Tüketici güven endeksi ocakta yüzde 11.1 arttı
Öncü verilere göre 2018’e güçlü başlandı. Tüketici güven endeksi ocakta yüzde 11.1 arttı. İmalat sanayi kapasite kullanım oram yüzde 78.2 ile güçlü üretim görünümünün devam ettiğini ortaya koydu…
EKONOMİYE güven zirve yaptı. Tüketici güven endeksi dolar kurundaki gevşeme, Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) yenileneceğine yönelik yapılan açıklamaların etkisiyle ocakta bir önceki aya göre yüzde 11.1 arttı. Reel kesim güven endeksi ocakta bir önceki aya göre 5 puan artarak 108.3 oldu.
Yılın ilk enflasyon raporunu 30 Ocak’ta Ankara’da açıklayacak olan Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, Davos Zirvesi sırasında yaptığı açıklamada enflasyonda ikna edici bir düşüş gerçekleşene kadar duruşlarını koruyacaklarım söyledi. Amaçlarının en kısa zamanda enflasyonu tek haneye indirip, sonrasında hedeflere doğru yaklaştırmak olduğunu belirten Çetinkaya, bunun için gereken tüm para politikası adımlarının kararlılıkla atılacağını kaydetti.
Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde ise enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyelerin fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam ettiği vurgulanarak, Ekmek Tebliği’ndeki gramaj değişikliğine bağlı olarak işlenmiş gıda fiyatlarının ocakta yüksek bir oranda artma riski bulunduğuna dikkat çekildi.
KAPASİTE KULLANIM ORANI YÜZDE 78.2
İmalat sanayi kapasite kullanım oranı 2018’e gerileyerek başlasa da geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında ocak ayları itibarıyla güçlü görünümünü korudu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nm (TCMB) imalat sanayinde faaliyet gösteren 2 bin 103 k atılımcıdan aldığı yanıtları ağırlıklı olarak toplulaştırmasıyla elde ettiği imalat sanayi kapasite kullanım oranı verilerine göre, ocakta kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0.8 puan azalışla yüzde 78.2 oldu. Ocakta mal gruplarına göre kapasite kullanım oranlan değerlendirildiğinde, tüm mal gruplarında azalış olduğu görüldü. Ocakta İmalat sanayi genelinde mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı ise ocakta sınırlı bir düşüş göstererek bir önceki aya göre 0.3 puan azalışla yüzde 78.7 seviyesinde gerçekleşti.
İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksel Aşan, bu ay açıklanan tüm endeksler ve kapasite kullanım oranının 2018’in reel sektör açısından oldukça iyimser başladığının göstergesi olduğunu vurgulayarak, “Umulur ki ekonomi yönetimindeki tüm kurumlar bu iyimserliğin sürekli hale gelmesine gereken desteği versin” dedi.
Anket yöntemiyle hesaplanan göstergelerde küçük artış ve azalışların olağan olduğunu söyleyen Aşan, bir önceki aya göre az da olsa bir düşüş gösteren kapasite kullanım oranının son aylarda uzun zaman sonra bir tepe noktasına ulaştığı değerlendirmesinde bulundu. Üretim için bir ön gösterge olan bu oranın önümüzdeki dönemlerde Türkiye’de sanayi üretimindeki artışın devam edeceğini gösterdiğini belirten Aşan, son aylarda uzun zaman sonra imalat sanayi yatırımlarında bir artış gözlendiğini, bunun toplam üretim kapasitesinin de arttığının bir göstergesi olduğunu dile getirdi.
REEL KESİMİN GÜVENİ ARTTI
TCMB ocak ayma ilişkin iktisadi yönelik anketi ve reel kesim güven endeksi verilerini açıkladı. Buna göre 2018 Ocak’ta reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 5 puan artarak 108.3 seviyesinde gerçekleşti.
“100” olan iyimserlik sınırının üzerinde gerçekleşen reel sektör güven endeksi aralıkta 103.3 düzeyinde gerçekleşmişti. Gelecek üç aydaki ihracat sipariş miktarı, gelecek üç aydaki üretim hacmi, sabit sermaye yatırım harcaması, genel gidişat ve gelecek üç aydaki toplam istihdam miktarına ilişkin değerlendirmeler endeksi artış yönünde etkilerken, mevcut toplam sipariş miktarı ve son üç aydaki toplam sipariş miktarına ilişkin değerlendirmeler endekse azalış yönünde yansıdı. Mevcut mamul mal stoku miktarına ilişkin değerlendirmeler ise bir önceki ay seviyesinde gerçekleşti. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi bir önceki aya göre 1.7 puan artarak 110.9 puan seviyesinde gerçekleşti.
TÜKETİCİ GÜVENİ YÜKSEK
Tüketici güveni de 2018 yılma moralle başladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜ1K) ve TCMB işbirliği ile yürütülen tüketici eğilim anketi sonuçlarından hesaplanan tüketici güven endeksi, 2018 Ocak’ta bir önceki aya göre yüzde 11.1 artışla 72.3 düzeyine yükseldi. Ocakta, bir önceki aya göre hanenin maddi durum beklentisi yüzde 7.3 artarak 91.1, genel ekonomik durum beklentisi endeksi yüzde 9.7 artarak 96.1, tasarruf etme ihtimali endeksi yüzde 49.7 artarak 26.2 değerine yükseldi, işsiz sayısı beklentisi endeksi bir önceki aya göre yüzde 7.7 artarak 76 düzeyinde belirlendi. Gelecek 12 aylık dönemde işsiz sayısında düşüş bekleyenlerin artması bunda etkili oldu.
TÜİK tarafından açıklanan sektörel güven endeksleri de 2018’e artışla başladı. Mevsim etkilerinden arındırılmış hizmet sektörü güven endeksi ocakta bir önceki aya göre yüzde 6 artışla 102, perakende ticaret sektörü güven endeksi yüzde 5.6 artışla 106.2, inşaat sektörü güven endeksi yüzde 6.7 artışla 87 değerine ulaştı.
“BEKLENTİLER İYİLEŞTİ”
Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mevlüt Tatlıyer, güven endekslerinde görülen bu yükselişin tüketicilerin ve üreticilerin ekonomiye dönük beklentilerinin önemli ölçüde iyileşmesinden kaynaklandığım söyledi. 2017’nin ikinci yarısından itibaren azalış trendinde olan tüketici güven endeksinin 2018’in ilk ayı ile güçlü bir şekilde yükseldiğini dile getiren Tatlıyer, sektörel güven endekslerinin ise 2017’nin ikinci yarısında hafifçe aşağı yönlü bir trend izledikten sonra ocakta ciddi şekilde yükseldiğini vurguladı. Tüketicilerin maddi durumlarının daha iyi noktalara geleceğini düşünürken, üreticiler de genel olarak iş hacimlerinde yaşanan artışın bundan sonraki süreçte de devam edeceği beklentisi içinde olduğunu dile getiren Tatlıyer, “Bu durum, 2017’de güçlü bir seyir izleyen ekonomik aktivitenin yılm üçüncü çeyreğinden itibaren vitesi daha da yükseltmesinin tüketici ve üretici beklentileri üzerindeki etkisinin Ocak 2018’le birlikte açığa çıktığını gösteriyor. Öte yandan, dolar kurunun Kasım 2016 ile Kasım 2017 arasında üç önemli finan-sal spekülasyona maruz kalması akabinde son iki ayda göreceli olarak istikrarlı bir seyir izlemesi de ekonomik beklentiler üzerinde olumlu yönde bir etkiye neden olmuş görünüyor” dedi.
ULUSLARARASI YATIRIMLAR
Ekonomi Bakanlığı verilerine göre, uluslararası doğrudan yatırım girişi 2017 Kasım’da 655 milyon dolar oldu. Uluslararası yatırımcıların Türkiye’deki yerli sermayeli şirketlerdeki ortaklık paylarına ilişkin transferleri içeren sermaye girişi, kasımda 306 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. 2017’nin 11 ayında net doğrudan uluslararası yatırım girişi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 9.5 azalışla 9 milyar 817 milyon dolar olurken, sermaye girişi yüzde 20.3 artışla toplam 6.6 milyar dolara ulaştı. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, yaptığı bir açıklamada 2017 yılında Türkiye’ye 12 milyar dolar üzerinde doğrudan yatırım akışı olduğunu kaydetti.
Uluslararası doğrudan yatırım düzeyinin doğası gereği oldukça dalgalı bir yapıya sahip olduğunu vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Tatlıyer, uluslararası doğrudan yatırım düzeyinin en önemli belirleyicilerinden birisinin ekonomik canlılık olduğunu söyledi. Türkiye ekonomisinin gerek uzun vadeli bir perspektiften gerekse de 2017 performansı açısından bu konuda oldukça iyi bir resim sunduğunu dile getiren Tatlıyer, “Bu açıdan, belirli bir ihtiyat payıyla, Türkiye’ye dönük uluslararası doğrudan yatırımların 2018’de eski seviyelerine ulaşacağı söylenebilir” dedi.
“JEOPOLİTİK KONJONKTÜR ETKİLİ”
Türkiye’nin son birkaç yılda uluslararası doğrudan yatırımlardan alması gerekenin altında bir pay aldığını vurgulayan îstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Göksel Aşan ise, bu durumun kısa dönemde tersine dönmesi beklenmediğini ancak orta vadede Türkiye’nin yabancı sermaye hareketlerinden alacağı payın artacağını öngörmenin mümkün olduğunu kaydetti.
Doğrudan yabancı yatırımlardaki düşüşte siyasi ve jeopolitik konjonktürün etkisinin büyük olduğunu söyleyen Aşan, tüm dünyada bu alanda bir gerileme olduğunu belirtti.
Önümüzdeki dönemde özellikle teknolojinin işgücünün yerini alması hızlandıkça bazı uluslararası firmaların yatırımlarının bir kısmını merkez ülkelerine kaydırma ihtimallerinin de artabileceğine dikkati çeken Aşan, “Trump’m gelişiyle hızlanan korumacılık ve içe kapanma eğilimi gittikçe daha görünür hale gelmeye başladı. Bunun yaratacağı etki de doğrudan yabancı sermaye hareketleri üzerinde baskı oluşturabilir” ifadelerini kullandı.
Yrd. Doç. Dr. Mevlüt TATLIYER / Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi
Kapasite kullanımı yüzde 76-78 bandına döner
Nisan 2015 ile Nisan 2017 arasında genel olarak 76-78 bandında seyreden kapasite kullanım oranı, Mayıs-Kasım 2017 arasında önemli düzeyde yükselerek 79.9 düzeyine kadar çıktı. Bu süreçte kapasite kullanım oranı 78-80 bandına çıkarak ortalama 79.1 olarak gerçekleşti. Bu oran aralık ayında 79’a, 2018 Ocak’ta da 78.2’ye düştü. Kapasite kullanım oranının 2017’de uzun dönemli ortalamasının üzerine çıkarak uzun süre 78-80 bandında hareket etmesinin arka planında Türkiye ekonomisinin yine aynı süreçte muazzam bir şekilde canlı olması bulunuyor.
Türkiye ekonomisinin 2018’de iyi bir performans göstereceği söylenebilmekle birlikte 2017’nin özellikle ikinci yarısındaki gibi bir büyümenin gerçekleşebilmesi hem çok zor hem de aslında arzu edilen bir şey değil.
Bu açıdan, kapasite kullanım oranının 2018’de uzun dönemli ortalaması olan 76-78 bandına döneceği söylenebilir ki zaten 2018 Ocak’ta gelinen 78.2 seviyesi bu yönde önemli bir gösterge niteliğinde.
Prof. Dr. Göksel AŞAN / İstinye Üniversitesi Öğretim Üyesi
Endekslerdeki yükselme güçlü mesajlar veriyor
Tüketici güven endeksi ocakta ciddi bir yükseliş gösterdi. Geçen senenin aynı ayına göre yaklaşık yüzde 8’lik bir yükselme var. Bu, seneye iyi başlayacağımızın da bir göstergesi… Endeksteki yükselmenin iki önemli sebebi var; kurlarda sağlanan istikrar ve oldukça yüksek gelen üçüncü çeyrek büyüme oranı. Her ne kadar bu ve benzeri endeksler geleceğe dair beklentileri yansıtıyor olsa da tabii ki anlık durum ankete verilen cevapları belirliyor. Önümüzdeki aylarda jeopolitik risklerin etkisi devam edecek olsa da, kur istikrarının devamı, büyüme performansı ve işsizlikteki gerileme bu endeksteki yükseliş trendini destekleyecektir. Sektörel güven endekslerinde de benzer bir tablo ortaya çıktı. Bu endeksler tüketici güven endeksine oranla profesyoneller tarafından cevaplanan anketlerle yapıldığı için daha rasyonel yöntemlerle oluşturulmuş beklentileri yansıtır. Güven endekslerinin tamamında yaşanan bu yükselme Türkiye ekonomisi açısından oldukça güçlü bir mesajı içeriyor.
HÜLYA GENÇ SERTKAYA