Teknolojide global marka nasıl olunur?
TÜRKİYE yıllarca tanınıp bilinme, başkaları tarafından takip edilme yolunda çok büyük çabalar harcadı.
Global bir marka çıkaramadık. Turistlerin Türkiye’ye gelince ‘siz bayağı modern bir ülkeymişsiniz’ demesi ayrı bir ironi.
Geçen ay gittiğimiz Afyonkarahisar, ülkemizin tüm şehirleri gibi bir sürü gizli hâzineyi içinde barındırıyor.
Şimdi bu hâzinelere bir yenisi eklendi.
Motokrosun formulası diye bilinen Dünya Motokros Şampiyonası farklı ülkeleri dolaşıyor. Yarış tam 180 ülkede yayınlanıyor. Toplamda 3.1 milyar kişi tarafından izleniyor. Bu rakamlar yarışın yapıldığı ülke ve şehirlerin tanıtımı için müthiş bir fırsat barındırıyor.
Birkaç gün önce de, bu konuda yeni bir gelişme yaşandı. Ve Dünya Motosiklet Federasyonu (FİM), Türkiye’ye dünyada ilk kez aynı haftada ikinci bir etap daha verdi. Cumhurbaşkanlığı himayelerindeki 4-5 EylüFdeki MXGP of TURKEY’in ardından 7-8 Eylül’e de ikinci etap da MXGP of AFYON adıyla yapılacak.
Tıpkı Fl’de de olduğu gibi bütün yarışlar ülke ismiyle yapılır. İlk kez bir şehrin ismiyle yapılması da Afyon için önemli bir kazanım.
EN İYİ PİST ÖDÜLÜNÜ ALDI
Bu noktayı biraz açalım. Malum Afyon birçok şehir için tam bir kesişme noktası. Yolların birleştiği bir yerde kurulu.
Afyon’u bilenler oteller bölgesini gözünün önüne getirebilir. Burada Afyon Motorsporları Merkezi yapılmış. Devasa bir alana yapılan bu pist, “dünyanın en iyi pisti ödülü”nü aldı.
öğrendiğimize göre bu pist motokrosçular arasında dünyada en çok sevilen pistlerden birisiymiş.
Peki Afyon bu yarışı ikinci kez yapma hakkını nasıl elde etti? Sorunun cevabı çok basit; toplumsal duyarlılık ve birliktelikle. Valisiyle, belediye başkanıyla, milletvekilleriyle, tüm bürokrasisi ve halkıyla motokrosa inanıp yatırım yaptılar. Şimdiden oteller doluyor. Şehir kazanıyor. Ülke kazanıyor.
Yarışlarla ilgili bir parantez daha açılım. Aslında burada sadece iki yarış yapılmayacak. Dünya klasmanında üç, Avrupa klasmanında iki yarış iki etapta olmak üzere toplam 10 yarış izlenecek.
Olayın ekonomi açısından bir diğer etkileyici yanı ise sponsorlar. Yarışlara ve festivale çok sayıda yerli marka sponsor olmak için adeta sıraya girmiş.
Motosiklet camiası da birbirine tutkun ve özellikle destek veren markaları unutmuyor ve onları yükseltiyor. Yarışların 180 ülkede gösteriliyor olması özellikle ihracat yapan şirketlerimiz için bulunmaz bir fırsat. Bir haftada 4 gün dünyanın her yerinde televizyonlarda olmaları zor bulunabilecek bir şans. Bir de spora sponsorluğa destek vermek için devletimiz şirketlerin verdiği oranda vergisinden vazgeçiyor. Bu da, Türkiye’de sporun gelişmesi için önemli bir detay.
Böylece bir motor yarışıyla ülkenin sadece imajını değil, otellerinden şirketlerine kadar farklı değerlerini de dünyaya açabilmiş olduk.
Aynı konuyla teknolojiye bir projeksiyon yapalım: Bu ülkede yazılımdan donanıma birçok alanda dünya standartlarının üstünde ürün ve hizmetler geliştiriliyor. Bizim teknoloji şirketlerimiz yeri geldiğinde evini ve arabasını satıp, yurt dışındaki fuarlara giderek bunları tanıtma fırsatı arıyorlar. Bir ürünü tanıtmak için arabasını neden satıyor? Çünkü doğru tanıtımın ardından şirketini büyütüp uluslararası arenada kabul görür hale getirebiliyor. Sorun, kaç iyi iş yapan firmanın arabasını satarak doğru iletişime geçebileceğinde yatıyor.
İşte o yüzden bizim ülke olarak başarı öykülerini dünyaya yayabilmemiz gerekiyor. Bunun için Türkiye içine değil dünyaya açılacak tanıtım kanallarını özellikle medyayı oluşturabilmemiz şart. Çünkü Telekom şirketlerinin bilgi birikimi Avrupa’ya parmak ısırtıyor… Siber güvenlik alanındaki yatırımlarımız uzman kitleler tarafından el üstünde tutuluyor. Topladığımız bilgisayarlarla yarattığımız kullanım tecrübesi Almanya ve İspanya gibi ülkelerde kapışılıyor.
Bizim Afyonluların attığı adımları teknolojiye de taşımamız gerekli. Teknoloji firmalarımız her yıl uluslararası etkinliklere milyonlarca Euro dökerken bizim belki de Afyon’un yaptığı gibi o etkinlikleri tüm dünyanın izleyeceği şekilde sadece İstanbul değil, ülkenin dört bir yanma taşımamız, yeniden fuarlar dönemini canlandırmamız gerekiyor. Biz bu şekilde dünya markası olabiliriz.
MUSA SAVAŞ