Türkiye İnovasyon Haftası Etkinlik Özeti
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından düzenlenen Türkiye İnovasyon Haftası 28-30 Kasım tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. “Değişimi gerçekleştirmek, geleceği tasarlamaktır” vizyonu ile gerçekleştirilen bu etkinlikte kamu ve özel sektöre ait birbirinden farklı çalışmalar ve yepyeni tasarımlar merak edenleriyle buluştu.
Etkinlik kapsamında yenilikçiliğin önemini anlatmak ve yeni çalışmaları tanıtmak amacıyla dünyaca ünlü Türk ve yabancı akademisyenlerin, yöneticilerin ve girişimcilerin konuşmaları devam ederken eş zamanlı olarak farklı salonlarda eğitimler ve sergiler de düzenlendi. Bunların yanı sıra, Dünya dışında yaşama ihtimali ve Mars One Projesinden Google’m insansız aracına kadar yenilikçiliği çok farklı yönlerden ele alan farklı paneller de yer aldı. “Dünyaya Yön Veren Türk Mucitler” isimli panel en çok ilgi çeken panellerden biri oldu. Mo-deratörlüğünü TÜBtTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak’ın yaptığı bu panelde, Kaliforniya Üniversitesinde öğretim üyesi olan ve Ekim 2013 sayımızda çalışmalarından bahsettiğimiz Prof. Dr. Aydoğan Özcan cep telefonlarına kan ve idrar testi yapabilen, virüsleri görebilen birer mobil laboratuvar özelliği kazandıran çalışmalarından bahsederken, Columbia Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Özgür Şahin ise üzerinde çalıştığı atom seviyesinde görüntüleme yapabilen harmonik kuvvet mikroskobunun yapısını ve kullanım alanlarını tanıttı. Bir diğer panelist Elif Bilgin Google Science Fairde birinci olan, muz kabuklarından biyoplastik elde etme projesini anlatırken, Eray Berger de insan-bilgisayar etkileşimi ve vücut hareketleriyle uzaktan etkileşim çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Etkinliklerin son gününde öğrencilerin farklı sektörlerde en üst konumlarda bulunan yöneticilere soru sorup cevaplar aldığı bölüm de akılda kalan bölümlerdendi.
Inovasyonun 10 Yüzü adlı kitabın yazarı ve konferansın geçen yılki katılımcılarından Tom Keeley “Şirketler yenilik üreten bir yapıya kavuşmak için mutlaka bireye ve kişisel deneyimlere odaklanmalıdır. Bu odaklanmayı teknik yenilikçilerden çok antropologlar yapmalıdır. İnsanları ve ihtiyaçlarını iyi izler ve anlarsanız yenilikte başarılı olursunuz.” diyordu. Konferansın bu yılki konuşmacılarından, teknoloji şirketi Intel’in üst düzey yöneticilerinden Genevieve Bell acaba bu nedenle mi mühendis değil de antropolog?
Intel’in etkileşim, deneyim ve araştırma biriminin yöneticisi Dr. Genevieve Bell gelecekte teknolojilere yön verecek 5 temel unsuru şöyle sıralıyor:
• insanların içerik oluşturmalarına fırsat vermek
• Eş zamanlı teknolojilerin, önceliği insanların tercihlerine bırakarak kullanılması
• Toplumsal paylaşımı artıran ancak hızlı tüketilen internet içeriklerinin kalıcı olanlardan ayrılması
• Yakınsama teknolojileriyle cihazların çeşitlerinin azalması beklenirken aksine çeşitlenerek insan hayatını kolaylaştırması
• Tavsiye motorlarının insanları şaşırtabilmesi
Yenilikçilik kavramı ile birlikte neredeyse her zaman birlikte kullanılan iki kavram daha var: Hayal gücü ve yaratıcılık.
Türkiye İnovasyon Haftasının geçen yıl-ki konuklarından olan ve world wide web’in (www) mucidi olarak bilinen Tim Berners Lee: “Yenilikçiliği ve yaratıcılığı hayal gücü besler. Ne kadar çok hayal ederseniz ve hayallerinizin sınırları ne kadar geniş olursa yaratıcılığınız da o kadar yüksek olur. Yenilikçiliğin başarısı ticarileştirilmesi ile ölçülür. Bu nedenle en heyecan verici buluşlar dahi kolay kullanılabilir ve tüketici dostu olmalıdır.”
ABD’li kuramsal fizik profesörü, Dr. Kuantum olarak da bilinen Fred Alan Wolf: “Yaratıcı bir fikri ancak şüphe ve iyi gözlem tetikleyebilir. Yaratıcı olacaksanız, mutlaka hayal edin. Hayalleriniz yaratıcılık vizyonunuzu da şekillendirecektir. Bunun için mevcut sınırların ve sınırlandırmaların ötesine geçebilmelisiniz. Hayalleriniz ile yarattığınız yeni şeyler, hayallerinizi yeniden besleyecektir.”
Economic Development Quaterlyde yakın zamanda yayımlanan bir çalışmaya göre sanatsal etkinliklerle meşgul olan çocuklar büyüdüklerinde akranlarına göre daha yenilikçi oluyor. Michigan State Üniversitesinden araştırmacılar fen, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarında okullarından 1990-1995 yılları arasında mezun olan kişilerle ilgili verileri analiz edince, çocukluklarında sanatsal etkinliklerle uğraşmış kişilerin diğerlerinden daha çok sayıda patente sahip olduğunu ve kendi işlerini kurduklarını tespit etmiş.