Türkiye’nin Kredi Notu ve Not Görünümü
Türkiye’ye yönelik notlar olması gereken düzeyin altında
Prof. Dr. Ersan ÖZ / Pamukkale Ün. İktisadi İdari Bilimler Fak. Maliye Bl. Başkanı
“Not açıklamaları siyasi ve spekülatif”
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının not açıklamalarını objektif ekonomik kriterlere göre değil daha ziyade siyasi ve spekülatif buluyorum. Türkiye’nin kredi notunun [yatırım yapılabilir seviyeler olan) (TR) A2, (TR) A- (TR) BBB+ finansal yükümlülüklerini yerine getirme kabiliyeti yüksek ancak olumsuz ekonomik koşul ve değişimlerden etkilenebilir şeklinde olması gerektiğini düşünüyorum. Küresel siyasi ve ekonomik ortamın etkilerinin minimize edilmesi ve bunun da sınır ötesi güvenli bölge operasyonlarının başarısı ve temini ile bir üst nota yükselmemiz gerektiği kanaatindeyim.
Prof. Dr Kerem ALKİN / Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Açıklanabilir bir yanı yok”
Türkiye’nin makroekonomik performansı, kamu mali disiplini, bankacılık sistemi bilanço kalite performansı ile çok ciddi sorunları olan Afrika veya Asya ülkeleriyle aynı düzeyde derecelendirme notuna sahip olmasının ekonominin temel kuralları açısından açıklanabilir bir yanı yok. Üç uluslararası derecelendirme kuruluşu arasında uluslararası siyasetten en uzak ve en dengeli olmaya çalışan Fitch, Türkiye’nin görünümünü bir basamak düzeltip, olası bir not artırımına yönelik bir sinyal verirken, S&P ve Moody’s değerlendirmelerinde ısrarcı olmayı tercih ettiler.
Türkiye ile önde gelen kimi ülkeler arasında süregelen bölge siyasetini ve küresel siyaseti ilgilendiren konularda S&P ve Moody’s’in, Türkiye’nin elini zayıflatmak noktasında hangi çevrelerin beklentisi söz konusu ise bunlara destek vermekte ısrar ettikleri gözleniyor. Mevcut makroekonomik koşullar ve dünya ekonomisindeki gelişmeler dikkate alındığında Türkiye için kabul edilebilecek minimum seviye yatırım yapılabilir ülke notunun bir basamak altı olarak tanımlanabilir.
Kaldı ki Türkiye’nin, bütçe açığını ve cari açığını sürdürülebilir kılacak seviyeyi yakalamada önemli mesafe kaydettiği ve yeniden pozitif büyüme periyoduna döndüğü de dikkate alındığında gelişmeler 2020 sonu gibi Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke notu seviyesine ulaşmasının hayli mümkün olduğuna işaret ediyor.
Prof. Dr. Murat YÜLEK / Ostim Teknik Üniversitesi Rektörü
“Not yatırım yapılabilir seviyede olmalı”
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye hakkındaki değerlendirmeleri genellikle teknik boyuttan çok siyasi bazı mülahazaların etkisinde oluşuyor. Bu kuruluşların değerlendirme metodolojilerinde nicelden çok nitel yanlar ağır basıyor.
Bu da bu metodolojilerin analitik yanlarını zayıflatıyor. Tüm bunlar siyasi mülahazalarının notlamaya yansımasını sağlıyor. Türkiye’nin notunu yükseltmesi için yapılması gerekenler; enflasyonun düşük tutulması, bütçe dengesinin korunması, büyüme hızının yükselmesi, cari açığın düşük kalması ve bankacılık sektörünün risklerinin kontrol altında tutulması olmalı. Bu şartlarda Türkiye’nin yatırım yapılabilir seviyede olması gerekiyor ancak uluslararası kuruluşlar yatırım yapılabilir seviyenin altında not buluyorlar.
Prof. Dr. Ramazan AKTAŞ / TOBB ETÜ Üniversitesi İşletme Bölüm Başkanı
“Türkiye daha yüksek notları hak ediyor”
Reyting firmaları iki önemli hata yapar. Bunlar, ‘durumu kötü olan ülkeye iyi, iyi olan ülkeye kötü’ demek. Çok fazla yatırım seçeneği olduğu için iyiye kötü denildiğinde piyasa duyarsızdır.
Yatırım alternatiflerinden birine yönelir. Piyasanın en fazla ceza kestiği şey, durumu kötü olana iyi denilmesidir. Dolayısıyla reyting kuruluşları doğası gereği düşük not verme eğilimindedir,’sıfırcı hocadır’. Geçmişe dönüp baktığımızda sık sık krize giriyor olması nedeniyle reyting kurumlan not verirken Türkiye’ye karşı insafsız davranabiliyor. İhtiyatlı hareket etmek istiyorlar. Türkiye’nin CDS primine ve reyting notuna baktığınızda Türkiye’ye bu noktada haksızlık yapıldığı da kesin. Ülkenin durumu iyiye gidiyorsa CDS primi düşüyor. Türkiye’nin CDS primi geçen yıl yaşanan kur şokunun ardından yüzde 5’lerde iken şimdilerde yüzde 3 küsurlara geriledi. Ama bu reyting firmaları tarafından tam olarak paylaşılmıyor. Biraz ihtiyatlı davranma, biraz da önyargı var. Türkiye daha yüksek notları hak ediyor.
Prof. Dr. Erdal Tanas KARAGÖL / Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi
“Türkiye adii nota sahip değil”
Türkiye ekonomisi, 2018 Ağustos’ta yaşanılan kur krizinin ardından devreye giren Yeni Ekonomi Programı ile dengelenme, disiplin ve değişim sacayakları üzerine kurulu bir yol haritası belirledi. Bu sürecin ardından cari dengede yaşanan iyileşmeler, enflasyonun tek haneye düşmesi, faiz oranlarının aşağı inmesi ve TL’deki değer kazanımları gibi gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda önemli bir mesafe kat edildi. Önümüzdeki dönemde düşük cari açık- yüksek ekonomik büyüme tercihinin oturtulduğu bir ekonomik yapı hem ulusal bazda hem de uluslararası arenada Türkiye ekonomisi için ciddi kazanımlar sağlayacak.
Fitch’in, Ermenistan, Yunanistan, Özbekistan gibi ülkelerle Türkiye’ye aynı notu verdiği görülüyor. Moody’s Yunanistan, Arnavutluk, Karadağ gibi ülkelerle Türkiye’yi aynı nota sahip ülke kategorisinde değerlendirirken S&P’nin ise Kenya, Senegal, Kosta Rika ile Türkiye’yi aynı not kategorisinde değerlendirmeye aldığı görülüyor. Türkiye ekonomisinin mevcut ekonomik durumu göz önünde bulundurulduğunda aynı nota sahip olduğu bu ülkelere kıyasla adil bir nota sahip olmadığı açık bir şekilde anlaşılıyor.
Prof. Dr. Orhan ÇELİK / Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi-Mülkiye Dekanı
“Görünüm de önemli”
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları temelde ülkelerin ekonomik ve siyasi durumunu inceleyerek kredi risk puanlarını hesaplar. Hesaplanan bu puanlar piyasalarda önemli bir sinyal olarak kullanılır. Kredi derecelendirme notlarının, yabancı sermaye ihtiyacı duyan, dış ticaret açığı bulunan gelişmekte olan ekonomiler için yabancı yatırımcıların o ülkede yatırım yapabilmesi açısından oldukça önemli sonuçları olur. Son ekonomik gelişmelerin sonucunda, Türkiye’nin cari işlemler dengesinin iyileşmesi, enflasyonun ve faiz oranlarının düşmesi, gibi sonuçlar derecelendirme notlan üzerindeki baskıyı azaltmıştır. Görünümün pozitif olması bir sonraki notun artabileceği, negatif olması ise düşebileceği anlamına gelir.
Türkiye’nin notunun bir de bu açıdan değerlendirildiğinde olumlu bir etkiden bahsedebiliriz. Ancak Türkiye ekonomisinin dış finansman ihtiyacının hâlâ yüksek olması gibi yapısal sorunlarının yanı sıra Suriye özelinde yaşanan gelişmelerin sonucu olarakjeopolitik risklerin artıyor olması Türkiye’nin notu üzerindeki baskı yaratıyor.