TCMB politika faizi enflasyonun altına indi
TCMB, yılın ilk Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında politika faizinde, 75 baz puan ile piyasa beklentilerine paralel bir indirime gitti. Böylelikle, geçtiğimiz yılın ortalarında başlayan faiz indirimi serisi devam ederek, son beş toplantıda yapılan toplam 1275 baz puanlık indirimle politika faizi yüzde 11.25‘e geriledi. Kararla birlikte yayınlanan metinde en dikkat çekici değişiklik, önceki metinde yer alan ‘‘parasal sıkılığın düzeyi” ifadesinin metinden çıkarılarak yalnıza “parasal duruş” ifadesinin |ercih edilmesi oldu. Son durum itibariyle politika faizinin, yıllık ‘FÜFE’nin altına gerilemiş olması söz konusu değişikliğin ana rtedeni olarak değerlendirilebilir. Yayınlanan metinde, iç ve dış talep koşullarına yönelik önemli bir ifade değişikliği görülmezken; gelişmekte olan piyasaları destekleyici yönde gelişen mevcut küresel finansal koşullara ek olarak yakın dönemde küresel ticaret ilişkin beklentilerdeki kısmi iyileşmenin de risk iştahını desteklediği ifadesi metne eklenmiş. Diğer taraftan, jeopolitik gelişmelerin emtia fiyatları üzerinden oluşturabileceği etkilerin yakından izlendiği yönünde bir ifadenin de metne eklenmiş olması dikkat çekti. Enflasyondaki seyrin yılsonu tahminiyle (Ekim Enflasyon Raporu: yüzde 8.2) büyük ölçüde uyumlu olduğu ve bu çerçevede ölçülü bir indirim yapılmasına karar verildiği ifadesi kullanıldığı görülüyor.
Son durum itibariyle, TCMB politika faizi, yıllık TÜFE’nin altına inmiş durumda. TCMB Beklenti Anketi’ndeki aylık enflasyon tahminleri, yıllık TÜFE’nin Ocak-Mart 2020 döneminde yataya yakın hafif yukarı yönlü bir eğilimde olacağını işaret ediyor; bu da halihazırda negatif bölgeye geçen reel faizin gelecek birkaç ay boyunca bu bölgede kalabileceği anlamına geliyor. TCMB’nin bu son faiz indirimi hamlesinden sonra da öncekilerde olduğu gibi TL’nin ilk anda değerlendiğini gördük. Haftalık fonlama faizi ile gerçekleşen yıllık enflasyon arasındaki vade uyumsuzluğu nedeniyle teknik olarak doğru bir söylem olmasa dahi, piyasadaki yaklaşımlardan biri olan bu karşılaştırmaya göre negatif reel faize geçilmiş olması küresel risk iştahının düştüğü dönemlerde etkileri görülebilecek bir durum. Bu nedenle TL varlıkların seyri rikottûsunda bundan sonraki dönemde küresel risk iştahının seyri ana belirleyici olabilir.
İDLİB VE LİBYA EKSENİNDE RUSYA İLİŞKİLERİ
Türkiye ve Rusya’nın gerek İdlib gerekse Libya üzerinde sağlamaya çalıştıkları ateşkes, geçtiğimiz hafta başarılı olamadı. Suriye’de rejim güçleri ve destekçileri İdlib’e hem karadan hem havadan saldırırken, bölgeden Türkiye’ye doğru yoğun bir göç dalgası başladığı ifade ediyor. Diğer taraftan Rusya tarafından da desteklenen Libya’daki Hafter güçleri de meşru hükümete yönelik saldırılarını şiddetlendirmiş durumda. Her iki cephede gerçekleşen bu saldırıların şiddetlenmesi Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyebilir.
S400’lerin aktif hale getirilmesinin planlandığı bu aylarda iki ülke arasındaki ilişkilerin seyri Türkiye’nin jeopolitik risk fiyatlaması üzerinde etkili olacaktır.
Son aylarda ABD’den farklı kanatlardan gelen birçok olumsuz açıklamaya rağmen Trump yönetiminin Türkiye ile ilişkileri normalleştirme gayreti, piyasalarımızda olukça olumlu bir fiyatlamaya neden oldu ancak bu fiyatlamanın içinde Rusya ile ilişkilerde olası bir bozulma senaryosunun olmadığını söyleyebiliriz. Bu nedenle her iki coğrafyada gerçekleşecek olaylar, şu ana kadar çok olmasa da piyasalarımızdaki fiyatlamalar üzerinde her an etkisi görülebilecek başlıklar.
TİCARET SAVAŞLARINDA İLK ANLAŞMA
ABD ve Çin, 15 Ocak Çarşamba günü geniş çaplı bir anlaşmanın ilk aşaması olarak değerlendirilen birinci aşama ticaret anlaşmasını Beyaz Saray’da düzenlenen tören ile imzaladı. Anlaşma ile birlikte Çin, ABD şirketlerinden yapılan fikri mülkiyet haklarını daha fazla korumayı taahhüt ederken, 200 milyar dolarlık daha ek harcama ile iki ülke arasındaki ticaret dengesizliğinin ABD lehine düzeltilmesini de kabul etti. Anlaşma ayrıca, Pekin’in ticarette avantaj kazanmak için kur manipülasyonu yapmamasını ve taahhütlerin yerine getirilmesinin temini için yaptırım sistemini de kapsıyor. ABD Başkanı Donald Trump, “Bu çok önemli ve mükemmel bir olay. Geçmişteki ticaret anlaşmalarında yapılan adaletsizlikler belki de başkanlık yarışma girmemin en önemli nedeni. Birlikte geçmişte yapılan yanlışları düzelteceğiz” dedi. Çin lideri Xi Jinping ise törende okunan mektubunda, “Anlaşma iki ülkenin bir araya gelerek farklılıkları azaltabileceğinin bir kanıtı oldu. Anlaşma Çin, ABD ve bütün dünya için olumlu” sözlerine yer verdi.
Çin, birinci aşama ticaret anlaşması kapsamında iki sene içinde ABD’den alımlarını 200 milyar dolar artırmayı kabul etti. Anlaşma Pekin’in, 2020 yılında ek mal ve hizmet alimim 77 milyar dolar, 2021 yılında ise 123 milyar dolar daha artırmayı taahhüt ederek toplamda 200 milyar dolara ulaşmasını sağlıyor. Bu kademeli anlaşma ile ABD’nin Çin’e olan ihracatı 2020 yılında teorik olarak toplamda 263 milyar dolara 2021’de ise 309 milyar dolara ulaşacak. Her iki miktarla da ABD’nin Çin’e ihracatı rekor seviyeye ulaşacak.
Birinci aşama ticaret anlaşması bir çeşit ateşkes olarak görülüyor ve Çin’in fikri mülkiyet hakları ve zorunlu teknoloji transferi konusunda sert önlemler almasını içeriyor. Bu haliyle anlaşmanın içeriği birçok önemli konuyu ikinci faza devrediyor. Özellikle Çin’in sektörleri desteklediği devlet sübvansiyonlarına yönelik reformlar birinci faz anlaşmaya dahil edilmedi. Trump yönetimi bu konuların ikinci faz anlaşmada yer alacağını bildirirken, bu görüşmelerin ne zaman başlayacağı ve sürecin nasıl şekilleneceği ise belirsizliğini koruyor.
BIST-100 tarihi zirvelerinde tutundu
Hafta içinde 122.482 ile tüm zamanların rekorunu kıran BIST-100 haftayı 121.475’ten tamamlayarak haftalık bazda yükseliş serisinde ll’inci haftayı geride bıraktı. Cuma günü haricinde işlem hacmi hafta ortalamalarının oldukça üzerinde seyrederken, özellikle haftanın ikinci yarısında hisseler arasında farklılaşma eşliğinde dar bir alanda konsolidasyon süreci görüldü. Endeksin ekim ayının ortalarından beri neredeyse soluksuz bir şekilde yüzde 3Û’a yakın bir yükseliş gerçekleştirdiğini göz önünde bulunduracak olursak, tarihi zirvelerin bulunduğu bu bölgelerde bir süre soluklanma ya da düzeltme hareketi yaşanması şaşırtıcı olmayacaktır. ABD-İran gerginliğinin etkisi ile yaşanan satışlarla görülen 110 bin civarındaki dipler endeksin ekim ayının ortalarından beri devam eden yükseliş trendinin eğimini normalleştirdi. Bu trend bu hafta kabaca 113.500 ile 115.000 arasında olacak. Bu trend öncesinde ise hafta içinde izleyeceğimiz ilk önemli destek 119 bin civarı olacak. Endekste çok kısa vade için 119 bin, biraz daha orta vade düşünenler içinse bahsettiğimiz bu trend kırılmadığı sürece satışlar düzeltme mahiyetinde izlenebilir. Bu hafta içinde izleyeceğimiz ilk dirençse geçtiğimiz hafta görülen tarihi zirvenin bulunduğu 122.500 civarı olacak. Herhangi
Dolar/,TL’de durum stabil
ABD-İran geriliminde tansiyonun yükselmemesi ile sakinleşen dolar/TL kuru, TCMB’nin 75 baz puanlık faiz indiriminin ardından Perşembe günü 5.84’ün altını test etti. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısında başlayan ve piyasa beklentilerin üzerine çıkan faiz indirimleri sonrasında da benzer hareketleri sergileyen dolar/TUde ilk hareket düşüş yönünde olsa da Cuma günü yeniden 5.90 sınırına dayanıldığını gördük. Kurun önceki haftalardajeopolitik riskler kaynaklı yaşanan gerilime rağmen yukarı yönlü hareketlerinin sınırlandığını görmüştük. Geçtiğimiz hafta da aşağı yönlü hareketlerin oldukça sınırlı kalması dikkat çekti. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısı boyunca kurda gördüğümüz düşük volatiîitenin yaşanan gelişmeler ve kurun reaksiyonunu göz önünde bulundurduğumuzda bu yıla da taşındığını söylemek mümkün. Yukarı yönlü hareketlerde 5.90 üzerinde 5.93 ve devamında 5.98 kurda izleyeceğimiz dirençler iken, aşağı yönlü hareketlerde 5.86 ile 5.8350 güçlü destekler konumunda olmaya devam ediyor. Küresel risk iştahında ya da Türkiye’ninjeopolitik risklerinde anlamlı bir değişime neden olacak majör bir olay yaşanmadığı sürece kur tarafında stabil sayılabilecek görünümün korunacağını düşünüyoruz.
ÜZEYİR DOĞAN