.”
FARKLI ÜLKELERLE İŞ YAP!..
Koleksiyon Mobilya Yönetim Kurulu Üyesi Doruk Malhan, dünyanın dört kıtasında kur dalgalanmalarının yaşandığını vurgulayarak sözlerine başlıyor. Halen işlerinin yüzde 25’inin yurtdışında döndüğünü belirten Malhan, “Dünyadaki kur dalgalanmalarını farklı ülkelerde iş yaparak dengeliyoruz. Bu farkları da zaman zaman fiyat tekliflerinin içine koyuyoruz. Son bir yılda hammadde fiyatlarındaki artışlar yüzde 40’ı buldu. Hammadde artışı yanında kur dalgalanması daha yönetilebilir durumda. Faizler yüzde ll’den yüzde 17’lere çıktı. Umarım kısa sürede ekonomide dengeler yerine oturur.”
TİM Su Ürünleri ve Hayvansal Mamüller Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tuncay Sagun ise, kurdaki belirsizliğin iş dünyasına rahatsızlık verdiğini belirtiyor. Avrupalı alıcıların kurları yakından takip ettiğini kaydeden Sagun, “Alıcılar kurdaki yükselisi olumsuz olarak kullanıyor. Verdiğiniz o indirimi geri almak zordur. Müşterileri indirim yapmama konusunda iknada zorlanıyoruz. Ben şahnen kurun geri geleceğine inanıyorum” diye konuşuyor.
“TURİZMCİLERDE MEMNUN DEĞİL”
Gelirleri dolar ve euro ile olan turizmcilerin kurun yükselmesinden memnun olduğu düşünülür ama buzdağının bir de görünmeyen kısmı var.
TUROB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Eresin Otelleri Başkan Yardımcısı Müberra Eresin, işin görünmeyen yüzünü şu cümlelerle ifade ediyor:
“Kurun yükselmesi turizmciler için çok da pozitif sonuçlar doğur- muyor. Dolar yükseldiği zaman giderlerimiz de artıyor. Yapılan zamlar, girdi maliyetlerimizi olumsuz etkiliyor. Bütçelerimizin çok fazla oynamasını istemeyiz elbette.
Dövizin TL karşılığı yükseldiği zaman iç piyasadan müşterilerimizden fiyatlarımızı sabit-lememiz için talep geliyor. Sıkıntı halen sürüyor. Peki bu durumda ne yapıyorsunuz derseniz, açıkçası otellerimizde maliyetleri düşük tutmaya çalışıyoruz. İnişler çıkışlar Türkiye’de çok sık gözüken bir durum.
Buna rağmen işimizi yürütmeye çalışıyoruz.”
Murat AKYÜZ / İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçılar Birliği Başkan Yardımcısı
“Uzun vadeli fiyatlamada sıkıntı var”
Kurdaki oynaklık herkesi rahatsız ediyor. TL’deki dengesizlik fiyatlamada sıkıntı oluşturuyor. Özellikle uzun vadeli fiyatlamada sıkıntı var. Genellikle kimya sektöründe üç aylık fiyatlama yapılıyor ama AvrupalI uluslararası zincirler daha uzun vadeli planlarla çalışıyor. Bir yıl öncesinden ürünlerini
araştırıyorlar. Nisanda bir fiyat verirsiniz ama kasımda zarar da edebilirsiniz kar da… İhracatçı kumarbaz değildir. Hammadde ile kumar oynanmaz. Kur için de aynı şey söz konusu. Erken seçim kararının açıklanmasıyla kurlar biraz gevşedi ama bu geçici olabilir. Piyasaların rahatlaması için piyasaya para girmesi gerekiyor.
Ömer ERTUGRUL ERDOĞAN / TOBB Zücaciyeciler Sektörü Meclis Başkanı
“Maliyet kontrolü yapılamıyor”
Yarı mamul ve hammadde ithalatında dışa bağımlı üretici ve ihracatçı işletmeler kurların artışından olumsuz etkileniyor. İthalata dayalı üretim yapan ve hazır ürün ithal edip iç piyasaya satan firmalar bu dönemde ‘maliyet kontrolü’ yapmakta zorlanıyor. Üretim odaklı geliştirilen politikalar ve Uzakdoğu’dan yapılan ithal ürünlere getirilen ek vergiler son yıllarda yerli ürün gruplarını ön plana çıkardı. Zücaciye sektöründe ithalatın oranı yüzde 30-40’a düşerken, yerli üretim tedariği yüzde 60-70’e çıktı.
Bu durumun faydalarını kurun aşırı oynak olduğu bu dönemde perakendeci görüyor. Ayrıca kurun artması üretici-ihracatçı açısından hammaddesi dolarla bile olsa tolere edilebiliyor.
Şu anda işlerimizin hareketli olduğu aylardayız.
Bu temmuz ortasına kadar devam eder. Kur farkı böyle devam ederse A’dan Z’ye tüm ürün gruplarında 2-3 aya kadar etiketlere yansır.
Ayrıca enflasyon oranımızın da kur farkları yüzünden bir puan şaşmasına neden olabilir. Keşke doların düşük gittiği senelerde yapısal reformlarımızı tamamlayıp, cari açığımızı düşürebilseydik…
Rahîme Baş Uçar