Rusya – Ukrayna gerginliğinin yarattığı belirsizlik ve piyasalar
Rusya’nın Kırım hamlesiyle gerilen uluslararası ilişkiler majör kurlarda etkili olmasa da gelişen ülke paritelerini etkiledi. Fed’in faiz artırımı için tarih vermesi piyasalarda heyecan yarattı. Kartların yeniden masaya dağıtıldığı bir dönem yaşıyoruz.
Yoğun Gündem
Politik gelişmelerin piyasalardaki hareketlere hakim olduğu bir ayı geride bıraktık. Rusya – Ukrayna gerginliğinin yarattığı belirsizlik bir süreliğine dikkati merkez banklarının üzerinden almayı başardı. Bu süreç bir süredir özellikle gelişmekte olan ülke para birimleri üzerindeki genel baskının azalmasına değil ama farklılaşmasına neden oldu. Kırım’ın Rusya’ya katılmayı referandumla tercih etmesinin ardından sakinleşen bir tablo gördük. Özellikle majör para birimlerinde düşük volatilite izledik. Bu durum piyasayı farklı para birimlerinde işlem yapma anlamında hareketlendirdi. Örneğin Ukrayna’nın komşusu olan Polonya Zlotisi özellikle euro’ya karşı ilginç bir performans sergiledi. Politik gerginliğin başlarında durumdan negatif etkilenen zloti, Kırım’ın Rusya’ya katılmasının ardından lokal gerginlikte azalmanın verdiği rahatlıkla değerlendi. Avrupa’nın Rusya’ya yaptırım noktasında piyasada yetersiz bulunması dolayısıyla dolara karşı hiçbir sıkıntı çekmeyen euro, zloti ’ye karşı değer kaybetmiş oldu. Türk Lirası’nm bu denklemin neresinde yer aldığına baktığımızda karşımıza Güney Afrika Rand’ı ile oluşan bir paralellik çıkıyor. Gerginlik öncesinde RUB, ZAR ve TRY’nin birlikte değerlendirildiğini düşündüren hareketler olmuştu. Ardından Rusya kendi hikayesi ile birlikte bu sepetten ayrıldı. Bu süre zarfında TRY/ZAR korelasyonunun 0,66 seviyelerinde olduğunu gözlemlendi. Öyle ki gün içi hareketlerde USD/ZAR’ı takip eden bir USD/TRY ortaya çıkmıştı. Bu ortam tabii ki gün içi hareketlerde TRY/ZAR için yatay bir seyir oluşmasına neden oldu. Mart ayı seyri incelendiğinde bu yatay seyrin dar kanalının dışına çıkmak istediği ancak başarılı olamadığı görüldü.
Avrupa Merkez Bankası’nın daha çok ‘bekle ve gör’ stratejisi izlediği mart ayının ilk yarısında EUR/USD’nin çok kuvvetli bir seyir izlediği görüldü. Bu durumu açıklayacak pek fazla temel neden bulunmuyor. Ancak mart vadeli EUR/USD vadeli kontratların vade sonu kapamalarının yukarı yönlü hareketi destekleyen minör bir gelişme olduğunu söyleyebiliriz. Piyasa hareketleri ışığında doların küresel talebi de sorgulanmaya başladı. Tam bu noktada devreye Fed’in girdiğini gördük. Yellen başkanlığındaki ilk toplantıda yapılan açıklamada uzun zamandır piyasaları istihdam verisi takip etmeye iten işsizlik oranı eşiği kaldırıldı. Artık Fed daha geniş pencereden bakacak.
Yeni yaklaşım normal olarak enflasyon verilerini öne çıkartacak. Şu aşamada bu verilerdeki gelişmeler pek olumlu sayılmaz ama algının olumlu olduğunu söylemek de yanlış olmaz. Buna ek olarak Fed’in ikinci adımı ile ilgili olarak faiz artırımı için altı aylık bir süreden bahsedilmiş olması piyasada artık yeni yüksek faiz ortamının teyidi gibi karşılanıyor.
Endekslerde baskıya neden olan bu durum çok sert bir geri çekilmeye neden olmadı. Böylece Fed için rahat bir hareket alanı olduğu ortaya çıktı. Bu durum varlık alımı azaltımlan-mn sakin bir şekilde devam edeceğine işaret ediyor.
Gündem o kadar yoğundu ki Almanya Anayasa Mahkemesi’nin ESM ile ilgili kararı bile arada gözlerden kaçtı. Alman kararın ESM yapısında kalibrasyon yönünde olması ve OMT programları ile ilgili hususun Avrupa hukuk otoritesine bırakılmış olması piyasada yankı bulmadı. Asya’da ise Çin’den gelen iflas haberi zaten piyasanın son zamanlarda odağına oturmaya başlayan büyüme endişelerini yeniden gündeme getirdi. Asya piyasalarında dalgalanmanın artmasına neden olan bu gelişme bakır ile emtia fiyatlarında da yansıma bularak genel enflasyon ve büyüme beklentilerinde de endişeye neden oldu. Çin’de yuan için dalgalanma aralığının genişletilmiş olması gibi adımlar ile değer kaybının sürdüğü görülüyor. Bu durum iç talebe dönüş planının sorgulanmasını gündeme getirebilir. İşte bu ‘sorgulama’ ilerleyen süreçte karşılaşabileceğimiz bir sorun olabilir.
NZD/CAD
Kırım’ın yapılan referandum ile Rusya’ya katılma kararı sonrası ABD ve Euro Bölgesikarafından Rusya’ya uygulanan yaptırımlar / ambargolar, tansiyonu yükseltti. Savaş çanlarının çalması sonrası yatırımcıların güvenli liman arayışları Amerikan Doları’ndan çıkışların yaşanmasına ve Yeni Zelanda Doları’nın değer kazanmasına neden oldu. Diğer taraftan Çin’in elinde bulundurduğu ABD tahvillerini azaltması sonucu da Avustralya Doları ve Yeni Zelanda Doları’nın değer kazandığını gördük.
EUR/USD
Fed’in programında yönlendirmesini değiştirmesi ile birlikte faiz beklentisinin de yükselişe daha kuvvetli dönmesi dolar talebini körükleyen bir etki yaratıyor. Buna çok uzun süredir düşük bir seyir izleyen volatilitenin de opsiyon fiyatlama-larını cazip hale getirmesi eklenebilir. Avrupa Merkez Bankası’nın proaktif olmaktansa refleksif bir yaklaşımı benimsemesi ve Rusya’daki gerginliğin Avrupa adına tatmin etmeyici bir şekilde sonuçlanması pariteyi olumsuz etkiliyor.
Kısa vadede opsiyon fiyatlamalarının yukarı yönde yapılmasına rağmen stok tarafındaki veriler ile birlikte baskının oluştuğunu izledik. Seyir için bin 450 / bin 500 psikolojik bölgesi ana direnci oluşturuyor, ilerleyen süreçte hava koşullarında iyileşme beklentisi ve tohum talepleri ile ilgili takip edilen haberlerin arzda artışa neden olacağı beklentileri piyasaya hakim, bin 380 desteği kritik bir görüntü oluştururken bu desteğin kırılması durumunda uzun vadeli güçlü bir satış dalgası ile karşılaşması muhtemel görünüyor. Bu noktada gündeme ilk olarak bin 350 zayıf desteği ve ardından bin 275 desteği gelecektir. Şu aşamada spekülatif bir seyir izleyen buğday nedeniyle piyasada volatilite yükselmiş durumda. Mısırın ve soya fasulyesinin katılmadığı ‘buğday yükselişi’nde gözlemlenecek bir konsolidasyon da soyadaki hareket için belirleyici olacak. 9 Nisan’daki VVASDE raporunda stokların durumu da seyir için kritik.
Dalgalanma Yaşanacak
Rusya’daki gerginliğin dinmesiyle birlikte bölge kurları üzerindeki baskının bir süre daha azalacağı söylenebilir. Tabii burada süreç Avrupa ve ABD’nin düşündüğü ek yaptırımlar konusunda bir adım atması ile değişebilir. Ancak kısa vadede asıl takip edilecek olan Fed’in kararının ardından diğer merkez bankalarının nasıl bir tavır takınacağı olacak. Fed’in faiz konusunda piyasanın aklına bir takvim sokmuş olması, yüksek faiz beklentisini körükleyerek genel dolar talebini kuvvetlendirici bir etki yaratıyor. Bu durumun negatif faiz baskısı altında olan Avrupa Merkez Bankası için nasıl bir etki yaratacağı piyasanın odağında olacak. Avrupa’da bu konu ile ilgili sterilizasyonu bir kenara bırakarak yapılacak olan varlık alımı programı ihtimali de daha yüksek sesle dile getirilecek. İki durumda da euro için zayıflama ihtimalinin kuvvetlendiğini söylemek yanlış olmaz. Bu ortam bir süredir parite etkisi ile nispeten daha sakin günler geçiren USD/TRY için yeni bir volatilite dalgası yaratabilir.
Genel dolar talebi fıyatlamasının piyasada artması ile birlikte özellikle RUB, ZAR ve TRY üçlüsünün yeniden birlikte takip edilme ihtimali bulunuyor. Altın ise politik gerginliğin ardından Fed’in de etkisi ile yükselen faizlerden dolayı baskı görebilir. Ancak opsiyon fıyatlama-larmda sert bir değişiklik olmaması, fiyatlardaki geri çekilmelerin yeni bir konsolidasyon hareketine dönüşmesi ihtimalini doğuruyor. Bu ortamda 1306,11 destek bölgesi ön planda olacak.
Gelişmiş ülke para birimleri arasında GBP/USD üzerinde gerçekleşen geri çekilmelerin sınırlı kaldığını görmemiz burada da yeni bir yükseliş için konsolidasyon denemesinin yapıldığını düşündürüyor.
Bu durum nisan ayında GBP ile EUR arasında yeni bir ayrışma ihtimalini de ortaya koyuyor.