Şeker sektöründe her yıl bir kriz yaşanıyor
İki yıl önce C krizi, geçen yıl spekülatör krizi çıkmıştı. Bu yıl da nişasta bazlı şeker üretim krizi var. Yeni dönem kotaları belirlenmeyen nişasta bazlı şeker fabrikalarında üretim durmak üzere…
ŞEKER konusunda ne yazık ki kendi kendimize yetemeyen bir ülkeyiz. Türkiye ağırlıklı olarak pancardan şeker üretimi yapıyor. Yıllık şeker üretimi yaklaşık 2 milyon ton civarında. Bu üretimi de Türkiye Şeker Fabrikaları ve özel sektör şeker fabrikaları aracılığıyla yapıyor. Türkiye Şeker Kurumu ve Türkiye Şeker Fabrikaları üretilen pancar şekerlerini üç kategoriye ayırıyor. Tüketicinin ve iç piyasanın kullandığı şekerler “A kategorisi” olarak adlandırılıyor. Kriz dönemlerinde ve kritik dönemler için saklanan şekerler ise “B kategorisi” diye kodlanıyor. C kategorisi ise ihracatçı sanayicilere ayrılıyor.
Şeker sektöründe neredeyse her yıl bir kriz patlak veriyor. İki yıl önce sanayicinin kullandığı C kategorisinde kriz yaşanmıştı. Geçen yıl da spekülatörlerin etkisiyle başka bir krizi haberleştirmiştik. Bu yıl ise nişasta bazlı şeker (glikoz) üreticileri arasında kriz var. Kriz aşılmaz ise Ağustos ayında nişasta bazlı şeker üretimi yapan fabrikalar üretimi durdurabilir. Çünkü her yıl yeniden verilmesi gereken kotalar açıklanmış değil. Nişasta bazlı şeker üreticileri kotaların bir an önce açıklanması gerektiğini savunurken, şekerleme ve çikolata ihracatçıları ise kota konusunda adaletsizliğin olduğunu, yeni düzenlemelerle bu durumun giderilmesi gerektiğini savunuyor.
ÜÇ KRİTER VAR
Hatırlarsanız 2001 krizinden sonra şeker üretimi kotaya tabi olmuştu. Hem pancardan şeker üretenler hem de nişasta bazlı şeker üreticileri kotaya tabi kılınmıştı. Nişasta bazlı şeker üreticilerinin kotaları her yıl yenileniyor. Türkiye Şeker Kurumu, kotalarla ilgili öneriyi ilgili bakanlığa (Sanayi Bakanlığı) yapıyor. Kurumun önerisi doğrultusunda da kotalar belirleniyor. 2001 yılında belirlenen formülle dağıtılan kotalar için üç kriter söz konusu: Üretici firmalar için son üç yıllık üretimin ortalaması, satıcı firmalar için ise son üç yılın satışlarının ortalaması, yatırım halindeki fabrikalar için ise yatırım kapasitesi baz almıyor.
Kota belirlemeleri yapılırken Cargill Bursa’da yatırım aşamasında idi. Cargill de yatırım kapasitesini göstererek kotaya başvurdu.
Kota yüksek kapasiteye göre belirlenince de aslan payı yani yüzde 60’m üzerindeki kotayı bu şirket almış oldu. Kotada ikinci büyük pay da yine ABD merkezli Amylum Nişasta’nm elinde bulunuyor. Geri kalan ise sektördeki diğer üç firmanın elinde. Bu yılın kotasının 265 bin ton olduğunu belirtelim. Sektör bu kotayı bu yıl içinde kullanmış durumda.
ÜRETİM DURABİLİR
Şeker Kurumu şu anda yeniden yapılanma sürecine girdi. Hükümet nezdinde çalışmalar devam ediyor. Yüksek bir ihtimalle Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlanacak. Yapılanma sürecinde oldukları için de kota belirleme işi uzamış. Bu durum da nişasta bazlı şeker üreten fabrikalar için risk oluşturmaya başlamış. Sektörde beş fabrikada bin işçi çalışıyor. Yıllık ciro ise 1 milyar TL seviyesinde. Kotalar açıklanmazsa bu işletmelerde üretim durabilir. Üretimin durması halinde ise gıda, şekerli mamuller ve gazlı içecek sektörü başta olmak üzere birçok sektör için hammadde olan glikoz şekeri temin etmek zorlaşacak. İçeride bu üretim sağlanmaz ise yıllık 300 milyon TL’lik bir zarar gündeme gelebilecek. Sanayici bu şekeri ithal etmek zorunda kalacak. Çünkü birçok üründe glikoz belirli oranlarda kullanılmak zorunda.
Pancar şekeriyle ikame etmek mümkün değil. Bu arada bu fabrikaların yıllık 1.5-2 milyon ton civarmda Türkiye’de üretilen mısırı kullandıklarını da belirtelim. Üretimin durması halinde mısır üreticileri de sıkıntıya girebilir.
“BELİRSİZLİK GİDERİLMELİ”
Sektör dernekleri bu tehlikeye dikkat çekmek için geçen hafta ortak bir açıklama yaptı. ŞEMAD (Şekerli Mamul Sanayicileri Derneği), SUTHER (Susam, Tahin, Helva ve Reçel İmalatçıları Demeği) ile NÜD (Nişasta ve Glikoz Üreticileri Derneği) ortak açıklama yaparak sektördeki sıkıntıyı dile getirdiler.
Şekerli Mamul Sanayicileri Derneği ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu Başkanı Şemsi Kopuz, nişasta bazlı şeker üreten fabrikaların ağustos ayında üretimlerini durdurmak zorunda kalacağını söylüyor. Şeker Kurumu’nda yeni yapılanma çalışmaları olduğu için bu kararların geciktiğini düşünen Kopuz, Tarım Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunacaklarını söylüyor. Üretimin durmaması gerektiğini belirten Kopuz, “Bu ülkenin dövize ihtiyacı var. Sanayicinin bu hammaddeye ihtiyacı var. Üretim planlarını yapacak. İçeriden temin edemezse ithalata yönelecek. Kotalar bir an önce açıklanarak belirsizlik giderilmeli” diyor.
SANAYİCİLER ANKARA’DA
Sektörün temsilcisi konumundaki NÜD (Nişasta ve Glikoz Üreticile-•i Derneği) Başkam Rint Akyüz ise sorunu dile getirebilmek için geçen hafta boyunca Ankara’da idi. Telefonla ulaştığımız Akyüz, sorunu anlatabilmek için Ankara’da olduklarını belirtiyor. Şeker Kurumu’nda şu an muhatap bulamadıkları için hem Sanayi Bakanlığı, hem de Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı bürokratlarına dertlerini anlatmaya çalıştıklarını söylüyor. Kota ile ilgili bir buçuk aylık bir sürelerinin kaldığını belirten Akyüz, “Bu fabrikalarda üretim durmamalı. Bu fabrikalar kimya tesisi gibi. Üretimi durdurmanın ekstra bir maliyeti söz konusu. Dolayısıyla üretim kesintisiz devam etmeli. Aksi halde zarar büyük olacak. Bir an önce kotalar belirlensin. Hem glikoz üreticileri hem de müşterilerimiz olan gıda içecek sanayicileri için belirsizlik ortadan kalksın” diyor. Kotaların belirlenmesinden ziyade kotaların kalkması gerektiğim savunan Akyüz sözlerine şöyle devam ediyor:
“Avrupa Birliği Eylül 2017 itibariyle şeker üretiminde kota uygulamasını tamamen kaldıracak. Bu durumda glikoza ve şekere kota uygulanan tek ülke Türkiye kalacak. Artık ömrünü dolduran kotalar kalkmalı ve serbest piyasa düzenine geçilmeli. Gıda sanayinin öncü ve itici gücü şekerli mamul sektörü ve gazlı içecek sektörü, Türkiye’nin toplam gıda ihracatının neredeyse yüzde 20’sini oluşturuyor.
Her iki sektöre uygun maliyetli hammadde tedarik eden nişasta bazlı şeker sanayi üretimindeki daralmanın, söz konusu sektörlerde üretim düşüşü ile birlikte, ihracatı da sekteye uğratması tehlikesi bulunuyor.”
Zekeriya METE / İstanbul Hububat, Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı
Kazandıklarına saysınlar
Türkiye’de şekerleme ve çikolata sektörü yıllık 2.5 milyar dolar seviyesinde ihracat yapıyor. 2023 yılı hedefleri ise 7.5 milyar dolar. Sektör hem pancardan şeker hem de glikoz kullanıyor.
Dolayısıyla glikoz üretimini de yakından takip ediyor. Sektör temsilcileri glikoz üretiminin durması halinde sıkıntı yaşanacağını savunurken, ihracatçı firmaları temsil eden İstanbul Hububat,
Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri ihracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete şunları söylüyor. “Kotalar konusunda en başından bu yana bir adaletsizlik söz konusu idi. Piyasanın yüzde 80’i neredeyse Cargill’in elinde.
Şeker Kurumu’nda yeni bir yapılanma söz konusu. Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’na bağlanılacağı konuşuluyor. Yeni dönemde belki adaletsizlik giderilir. Şimdiye kadar kazandıklarına saysınlar. Şekerleme ve çikolata sektöründeki ihracatçı firmaları benim birliğim temsil ediyor. Şimdiye kadar şeker ile ilgili sektörümden bir şikayet almadım. Tedarik sıkıntısı olacağını sanmam. Belki yeni yapılanmada adaletli bir yapı tesis edilir.”
İlknur MENLİK / Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu Genel Sekreteri
Fabrikalar durmamalı
Sağladığı istihdam, üretimi ve ihracatıyla, ekonominin başta gelen sektörleri arasında yer alan Türkiye Gıda Sektörü, Şeker Kanunu ile şeker üretimine konulan kotalar nedeniyle yıllardır sıkıntı yaşıyor. Türk çiftçisinin ürettiği mısırı ham madde olarak kullanan nişasta bazlı şeker sanayi üretiminin kota ile sınırlandırılması, sektörde var olan kapasitelerin kullanılamaması sonucunu doğuruyor. Sanayi, her yıl belirlenen üretim kotası nedeniyle kurulu kapasitenin altında üretim yaparken, ortaya çıkan şeker açığı nedeniyle ithalat yapılması, oldukça üzücü ve düşündürücü. Üretimde kota uygulamasında bu yıl ise gıda sektörünü, özellikle de Türkiye’nin gıda ihracatında önemli paya sahip şekerli mamuller ve içecek sanayini sıkıntıya sokan bir belirsizlik yaşanmakta. Halen kotaların açıklanmamış olması nedeniyle, sektördeki sanayi kuruluşları üretim planlaması yapamadıkları için üretimlerini yavaşlatmak zorunda kaldılar. Hükümetten beklentimiz, bir an önce 2017/2018 pazarlama yılına ilişkin kotaların belirlenmesi yönünde. Aksi halde yaşanan sıkıntı şekerli mamuller ile içecek sanayi üretimine, dolayısıyla da Türkiye’nin ihracatına da yansıyacaktır.
İDRİZ ÇOKAL