Oyunlar tüketiciye ulaşmada en etkili araç
E-SPOR ve genel anlamıyla oyun teknolojileri ile omuz hizasında yol alan en önemli sektör telekomünikasyon. GSM operatörleri, sektördeki bağını güçlendirebilmek adına kimi zaman taşınabilir cihaz devleriyle, kimi zaman da bankaların alışveriş yöntemleriyle sürekli biçimde güncellenen teknikler deniyor. Hedefte özellikle 20 yaş altındaki gençler var. Çeşitli promosyonlar, gençlere yönelik oyun paketleri adı altında dağıtılıyor. Kimisi indirme işlemlerine yüksek veri hakkı tanırken; kimisi de bunu günün belirli saatlerine yayarak farklı tipte bir tutundurma hedefliyor. Ne olursa olsun, oyunlara odaklı ya da oyundan beslenen kampanyalarının devam edeceği bir gerçek.
HIZA ODAKLI REKLAMLAR
Gerek ABD’de, gerek Avrupa özelinde ve Türkiye’de, telekomünikasyon sektöründekilerin en büyük hedefi, sonraki nesil olarak tanımlanan teknolojiler ve yeniyle birlikte gelen hızın topluma anlatılması. En çok biz hızlıyız temalı reklamlar her yerde. Bunların en önemlilerinden biri de şüphesiz ki, e-sporcuların korkulu rüyası olan gecikme (lag) problemini anlatan ve Mayıs ayında yayınlanan Verizon reklamı olmuştu. Reklamda hayat akarken, çevre ile insanlar arasında hız düşüklüğünün sonucu olarak gecikme yaşandığı anlatılıyordu. Sanal dünyadaki sanal elementler geç yüklemeler dolayısıyla yavaş yavaş beliriyor; dolayısıyla da sahnede olması gereken diğer objeler alakasız yerlere ışınlanıyordu. Kedinin elektrik direğine takılı kalması, kapıların bir türlü kapanamaması, gazete dağıtan gencin bisikletiyle arasında mesafe olması gibi oldukça sembolik ifadeler barındırıyordu reklam. Oyuncuların diliyle ve onların gözünden çekilmiş bu reklam filmi, milyonlarca kullanıcı tarafından izlenmişti. Belki her zaman bahsedildiği gibi tüm toplumun anında anlayabileceği, kendisinden bir şey bularak yakalayabileceği gibi bir hedefi yoktu. Ama dünya genelinde sayısı 400 milyonu bulan oyuncu kitlesi, aslında bu reklamı izlediğinde konu hakkında hemfikir kalabilir demek yanlış olmayacak. Verizon, reklamın sonunda “bizi seçerseniz, bu gecikmeleri yaşamadığınız mutlu bir dünya vadedi-yoruz” mesajı veriyordu. Oldukça başarılı ve klişeden uzaklaştırılmış olmasıyla çok önemli bir noktayı işaret ediyor.
Bu mentalitenin eşdeğer niteliğinde bir başka reklamı, bulut teknolojileri için yine benzer tarihlerde Turkcell yapmıştı. “Genç IT’ci” karakterinin başına gelen kötü bir duruma karşı, Turkcell bulut teknolojilerinin faydasını çözüm olarak masaya koyuyordu. Aslında bu iki reklamın ortak özelliği olan çözüme odaklılık, oyun teknolojileri için Türkiye’deki yerli sanayiciye ışık oluşturabilir. Tek sorunun gecikme olmadığı, oyun içi kavramlarda kendilerine yeni karşılıklar, eşdeğerlikler bulabilirler, örneğin, ABD kökenli sigorta firması Liberty Mutual devekuşu üzerinden Limu Emu ismiyle karakter oluşturmuş. Bu karakterin de yer aldığı ve özel hazırlanmış simülasyon tabanlı bilgisayar oyununa benzer animasyonlu bir reklam mevcut. Basit ancak yeni kuşağın anlayacağı dilden izah edilen oldukça pratik bir reklam. Ne tesadüftür ki, bu reklam da yine bu yılın başında Mart ayında sosyal medyada paylaşılmaya başlamış (Verizon reklamını da ilk önce 9GAG isimli platformda gördüğümü not olarak düşelim). Anlaşılacağı üzere, 2021 itibarıyla artık bilgisayar ve özellikle oyun teknolojileri, anlatılmak istenenin öznesi olmaktan öte, aracı da oluyor. Çünkü geleceğin müşterisi, aslında bugünün oyuncuları. Onlara ürünün ulaşması için, onların dilinden konuşan ve onların sahasında yer alan stratejiler geliştirilmesi gerekiyor. Geleneksel anlamdaki değerlerin kaybedilmeden, güncel araçlar kullanılarak bir ekonomik dönüşüm süreci oluşturulmalı. Bu köşeden sürekli biçimde söylediğim tutundurma faaliyetinin, aslında üreticiler için bir yükseliş kapısı olduğu unutulmamalı.
“DALYA” DİYORUZ…
Şu an okumakta olduğunuz yazı bu köşenin 100. yazısı. Türkiye’nin ilk e-spor ekonomisi köşesinde yaklaşık 3 yıldır, durmaksızın oyun teknolojilerini tüm yönleriyle anlatmaya çalıştık, çalışıyoruz. Bu süreye, Türkiye’ye, ilgili ekosistemin uzmanlarının, pazarı tartıştığı tam iki büyük e-spor ekonomi zirvesi sığdırdık. Üçüncüsü yolda… Başta Derginin genel yayın yönetmeni Oğuz Demir olmak üzere, eski çalışanlardan görsel yönetmen Muzaffer Aygün ve yazı işleri müdürü, bu köşedeki öğretmenim, çok kıymetli şeyler öğrendiğim Mehmet Oktay özger’e; ardından muhabir Merve Yılmaz’a ve görsel yönetmen Serdar Ayrenk’e; günceli takip etme ve yorumlama becerisi aşılayan akıl hocam Prof. Melis Oktuğ Zengin’e, akademiyi iş dünyasına aktarabilme noktasındaki önemli desteği için Atacan Tırnova’ya ve tüm Turkuvaz Medya ailesine teşekkürlerimi iletiyorum. Nice 100 sayılara olması umuduyla…
Dr. Ali Efe İralı