Üst yönetimde kadınlar daha eşit
Merter’in her yıl yaptığı ‘Kadınlar iş Dünyasında Parladıkça’ adlı araştırmasının sonuçlarına göre Türkiye’de kadın çalışan oranı yüzde 32 ile dünya ortalamasının 6 puan gerisinde. Türkiye’de kadınlar kıdemli yönetici pozisyonlarının yüzde 30’unu ve üst yönetim pozisyonlarının yüzde 26’smı ellerinde tutuyor. 2025 yılında kadar olan sürede Türkiye’de orta üst yönetimde kadın-erkek eşitsizliği sorununun önemli ölçüde azalacağı ancak toplamda çalışan oranının yüzde 36larda kalacağı belirtiliyor.
İnsan kaynakları yönetim danışmanlığı firması Mercer, her yıl yaptığı ‘Kadınlar iş Dünyasında Parladıkça’ adlı araştırmasının Türkiye sonuçları Professional VVomen’s Netvrork (PWN) İstanbul’un ev sahipliğinde gerçekleşen konferansta açıkladı. Bu yıl ilk kez, PWN İstanbul ortaklığı ile yürütülen araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de şirketler giderek artan bir ilgiyle kadın temsilini artırma çabası içinde. Buna karşılık, çeşitliliğin temini yolundaki performans halen başarı kriteri olarak herhangi bir yaptırıma konu olmuyor. Yüzde 32 ile dünya ortalamasının 6 puan gerisinde olan Türkiye’de kadın çalışan oranı, üst kademede global ortalamanın üzerine çıkıyor.
Kadın çalışan oranı ile şirket performansı arasında net bir bağın varlığına dikkat çekilen Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça Araştırmasında, 2025’e gelindiğinde kadınların profesyonel kademede ve daha üstünde, işgücünün yüzde 40‘ından daha azını oluşturacağı tahmin ediliyor. Ekim ve Kasım aylarında yüzde 72’si uluslararası, yüzde 28’i ise lokal firmalardan oluşan toplam 40 firmanın katılımıyla anket yöntemiyle gerçekleştirilen araştırma; kurumlan ve liderleri cinsiyet çeşitliliği yönünde farklı düşünme ve hareket etmeye yönlendirmek amacıyla yapıldı.
Kurumlar için önemli zorluk
Kadınlar iş Dünyasında Parladıkça Araştırmasının Türkiye Ölke Raporu, kadın işgücü kullanımında mevcut eğilimleri ortaya koyduğu gibi; Türkiye’deki kuramların cinsiyet çeşitliliğine daha fazla yönelmeleri için kullanabilecekleri belirli verileri ve farklı önerileri de sunuyor. Araştırmanın sunuşunda cinsiyet çeşitliliğinin tüm dünyada çoğu kurum için önemli bir zorluk olmayı sürdürdüğü ve bunun kolay bir görev olmadığı vurgulanıyor.
Raporda global araştırma bulgularına atıfta bulunularak, mevcut işe alım, terfi ve elde tutma oranlarının 2025’e kadar cinsiyet eşitliğini sağlamak için yeterli olmadığına dikkat çekiliyor. Yine Dünya Ekonomik Forumu’nun 2016 Küresel Cinsiyet Uçurumu Raporu’ndan da alıntı yapılarak şu anki değişim hızıyla ekonomik anlamda cinsiyet uçurumunun dünyada 170 yıl daha kapanmayacağını ifade ediliyor,
Türkiye altı puan geride
Araştırma sonucuna göre, Türkiye’deki kadınların şirketlerde temsil oranı dünya ortalamasının 6 puan gerisinde kalıyor. Kadınlar İş Dünyasında Parladıkça Türkiye verilerine göre kadınlar işgücünün sadece yüzde 32’sini oluşturuyor. Bu oran dünyada yüzde 38 düzeyinde. Türkiye’de kurumların her kademesinde, kadınların erkeklere nispeten daha düşük oranlarda temsil edildiğine dikkat çekilen raporda; çeşitliliğin önündeki engeller şöyle sıralanıyor: Yukarıdan aşağı katılımı oluşturma konusunda etkisiz liderlik, sınırlı kalan çalışanı elde tutma programları, İK süreçlerinde ve yetenek yönetiminde olası önyargılar, gerekli gelecek becerilerinin ve yetkinliklerinin kurumda yetersiz bir şekilde gözden geçirilmesi ve cinsiyet dengesini sağlamak için bütüncül stratejilerin yokluğu.
Öst yönetimde hızlı terfi
Raporda ayrıca, kadınlar ile erkeklerin eğitim oranları arasındaki farklar da Türkiye’de kadınların iş yerindeki ilerleyişini ve işletmelerin potansiyel büyümesini yavaşlattığı vurgulanıyor. 2015 yılında 15-29 yaş arası kadınlar için Türkiye’deki eğitim kayıt oranının yüzde 38’lerde olup, yüzde 49’luk OECO ortalamasının çok gerisinde kaldığı belirtiliyor. Türkiye’de 15-29 yaş arası kadınların yüzde 43’ünün ne bir işte çalıştığı ne de bir eğitim veya öğretim programına kayıtlı durumda olduğu, bu oranın aynı yaştaki erkekler için yüzde 15 olduğu ifade ediliyor. Buna karşılık, yüksek öğrenim gören kadınların yüzde 71’inin işgücüne katıldığı böylelikle erkekler ile kıyaslanabilir oranlarda temsil gücüne eriştiklerine dikkat çekiliyor.
Anketin sonuçlarına göre, Türkiye’deki kuramların kıdemli kademelerindeki ka- A din temsili ortalama bir global kurumdaki kadın temsil oranının üzerine çıkmış durumda. Anket sonuçlarına göre mevcut durumda, Türkiye’de kadınlar kıdemli yönetici pozisyonlarının yüzde 30’unu ve üst yönetim pozisyonlarının yüzde 26’sını ellerinde tutuyor. Bu oranlar dünyadaki tüm şirketler genelinde sırasıyla yüzde 26 ve yüzde 20. Yine, Türkiye’de katılımcı kurumlar, vermiş oldukları verilerle kadınların üst yönetim kademelerine alıntına ve terfisine hız verdiklerini ortaya koyuyorlar. Şu anki temsil oranına göre kadınlar, erkeklerden 1,5 kat daha fazla oranda üst yönetim pozisyonlarına alınıyor ve terfi ediyorlar. Türkiye’deki ortalama bir kurumun, eğer bu işe alım, terfi ve çıkış oranlan aynı seviyelerde kalırsa, 2025’e kadar kurumun üst kademelerinde cinsiyet çeşitliliğini önemli oranda artıracağı ancak kadın temsil oranının yine de yüzde 36’yı geçmeyeceği belirtiliyor.
“Kariyer hattında iyileşme sağlanmalı” Şirketlerde kadınların temsil oranının yükselmesiyle şirket finansal göstergelerinin iyileşmesi arasında veriye dayalı net bir bağın olduğunu vurgulayan Professional Women’s Wetwork İstanbul Başkanı Sibel Yücesan şunları söylüyor: “Türkiye’de şirketlerde kadın temsilinde sevindiren bir iyileşme var. Özellikle işe almalarda firmalar kadın adayların seçiminde daha fazla duyarlılık gösteriyor. Yürüttüğümüz araştırmada Türkiye’de kadın tepe yönetici oranının dünya ortalamasının üzerinde olduğunu memnuniyetle gördük. Ancak burada asıl dikkat edilmesi gereken, kariyer hattının tamamı. Bu alanda sürdürülebilir bir iyileşme için kariyer basamaklarının bütününde ve her kademede temsil çeşitliliğinin sağlanması gerekiyor” dedi. Türkiye’de kadınların kariyer yolunda ilerledikçe, sayıca azaldığım belirten Sibel Yücesan, “Firmalar bu meseleyi çok yönlü bir strateji ile ele almalı. Özellikle yeniden işe dönme kararı alan kadınların bu süreci en iyi şekilde yönetebilmeleri için eğitim ve diğer destek mekanizmalarının çalıştırılması lazım.”