Türkiye’nin ilk e-mobilite şirketi EŞarj
Şarj istasyonu ağları alanında lider olmayı hedefliyor...
İKLİM değişikliği, sürdürülebilir ve temiz/yenilebilir enerji kaynakları dünyanın öncelikli sorunlarından biri. Devletler karbon emisyonunu azaltma doğrultusunda politikalarını yenilemeye çalışırken, özel sektör sıfır emisyonlu temiz enerji kaynakları geliştirme çabasında. Elektrikli araçların üretilmesi, bu akımın küresel anlamdaki en büyük tetikçisi haline geldi. Ülkemizde de yerli ve milli elektrikli araç projesi TOGG, bu akımın öncüsü oldu. Artık ülkemizde temiz enerji sağlayıcıları mevcut. Üstelik sayıları bu yıl artacağa benziyor. Türkiye’deki durumu ve küresel temiz enerji yatırımlarını, çoğunluk hissesi elektrik dağıtım ve perakende satış şirketi Enerjisa Enerji’de bulunan EŞarj’ın kurucu ortaklarından Cem Bahar ile konuştuk.
BU ALANA GİREN İLK FİRMA
Bundan tam 13 yıl önce elektrikli şarj sistemleri geliştirmek amacıyla yüzde 100 yerli bir girişim olarak kurulduklarını belirten Cem Bahar, EŞarj’ın e-mobilite sektörünün ilk şirketi olduğunu söyleyerek, “Ülkemiz şartlarında düşünürsek bu girişime çok erken başladık ve bu yeni teknolojiyi ülkemize kazandırmak için büyük bir çaba sarf ettik. E-mobilite ülkemizde özellikle Kuzey Avrupa ülkeleri kadar hızlı gelişmedi ancak sabırla ve inançla işin ucunu hiç bırakmadık. 2018’de çoğunluk hissemiz elektrik dağıtım ve perakende satış şirketi Enerjisa Enerji tarafından satın alındı. Kuruluş anında amacımız, öncelikli olarak elektrikli araçların gelişiminin önündeki en büyük engel olan şarj istasyonu altyapısını ülke geneline yaymak yönündeydi. Enerjisa ile birlikte şimdi bu vizyonumuzu sadece Türkiye değil, bölgesel bir oyuncu da olmak yönünde geliştiriyoruz” diye konuşuyor.
HEDER BÖLGESEL ŞARJ AĞI
E-mobilite dönüşümünde pek çok faktörün rol oynadığını belirten Bahar şöyle konuşuyor: “Elektrikli araçları yaygınlaştırmak için birçok engeli aşmanız gerekiyor. Bunlar içinde ekonomik, teknolojik ve hatta kültürel faktörler var. öncelikle araçları ülkeye getirebiliyor olmanız lazım. Bu noktada Türkiye’de var olan binek ve hafif/ağır ticari araç tarafındaki markalarla başından beri işbirliği yapıyoruz. Onlarla ülkemizde uçtan uca bu hizmeti sağlayarak hem müşterilerin konforlu bir alanda olmasını sağlamaya çalışıyoruz hem de e-mobilite dönüşümünün temellerini atıyoruz. Yurtdışı projeleri de öncelikle yine markalarla yapmış olduğumuz işbirliklerinden doğuyor. Dünyanın herhangi bir noktasına elektrikli araç satışı gerçekleştirdiklerinde, araçlarla beraber şarj çözümlerini de sunuyoruz.”
E-şarj alanında bölgesel oyuncu olabilmek için bazı niteliklere ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Bahar, “Bölgesel oyuncu olabilmek için donanımdan ziyade yazılım olarak belli eşikleri atlamış olmanız gerekiyor. E-mobilite sektöründeki büyük Avrupalı oyuncular, kompleks yazılımlarla şarj ağı işletecek girişimlere uçtan uca ‘white labeP (her kurum için özel olarak hazırlanan yazılım platformları) çözümleri sunuyorlar. Biz de platformumuzu hazır hale getirdik, özellikle yakın çevremizden başlayarak EŞarj’ın çözümlerini yurtdışında şarj ağı operatörlüğü yapma arzusunda olan potansiyel yatırımcıların hizmetine açmayı amaçlıyoruz. Bu sayede bölgemizde hareket ederken, sadece EŞarj ağını ve bağlı ortaklıklarını kullanarak birçok ülkede rahatlıkla elektrikli aracınız ile seyahat edebiliyor olacaksınız” diyor.
PAZAR BU YIL BÜYÜYECEK
Bu yıl sektörde 5-6 markanın daha çıkacağı tahmininde bulunan Bahar, bu markaların daha çok orta segmen-te hitap edecek modelleri piyasaya süreceği tahminini yapıyor. Türkiye’deki kurumsal şirketlerin de sürdürülebilirlik ve karbon emisyonu konularında daha çok prensip sahibi olduğunu gözlemlediklerini aktaran Bahar, “Giderek artan oranda bireysel kullanıcının da hem teknolojiyi yakalamak, hem de doğayla uyum içerisinde hareket edebilmek için bu yöne kaymak istediği açık. Araç çeşitliliği arttığı ve maliyetleri düştükçe özellikle filolardan başlamak üzere elektrikli araçlara geçiş üssel şekilde artacaktır. Diğer ülkelerin grafikleri de hep bu yönde oldu. Ancak bu akımın devamının sağlanması ve hatta önünün daha çok açılması için önemli bazı hususlar var. Sektörümüze katkı sağlayacak teşvik, destek mekanizmaları ile 2030’a giden projeksiyonlar ile şarj altyapısının hazır hale getirilmesine yönelik detaylı çalıştaylar yapılıyor” şeklinde konuşuyor.
Tüketicilerde de fiyatın yanı sıra “elektriğin kaynağını araştırma” algısının oluştuğuna işaret eden Bahar, önemli ve duyarlı bir grup tüketicinin kullandıkları enerjinin yenilenebilir kaynaklardan gelmesine özen gösterdiğini ifade ediyor. Bahar şu tespiti aktarıyor: “Bireysel tüketicilerde bu talep, çevresel hassasiyetlerden kaynaklanmakta iken, kurumsal tüketicilerde ise çevresel hassasiyetlere ek olarak, çevre politikası ve özellikle karbon ayak izi hesaplama ve azaltma çalışmaları bu tercihte etkili oluyor. Tam bu noktada elektrikli araçlar kendi içinde sıfır emisyon olsa dahi genel eleştirilerden biri, kullanılan elektriğin bir termik santralden gelmesi durumunda buradaki emisyonun etkisinin ne olduğu yönünde oluyor. Biz bu bakışı düzeltmek için tüm halka açık istasyonlarımızdaki elektrik enerjisinin uluslararası yenilenebilir enerji sertifikasyonu ile yüzde 100 rüzgar ve güneş enerjisinden üretildiğini garanti altına aldık. Yani artık kullanıcılarımız enerji tedariki anlamında sıfır emisyon haline geldi.”
“TOGG öncü oldu”
Cem Bahar, e-mobilite alanında 2020 yılında kıpırdanmaların olduğunu ve bunun TOGG projesi ile başladığına vurgu yaparak şöyle konuşuyor: “TOGG kadar büyük olmasa da bu alanda çok değerli girişimler oluşmaya başladı. Elektrifikasyon her anlamda verimli ve tabi doğayla daha uyumlu bir konumda. Bu ana trende uyumlu olarak şu anda ülkemizde binek oto haricinde otobüs, kamyon, minibüs, mini kargo araçları, traktör, ekskavatör, tekne, vs. üreten birçok markamız var.
Bu markalarımız artık ticarileştirdikleri ürünleri ile piyasaya çıkmaya başladılar ve hatta ihracata bile yönelmiş dürümdalar. Tüm bunların ışığında şu anda 3 bine yakın olan araç sayısının 2023 sonunda 50 bine yaklaşacağını öngörüyoruz. Tedarik zincirinde ise birçok parametreyi düşünerek hareket etmemiz gerekiyor. E-mobilite sektörünün çok boyutlu yapısı hem eneıji hem akaryakıt hem de otomotiv sektöründe önemli değişiklikler getiriyor. Bunların hepsine cevap verebilmek için hem elektrik şebekesiyle verimli konuşan, hem akaryakıt sektörünün sunmuş olduğu çözümleri geliştiren hem de paylaşım ekonomisinin de gelişmesiyle otomotiv sektöründe ortaya çıkan yeni iş alanlarını karşılayan geniş bir yazılım ve donanım altyapısına sahip olmanız gerekiyor. Yazılımı tamamıyla kendi içimizde geliştiriyoruz ve donanım konusunda da şu an yerlileştirme anlamında fizibilite çalışmalarımız devam ediyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın otopark alanına kurduğumuz şarj istasyon projesi, hızlı şarj istasyonları ile güneş enerjisi üretim santralinin entegre işlediği en büyük proje oldu. Bu tip yapıları zaman içerisinde daha fazla göreceğiz.”
İsveç’te otobüsleri şarjladılar
Temsa’nın bir projesi çerçevesinde EŞarj, şarjlanma çözümünü geçen yıl İsveç’te lokal bir bölgeye taşıdı. Bu çözüm altı elektrikli otobüsün şartlanmasını sağlıyor.
ŞULE GÜNER