Seçim öncesi volatilite yüksek seyretmeye devam edebilir
Seçim sonuçları netleşip, ekonomi yönetimi netleşene kadar TL varlıklar için her iki yönde de sert hareketlere neden olabilecek volatil bir dönem yaşanma olasılığı göz önünde bulundurulmalı…
SEÇÎM öncesi son düzlüğe giriş yaptık. 24 Haziran Pazar günü gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri öncesinde, seçim beklentilerinin ve siyasi söylemlerin fiyatlamalar üzerinde daha fazla etkili olduğunu görebiliriz. Bu nedenle son haftalarda olduğu gibi TL varlıklar yurtdışı piyasalardan ayrışmaya devam edebilir. Her ne kadar seçim süreci içinde, diğer gelişmekte olan ülkelerden farklı beklentileri fiyatlıyor olsak da, Fed, Avrupa ve Japonya merkez bankaları toplantıları ardından gelişmekte olan ülke piyasalarında oluşan genel atmosferden de etkileneceğimizi göz önünde bulundurmak gerekiyor. Yani ana trendin yönünü seçim beklentileri oluştursa da oluşan trendin şiddeti üzerinde gelişmekte olan ülkelerdeki genel atmosfer etkili olacaktır.
Fed normalleşme sürecinde vites yükseltti 12-13 Haziran’da gerçekleşen Fed toplantısının gelişmekte olan ülke varlıklarındaki fiyatlamalar üzerinde etkili olduğunu izledik. 13 Haziran’da sona eren toplantıda Fed, piyasadaki beklentilerle uyumlu olarak 25 baz puan faiz artırımına gitti ve politika faizini yüzde 1,75-2,00 aralığına yükseltti. Faiz artırım kararı oybirliği ile alındı. Piyasalar faiz artırım hamlesini beklerken asıl takip edilen kısım Fed’in 2018 yılının kalanı için vereceği mesajlardı. Özelikle 2018 yılının kalanında kaç kez faiz artışı yapılacağı konusu piyasaların gündemini oluşturan ana temaydı.
Faiz artırımı ile birlikte projeksiyonların güncellendiği toplantıda, FOMC 2018 sonuna yönelik medyan faiz oranı beklentisi %2,1’den %2,4’e çıkardı. Böylece Fed’in yılın geri kalanında iki kez daha faiz artırarak, 2018 yılında toplam 4 faiz artışı planladığını gösterdi. Piyasadaki beklentiler Fed’in Eylül 2018 ve Aralık 2018 toplantılarında faiz artırımına gideceği yönünde oluşmakta. Mart ayında yayınlanan faiz projeksiyonunda ise 25 baz puanlık üç faiz artışının sinyalini vermişti. 2018 yılında piyasaların beklentisinden daha şahin bir normalleşme planı ortaya konulması doları başta gelişmekte olan ülke para birimleri karşısında olmak üzere genel olarak destekledi.
Diğer taraftan büyüme ve istihdam piyasasındaki güçlü seyrin devam edeceğine yönelik beklentilerin korunduğu izlenirken, bu beklentiler projeksiyonlara da yansıdı. Fed’in bu yıla yönelik büyüme beklentisi de yukarı yönlü revize ile %2,7’den %2,8 seviyesine çıkarıldı. 2019 ve 2020 yıllarına ilişkin büyüme beklentileri, sırasıyla %2,4 ve %2,0 seviyelerinde sabit bırakıldı. FOMC’nin işsizlik oranı projeksiyonlarına göre, 2018 medyan tahmini 0,2 puan azaltılarak %3,6’ya çekildi. İşsizlik oranının 2019 ve 2020’de %%%3,5’e gerileyeceğini öngörüldü. Fed’in tercih ettiği enflasyon göstergesi olan Kişisel Tüketim Harcamaları (PCE) fiyat endeksi medyan tahmini ise 2018 için %1,9’dan %2,1’e ve 2019 için %2’den %2,1’c yükseltildi. Fed’den gelen şahin söylemler, gelişmekte olan ülkeler için şartların zorlaşmaya devam cdeceğine işaret ederken, küresel risk iştahındaki dalgalı seyir gelişen ülke piyasalarından portföy çıkışlarının sürmesine ve genel olarak bu ülke varlıklarının baskılanmasma neden olabilecektir.
Seçim sürecinde sona gelindi mi?
İçeriye döndüğümüzde ise 24 Haziran’da milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleşecek. Bu seçim milletvekilliği için nihai olmakla birlikte, cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylardan birinin %50 oy oranını aşamaması durumunda, 8 Temmuz’da cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu gerçekleşecek.
Bu durumda seçimin ikinci tura kalmış olmasıyla belirsizliğin uzamış olması kadar, mecliste ortaya çıkan aritmetik de piyasa fiyatlaması üzerinde etkili olacaktır. Bu nedenle önceki seçimlerden farklı bir döneme girdiğimizi ve seçim sonuçları netleşip, hatta sonrasında ekonomi yönetimi ve söylemleri netleşene kadar fiyatlama yapmanın zor olacağını göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bu dönem sonlanana kadar TL varlıklar için her iki yönde de sert hareketlere neden olabilecek volatil bir dönem yaşanma olasılığı göz önünde bulundurularak, portföylerde çeşitlendirilmiş korumacı bir strateji izlenmeye devam edilmeli.
TL varlıkların taraf olduğu işlemlerde kaldıraçlı ya da kredili işlemlere mümkün olduğunca temkinli yaklaşmak, bu tür işlemleri olanların ise piyasada oluşabilecek ani hareketlere karşın aktif zarar kes emirleri bulundurmaları faydalı olacaktır.
Borsa İstanbul ucuz ama
Borsa İstanbul için son aylarda kullandığımız en önemli argümanlardan biri, hem kendi tarihsel ortalamalarına hem de emsallerine kıyasla düşük çarpanlarla fiyatlanması.
Özellikle bankacılık endeksi için bu argümanın aylardır ortada olmasına karşın, negatif ayrışmaların devam ettiğini ve her yeni ayda bu ucuzluğun daha da artığım gördük. Bu nedenle ucuzluğun alım için, özellikle de kısa ve orta vade içim yeterli bir gerekçe olmadığını defalarca görmüş olduk.
Özellikle içinde bulunduğumuz dönemde olduğu gibi haber bazlı etkilerin ön planda olduğu bir dönemde kısa vadede temel değerlemeler anlamsızlaşabiliyor.
Bu nedenle özellikle güçlü trendlerin olduğu dönemlerde trendlere bağlı kalmak, trend değişime yönelik güçlü bir işaret oluşmadan, dip ve tepe arayışı ile trendin aksine pozisyon almanın çık daha riskli olduğu kanaatindeyiz. İçinde bulunduğumuz dönemde de gerek bankaların sanayi endeksine göre gerekse Borsa İstanbul’un genel olarak ucuz değerleniyor olmasına rağmen, güçlü destek bölgelerinde bulunan Borsa İstanbul’da yukarı yönde bir trend başlangıcı için yeterli işaret alınabilmiş değil.
Bu nedenle düşüş trendinin gücünü de göz önünde bulundurduğumuzda desteklerden alım yapmak yerine ilk olarak güçlü bir direncin geçilmesini beklemek daha sağlıklı olacaktır. Aksi takdirde yükselişler piyasa tarafından yeni satış fırsatı olarak değerlendirilmeye devam edecektir.
BIST 100’de 2013’te görülen zirve destek oluşturuyor
BIST-1Û0 Endeksi’nde hafta içerisinde volatil aşağı yönlü hareketler görüldü. Endeks haftaya pozitif bir açılışla başladı fakat hafta içerisinde görülen satış baskısı ile yaklaşık 4200 puanlık bir volatilite gösterdi. Haftanın ilk gününde pozitif açılan endekste yukarı yönlü hareketler satış fırsatı olarak değerlendirildi. Salı günü görülen aşağı yönlü hareket çarşamba günü derinlik kazandı. Perşembe günü ise yarım günlük bölümde düşük hacimle yurtdışı piaysalann izlendiğini gördük. Endekste dip arayışı sonrasında hafta başında görülen yukarı yönlü toparlanmanın kısa vadeli alçalan trend direncine kadar devam edebildiğini gördük. 2013 yflı mayıs ayında direnç olarak çalışan 93.400’ün destek olarak hafta içerisinde test edilmiş olması, saatlik ve günlük grafiklerde görülen pozitif uyuşmazlıklar, Bollinger alt bandının test edilmiş olması bu bölgeden yukarı yönde bir hareket beklentisini oluşturmaktadır. Fakat gerek hafta içerisinde işlem hacminin önceki haftalara göre düşük seyir izlemesi gerekse yukarı yönlü hareketlere işlem hacminin eşlik edememesi nedeniyle gün içi yükselişler kısa vadeli direnç bölgelerinde satış fırsatı olarak değerlendirilmekte ve yükselişler tepkiden öteye gidememektedir. Kısa vadeli hareketli ortalamalar düşüş ivmelerini korumaktadır. Kısa vadede işlem hacmi artış göstererek 96.000 direnci üzerine çıkılarak kalıcılık sağlanmadan endekste yükselişlerin tepki ile sınırlı kalacağını düşünüyoruz. 96.000 üzerinde ise 97.200 ve 98.800 takip edilebilecek direnç seviyeleri olarak öne çıkmaktadır. Satıcılı seyrin devam ederek düşüş ivmesinin artış göstermesi durumunda ise 91.400 ve 88.000 destekleri önem kazanacaktır.
Dolar/TL’de volatilite yüksek seyredebilir
Son dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından (TCMB) TL’yi destekleyecek önemli hamlelerin geldiği izlenirken, son hamle 7 Haziran’daki PPK toplantısında gelmişti. Beklentilerin üzerinde 125 baz puanlık faiz artırımının bir önceki hafta Türk Lirası’nı desteklediğini görmüştük. Geçen haftaya ise hem yurt içinde hem de küresel piyasalarda önemli veri akışları ile başladık. Pazartesi günü yurt içinde 2018/1Ç büyüme rakamı ile nisan ayı cari açık verisini karşıladık. 2018 yılının ilk çeyreğine ait büyüme rakamı beklentilerle uyumlu olarak güçlü seyrini korudu ve yıllık bazda %7,4 olarak açıklandı. Cari açık ise beklentilerle uyumlu olarak nisan ayında 5,4 milyar dolar olarak gerçekleşti ve genişleme eğilimini sürdürdü. Büyüme verisi her ne kadar gücünü koruyor olsa da, piyasalar üzerinde anlamlı bir etki bırakmadı. Cari açığın genişlemeye devam etmesi, CDS primlerindeki süregelen yükseliş ile seçim ve sonrasındaki politika beklentilerine ilişkin belirsizlik Türk Lirası başta olmak üzere TL varlıkları baskılamaya devam etti.
Bununla birlikte Fed ve ECB toplantıları öncesinde genel olarak gelişmekte olan ülke para birimlerinin değer kaybettiği ve TL’nin bu tarafta negatif ayrışma eğilimini sürdürdüğü görüldü. Haftaya 4,47’li seviyelerden başlayan Dolar/TL kuru, Fed’in 12 Haziran’da sona eren toplantısında 25 baz puan faiz artırımına giderek şahin bir tutum sergilemesi ve 2018 yılının kalanı için iki kez daha faiz artırım mesajı vermesine bağlı olarak 4,70’li seviyeleri test etti. Fed’in vermiş olduğu mesajlar ve yaptığı güncellemeler sonrasında piyasada Eylül 2018 ve Aralık 2018’de faiz artırımına gideceğine dair beklentiler güç kazandı. Bu süreç içerisinde 24 Haziran’daki seçim göz önünde bulundurulduğunda, seçime ve sonrasındaki politika belirsizliklerine bağlı olarak TL’deki negatif ayrışma eğiliminin devam ettiği görülebilir. TL’deki değer kayıplarının devam etmesi durumunda Dolar/TL kurunda, 4,70 seviyesinin aşılmasına bağlı olarak tekrar 4,80 – 4,90 aralığı gündeme gelebilir. Doiar/TL’de aşağı yönlü hareketlerde ise 4,60 seviyesi altında 4,54 – 4,46 aralığı destek olarak izlenebilir. TCMB’nin hamleleri sonrasında yaşanan düşüşlerde güçlü destek olarak çalışan 4,46 seviyesinin aşağı yönlü hareketlerde yakından takip edilecektir. Devam eden yüksek volatilite nedeniyle bahsettiğimiz bu destek ve direnç seviyelerinden sonra sert hareketler gelebileceğini göz önünde bulundurmakta ve TL’nin taraf olduğu tüm döviz işlemlerinde kaldıraç oranlarının makul seviyelerde tutulmasında fayda olduğunu düşünüyoruz.
ÜZEYÎR DOĞAN