Reel sektör “üretime devam” dedi
Kur artışına rağmen reel sektör frene basmadı. İmalat sanayi kapasite kullanım oranı Mayıs’ta bir önceki aya göre 0.6 puan artışla yüzde 77.9 oldu. Ekonomistlere göre nihai üretim artışı beklentisi güçlü…
İMALAT sanayinde çarklar dönmeye devam ediyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) verilerine göre, imalat sanayi kapasite kullanım oranı 2018 Mayıs’ta bir önceki aya göre 0.6 puan artarak yüzde 77.9’a yükselirken, mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oram bir önceki aya göre 0.5 puan artışla yüzde 78.2 oldu. Merkez Bankası’nın Mayıs’ta imalat sanayinde faaliyet gösteren 2 bin 147 katılımcıdan aldığı yanıtları ağırlıklı olarak toplulaştırmasıyla elde ettiği imalat sanayi kapasite kullanım oranı verilerine göre, bir önceki aya kıyasla ara mallarında kapasite kullanımı 1.3 puan artışla yüzde 80.2, dayanıklı tüketim mallarında 0.1 puan artışla yüzde 72.9 düzeyinde gerçekleşti. Yatırım mallarında ise değişim gözlenmedi. Mayısta dayanıksız tüketim mallarında kapasite kullanımı 0.1 puan azalış ile yüzde 74.1, gıda ve içeceklerde 0.1 puan azalışla yüzde 71.9, tüketim mallarında 0.1 puan azalışla yüzde 73.9 oldu.
3. Göz Danışmanlık CEO’su ekonomist Hikmet Baydar, kapasite kullanım oranının bir önceki aya göre hafif artış gösterdiğine dikkat çekerek, “Bu durum reel sektörün frene basmadan yoluna devam ettiğini gösteriyor. Kapasite kullanımında dayanıklı tüketim ve ara malı artışı dikkat çekerken, gelecek için de olumlu sinyaller veriyor. Ara malı üretimi nihai üretim artışı beklentisini de bize gösteriyor” dedi.
REEL KESİM GÜVENİ
Güven endeksleri ise Mayıs’ta geriledi. Reel kesim güven endeksi Mayıs’ta bir önceki aya göre 1.3 puan azalarak 109.9, mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi ise 0.1 puan azalarak 106.7 değerini aldı. Mevcut toplam sipariş miktarı, son üç aydaki toplam sipariş miktarı ve mevcut mamul mal stoku miktarına ilişkin değerlendirmeler reel kesim güven endeksini artış yönünde etkilerken, gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı, gelecek üç aydaki üretim hacmi, gelecek üç aydaki toplam istihdam miktarı, genel gidişat ve sabit sermaye yatırım harcamasına ilişkin değerlendirmeler endekse azalış yönünde yansıdı.
Türkiye istatistik Kurumu (TÜÎK) ve TCMB işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, Mayıs’ta bir önceki aya göre yüzde 2.8 azalışla 69.9 oldu. Sorgulamaların gelecek 12 aylık dönem için yapıldığı tüketici güven endeksinin 100’den küçük olması tüketici güveninde azalma olduğunu gösteriyor. Endeks, bu yıl Ocak ve Şubat’ta 72.3, Mart’ta 71.3 ve Nisan’da 71.9 düzeyinde gerçekleşmişti. Endeksin gerilemesinde, gelecek 12 aylık döneme ilişkin sorgulamalarda hanenin maddi durum beklentisinin yanı sıra genel ekonomik durumun iyi olacağı beklentisindeki tüketicilerin azalması ve tasarruf etme ihtimali olmadığını düşünen tüketicilerin artması da etkili oldu.
Mayıs’ta mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörlerinde azaldı. Sektörel güven endekslerinin 100’den küçük olması sektörün kötümserliğini gösteriyor. TÜÎK verilerine göre mevsim etkilerinden arındırılmış hizmet sektörü güven endeksi Mayıs’ta bir önceki aya göre yüzde 5.3 oranında azalarak 92, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 3.2 oranında azalarak 97.1, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 2.1 oranında azalarak 77.2 değerine düştü.
“KAYNAK SORUNU SÜRÜYOR”
Uzun süredir inşaat sektöründe güven endeksinin 8ü seviyelerinde bulunduğunu ve uzun süredir olumsuz bir bakış açısı olduğunu söyleyen ekonomist Hikmet Baydar şunları kaydetti:
“Burada en önemli konu yükselen faizlerden ziyade kaynak bulamama. Kredi limitleri sınırlı olduğundan daha fazla büyümelerinin de önü kapandı. Bazı bankalar konut kredi faizlerinde indirim yapsa da mevcut piyasa koşullarında bu pek sürdürülebilir görünmüyor. Güven değerinin yeniden yükselmesi gerekiyor”
“GÜÇLÜ İLETİŞİM KURULMALI”
İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer ise, Mayıs ayında güven endekslerinde gerileme olduğunu vurgulayarak, bu durumun arka planında iki önemli gelişme olduğunu söyledi, ilk olarak, sürpriz bir şekilde erken seçim kararının alınmasıyla ülke olarak seçim atmosferine girildiğini dile getiren Tatlıyer, “Doğal olarak alınacak ekonomik kararlar seçim sonrasına ertelenmeye başladı, ikinci olarak, yine erken seçim kararından bir süre sonra Türkiye çok ciddi bir finansal saldırıyla karşı karşıya kaldı ve bu süreçte TL dolar karşısında çok hızlı ve çok keskin bir şekilde değer yitirdi. TCMB de son olarak artık fiili politika faiz oranı haline gelen Geç Likidite Penceresini (GLP) 300 baz puan arttırdı, fakat bu tek boyutlu hamle de TL’deki değer kaybını tersine çevirmeye yetmedi. Bu noktada gerek hükümetin gerekse de TCMB’nin yapması gereken halka ve ekonomik saiklerle hareket eden finansal kesimlerle güçlü ve sağlıklı bir iletişim kurmak olacaktır. Bu şekilde, bir taraftan vatandaşların endişeleri ortadan kaldırılabilir. Diğer taraftan da yatırımcılara Türkiye ekonomisinin ve kamu mâliyesinin oldukça sağlıklı ve güçlü olduğu anlatılarak Türkiye’ye dönük gerçekleştirilen finansal saldırılar sebebiyle yatırımcılar arasında ortaya çıkan karamsarlık da giderilebilir” diye konuştu.
İNŞAAT İZİNLERİNDE YAVAŞLAMA
Geçen hafta takip edilen verilerden biri de yapı izin istatistikleriydi. TÜIK verilerine göre, belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatları 2018 yılının ilk üç ayında geçen yılın aynı dönemine göre, yüzölçümü yüzde 32.9 azalışla 30.8 milyon metrekare oldu. Bunun 15.3 milyon metrekaresi konut, 10 milyon metrekaresi konut dışı ve 5.5 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti. Yapı sahipliğine göre, özel sektör 23 milyon metrekare ile en büyük paya sahip oldu, îlk çeyrekte yapı ruhsatı verilen bina sayısı yüzde 23.5 azalışla 22 bin 481, değeri yüzde 19.8 azalışla 37 milyar 875.5 milyon TL, daire sayısı yüzde 41.9 oranında azalışla 135 bin 521 oldu.
Belediyeler tarafından verilen yapı kullanma izin belgelerinin yüzölçümü, yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 0.5 oranında azalışla 39.5 milyon metrekare oldu. Bunun 22.7 milyon metrekaresi konut, 8.9 milyon metrekaresi konut dışı ve 7.8 milyon metrekaresi ise ortak kullanım alanı olarak gerçekleşti.
Yapı sahipliğine göre, özel sektör 33.3 milyon metrekare ile en büyük paya sahip oldu. 2018 yılının ilk çeyreğinde yapı kullanma izin belgesi verilen bina sayısı yüzde 3.4 artışla 27 bin 950, daire sayısı yüzde 2.4 artışla 200 bin 474, bina sayısı yüzde 3.4 artışla 27 bin 950 oldu. Konut sektöründe konut fazlalığı olduğunun genel olarak konuşulan bir konu olduğunu belirten ekonomist Baydar, bankaların limit artırmaması nedeniyle zaten daha fazlası için de imkanların yeterli olmadığını vurguladı. Yapı ruhsatlarındaki düşüşün yeni inşaat konusunda fonlama sıkıntısı olması ile alakalı olduğunu kaydeden Baydar, “Kullanım izinlerinin geçen yılın üzerinde olması da satışlarda artan ivmenin sürdüğünü gösteriyor.
Aşırı üretim yapılması ve daha çok pahalı konuta yönelinmesi nedeniyle hedef kitlesi değişmiş olan sektörde satışlarda düşüş olmaması sevindirici. Ancak ruhsatlardaki düşüş yeni inşaat yapacak güçlerinin kalma dığını gösteriyor. Bunun için inşaat sektörünün ek sermaye girişine ihtiyacı var.”
Prof. Dr. Hakan YETKİNER / İzmir Ekonomi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi
“Konut ekonomi için çok belirleyici”
Hanehalkları açısından konutun iki temel işlevi var: Barınma ihtiyaçlarını karşılamak ve bir varlık olarak servetin bileşeni olmak. ABD’de patlak veren mortgage krizi konut fiyatlarının da balon oluşturabileceğini ve patlaması halinde ekonomik istikrarı zedeleyebileceğini gösterdi. Konut varlıklarının temel makro değişkenlerle arasında uzun dönemli ilişki var. Konut değerlerinde şişme ve devamında yaşanabilecek aşağı yönlü hareketler ekonominin istikrarı açısından ciddi tehdit oluşturabilme riskini taşıyor. Türkiye ekonomisinde de konut sektörü güçlü geri ve ileri bağlantıları olan bir sektör. Ayrıca deprem riski nedeniyle sağlıksız konutların hızlı bir şekilde yenilenmesi ihtiyacı karar alıcıların önünde bir hedef olarak duruyor. TÜİK’in açıkladığı yapı izin istatistikleri belediyeler tarafından verilen yapı ruhsatlarının 2018 yılının ilk üç ayında azaldığına işaret ediyor. Bu da kamuoyunda ‘acaba konut sektöründe bir daralma mı yaşanacak’ sorusunu tartışmaya açıyor. Konut barınma ihtiyacı yanında bir varlık olarak da talep edildiği için değeri ve getirisi diğer varlıklarla karşılaştırılıyor. Belirsizliklerin arttığı durumlarda yatırımcıların nakit varlıklara yönelmesi anlaşılır bir tutum. Konut sektörünün canlanması için belirsizliklerin en kısa sürede ortadan kalkması gerekiyor.
Yrd. Doç. Dr. Mevlüt TATLIYER / İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Canlanma 2018’de de devam edecek”
Sanayi üretimi bu yılın ilk çeyreğinde oldukça güçlü bir şekilde arttı. Bu durum ekonomide yaşanan ciddi düzeydeki canlanmanın 2018’de de devam edeceği yönünde önemli bir işaret olarak okunabilir. Fakat, ikinci çeyrekte seçim atmosferine girmemiz ve yine bununla irtibatlı olarak oldukça şiddetli bir finansal saldırıyla karşı karşıya olmamız ikinci çeyrek büyümesini belirli düzeyde zayıflatabilir. Fakat, seçimlerden sonra gerek siyasi istikrarın -çok yüksek ihtimalle- sağlanacak olması nedeniyle gerekse de finansal saldırıların ortadan önemli oranda kalkacak olması sebebiyle ekonomik aktivitenin önemli oranda canlanacağı ve hatta ikinci çeyrekteki kaybı da büyük oranda telafi edeceği söylenebilir.
Genel olarak da 2018’de ekonomik büyüme, 2017 kadar yüksek olmasa da, oldukça tatmin edici düzeylerde gerçekleşebilir.
Ekonomist Hikmet BAYDAR / 3. Göz Danışmanlık CEO’su
“Tüketici güveninin yükselmesi için tedbir alınmalı”
Güven endeksinin düşüşünde öncelikle kurlardaki dalgalanmalar nedeniyle oluşan fiyat artışları, yükselen faizlerin ve şirketlerin rahat kredi kullanamamalarının büyük rolü var.
Bazı sektörlerde şirketlerin kredi limitleri iki yıl öncesi ile aynı. Yeni kaynak girişi yok. Oysa fiyatlar arttığı için aynı miktar ciro için bile daha fazla para gerekiyor. Bu durum şirketlerin büyümesini de engelliyor. Ayrıca kur nedeniyle son zamanlarda TL’nin satın alma gücü zayıfladı. Artan fiyatlar yanında gelirlerde buna paralel gelişme olmayınca karamsarlık artıyor. Seçim tarihinin iyice yaklaşması ve seçim sonrasına yönelik yazılan olumsuz senaryolar da harcama eğilimini aşağı çektiğinden ister istemez olumsuz beklentilerin oluşmasına neden oluyor. Tüketici güven endeksinin düşüşü yakından irdelenmesi gereken bir konu. Burada tüketicinin tüketimden kaçınması yurtiçi satışların daralması riskini barındırıyor. Tüketici güveninin yükselmesi için tedbirler alınmalı.
Nazmi DURBAKAYIM / İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Yönetim Kurulu Başkanı
“Hasılat hedefini 8 milyar TL’ye çıkardık”
Yapı ruhsatı sayısında azalma geçici. İmar mevzuatında yönetmelikler bekleniyordu. Bu nedenle firmalar imar iznini almayı erteleyip, bir takım projelerini askıya aldılar. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi beklenen İstanbul İmar Yönetmeliği’ni yayınlandı. Ayrıca ilk çeyrek, konut sektöründe dönemsel olarak yavaşlamanın yaşandığı bir dönem. Konut kredi faizleri ve konut fiyatları çok yüksek olduğu için sektörde satışlar yapılamıyordu. Bana göre sıkıntı buydu. Konut kampanyası da bize bunu gösterdi. Türkiye genelinde konut satışları Nisan’da yüzde 9.9 gerilemişti. Ekonominin dinamiği olan konut sektörünü canlandırmak için Hükümetin verdiği destekler, konut kredi faizlerinin indirilmesi ve 45 gayrimenkul firmasının konut satışlarında 15 Haziran’a kadar sürdüreceği yüzde 5 peşinat ve yüzde 20 indirim kampanyası konut satışlarını artıracak. Yıl ortalamasında konut satışları geçen yılın üzerinde gerçekleşecek.
Kampanyaya başlarken 15 Haziran’a kadar bir aylık sürede 3 milyar TL hasılat hedeflemiştik. İlk hafta kampanyaya yoğun ilgi olması nedeniyle hedefi 8 milyar TL’ye çıkardık.
HÜLYA GENÇ SERTKAYA