Tarım arazilerinin değerlendirilmesi için hazırlanan yasa tasarısı
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, tarım sektörüne yönelik planlanan yeni düzenlemeleri anlattı. Düzenlemelerde işlenmeyen arazilere yönelik yeni uygulamalar dikkat çekiyor…
İŞLENMEYEN arazilerin üretimde değerlendirilmesi için hazırlanan yasa tasarısının ayrıntıları netleşiyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, üç yıl süreyle işlenmeyen gerçek ve tüzel kişilere ait tarım arazilerinin, geliri arazi sahiplerine ait olmak üzere kiraya verileceğini açıkladı. Arazi maliklerine veya hak sahiplerine ulaşılamaması halinde kira bedellerinin araziye özgülene-rek bankalarda açılacak vadeli hesaplarda depo edileceğini söyleyen Çelik, “Hak sahiplerinin 10 yıl içerisinde talepte bulunmamaları halinde biriken kira geliri hâzineye gelir kaydedilecek. Mülkiyeti ihtilaflı arazilerde ihtilafın giderilmesi halinde biriken kira geliri hak sahiplerine dağıtılacak” dedi.
Önceki hafta Bakanlar Kurulu’nda sunumu yapılan, çalışmaları sürdürülen düzenlemenin, en kısa sürede TBMM gündemine getirilmesi planlanıyor. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, işlenmeyen, boş bırakılan tarım arazilerinin değerlendirilmesi için hazırlanan yasa tasarısının detaylarını anlattı.
ATIL ARAZİLER DEĞERLENDİRİLECEK
Türkiye genelinde, hisselilik, mülkiyet ihtilafı, parçalılık, tarımsal faaliyete son verilmesi veya göç gibi nedenlerden dolayı gerçek veya tüzel kişilerin mülkiyetinde olan 2 milyon hektar tarım arazisi üzerinde tarımsal faaliyet yapılamadığını söyleyen Bakan Çelik, bu arazilerin tarımsal üretime kazandırılması durumunda yıllık 17 milyar TL tarımsal hasıla sağlanması imkanı bulunacağını söyledi. Türkiye’deki bütün üretim faktörlerinin etkin bir şekilde kullanılmasının büyük önem taşıdığını vurgulayan Çelik, verimli tarım yapılabilme imkanı olan arazilerin atıl halde kalmasının milli ekonomi açısından büyük bir kayıp olduğunu dile getirdi. Bu şekilde atıl durumda bulunan arazilerin özü-e ve mülkiyet hakkına do-kunmaksızın üretime kazandırılması ve bu şekilde ülke ekonomisine katkı sağlanması gerektiğini ifade eden Çelik, “Bu kapsamda ülkemizde 32.5 milyon adet tarım arazisi sayısallaştırıldı. Desteklerimiz ise parsel bazında takip edilmeye başlandı” dedi.
ÜÇ YIL İŞLENMEME ŞARTI ARANACAK
Öngörülen bu düzenleme ile bir arazinin üç yıl üst üste işlen-memesinin o arazi üzerinde tarımsal faaliyet yapılmadığına karine teşkil ettiğinin kabul edildiğini söyleyen Bakan Çelik, “Bu şekildeki arazilerin Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca tarımsal üretim yapmaya istekli kişilere kiralanması ve elde edilen kira gelirlerinin de hak sahiplerine verilmesi sağlanıyor. Hak sahiplerine ulaşılmayan veya mülkiyeti ihtilaflı arazilerin muhtemel hak sahiplerinin kira gelirlerinden kayba uğramamaları için de bu şekildeki arazilerden elde edilen gelirlerin arazilere özgülenmiş vadeli hesaplarda tutularak hak sahipleri belli olduğunda onlara dağıtımının sağlanması ve ayrıntıların ikincil mevzuatla düzenlenmesi amaçlanıyor” diye konuştu.
“ANAYASAYA AYKIRI DEĞİL”
Bakan Çelik, malikleri veya hak sahipleri tarafından uzun süredir kullanılmayan veya mülkiyet ihtilafları nedeniyle kullanılamayan arazilerin devlet eliyle veya yetkilendireceği kurum veya kuruluşlar eliyle tarımsal üretim yapacaklara kiralanabilmesi ve kira gelirlerinin hak sahiplerine verilmesi şeklindeki bir yöntemin, hem ekonomiye katkı sağlayacağını hem de tek başına arazisinden bir gelir elde edemeyen vatandaşlara ek gelir sağlayabileceğini vurguladı. Öngörülen yöntemin Anayasa ile teminat altına alınmış olan mülkiyet hakkını zedeleyen bir yönünün bulunmadığına dikkat çeken Çelik, “Anayasanın 35’inci maddesinde ‘Herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir’ denildikten sonra bu hakların ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği ve mülkiyet hakkının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir, işte atıl durumda bulunan tarım arazilerinin kiralama yöntemi ile üretime kazandırılması bu 35’inci maddenin bir gereğidir. Zira tarıma özgülenmiş arazilerin üretim amacıyla kullanılmaması ve atıl durumda bırakılmasının toplum yararına uygun olduğundan bahsedilemez. Ayrıca tarımsal ürünler toplumun devamı için vazgeçilmez ürünlerdir. Tarımsal üretimin devamlılığı da, toplumsal hayatın sağlıklı bir şekilde devamının teminatıdır. Tarım arazilerinin işlenmeyerek atıl bırakılması; mülkiyet hakkının toplum zararına ya da hakkın kötüye kullanımı olarak kabulü mümkündür. Aynı maddede mülkiyet hakkının kanunla kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği belirtiliyor. Aslında yapacağımız düzenleme ile mülkiyet hakkının sınırlandırılmasından bile söz edilmesi imkanı bulunmuyor. Zira kişinin kendisinin tarımsal faaliyette bulunmak istemesine rağmen arazisinin başkasına kiralanması söz konusu değil. Kamu yararına binaen kullanılmayan arazinin üretime kazandırılması söz konusu. Dolayısıyla yapılan düzenlemenin Anayasanın gereklerine uygun olduğu da açık şekilde görülüyor” dedi.
“HEDEF, YILDA 1 MİLYON HEKTAR”
“Toprağımız geleceğimizdir. Bu konudaki temel amacımız, toprağı korumak ve ekilmedik bir yer bırakmamak” diyen Bakan Çelik, Türkiye’de tarım parsellerinin ölçeğinin küçük olduğunu belirtti. Fransa’da işletme başına 517 dekar düştüğüne dikkat çeken Çelik, “Dünyada ortalama 500 dekarın üzerinde, bizde ise 59 dekar düşüyor. Tarım parsellerimizin bu derece düşük olması ekonomik açıdan verimli değil. Bu bakımdan arazi toplulaştırma çalışmalarina önem veriyoruz” ifadelerini kullandı.
1961-2002 yılları arasında 41 yıllık dönemde sadece 450 bin hektar alanda toplulaştırma yapılmış iken, 2003-2015 yılları arasında 12 yılda toplam 4.6 milyon hektar alanda toplulaştırma gerçekleştirildiğini ve toplulaştırma yapılan alanın 5 milyon hektara ulaştığını kaydeden Çelik, “2 milyon hektar alanda toplulaştırma çalışmaları devam ediyor. Toplulaştırma ve planlama çalışmalarında yeni ve daha etkin bir yaklaşımla, her yıl 1 milyon hektar alanda çalışmalara başlanmasını hedefliyoruz. Bu kapsamda ülke genelinde toplulaştırma çalışmalarına uygun alanların tespiti yapıldı. Köy bazlı yürütülen toplulaştırma çalışmalarında havza bazlı çalışma modeline geçildi. Toplulaştırma çalışmalarında merkezden yönetim modeli yerine il müdürlüklerin de yerinde yönetim modeline geçildi. Toplulaştırma veri por-talının oluşturulması, yeni yapılacak olan projelerde proje yönetimini kolaylaştırdı. Projeleri yöneten kontrol teşkilatı gerekli eğitimlerden geçirilerek teknolojik anlamda güçlendirildi. Yapılan çalışmalar sayesinde 2023 vizyonunda da belirtildiği gibi, toplulaştırma yaptığımız alanı 14 milyon hektar alana çıkarma hedefine ulaşacağız” diye konuştu.
TOPLULAŞTIRMAYA GENEL MÜDÜRLÜK
Toplulaştırmayla ilgili müstakil genel müdürlük – kurduklarını söyleyen Bakan Çelik, bu genel müdürlüğün toplulaştırma ile sulamayı hızlı bir şekilde yürüteceğini vurguladı. Bakan Faruk Çelik, böylelikle sulama yönetiminde çok başlılığa son verileceğini ifade etti.
184 OVA SİT ALANI İLAN EDİLECEK
Tarım arazilerinin yüzde 26’sma tekabül eden toplamda 6.5 milyon hektarlık 184 ovayı sit alanı ilan edeceklerini belirten Çelik, bu konudaki kanuni düzenlemeyi önümüzdeki günlerde Meclis’e getirmeyi planladıklarını aktardı. Tarım arazilerinin tarım dışı kullanımını önlemek için hayata geçecek Büyük Ova Projesi’yle büyük ovalar, bütünlük içinde tarımsal üretimde tutulacak. Bu ovaların kullanım kararı da bakanlıkta olacak. Mutlak koruma altında tutulacak ovalarda bakanlık tarımsal sit alanlarını herhangi bir amaçla kullanmak isteyen kurumlar ya da kişilere tarımsal potansiyeli düşük veya büyük ova dışında kalan alanlarda iş yapmalarını önerecek.
200 MİLYON HEKTAR ARAZİ KİRALANDI
Bakan Faruk Çelik, yurtdışından tarım arazisi kiralanması veya edinilmesine ilişkin çalışmalara da açıklık getirdi. Türkiye’nin arazi kiralamasını gündeme getirmediğinin altını o çizen Çelik, bunun bir vizyon meselesi olduğunu ifade etti. Dünyada 4.9 milyar hektar 0 tarım yapılabilir arazi bulunduğunu, bunun 1.4 milyarının tarımda kullanıldığını dile getiren Çelik, “Dünyada gelişmiş ülkeler ve büyük şirketler şu anda dünyanın çeşitli ülkelerinde, özellikle Afrika ülkelerinde arazi kiralamaya yoğun bir şekilde hız vermiş durumda. Şu anda dünyada 200 milyon hektar arazi, kiralandı ya da satın alındı. Kim ne kadar yapmış diye baktığımız zaman, ABD 7.1 milyon, Ingiltere 3 milyon, Hindistan 2 milyon, Hollanda 1.7 milyon, Brezilya 1.4 milyon, Çin 1.3 milyon hektar ile başı çekiyor.”
SUDAN’DA PİLOT ÇİFTLİK
Yurtdışında verimli arazi kiralanması veya edinilmesine yönelik çalışmaların hangi ülkelerde sürdürüldüğüne ilişkin ayrıntılara girmeyen Çelik, TIGEM’in Sudan’da kiraladığı 780 bin hektar arazide yapılacak çalışmalar hakkında şunları söyledi:
“iki ülke arasında; TIGEM ile Sudan iştiraki bir ortak şirketin kurulmasına ilişkin çalışmalarımız devam ediyor. Şirketin kurulma işleminin önümüzdeki aylarda tamam lanmasının akabinde Sudan’da pilot çift lik kurulmasına başlanılacak, aynı zamanda bu ülkede tarım alanında yatırım yapacak Türk girişimcilerine mihmandarlık yapılacak.”
Sudan’la sadece siyasi, kültürel ve ekonomik değil tarımsal alanda da ilişki kurmak istediklerini belirten Bakan Çelik, “Kuracağımız bu ilişkiyle bilgimizi, teknolojimizi, tecrübemizi kardeşimiz dediğimiz Sudan halkına da aktarmak istiyoruz” dedi.
Türkiye ile Sudan arasında tarımsal üretimin ve ticaretin artırılmasını hedefleyen 28 Nisan 2014 tarihli anlaşma, Bakanlar Kurulu Kararı ile onaylandı. Her iki ülkede gerçekleştirilen işlemler sonucunda anlaşmanın yürürlüğe konulmasına ilişkin yasal prosedür 19 Kasım 2015 tarihinde tamamlandı.
ÜRETİM AÇIĞI OLAN ÜRÜNLER
Bakan Çelik’in yaptığı açıklamaya göre Sudan’da 12 bin 500 hektar tarım arazisinde kurulması öngörülen pilot çiftliğin bir taraftan Sudan çiftçilerine tarımsal eğitimin verileceği bir merkez, diğer taraftan Sudan’da tarım alanında yatırım yapacak Türk özel sektör firmalarına örnek teşkil edecek bir üs olma hedefleniyor. Pilot çiftlikte Sudan bölge ekolojisinde üretilebilecek buğday, patates, pamuk, şeker kamışı, yonca, yağlı tohumlar vb. gibi tarla bitkileri ile muz, mango, hurma, vb. gibi sebze ve meyve üretilmesi planlanıyor.
Sudan’da Türk özel sektör firmalarının yatırımlarına açılacak 780 bin 500 hektar arazide SrSSRsHr ise özellikle Türkiye’nin üretim açığı bulunan yağlı tohumlar, pamuk, soya, susam, muz, mango, hurma gibi ürünlerin üretimleri teşvik edilebilecek.