Türkiye açısından yeni Avrupa Komisyonu
Avrupa Komisyonumun yeni yapısı, komiserleri ve dosyaları Türkiye açısından önümüzdeki dönemin pek de kolay geçmeyeceğinin ipuçlarını veriyor…
GEÇTİĞİMİZ hafta AB’nin (Avrupa Birliği) iş başına gelen yeni komisyonunun programını yazmıştım. Peki, yeni komiserler ve yeni programla Türkiye’nin AB’ye aday üyeliği ne ölçüde etkilenecek? Bunu Türkiye iktisadi Kalkınma Vakfı Genel Sekreter Yardımcısı Melih Özsöz incelemiş ve önemli bir rapor hazırlamış. Bu rapora özetleyerek sizinle paylaşmak istiyorum.
Anımsanacağı gibi yeni komisyonda enerji birliği, dijital tek pazar, sosyal diyalog, iş, büyüme, yatırımlar, rekabetçilik, dijital ekonomi ve toplum, genişleme müzakereleri, mali istikrar, mali hizmetler ve sermaye piyasaları birliği, cinsiyet eşitliği, göç, uzay araştırmaları gibi başlıklar ağırlık kazanırken, çok dillilik, sosyal entegrasyon gibi başlıkların gündemden düştüğü görülüyordu.
YENİ KOMİSYON NE ANLAMA GELİYOR?
Bilindiği gibi Avrupa Komisyonu Türkiye’nin AB üyelik sürecinde oldukça önemli yere sahip bir kurum. En basiti Türkiye’nin üyelik sürecinin yıllık olarak değerlendirildiği ilerleme Raporları bu kurumun elinden çıkıyor. Türkiye ile AB arasında adaylık, sonrasında da üyelik müzakerelerinin başlamasından bugüne Türkiye, iki komisyon başkam (Prodi Hükümeti ve iki ayrı Barosso Hükümeti) ve üç genişlemeden sorumlu komisyon üyesi (Günter Verheugen, Olli Rehn ve Stefan Füle) gördü. Şimdi ise Juncker, Türkiye’nin üyelik sürecindeki üçüncü komisyon başkanı, Hahn ise dördüncü genişlemeden sorumlu komiser olacak.
Yeni AB Komisyonu’nda, Türkiye için sevindirici olduğu kadar oldukça endişe verici bir yapılanma da söz konusu. Yeni yapıda bir önceki Komisyonda Komiser Füle’nin sorumlu olduğu ‘Genişleme ve Avrupa Komşuluk Politikası’ başlığını taşıyan dosya, yeni Komisyonda Avrupa Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakereleri’ olarak değiştirilmiş.
Kelimelerin yerlerinin değiştirilmesinin ötesinde, asıl endişe veren, yeni Komiserin yetki alanının sadece ‘genişleme müzakereleri’ ile sınırlandırılması. Bu da Komisyon Başkanı Juncker’in ‘önümüzdeki beş yıl genişleme olmayacak’ sözleriyle birebir paralellik taşıyor.
Komisyon’un AB Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komisyon Üyesi Johannes Hahn, AB üye ülkeleri arasında Türkiye karşıtlığının en yüksek olduğu AvusturyalI bir siyasetçi, isveçli Olli Rehn ve Polonyalı Stefan Füle ile karşılaştırıldığında, genişleme dosyasının başına AvusturyalI bir siyasetçinin gelmesi Türkiye için kritik öneme sahip.
PARLAK BİR TABLO YOK
Juncker’in, Avrupa Parlamentosu’ndaki oylama öncesinde gerçekleştirdiği konuşmada, önümüzdeki beş yılda AB’de herhangi bir genişlemenin beklenmemesine ilişkin sözleri, Türkiye’nin bu yeni Komisyon döneminde üyelik müzakerelerinde neleri bekleyebileceğinin sinyallerini veriyor.
Bu kadar olumsuzluğun arasında sevindirici olabilecek tek bir nokta ise, Türkiye ile AB arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’nm altında imzası bulunan eski Avrupa Komisyonu’nun İçişlerinden Sorumlu Üyesi Cecilia
Malmstörm’ün, yeni Komisyon’da ticaretten sorumlu komiser olarak görev alması ve AB ile ABD arasında yürütülen TTIP müzakerelerinden doğrudan sorumlu kişi olması.
Ancak sonuçta yeni AB Komisyonu yapısıyla, komiserleriyle, dosyalarıyla ve en önemlisi de dosya içerikleriyle, önümüzdeki beş yılda Türkiye için çok olumlu bir tablo çizmekten uzak.
Bekleyip görmeye devam edeceğiz…