Ekonomi - Borsa - Hisse Senedi

Tüm dünya borsalarında düzeltme süreci başlayabilir

Gelişmekte olan birçok ülkede endeksler gelişmiş ülke borsalarında olduğu gibi son dönemde çok hızlı ve yüksek getiriler sağladı. Bu nedenle her ski taraf da kar realizasyonlarına bağlı geri çekilmeye açık konumda. ABD’de bunun işaretleri görülüyor, Düzeltmeler derinleşebilir…

GERİDE kalan haftada öne çıkan iki gelişme vardı. Bunlardan ilki FED’in (Amerikan Merkez Bankası) toplantı tutanakları, İkincisi ise Moody’s’in kredi notunun görünümünü negatife çe-virmesiydi… FED tutanakları bizim için gerçekten sürpriz oldu. Zira Janet Yellen’in FED Başkanı olarak katıldığı 18-19 Mart’taki ilk toplantının ardından yaptığı açıklamalarla tutanaklardan ortaya çıkan sonuçlar arasında bariz farklar vardı. Hatırlanacak olursa Yellen 18-19 Mart’taki toplantının ardından, tahvil alım programının yılın son çeyreğinden önce bitirilebileceğini, bundan altı ay sonra da faiz artış sürecinin başlayabileceğini belirtmişti. Tutanaklarda ise faiz oranlarına ilişkin tahmin med-yanmdaki artışın, piyasada faiz artışı beklentilerini abartı duruma getirdiği, FED’in ekonomiyi daha az destekleyici politikalara doğru bir adım attığı yönünde bir yanlış anlama oluştuğu vurgulandı. Bize kalırsa piyasa 19 Mart’taki toplantının ardından Yellen’in söylediklerinden doğru mesajı aldı; ancak tutanaklar gösterdi ki Yellen toplantı sonuçlarını kamuoyuna doğru bir şekilde aktaramadı.

dunya piyasalari

Daha sade bir ifadeyle 19 Mart’tan sonra ortaya çıkan algının baş aktörü Yellen’di. Sonuçta FED politikaları tarafında elimizdeki son bilgi toplantı tutanakları olduğuna göre buna itibar etmek daha doğru. Buna göre FED güvercin tutumunu devam ettirecek, şahinleşmeye daha yavaş başlayacak sonucunu çıkarttık. Ancak ortaya çıkan bu çelişkili açıklamalarla FED’in sözlü yönlendirme gücünün de azaldığını düşünüyoruz. Bu da tutanaklar daha olumlu olsa da piyasanın çok fazla sevinmemesini gerektiren bir nokta.

MOODY’S YAPMASA İYİYDİ, AMA…

Önceki hafta kredi derecelendirme kurumu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu gözden geçirmiş ve hiçbir değişiklik yapmamıştı. Geçen hafta da Moody’s gözden geçirmesini tamamladı ve notumuzu değiştirmedi. Ancak görünümü durağandan negatife çekti. Başka bir ifadeyle Türkiye’yi olası bir indirim için izlemeye aldı.

Bu şu demek oluyor; önümüzdeki dönemde olacak gelişmelere göre Moody’s ya notumuzu düşürecek ya da görünümde yeniden yukarı yönlü bir düzenleme yapacak. Görünüm negatifken önümüzdeki bir yıl içinde bir not artışı olma ihtimali ise neredeyse yok. Moody’s’in bu kararında son 3-4 aylık gelişmelerin etkili olduğu bir gerçek. Bu nedenle görünümü negatife çektiği için Moody’s’i suçlayacak elde çok fazla bir argüman da yok. Hele ki bu dönemde bankaların görünümünü de düşürmüşken Moody’s’in kredi notu görünümü negatife çekmesi, aslında bizlerin de beklediği ancak “olmasa iyi olur” da diyebileceğimiz bir karar oldu.

Ancak özellikle seçim sonrasında siyasi risklerin öncesine göre azaldığı bir ortamda Moody’s kanaat notunu olumlu yönde kullanarak bir süre daha izlemede de kalabilirdi. Fitch bu konuda kanaatini nasıl olumlu yönde kullandıysa Moody’s de diğer yönde kullandı. Ancak mevcut durum ikisini de haklı çıkaracak birçok doneye sahip. Önemli olan bundan sonraki süreci iyi yöneterek olası bir not indirimine mahal vermemek. Bu açıdan ekonomi yönetiminin bu kararlan sorgulamak yerine kararlarda bahsi geçen zayıflıkların azaltılması için önlemler üzerinde çalışması doğru olur.

ANA RESİMDEN UZAKLAŞMAMAK LAZIM

İçerideki gelişmelere odaklanmak, dışarıdaki gelişmeleri görmemizi engellememeli. Geçen hafta aslında iç piyasalarla ilgili gelişmelerden çok dışarıdaki gelişmelere odaklandık. Kredi notunun görünümünün indirildiği cuma günü bile bizce içerideki olumsuzlukta yurtdışı piyasaların yaptığı büyük düzeltmeler etkiliydi. Özellikle ABD endekslerinde perşembe günü yaşanan düşüşler kayda değerdi. Dow Jones yüzde 1.62 düşerken, S&P 500 2.09, Nasdaq’daki düşüş yüzde 3.10’a ulaştı. Bir günde olan bu düşüşlerin devamı bu hafta gelebilir.

Bundan da önemlisi ise gelişmekte olan ülkelerin nasıl bir tablo çizeceği… Bizim görüşümüz gelişmekte olan piyasalara mart ayı ortalarında başlayan ilginin kalıcı bir trende dönüşme ihtimalinin düşük olduğu yönünde.

BORSALARDA SATIŞLAR GÖRÜLEBİLİR

ABD, Almanya gibi gelişmiş ekonomilere sahip ülkelerin hisse senetleri endeksleri zirvelerde zorlanmaya başlarken birçok gelişmekte olan ülkede de endeksler son bir aylık süreçte çok yüksek getiriler sağladı. Her iki taraf da kar realizasyonlarına bağlı geri çekilmeye açık konumda.

Perşembe günü akşamında ABD’de bunun işaretlerini gördük. Yukarıda bahsettiğimiz gibi endekslerde çok sert düşüşler vardı. Bu düşüşlerin tepkisi gelecek olsa bile önceki zirveler aşılamadığı sürece düzeltmenin derinleşme ihtimali artarak devam eder. Bu nedenle takip edeceğimiz ilk yerler de buralar olacak. Grafikte Dow Jones endeksini görüyoruz. Son dönemde 400-500 puanlık bir alana sıkışan endekste orta vadeli ortalamalar da bu bölgeye yaklaşıyor. Dow Jones perşembe günü yaşadığı düşüşle 16.160 civarında bulunan 100 günlük ortalamaya gerilemiş durumda. Buranın altına sarkılırsa bir sonraki kademe 15.750 hedef olacak. Bu da 100 günlük ortalama kırılırsa bir yüzde 2.5-3’lük dilim daha olabileceği anlamına geliyor.

Dow Jones’un yakaladığı trend ortalamalardan ciddi şekilde uzaklaşmasına neden olmuştu. Son dönemdeki dalgalı görünüm kısa vadeli ortalamaları yukarıya çekti ve denge sağlandı. Dengenin sağlanabilmesi için zaman zaman böyle düzeltmelerin olması normal karşılanmalı. Şimdilik bu yöndeki olası geri çekilmeleri düzeltme olarak izlemek gerekir. Öte yandan trend değişimi için ortada temel bir neden olmadığını da belirtmek gerekiyor.

Gelişmekte olan ülkelerdeki yalancı bahar

Gelişmekte olan piyasalarda son dönemde yaşanan sert yükseliş ciddi bir kar realizasyonu olasılığını da beraberinde getirmeye başladı. Burada oluşan yüksek eğimli trend bizce sağlıklı değil ve bu şekilde devam ettirilmesi zor. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerdeki sermaye girişlerine bağlı olan son bir aydaki hareketlerin biz yalancı bahar olduğunu düşünüyoruz. Avrupa tarafında yeni genişleyici hamleler beklense de, Avrupa’nın sadece ABD’nin lokomotif konumunda olduğu setin öndeki vagonlarından biri olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu nedenle ABD’de FED’in uyguladığı politikalar dünya ekonomisinin seyri için daha önemli. Orada da malum plan üç beş ay şaşmayla işlemeye devam ediyor. Yani en iyimser varsayımda tahvil alım programının bu yılın sonunda, faiz artış sürecinin de 2015 yılının ilk yarısından sonra başlayacağı bir gerçek.

Grafikte MSCI Gelişmekte Olan Piyasalar (GOP) Endeksi’ndeki FED’in çıkış stratejilerinden ilk kez bahsettiği 22 Mayıs 2013’ten sonraki süreci görüyoruz. Son yükselişin ne kadar sert bir eğimle olduğuna dikkat edin. Hatta bu yükselişte zaman zaman oluşan boşluklar da dikkat çekiyor. Bu yükselişin devam etmesi GOP’larda önemli bir trend değişimi olduğu anlamına gelir ki, biz temel veriler açısından böyle bir değişime neden olacak bir gelişme görmediğimizi de defalarca dile getirdik.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu