Su kavgası başladı…
Su, sadece kuraklık çeken değil sulak ülkelerin de derdi. İrlanda hükümeti su kullanım ücreti almaya kalkınca halkın tepkisi ile karşılaştı. Bakalım mücadeleyi kim kazanacak?..
DAHA önceleri kurak bölgelerde gördüğümüz su kavgalarına bu kez, bol su kaynakları olan İrlanda’da rastladık. Başkent Dublin’de on binlerce kişi sokaklara döküldü ve hükümetin sudan alacağı kullanım ücretini protesto etti.
İrlanda, Avrupa Birliği içinde yüzde 4.8’lik bir oranla ekonomisi en hızlı büyüyen ülke konumunda. Ama koalisyon hükümeti, bazı tasarruf tedbirlerine ihtiyaç duydu ve ekonominin daha sağlıklı olabilmesi için yeni gelir kaynakları aramaya başladı. Yedi yıllık bir dönemde 30 milyar eu-ro tasarruf etmeyi planlayan hükümet, tepki çekeceğini düşündüğü su politikasını en sona bıraktı. Fakat bu politikanın açıklanması da bardağı taşıran son damla oldu. 80 bin kişi, pankartlarla yürüyüş yaptı. Pankartlarda, karar geri alınana kadar direneceklerine dair yazılar yer aldı. Hükümetin halkı, “bıçak sırtında” yaşamaya zorladığı ileri sürüldü. Avrupa Birliği ise, İrlanda’yı bakkal hesabı yapmaktan vazgeçmeye çağırdı. İrlanda hükümeti de protestocuları gözaltına alarak protestolara cevap verdi. Protestocuların temsilcileri, hükümetin seçim kampanyalarında milyonlarca euro harcadığını, hiç danışmadığı danışmanlara bile ayda 85 milyon euro maaş ödediğini belirterek sudan alınacak ücretlere tepki göstermenin bir hak olduğunu savunuyor.
Konuya açıklık getirmek gerekirse İrlandalılar, bedava su kullanmıyor. Su parası, vergilendirme mekanizmasının içinde bir kalem. Hatta yol vergisinin bir bölümü bile su vergisi olarak tahsil ediliyor. İrlandalılar zaten üç ayrı vergi kaleminden su parasını üç kez ödediklerini iddia ediyorlar. Evlerde su sayacı bulunmuyor. Çoğu ev, sayaç takmaya bile uygun değil.
Hükümetin yapmak istediği, kullanılan suyun ücretini doğrudan alabilmek. Bunun için halka iki seçenek sunuluyor. Ya yıllık sabit bir ücret ödenecek ya da sayaç taktıracak. Sayaç olduğu takdirde ödenecek ücret daha düşük olacak. Yıllık sabit ücret, bir hanede bir yetişkin varsa 60 euro, iki ve daha çok yetişkin varsa 160 euro olarak belirlenmiş. Çocuklardan su parası alınmıyor. Hükümet geri adım atmazsa uygulamaya nisan ayında geçilecek.
Gözlemciler, İrlanda’nın sayaç sistemi kullanmayan sayılı ülkelerden biri olduğuna dikkat çekiyor. Yeni uygulamayla bile İrlanda’nın en azından üç yıl boyunca, Avrupa’nın “en ucuz su” kullanan ülkesi olarak kalacağı ileri sürülüyor.
Modern bilgi ekonomisi
İrlanda ekonomisi, modern bilgi ekonomisinin en belirgin örneği durumunda. Ekonominin yüzde 95’i, yüksek teknoloji sanayileri, ticaret, yatırım ve hizmet sektörü üzerinde dönüyor.
Tarımın payı sadece yüzde 1.6.
Kişi başına düşen gayrisafi yurtiçi hasıla (52 bin 250 dolar) hesaba katıldığında Avrupa Birliği’nin en zengin beş ülkesinden biri. 2005’te yapılan uluslararası bir ankette İrlanda, dünyanın yaşam kalitesi en yüksek ülkesi olarak gösterilmişti. 1995 ve 2007 yılları arasındaki 12 yıllık dönemde, Avrupa’nın en yüksek ekonomik büyüme oranlarına sahip oldu. Bu nedenle “Kelt Kaplanı” lakabıyla anılır oldu. Bu başarının altında yatan sebep, iş dünyasına uygulanan vergilerin düşüklüğü. Kişisel servet artışı açısından sadece Japonya’nın biraz gerisinde kalıyor. Ülke, işsizlerine ve emeklilerine de cömert davranmasıyla da biliniyor. İşsizlik oranı yüzde 10’un üzerinde ama işsiz bir genç, devletten haftada 188 euro, bir emekli ise 230 euro alıyor. Enflasyon oranı ekside (-0.5) olan nadir ülkelerden. Fakat bu olağanüstü tabloya rağmen halkın yüzde 21’i, yoksulluk sınırına yakın yaşamakta. Bu da Avrupa Birliği’nln en yüksek oranıdır. Bu 2008 kürel krizinden sonra ortaya çıkan bir durum.
Su hakkında birkaç söz
■ Su, hem katı, hem sıvı, hem gaz halinde olan tek maddedir. Dünyada hiçbir madde bu üç özelliğe bir arada sahip olamaz.
■ Bugün içtiğiniz bir bardak suyun, 225 milyon yıl önce yaşamış olan dinozorların içtiği su ile aynı olduğundan emin olabilirsiniz.
■ Yeryüzünde 1 milyar 200 milyon kişi, temiz su kaynaklarına ulaşamıyor. Bu, her altı kişiden birinin temiz sudan mahrum olması demek. Bu insanların üçte ikisi de günde iki dolara yaşıyor.
■ Susuzluk çekilen pek çok ülkede kadınlar ve çocuklar, su bulmak için günde ortalama 5.5 km yol kat ederler.
Haftada toplam 15 saatlerini su için harcarlar. Ailelerin yüzde 64’ü, su bulmak için kadınlara güvenir, kız çocukların su taşıma görevi, erkek çocuklara oranla iki kat daha fazladır.
■ Afrika’da insanlar, su bulmak için yılda 40 milyar saat zaman harcarlar. Bu, Fransa’nın bir yıllık iş hayatı zamanına eşittir.
■ Her yıl 6-8 milyon kişi, sudan kaynaklanan hastalıklardan hayatını kaybediyor. Bu rakam, trafik ve iş kazalarında ölenlerden çok daha fazla. Her 20 saniyede bir çocuk ölüyor.
■ Gelişmekte olan ülkelerde ilkokul çağındaki çocukların yarısı yeterli su bulamıyor, üçte ikisi de sağlıklı yaşayamıyor.
■ Dünyada atık suların yüzde 85’i, işlenmeden doğaya bırakılıyor.
■ 2025 yılına kadar, su sıkıntısı çeken bölgelerin sayısı yüzde 66 oranında artış gösterecek.
■ Halbuki su sağlığına harcanacak her bir dolar, tasarruf edilen zaman, artan üretkenlik ve azalan sağlık harcamaları göz önüne alındığında sekiz dolar kazanç olarak geri dönüyor. Dünyada hastanelerin yarısı, su kaynaklı hastalarla dolu.
■ Çocukların tamamına temiz su bulabilseydik, toplamda 413 milyon gün fazladan sağlıklı yaşama şansları olurdu.
■ ABD, su kaynakları bol olduğundan tasarrufa hiç önem vermemiş bir ülke. Ancak son yıllarda pek çok belediye, halkı tasarrufa teşvik eden kampanyalar yürütüyor. Önümüzdeki beş yıl içinde ülke genelinde 225 milyar dolarlık yatırım yapılmadığı takdirde suyun bu ülke için de büyük sorun olması bekleniyor.
■ Su, nakliyesi en zor ve pahalı hayati maddelerden birisidir. Şişelenmiş su taşıyan 24 kamyon ile naylona paketlenmiş bir kamyon su, aynı hacimdedir. Dünyada 1 milyar 600 milyon kişi, yeterli su bulduğu halde pahalı oluşundan dolayı kullanamıyor.
■ Su kullanımı, nüfustan daha hızlı artmakta. Önümüzdeki on yıl içinde suya talebin yüzde 40 oranında artacağı tahmin ediliyor.
■ Hindistan’ın yakın gelecekte su kaynaklarının tükeneceği tahmin ediliyor. Çin’in üçte ikisi, su sıkıntısı çekiyor.
■ Tuzlu suyu, içilebilir hale getirme yöntemi, tek çare gibi görünmekte. Suudi Arabistan, bu alanda öncü konumunda. Dünyada tuzu alınmış su tüketiminin yüzde 25’i bu ülkeye ait.
2020’de dünya ısısının ortalama iki derece artması halinde, su kaynaklarını verimli hale getirmenin bedeli her yıl İçin en az 250 milyar dolar olacak. Bu, büyük bir rakam değil. Susuzluk çeken kişi başına yapılacak sadece 30 dolarlık bir masraftır.
■ Su kaynaklarının siyasi sınırları yoktur. Birleşmiş Milletler istatistiklerine göre, dünyada 148 ülke, su kaynaklarını, komşularıyla paylaşmak zorunda.
■ 1820 ve 2007 yılları arasında dünyada 450’den fazla uluslararası su anlaşması imzalandı.
■ Suyun yüzde 85’i tarım ve sanayide kullanılıyor, insanların kullanımı için sadece yüzde 10’luk bir pay kalıyor.