Siz bir numaradan ibaret değilsiniz
Yabancı bir ülkede yaşamaya başladığınızda dikkatinizi önce o ülkenin tarihi eser ve ürünleri çeker. Daha sonra davranışlara, norm ve değerlere bakarsınız. İçine son girdiğiniz katman ise o kültürün mevcut varsayımları olur. Hollanda’da yaşamaya başladıktan sonra dikkatimi ilk çekenlerden biri HollandalIların perakende dükkânlarında verdikleri hizmet şekliydi. Kasaptan bankaya her yerde, girişin yanında duran kırmızı makinelerden numara almanız gerekiyordu. Numaranın olduğu küçük kâğıdı aldıktan sonra ise şanslı sayınızın gelmesini bekliyordunuz. Türkiye’de bankalar ve başka birkaç kurum dışında böyle bir uygulama yoktur. Dükkâna girer ve satıcının size ne istediğinizi sormasını beklersiniz. İkincisine alışmış biri olarak doğrusu bu duruma biraz şaşırmıştım. Kendinizi İstanbul’daki bir kasap dükkânında düşünün. Aynı siparişler üzerinden gidelim. Numara falan yok. Kasap ilk olduğunu düşündüğü kişiye gülümseyerek ne istediğini soruyor. Cevap kuzu pirzola. Dolaptan kuzu pirzolayı getiriyor. Servisi bitirdiği anda soracağı ilk soru ise şu; “Başka kuzu pirzola bekleyen var mı?” Evet cevabını veren ilk talihli kişi bir sonraki servisi alacak.
Tüm kuzu pirzola müşterileri yollandıktan sonra kasap sıradaki müşteri için hazırdır. Burada kritik soru şu: Bu iki yaklaşımdan hangisi daha verimli ve etkilidir? Bu soruyu Hollanda’daki ve Türkiye’deki meslektaşlarıma sorduğumda her birinin kendi yaklaşımlarını kanlarının son damlasına kadar savunacaklarından şüphem yok. Bu örnek hayatımızın diğer alanlarına, örneğin işle ilgili durumlara genişletilebilir. Bazı insanlar önden plan yapıp ne pahasına olursa olsun ona sadık kalırlar. Diğerleri önce işe koyulup gelişmeler ışığında onları düzenler ve bunun yapılacak başka işleri te-tiklemesini beklerler. Sonuçta yapılacak işe ve hangi bağlamda yapıldığına göre ikisi de işe yarayacaktır.
Aynı firmada bile bu bir departmandan diğerine değişebilir. Örneğin finans departmanları satış departmanından tamamen farklıdır. Finans bölümü genelde hükümetlerin belirlediği kılavuzlar doğrultusunda önceden belirlenmiş gündemler üzerinde çalışır. Onlar için başka bir çalışma sırası mümkün değildir. Satış departmanının disiplini ise bundan tamamen farklıdır; ürün ve sonuçlara göre form ve siparişler değişir.
Burada tüm adımlan önceden tahmin edemezsiniz, eğer bunu yapmaya çalışırsanız başarılı olamazsınız. İster bir ülke, firma veya departman kültürü hakkında konuşuyor olalım, bu konuda genelde hepimiz aynı şekilde hissederiz. Bizim için en verimli ve etkili yol “bizim yolumuz”dur. Bunun sebebi aslında basittir: Tüm yaklaşımlar, kendi kültürel bağlamlarında daha az zaman kaybettirir ve yapılması doğru olandır. Burada mutlak doğru veya yanlış diye bir şey söz konusu değildir. Söz konusu farklardan faydalanmak için yapılacak en doğru şey ise onlara mümkün olduğunca çabuk alışarak kendi yararımıza kullanmamızdır. Farklılıklarla mücadele etmenin sonu sadece koca bir başarısızlık değil, sizin için de sürekli bir mutsuzluk halidir. Faaliyet gösterdiğiniz kültürel değerlere saygı duyun ve onları kendi değerlerinizle uzlaştırın.