PR sektörü sosyal medya ile birlikte kabuk değiştiriyor
PR sektörü sosyal medya ile birlikte kabuk değiştiriyor. Geleneksel stratejilerin yanı sıra yeni medyanın rolü PR’da hızla artıyor. Uzmanlar, yakın dönemde PR şirketlerinin reklam ajanslarının önüne geçeceği görüşünde…
DÜNYANIN ilk halkla ilişkiler, ya da nam-ı diğer PR (public relations) ajansı Publicity Bureau 1906’larda kurulmuş. Kurucusu ise Amerikalı bir gazeteci, Ivy Lee.
Yine aynı kaynak Lee’nin bu nedenle PR’ın babası olarak adlandırıldığını ve aynı yıllarda açıkladığı “PR’ın temel prensipleri” sıralamasının birçoğunun geçerliliğini koruduğunu belirtiyor.
Kısacası bir asırlık bir sektörden bahsediyoruz. Lee’nin daha o zamandan bu işin prensiplerini oluşturması ise takdire şayan.
Ancak ne yazık ki geçen bu uzun sürede PR sektöründe taşların yerine oturduğunu söylemek hala mümkün değil.
Öncelikle hizmet bedellerinin bir türlü netleşemediği ve rakamların havalarda uçuştuğu sektörde ne yazık ki sunulması gereken hizmetin tam kapsamı ve tanımı hala yapılamıyor. Son derece stresli, yorucu ve esnek zamanlı bir çalışma ortamına karşılık, sektör çalışanlarının emeklerinin karşılığını aldığını söylemek zor. Dirsek teması içinde çalışmaları gereken gazetecilerin ise, e-posta kutularına düşen binlerce basın bülteni ve haber önerisi karşısında, bırakın işbirliğini, adlarını bile duymaya tahammülü yok. Zaten işin sadece “medya ilişkileri”nden ibaretmiş gibi algılanması en büyük sıkıntı. Tüm bunlara sosyal medya ve dijital PR’ın eklenmesi kafaları ve beklentileri iyice karıştırmış durumda. Sonuçta ortaya itibar yönetmesi gereken, ama ne yazık ki kendi itibarını bir asırlık dönemde toparlayamamış bir sektör görüntüsü çıkıyor.
DERTLER GLOBAL
Bu sorunların sadece Türkiye’ye özgü olmadığını ise hemen ekleyelim. Kültürel ve ekonomik farklılıklar yaşansa da, sektörün global dertlerinin paralel nitelikte olduğunu söylemek mümkün. İşte bu nedenle, dünyanın birçok ülkesinden iletişim uzmanını İstanbul’da buluşturan “Global PR Trendleri Zirvesi”nde söz alan isimler, benzer sıkıntıları masaya yatırırken hiç de zorlanmadılar.
Zirvenin resmi iş ortaklığını üstlenen ve ülkemizde gerçekleştirilmesine katkıda bulunan Excel İletişim Yönetimi’nin bir bakıma sektörde geçen 20 yılına ithaf edilen buluşmada pek tabii ki tüm dertler dile getirilemedi ve çözülemedi. Ancak tartışmaya açılması bile takdire şayan; her yıl tekrarlanması planlanan bu buluşma için Excel’i tebrik etmek gerekiyor.
“REKLAM AJANSLARININ ÖNÜNE GEÇECEKLER”
Microsoft, Linkedln, AkzoNobel, Cisco, Roche, Leno-vo ve BBC gibi markaların iletişim sözcülerini bir araya getiren zirvede ortaya çıkan sonuçlar oldukça çarpıcı. Mesela Fleishman-Hillard Başkan Yardımcısı ve Üst Düzey Ortağı Nick Andrews, bugün PR endüstrisinin dünya genelinde muazzam bir büyüklüğe ulaştığını vurguluyor. Öyle ki, araştırma şirketi Holmes Report’un açıkladığı verilere göre, pazar dünya genelinde yaklaşık 12.5 milyar dolar büyüklüğe sahip.
Yeni dönemde halkla ilişkilerin stratejik öneminin artışıyla bu rakamın daha da yükseleceğini öngören Andrews, “PR’m reklamcılık, özellikle televizyon reklamcılığının önüne geçeceği görüşündeyim. Şirketler de özgün içerikler yaratmak için PR ajanslarına daha fazla bütçe ayıracak” diye ekliyor. Andrews ayrıca, dijital PR ile birlikte sektörde satın almaların da hızlanacağı görüşünde.
KİBİRLİ OLAN KAYBEDER
Zirvenin diğer önemli konuşmacısı Lenovo EMEA Bölgesi Kurumsal İletişim Direktörü Catherine Ladousse ise, sektörün sosyal medya gerçeği başta olmak üzere, birçok dinamik eşliğinde strateji değiştirmesi gerektiği görüşünde. “Günümüzde
verilmek istenen mesajlar, sadece iletişim uzmanları tarafından sahiplenilip şekillendirilemiyor. Artık herkes bir şirketi ve ürünü, iyi veya kötü anlamda etkileyecek mesaj oluşturabiliyor. Sosyal medyanın artan gücü, konvansiyonel iletişim içindeki yazılı ve görsel medyanın yanı sıra müşteri ve paydaşları, şirketin kendi çalışanlarını ve sosyal medya kullanıcılarını 1 daha fazla hesaba katan aktiviteleri zorunlu kıldı” diyen Ladousse, tüm bunların PR’ın stratejik rolü ve potansiyelini artırdığı görüşünde. PR’m stratejik rolü ve potansiyelinin, markalaşma ve itibar konusunda şirketlerin başarısında anahtarı olarak görüldüğünü belirten Ladousse, bunun tüketici üzerinde doğrudan etkisi olduğunun artık liderler tarafından kabul edildiği görüşünde.
Nelerin değişmesi gerektiğine gelince… Ladousse bunları, “Güvenilir ve şeffaf olmak, her zaman pazarın ve tüketicinin sesine kulak vermek, temiz ve doğru mesaj iletmek ve mütevazı olmak” diye sıralıyor. “Artık kibirli olmak bu kadar hızlı yükselişlerin ve düşüşlerin yaşandığı bir dünyada, şirketler için kabul edilebilir bir özellik değil” diyen Ladousse, etik değerler ve sosyal sorumluluk projelerinin artık çok daha önemli olduğuna değiniyor.
KAZANAN DİJİTAL Mİ OLACAK?
Ladousse’ya göre, bu sorunun yanıtı kesinlikle “evet”. Özellikle televizyon yayıncılığının sosyal medyadaki video yayıncılığıyla etkisini kaybedeceğinden bahseden Ladousse, “Yeni dönem PR stratejisinde, geleneksel medyada iletişimi devam ettirirken, 360 derece bir yaklaşımla yeni medya araçlarına hakim olunmalı. Sadece resmi İçiyle yola devam etmek imkansız hale gelecek. Bir şirketin bütün çalışanlarının aynı zamanda marka elçisi ve sözcüsü konumuna geçeceği bir döneme giriyoruz. Bu nedenle iç iletişim ve bu konudaki eğitimlerin hiç olmadığı kadar önemli bir hale geleceği kanısındayım” diyor.