Tekstildeki simülasyon teknolojileri
TEKSTİL sektörünü üretim, pazarlama, planlama, lojistik, ihracat, ithalat ve yurtiçi satış kategorilerinin neredeyse tamamı pande-miden olumsuz etkilendi. Geçtiğimiz yıldan bugüne kadar, küresel çaptaki talep ve talebe bağlı alt kategorilerde Statista verilerine göre yüzde 40’ları bulan düşüşler gerçekleşti. Bundaki en önemli etkenlerden birinin, zorunlu ihtiyaçların önceliğe alınması olduğunu düşünüyoruz. Ama normalleşmeyi bekleyene kadar alternatif sunulması da gerekiyor. En nihayetinde tekstil başta Türkiye olmak üzere pek çok ülkenin çok uzun yıllardır önemli gelir kalemlerinden birini oluşturuyor. Çözüm gerekiyor da, konunun oyunla bir ilgisi var mı acaba diye merak edilebilir. Burberry, en azından üretim aşamasındaki baskıya dair temel sorunları bizzat oyunla çözmeye başladı bile.
BURBERRY’DEN KÂĞIT İSRAFINA SON
Londra merkezli dijital üretim ajansı Koffeecup ile masaya oturan Burberry, doğrudan oyun teknolojisinden faydalanan baskı odaklı bir yazılım geliştirilmesini sağladı. Üretim aşamasında kilit anlamda rol oynayan yazılımın pek çok maliyeti düşürdüğü ve ürün kalitesini artırdığı söyleniyor. Ana faydalarından bazıları şöyle sıralanıyor: Birincisi, tasarım süreci esnasında kullanılan çok sayıda kalıp ve eskiz çizimi-ne bağlı oluşan kâğıt israfı ortadan kalkıyor. İkincisi, ürün üzerinde istenen şekil, renk ve geometrik uygulama anında yansıtılabiliyor. Üçüncüsü, tasarlanan ürün ile nihai çıktı arasındaki uyumun birbirini yakalama oranı yükseltiliyor. Yazılım çok basit bir işlem sürecine sahip. Üç boyutlu hale getirilen çizim çalışmasının üzerinde, istenen görsel değişim süreci, ebat ve benzeri farklılaştırmaların rahatlıkla denenmesi sağlanıyor. Böylece ana tasarım ve dikim sürecindeki zaman maliyetinden önemli düzeyde tasarruf sağlanıyor.
Öte yandan, geliştirilen çözüm sektörde en çok kullanılan giysi tasarım yazılımları olan Marvelous Designer ve Clo 3D için bir rakip değil. Tam tersine bu üretim süreçlerini nihai baskı aşamalarında kolaylaştıran bir tür olduğunu söylemek daha doğru. Bu tür kapalı devre ve inovatif yöntemlerle sektörde ismini ileriye taşıyan şirketler yerli üreticiye de örnek olmalı. Elbette geleneksel üretim tekniklerinin önemini yadsımak mümkün değil. Ancak endüstriyel devrime bir şekilde ayak uydurulması gerekiyor. Bu adaptasyon artık sadece ürün hatasını tespit eden makine otomasyon sistemleriyle sağlanacak bir yapıda değil. Bugün Burberry’nin yaptığı gibi farklı ve yeni düşüncelerin sahada kendisine yer bulması gerekiyor. Avrupa Birliği sınırları içerisinde yer alan onlarca üniversite, özellikle giyim endüstrisine yönelik bu tür yazılımlar üzerine çok uzun bir süredir çalışıyor. Bunların bazılarının çıktıları tasarım ve baskı anlamında yavaş yavaş geliyor. “Tasarımı yaptık da, peki ya insan üzerinde nasıl göreceğiz; hareketini nasıl yorumlayacağız” sorusu akıllara gelebilir. Avrupa’da bu konu üzerinde de neticelenen çalışmalar var.
BİZİM NEYİMİZ EKSİK?
CEO’su İsveç’teki Chalmers Teknoloji Üniversitesi Bilgisayar Bilimi ve Mühendisliği Bölümü öğretim Üyesi Prof. Dr. Marco Fratarcangeli olan Deform Dynamics, tekstildeki simülasyon teknolojileri üzerine çalışıyor. Dünyanın en çok kullanılan üç boyutlu çizim ve animasyon yazılımları için geliştirdikleri Dynamo isimli eklentileriyle, pek çok sektöre fayda sağlıyorlar. Tasarım ve yazılım ile ilgilenenler, bir giysi simülasyonunun ne kadar külfetli olduğunu tahmin ederler. Hem performans artışı hem de zaman tasarrufu sağlayan bu tür eklentiler hayatı kolaylaştırıyor.
Arkasında önemli akademisyenlerin olmadığı başka çalışmalar yok mu? Elbette var. Ama özellikle araştırma ve geliştirme süreçlerinin bu tür profesyonel ellerden çıkması, işe yarar olma bakımından kilit önem arz ediyor. Bu noktada, bunların benzeri bizim teknokent ve kuluçka merkezlerimizde neden olmasın sorusunu ister istemez soruyorum. Neden sürekli sosyal medya odaklı, kolay kâr hedefi güden, birbirinin tekrarı basit uygulamalarla ya da gençlerin de kullandığı tabirle “Üç ayda exit (satıp çıkmak) yapmalıyız” mottosuyla açılan şirketlerle hareket ediyoruz? Doğal olarak bu durum her yapı için geçerli değil. Biraz teknik problemle karşılaşmalı, sorun yaşamalıyız. Çünkü en iyi çözümü ve farklılığı, en çok sorun yaşayanlar ortaya koyuyor. Bir yıl olur, beş yıl olur. Karşılaşacağımız sorunlar, tekstil için bahsettiğimiz yabancı yazılımların bir benzerini başka sektörler için bizim üretmemize ışık tutacaktır. Üniversitelerde genellikle seçmeli olarak okutulan “Girişimcilik” derslerinin ilk konusu bu olmalı.
Güzel bir hafta geçirmenizi dilerim…
Dr. Ali Efe İralı