Haberler

Seçim bitti bundan sonra ne olacak?

bHER dört yılda bir olduğu gibi, ABD’de seçimlerin ardından akla pek çok soru geliyor. Bundan sonra ne olacak? Seçilen başkan, neden 2.5 ay sonra göreve başlayacak? Bu süre zarfında Trump, yine ortalığı karıştırmaya devam edecek mi? Ekonomi, işsizlik, pandemi, güvenlik, göçmenler gibi konularla ilgili sorunlar ne olacak? Sırayla gidelim…

Biden neden zorlandı?

Seçimden önce açıklanan anketlere göre Cumhuriyetçi Trump ve Demokrat Biden arasında on puanlık fark vardı. Seçim tarihi yaklaştıkça bu farkın daha da açıldığı belirtilmişti. Ama seçimde iki aday da birbirine yakın oylar aldı. Biden, anketlere güvenerek kamuoyunda fazla görünmedi. Trump bile, “Evinde oturarak seçim kampanyası yapamazsın” diyordu. Haklıydı da. Biden, kolay seçimi, zora sokmuştu. Son dört günün heyecanına iyi dayandı. Seçiciler Kurulu’nda çoğunluk olan 270’i aştığı anda rahatladı.

Trump, nasıl oy topladı?

Trump’ın, eğitimsiz insanların oylarını aldığı ileri sürüldüyse de durum bu kadar basit değil. Bütün mesele, ekonomiydi. Amerikan vatandaşı artık iş bulabiliyordu. Trump öncesi yüzde 6.2 olan işsizlik oranı, yüzde 3.3’e kadar düşmüştü.

ABD’de onlarca “hayalet kasaba” görürsünüz. Bu kasabalar, fabrikaları, atölyeleri, imalathaneleri kapandığı, daha doğrusu üretim Çin’e kaçtığı için hayalet kasaba oluyor. İnsanlar başka kasabalara göç ediyor. Geriye terk edilmiş binalar, ıssız sokaklar kalıyor. ABD otomobil endüstrisinin kalbi Detroit bile bu gelişmeden muaf kalamadı. Banliyöleri, insanların gündüz gözüyle bile geçmeye korktuğu mahalleler oldu. Üretim neden Çin’e kaçmıştı? Çünkü ABD’de bir işçinin saatlik ücreti 19.33 dolar iken (yılda 40 bin dolar yapıyor), Çinli işçinin saatte aldığı ücret sadece 3.6 dolar (2011’de 2.2 dolardı). Trump, Çin’e kaçan iş gücünü Amerika’ya geri getirmeye çalıştı. Bir ölçüde başarılı da oldu. Çin’de fabrikası olan şirketlere, ABD’ye dönmeleri için para bile teklif etti. Ayrıca Trump, göçmen karşıtıydı. Özellikle Meksikalı göçmenlerden bıkan Amerikalılar, göçmen aleyhtarı politikaya ve sınıra duvar çekilmesine destek verdi. Trump’ın hedefi bin mil (bin 600 km) uzunluğunda bir duvar çekmekti. Maliyet 12 milyar dolar olacak, inşaat 3.5 yılda bitecekti. Maliyetin aslında 21 milyar dolar olacağı anlaşıldı. Bu yılın mayıs ayı itibariyle de sadece 15 mil duvar yaptırabildi. Her göçmen, ABD’de alnının teriyle para kazanmıyordu. Çoğu, yeraltı ekonomisine dahil oluyor, suça karışıyordu. Amerikalının bir köşe başında bıçaklı bir göçmenle karşılaşıp soyulmayacağınm garantisi yoktu. Trump’ın esmesi gürlemesi, her hafta bir kuruma sözlü olarak saldırması, başta Avrupa olmak üzere pek çok ülkeye posta koyması, sokaktaki vatandaşın umurunda bile değildi.

Devir teslim neden 2.5 ay sonra?

Bu, çok eski yıllardan kalma bir uygulama. ABD, büyük bir ülke (yüzölçümü 9 milyon 833 bin km2. Türkiye’nin 12 katından fazla). Teknolojinin, ulaşımın yetersiz olduğu yıllarda, sandıkları, oy pusulalarını toplamak, at arabalarıyla merkeze taşımak, karda kışta uzun mesafeleri kat etmek kolay iş değildi. En yaygın meslek, çiftçilik olduğundan, oy verme işlemi, çiftçilerin meşgul olduğu döneme de denk getirilmemeliydi. Dolayısıyla oy sayımı, haftalar alıyordu.

Böylece yeni seçilen başkanın, yeni yılın 20’nci gününde yemin edip göreve başlaması kararlaştırıldı. Bazı seçimlerde bu da yeterli olmamış, seçilen başkanın daha geç tarihlerde göreve başladığı dönemler bile olmuştu (8 Kasım 1932’de seçimi kazanan Franklin Roosevelt, tam 146 gün sonra, 4 Mart 1933’te eski başkan Herbert Hoover’dan koltuğu devralabilmişti).

Trump, 2.5 aylık sürede ortalığı karıştırır mı?

Seçim kaybeden başkan Donald Trump’ın, ocak ayının 20’nci günü öğle saatine kadar yapabileceği hiç bir şey yok. Otelde bir misafir gibi gününü dolduracak.

Oy sayımlarına itiraz edebilir. Ama iki rakip arasındaki oy farkı, binde 5’in altında değilse bu başvuru kabul edilmez. Bunun dışında hiç bir bağlayıcı karar alamaz, direktif veremez. Trump Beyaz Saray’da, garsondan bir bardak su istediğinde, garson “git kendin al” diyemez ama bu durumdaki başkanlara, “topal ördek” (lame duck) adı verilir. Bu benzetme, 18’inci yüzyıl Londra Borsası’na kadar uzanıyor. Borçlarını ödemekte zorlanan simsarlara, topal ördek deniyordu (Gerçek hayatta, sürünün hızına ayak uyduramayıp geride kalan, bu yüzden de etobur düşmanlarına kolay yem olan ördekler, topal ördek olarak biliniyor).

Biden’ın ajandasında neler var?

Joseph Robinette Biden Jr, kısaca bildiğimiz adıyla Joe Biden, iki ay sonra, Beyaz Saray’a taşınacak. Taşınma derken kendi eşyalarını getirmeyecek. Ama Kongre, 132 odalı 35 banyolu Beyaz Saray’ın mobilyalarının yenilenmesi için belli bir ödenek verebiliyor. Alabilirse, Trump’ın tebriklerini ve iyi dileklerini sunacağı bir telefon alacak. Nezaket gereği giden ve gelen başkanlar Beyaz Saray’da buluşup sohbet eder. Bu bir zorunluluk değil ama siyasi bir gelenektir (Trump böyle bir şey olmayacağını daha önce söylemişti). İş dünyasında hiç kaybetmemiş olan Trump, seçim sonuçlarını kabullenip havlu atacak gibi görünmüyor. Başkanların hep 100 günlük icraatı konuşulur. Biden’ın da 100 günlük ajandası merak ediliyor (Ama önce belirlediği kabine üyelerinin, Senato komitelerinde sorguya çekilmesi gerekiyor. Senato’nun onaylamadığı kişiler, bakan olamıyor). Biden’ın en önemli sorunu pandemi. Göreve başladığı 2021’in üçüncü haftasında Covidl9’dan ölen Amerikalı sayısının 300 bini geçeceği tahmin ediliyor. Dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi ABD’de de bu hastalığın önünün alınmakta olduğuna dair bir işaret bulunmuyor. Halkın beklentisi, ne pahasına olursa olsun hastalığın kontrol altına alınması. Ayrıca ülkeyi sarmış olan “Trumpizm” ile mücadele etmesi uzun zaman alacak (Belli bir tanımı olmamakla birlikte Trumpizm; sağcı, dar görüşlü ve liberal olmayan bir ideoloji).

Güvenlik sağlanacak mı?

Trump taraftarlarının o kadar gözü döndü ki, seçim kampanyası sırasında Biden’ın otobüsünü, trafikte sıkıştırarak zor duruma düşürme cesaretini bile gösterdiler. Pek çok yerde insanlar, silahlı olarak sokaklara çıktı. Kritik yerlerdeki mağazalar, olası şiddet olaylarına karşı ahşap kepenklerle vitrinlerini kapattı. Eskiden sadece kasırga yaklaşırken bu manzaraları gören halk, sokağa çıkmaktan korkar oldu. Seçim öncesi bile Biden’ın korumaları artırıldı. Seçimi kazandıktan sonra koruma sayısı tekrar arttı. Gizli Servis, koruma görevi sırasında kişilerin adını değil kod adını kullanır (Kod adlarını, korunan kişiler belirler). Biden’ın kod adı, “Celtic” (Kelt) oldu. Ne de olsa ailesinin İrlanda kökenleri bulunuyordu (Birleşik Krallığı oluşturan dört ülkeden ikisi; Galler ve îskoçya ile İrlanda, Kelt ülkeleri olarak bilinir). Başkan yardımcısı seçilen Kamala Harris’in kod adı ise “Öncü” (Pioneer). Kamala Harris demişken, kendisi ilk kadın başkan yardımcısı. Stanford Üniversitesi’nden “emeritus” ekonomi profesörü olan babası Donald Harris Jamaikalı, göğüs kanseri araştırmaları yapan bir biyolog olan annesi Shyamala Gopalan da Hintli (Emeritus, unvanını muhafaza eden emekli profesör anlamına geliyor). Harris’in kocası Doug Emhoff ise avukat. Bu arada Trump’ın da kod adı var. Ne olduğunu tahmin etmek zor değil: “Mogul” (önemli Adam).

ALEV RIGEL

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu