Uçabilen minyatür araçlar piyasası hızla büyüyor
Uçabilen minyatür araçlar piyasası hızla büyüyor. Amatörler küçük modellerle havadan fotoğraf çekimi yaparken, hükümetler büyüklerini savaşta kullanıyor. Pazar henüz çok yeni, gelecekte pek çok şaşırtıcı kullanım alanı duyacağız.
DRONE kullanımının yaygınlaşması, bazı hükümetler ve yerel idareler için baş ağrısı olmaya da başladı. Geçtiğimiz günlerde ABD başkanlarının ikametgahı Beyaz Saray’ın çimenlerinde bir drone bulunması, güvenlik birimlerini korkuttu. Drone uçuşlarına yasal düzenlemeler getirilmesi için kollar sıvandı.
Drone, uzaktan kumanda edilebilen veya pilotsuz kullanılabilen hava araçlarına verilen bir ad. İngilizce’de “erkek arı” demek. Ama Türkçe dahil pek çok dilde-“drone” olarak geçiyor. Boyları birkaç santimetreden birkaç metreye kadar değişebiliyor. Aym uçaklar ve helikopterler gibi yapılabiliyor; tabii ki minyatür boyutlarda. Drone’ları bir tür “insansız hava aracı” olarak tanımlamak mümkün.
Aracı kumanda ederken uzaklık ölçüsü, dünya ile sınırlı. ABD, Ye-men’de havadan tespit ettiği terörist bir noktayı, Florida eyaletinin Tampa kentindeki komuta merkezinden vurabiliyor. Amatörler için yapılanlar, birkaç kilometre menzile sahip. Amatörler daha çok, dört pervanesiyle havada kalabilen mini helikopter modelini tercih ediyor.
YASA HAZIRLANIYOR
Drone’lar son zamanlarda o kadar popüler bir hale geldi ki, bazı ülkeler drone’larla ilgili yasalar çıkarmak zorunda kaldı. Drone’ların yasa dışı kullanımında son nokta Beyaz Saray’dı. Drone yapımcısı DJI adlı Çin şirketi, artık yeni modellerini Washington’da uçmayacak biçimde üretme kararı aldı. Drone uçuşları, GPS (küresel konum belirleme) sistemiyle mümkün olduğundan bazı koordinatları kapatmak çok kolay.
Fakat ABD için tek sorun bir drone’un Beyaz Saray bahçesine düşmesi değildi. ABD-Meksika sınırına yakın bir Amerikan kasabasında otoparka düşen bir drone, yetkililer için tam bir kabus oldu. Drone’a sarılmış uyuşturucu paketleri bulunuyordu. Bu, kaçakçıların hiç kimseye yakalanmadan, hiçbir iz bırakmadan ABD sınırından içeri uyuşturucu sokabileceği anlamına geliyordu. Amerikan polisi, tam uyuşturucu trafiğini büyük ölçüde önlemeyi başardığı bir sırada zehir tacirleri çağ atlıyor, yeni yöntemler kullanıyordu.
HIZLA YAYGINLAŞIYOR
Çok değil, 10 yıl öncesine kadar ABD drone konusunda tekeldi. Bugün 70’ten fazla ülke drone’lara sahip. Çoğu da kendisi imal ediyor. Drone teknolojisindeki patlama, ülkelerin düşmanla mücadele anlayışını değiştirecek boyutlarda. ABD’nin eski başkanlarmdan Ge-orge Bush, 11 yıl önce “Teröre Savaş” ilan ettiğinde Pentagon’un 50 kadar drone’u bulunuyordu. Bugün bu rakam binlerle ifade ediliyor.
Şu ana kadar sadece ABD, İngiltere ve İsrail, askeri operasyonlarında drone kullandı. Ancak yakın gelecekte drone’larm sebep olduğu çatışmaların çoğalacağı tahmin ediliyor.
Amerikan televizyonu CNN In-ternational’a göre 2005’te bütün dünyada topu topu 195 drone projesi varken günümüzde bu rakam 680’i geçti. Halen 6 milyar 600 milyon dolarlık bir drone piyasasından bahsetmek mümkün. Önümüzdeki 10 yılda bu rakamın 11.4 milyar dolara tırmanacağı hesaplanıyor.
Amazon.com’dan siz de kendinize 250 dolara oyuncak bir drone alabilirsiniz. Ama barışçı bir şekilde ve kimseye zarar vermeden kullanacağınızı garanti etmelisiniz…
Ülkelerin drone hikayeleri
■ Drone’lar Güney Afrika icadı değildi ama ilk kullanan ülke Güney Afrika oldu. 1981’de Angola’ya yapılan askeri bir operasyonda düşman birliklerinin yerini öğrenmede yardımcı oldu.
■ ABD, Körfez Savaşı sırasında Irak’a karşı, gerçek savaş uçağından çok, drone’lardan yararlandı. Hatta bir cephede saldırının drone’lardan geldiğini anlayamayan Irak askerleri, ellerini havaya kaldırarak teslim oldu. Halbuki ortada onları esir alacak Amerikan askerleri yoktu.
■ 2011’de İran, bir Amerikan drone’unu ele geçirdi. Aracın GPS sinyallerinin İranlIlar tarafından bozulduğu ve bir alana indirildiği tahmin edildi. ABD Başkanı Obama’nın “Aracı geri verin” çağrısı reddedildi.
■ 2013’te ABD Deniz Kuvvetleri, dalış halindeki bir denizaltıdan drone fırlatmayı başardı.
■ Drone’ların sivil hayat maceraları da var. Avustralya’nın Sydney kentindeki ünlü Liman Köprüsü’ne 2013’te bir drone çarptı. Olaydan sonra drone’ların binalara, köprülere ve kalabalıklara 30 metreden daha fazla yaklaşamayacağına dair yasa çıkarıldı.
■ 2014’te yine Avustralya’nın bu kez Geraldton kentinde, atlet Rajja Ogden’e yarış sırasında bir drone çarptı. Atletle drone sahibi mahkemelik oldu.
■ Belçika’nın Flamanca konuşulan kuzey bölgesi Flanders’da biyo-çeşitliliğin değerlendirilmesi için drone kullanıldı. Daha önce 25 kişi bu amaçla görevlendiriliyor, iş uzun zaman alıyor, sonuç da tatmin edici hassasiyette olmuyordu.
■ 2014 Dünya Futbol Şampiyonası sırasında Honduras’la yapacakları maç öncesi antrenmanda olan Fransız futbolcular, sahada dolaşan bir drone gördüler. Durum, Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği FIFA’ya şikayet edildi ama bir sonuç çıkmadı.
■ Geçen yıl Kanada’nın Vancouver Havaalanı’na, kimsenin haberi ve izni olmadan bir drone indi. Yetkililer çok kızdı ama kimin kullandığını belirleyemediler.
■ Yine geçen yılın ekim ayında Paris’te dolaşan bir turist, drone uçurduğu gerekçesiyle geceyi nezarethanede geçirdi. 400 euro para cezası da alan turist, anıtların fotoğrafını havadan çekmek istemişti.
■ 2014‘ün sonlarına doğru Fransa’nın 13 nükleer santrali üzerinde drone’lar görüldü. Gözler hemen çevreci Greenpeace örgütüne çevrildi ama onlar bu kez bir şey yapmamıştı. Nükleer santrallerin 5 km yakınında bile drone uçurulmasının cezası 75 bin euro ve bir yıl hapis olmasına rağmen drone sahipleri bulunamadı.
■ Alman Demir Yolları İdaresi, trenlere ve idarenin binalarına sprey boya ile resim yapan vandallara karşı drone kullanmaya başladı. Boyaların temizlenmesi idareye yılda 8 milyon euro’ya mal oluyor.
■ Hindistan’ın Mumbai kentinde bir pizzacı, sipariş teslimlerini drone’larla yapmaya başladı. Fakat polis, tehlikeli olduğu gerekçesiyle bu uygulamaya son verdi.
■ 2011’de Japonya’da meydana gelen deprem ve tsunami’den sonra zarar gören Fukushima Nükleer Santrali, drone’larla incelendi.
■ Çevreciler, Antarktika’da balina avlayan Japon gemilerini drone’larla takip etmeye başladılar.
■ Çin, Güney Çin Denizi’nde, insanların yaşamadığı bazı adaları kontrol altında tutmak için drone’lardan yararlanıyor. Çin, Tayvan ve Japonya’nın bu adalar üzerinde hak iddia ettiğini hatırlatalım.
■ Dünya Vahşi Yaşamı Koruma Derneği, Nepal Ulusal Park İdaresi’ne iki drone bağışladı. Drone’lar, kaplan, fil, gergedan ve diğer tehlike altındaki türlerin korunmasında kullanılıyor. Aynı yöntemi, Güney Afrika Kruger Ulusal Parkı da uyguluyor.
■ Geçen yıl İrlanda’nın başkenti Dublin’de bir hapishaneye drone’la uyuşturucu sokulmaya çalışıldı. Drone tellere takılıp düştü.
■ İngiltere’de Merseyside polisi, otomobil hırsızlarını drone’larla yakalamaya başladı. Böylece otomobil hırsızlığı yüzde 80 oranında azaltıldı. Ama mahkeme, hırsızları sevindirdi ve uygulamanın yasal olmadığına karar verdi.
■ 1955-1975 arası 20 yıl savaş yaşamış olan Vietnam’ın Uzay Teknoloji Ajansı, 2007’de başlattığı çalışmaların ardından 37 adet drone yapıp
başarıyla uçurdu. Drone’ların doğal hayatı korumak amacıyla kullanılacağı açıklandı.
■ Drone’larla ilgili anekdotlarda hiç ABD’den söz etmedik. Aslında ABD’de olan olaylar, başlı başına bir yazı konusu. Bu ülkede drone’larla sıradan keşiflerin yanı sıra, kızılötesi taraması, termal görüntüleme, radyo dinleme ve değişik algılayıcılarla istihbarat toplama işlemleri de yapılabiliyor. Her eyalet kendi iç yasalarını belirlediğinden drone’ların nerede yasak, nerede serbest olduğunu bilmek için yasaları iyi takip etmek gerekiyor. Henüz resmi rakamlar olmamakla birlikte ABD’de binlerce drone kullanıcısı var. Tarlaları, doğal hayatı gözlemek veya bir hastaneye acil tıbbi malzeme yetiştirmek gibi masum kullanım amaçlarından başka drone operasyonlarının yüzde 50-60’ının yasadışı olduğu tahmin ediliyor.